• Buradasın

    AİHM hükmen tutukluluğu nasıl değerlendiriyor?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), hükmen tutukluluk kavramını, ilk derece mahkemesi tarafından mahkumiyet kararı verilen kişilerin, temyiz aşamasında geçen sürelerinin tutukluluk süresine dahil edilmemesi gerektiği şeklinde değerlendirmektedir 12.
    AİHM'e göre, kişinin tutuklanmasından ilk derece mahkemesi kararı ile mahkum edilmesine kadar geçen süre "suç şüphesine bağlı tutma" olarak adlandırılır ve bu durum AİHS'in 5/1(c) maddesi kapsamına girer 2. İlk derece mahkemesi kararı sonrasında tutulan kişiler ise "hükme bağlı özgürlükten yoksun bırakma" olarak değerlendirilir ve bu durum AİHS'in 5/1(a) maddesi kapsamında ele alınır 2.
    AİHM, temyiz aşamasında geçen sürenin mahkumiyet olarak kabul edilmesi ve azami tutukluluk süresinin hesaplanmasında dikkate alınmaması gerektiğini belirtmektedir 5. Ancak, hakkında ilk derece mahkemelerince hüküm verilmiş ve tutuklu yargılanmasına devam edilen kişilerin uzun süren tutukluluk hallerinde, AİHM tarafından salıverme yönünde bir tedbir kararı verilmemektedir 34.

    Konuyla ilgili materyaller

    AİHM kararı kesin mi?

    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları kesindir, ancak bazı durumlarda temyiz yolu açıktır. Kesinlik durumu: Daire kararları: Taraflardan biri, kararın ardından üç ay içinde başvurunun Büyük Daire'de yeniden görülmesini talep edebilir. Kabul edilemezlik kararları: Komiteler ve Büyük Daire tarafından alınan kararlar kesindir ve temyiz yolu yoktur. Temyiz süreci: Dostane çözüm: Taraflar bir uzlaşmaya varırsa, Mahkeme başvuruyu gündemden düşürür. Tek taraflı deklarasyon: Hükümet, Sözleşme'nin ihlalini kabul eden ve başvurucunun zararını tazmin eden bir bildirim yapabilir.

    AİHM takdir marjı doktrini nedir?

    AİHM takdir marjı doktrini, bir devletin yerel organlarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ile düzenlenen bir hakla ilgili olarak daha önce gerçekleştirdiği bir eylem veya işlem nedeniyle Mahkeme (AİHM) tarafından yargılanması aşamasında belirli bir takdir yetkisi alanına sahip olmasını ifade eder. Bu doktrin, 20. yüzyıla kadar sınırlandırılamayacağı düşünülen egemenlik anlayışı ile milletlerarası bir denetim mekanizması aracılığıyla devletlerin egemenliğinin sınırlandırılması arasında bir denge kurmayı amaçlar. Takdir marjı doktrini, 24.06.2013 tarihinde imzaya açılan ve tüm üye devletlerin onaylaması ile 01.08.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne ek 15 no'lu protokol ile AİHS'de yazılı olarak düzenlenmiştir.

    Tutuklu ne anlama gelir?

    Tutuklu, sözlük anlamıyla kanun yoluyla hürriyetlerinden alıkonularak bir yere kapatılan kimsedir. Hukuk alanında ise tutuklu terimi, bir kişinin yargılama süreci boyunca özgürlüğünün kısıtlanmasını ifade eder. Tutukluluk hali, ceza yargılaması sürecinde kullanılan bir güvenlik önlemidir ve özgürlüğü kısıtlanmış olan bireylerin belirli hakları ve yükümlülükleri vardır. Tutukluluk kararının nedenleri arasında şunlar yer alır: Suçun ciddiyeti. Kaçma riski. Delil karartma. Tutuklu, soruşturma veya kovuşturma aşamasında kaçma veya delilleri karartma şüphesi gibi nedenlerle tutuklanarak hürriyeti kısıtlanan kişidir. Türkiye'de tutuklama, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun ikinci bölümünde düzenlenen, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde şüpheli veya sanık hakkında uygulanabilen bir koruma tedbiridir.

    AİHM savunma hakkı nedir?

    AİHM savunma hakkı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin 3. bendinin (c) paragrafında düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, kendisine bir suçlama yöneltilen kişi: Kendi kendini müdafaa edebilir. Kendi seçeceği bir avukattan yardım alabilir. Bu hak, suçlama ile birlikte başlatılır ve yargılamanın her aşamasında geçerlidir. AİHM, savunma hakkının yerel mahkemelerce etkili bir şekilde kullanılıp kullanılmadığını denetler.

    Hükmen tutuklama hangi hallerde yapılır?

    Hükmen tutuklama, kişinin tutuklu olarak yargılandığı davada ilk derece mahkemesi tarafından mahkum edilmesi durumunda, mahkumiyet tarihi itibarıyla tutukluluk halinin sona ermemesi ve hukuki durumunun "bir suç isnadına bağlı olarak tutuklu" olma kapsamından çıkmaması halidir. Hükmen tutuklamanın yapıldığı haller: Kuvvetli suç şüphesi: Kişinin suçu işlediğine dair ciddi kanaat uyandıracak somut delillerin varlığı. Tutuklama nedenleri: Kaçma veya delilleri karartma şüphesi bulunması. Katalog suçlar: Ceza Muhakemesi Kanunu'nda (CMK) açıkça tutuklama sebebi olarak gösterilen suçların işlenmesi. Hükmen tutuklama, yalnızca hakim kararıyla uygulanabilir; savcının tutuklama kararı verme yetkisi yoktur.

    Tutuklamanın şartları nelerdir?

    Tutuklama kararı verilebilmesi için aşağıdaki şartlar gereklidir: 1. Kuvvetli Suç Şüphesi: Şüpheli veya sanığın suçu işlediğine dair yüksek bir ihtimal bulunmalıdır. 2. Tutuklama Nedeni: Kaçma veya delilleri karartma şüphesi gibi bir tutuklama nedeni olmalıdır. 3. Adli Kontrol Yetersizliği: Adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı anlaşılmalıdır. 4. Ölçülülük İlkesi: Tutuklama, orantılı ve gerekli bir tedbir olarak görülmelidir. 5. Hâkim Kararı: Tutuklama kararı, mutlaka bir hâkim tarafından verilmelidir. Ayrıca, yalnızca adli para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama yasağı vardır.

    M.G./Türkiye AİHM kararı nedir?

    M.G./Türkiye davasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 1 Mart 2016 tarihinde, Sözleşme’nin 3. ve 14. maddelerinin ihlal edildiğine karar vermiştir. Bu karara göre: Başvuranın, korku, kırılganlık ve güvensizlik duyguları yaşatan bir durumda yaşamak zorunda kaldığı kabul edilmiştir. Devletin, Sözleşme’nin 3. maddesi bakımından pozitif yükümlülüklerini yerine getirmediği kanaatine varılmıştır. AİHM, başvurana 4.000 avro ödenmesinin makul olduğu kanaatindedir. Kararın tam metnine aşağıdaki kaynaklardan ulaşılabilir: kahdem.org.tr; anayasa.gov.tr.