"Table" kelimesi İngilizce'de birden fazla anlama sahiptir:
- Masa: Düz bir yüzeye sahip, genellikle dört ayakla desteklenen mobilya parçası 4. Örnek cümle: "We ate our meals sitting around a large dining room table" (Yemeklerimizi büyük bir yemek masası etrafında yedik) 4.
- Bilgi tablosu: Satırlar veya bloklar halinde düzenlenmiş gerçekler ve sayılar 4. Örnek cümle: "This table shows population increase" (Bu tablo nüfus artışını gösterir) 4.
- Tartışmaya sunmak: Bir konuyu resmi olarak tartışmaya açmak 3. Örnek cümle: "An amendment to the proposal was tabled by Mrs James" (Teklif değişikliği Bayan James tarafından masaya yatırıldı) 4.
- Ertelemek: Bir konuyu daha sonraki bir tarihe kadar tartışmayı bırakmak 4. Örnek cümle: "The suggestion was tabled for discussion at a later date" (Öneri, daha sonra tartışmak üzere ertelendi) 4.
5 kaynaktan alınan bilgiyle göre: