"Karadut" şiirinin hikayesi, Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun Mari Gerekmezyan isimli heykeltıraşla yaşadığı yasak aşka dayanmaktadır. 1949 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nde asistanlık yaparken tanışan çift, büyük bir tutku ile aşık olurlar. Mari'nin tedavisi için gerekli olan antibiyotikler çok pahalıdır ve Bedri Rahmi, tablolarını satarak sevgilisini yaşatmaya çalışır. Mari'nin ölümüne dayanamayan Bedri Rahmi, sanattan uzaklaşır ve alkole sığınır. Bu olaydan birkaç yıl sonra, İstanbul Büyük Kulüp'te bir şiir okuması istendiğinde, Bedri Rahmi, Mari'ye yazdığı "Karadut" şiirini gözyaşları içinde okur.