Pulse kelimesi İngilizce'de birkaç farklı anlama gelebilir:
- Nabız, kalp atışı: "The doctor listened to his breathing and checked his pulse" (Doktor nefes alışını dinledi ve nabzını kontrol etti) 12.
- Ritim: "The pulse of the music made Alison want to get up and dance" (Müziğin ritmi Alison'ın kalkıp dans etmek istemesine neden oldu) 4.
- Baklagiller: "Lentils and chickpeas are pulses" (Mercimek ve nohut baklagillerdir) 4.
- Şehir hayatı: "The city's pulse seemed to have weakened since Paul's last visit" (Paul'un son ziyaretinden beri şehrin canlılığı azalmış gibi görünüyordu) 4.
- Elektrik, ışık veya ses artışı: "Light pulses" (Işık darbeleri) 5.
5 kaynaktan alınan bilgiyle göre: