• Buradasın

    Kürşad ölmüş ama attan düşmemişti kimin sözü?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    "Kürşad ölmüş, fakat attan düşmemişti. Ölmüş, fakat yenilmemişti!" sözü, Zafer Kızılsu tarafından paylaşılmıştır 2.
    Bu söz, aynı zamanda Saka_larr kullanıcı adlı bir Twitter hesabı tarafından da kullanılmıştır 3.
    Sözün kaynağı olarak ise Doç. Dr. Sefer Oğuz'un değerlendirmesi gösterilmektedir 2.
    Bu ifade, Kürşad ve 40 çerisinin Çin sarayını basma girişimini anlatan bir cümledir 45.
    5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

    Konuyla ilgili materyaller

    Kürşad'ın attan düşmesi ne anlama gelir?

    Kürşad'ın attan düşmesi, destansı hikayeye göre onun şehit düştüğünü ifade eder.

    Kürşad ve 40 çerisi nasıl öldü?

    Kürşad ve 40 çerisi, Çin sarayına yaptıkları baskın sırasında Vey Irmağı'na ulaşamayıp, peşlerinden gelen Çinli askerlerle son bir savaşa tutuşarak şehit olmuşlardır. Olay şu şekilde gelişmiştir: Kürşad ve 40 çerisi, Çin hükümdarı Tai Sung'u kaçırıp fidye olarak esir Türklerin serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla Çin sarayına saldırmıştır. Yağmur nedeniyle saraydan çıkamayan hükümdar, planı ertelemeyi riskli bulmuş ve saldırıya karar vermiştir. Savaşta yüzlerce Çinli asker ölmüş, ancak Kürşad ve askerleri kan kaybetmeye başlayınca Çin sarayından alınan atlarla geri çekilmeye çalışmışlardır. Ancak Vey Irmağı geçit vermemiş ve Kürşad ile askerleri, kılıçları yere düşene kadar savaşarak şehit olmuştur. Sadece Kürşad sağ kalmış, tek başına Çin hükümdarlığına karşı savaştıktan sonra hayatını kaybetmiştir.

    Kürşad kimdir, ne yapmıştır?

    Kürşad, 7. yüzyılda yaşamış, Göktürk Kağanlığı'nın hükümdar sülalesine mensup bir Türk prensidir. Yaptıkları: Çin sarayına baskın: 639 yılında 40 kişilik bir grupla Çin sarayını basarak Göktürk Kağanlığı'nın özgürlüğünü kazanmaya çalışmıştır. Türklerin bağımsızlığı için mücadele: Kürşad, Türk halkının bağımsızlığına adamış kendini ve bu amaçla bir isyan planı hazırlamıştır. Kürşad, Türk edebiyatında da yer bulmuş bir karakterdir; Sabahattin Ali'nin "Esirler" adlı piyesinde ve Hüseyin Nihal Atsız'ın "Bozkurtların Ölümü" adlı romanında yer almıştır.