• Buradasın

    Radbruch formülü nedir?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Radbruch formülü, Alman hukuk profesörü Gustav Radbruch tarafından 1946 yılında ortaya konulan bir hukuk teorisidir 23.
    Formüle göre, bir yargıç, bir kanun ile adil olarak gördüğü şey arasında bir çelişki olduğunu görüyorsa ve söz konusu kanun "dayanılmaz derecede adaletsiz" ise veya insanların kanun önündeki eşitliğini "kasıtlı olarak göz ardı ediyorsa" yasayı uygulamamalıdır 23.
    Radbruch formülünün iki temel parçası vardır:
    1. Tahammül edilemezlik: Adaletten ayrılmak tahammül edilemez hale geldiğinde, yasa adalet karşısında geri çekilip hukuki geçerliliğini yitirir 13.
    2. İnkar / yadsıma: Adaletin özünü oluşturan eşitliğin yasama faaliyetlerinde bilinçli olarak inkâr edilmesi halinde pozitif yasalar geçerliliğini yitirir 13.
    5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

    Konuyla ilgili materyaller

    Radbruch'un hukuk anlayışı nedir?

    Radbruch'un hukuk anlayışı, pozitif hukukun uygulanmasından doğan adaletin, yasa üstü bir adaletsizliğe yol açıp açmayacağı üzerine kuruludur. Temel ilkeleri: 1. Tahammül Edilemezlik: Bir yasa, adalet duygusunu açık ve dayanılmaz biçimde ihlal ediyorsa, hukuk niteliğini kaybeder. 2. Yadsıma (İnkar): Yasaların, adaletin özünü oluşturan eşitlik ilkesini bilinçli olarak inkar etmesi durumunda, kanun hukukun tabiatından yoksun hale gelir. Radbruch'a göre hukukun üç temel işlevi vardır: adil olma, hukuk güvenliğini sağlama ve amaca uygunluk.

    Kuhl'un radbruch formülüne göre hukukçunun trajedisi nedir?

    Kühler'in Radbruch formülüne göre hukukçunun trajedisi, pozitif hukukun yarattığı yasal adaletin, olması gereken adaleti sağlayamaması durumunda ortaya çıkar. Bu formül, iki kısıtlamayı içerir: 1. Tahammül edilemezlik: Adaletten ayrılmak dayanılmaz bir hale geldiğinde, yasa adalete boyun eğmek zorunda kalır ve hukuki geçerliliğini yitirir. 2. İnkar / yadsıma: Yasaların, adaletin özü olan eşitliği bilinçli olarak inkar etmesi durumunda, pozitif yasalar hukuki tabiatından yoksun kalır. Dolayısıyla, hukukçunun trajedisi, adaletsiz yasalara uymak zorunda kalması ve bu durumun hukuk mesleğine olan sadakatiyle çelişmesidir.