Hacivat ve Karagöz arasında geçen bir diyalog örneği: Hacivat: Hoş geldin Karagöz’üm, arkadaşım. Karagöz: Hoş bulduk, Hacı Cavcav adaşım. Hacivat: Yahu Karagöz’üm, biz seninle adaş mıyız? Karagöz: Ben nereden bileyim, neyiz, adaş mıyız, dadaş mıyız? Hacivat: Karagöz’üm, aynı ismi taşıyanlara adaş, Erzurumlulara dadaş denir. Karagöz: Onları bilmem ama peynir ekmekle karpuz çok güzel yenir. Hacivat: Karagöz’üm, yemeğe olan düşkünlüğün okumaya da olsa her şeyi bilirdin. Karagöz: Sen de şunu bilseydin keşke Hacı Cavcav, “Aç ayı okumaz”. Hacivat: Dostum, o sözün doğrusu “Aç ayı oynamaz” olacaktı. Karagöz: Sen karpuzu ver ayıya, bak nasıl oynuyor görürsün. Hacivat: Karagöz’üm, sana okumanın faydalarından bahsetmek istiyorum. Karagöz: Sen karpuzdan bahset daha iyi, okuyunca karnımız mı doyacak sanki? Hacivat: Karagöz’üm, okumaya yemeye içmeye olduğu kadar ihtiyacımız var. Karagöz: Okursam, bana karpuzlu peynirli bir sofra kuracak mısın Hacı Cavcav? Hacivat: Karagöz’üm, okursan daha iyi düşünürsün. Karagöz: Bir de güzel yemek görünce üşüşürsün. Hacivat: Karagöz’üm, okursan daha güzel cümleler kurarsın. Karagöz: Leblebiden fazla yeme, çok çabuk susarsın. Hacivat: Öyle deme Karagöz’üm, bazen bilgiye de susarsın. Karagöz: Tazesinden vazgeçme sakın, bayat yersen kusarsın. Hacivat: Karagöz’üm, okuma zihni açar, sıkıntıdan kurtarır. Karagöz: Hacı Cavcav, lahmacun koku saçar, gözümü parlatır. Hacivat: Karagöz’üm, okursan konuşman gelişir. Karagöz: Limon görünce senin de yüzünün şekli değişir [