• Buradasın

    Premise ne demek?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Premise kelimesi, İngilizce'de çeşitli anlamlara sahiptir:
    • Öncül, önerme, temel dayanak 134. Örneğin, "The Northern Dimension is a major premise in the political field" (Kuzey Boyutu siyasi alanda önemli bir öncüldür) 1.
    • Müştemilat, bina ve arazisi 25. Örneğin, "all employees must carry their id cards in the office premises" (tüm çalışanlar ofis müştemilatında kimlik kartlarını taşımalıdır) 5.
    • Varsayım, temel kabul 5. Örneğin, "on the assumption that he has been injured, we can infer that he will not to play" (onun yaralandığını varsayarsak, oynamayacağını çıkarabiliriz) 2.
    Ayrıca, "premise" kelimesi fiil olarak kullanıldığında, önceden açıklamak veya varsaymak anlamlarına gelir 15.
    5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

    Konuyla ilgili materyaller

    On prem ve off prem nedir?

    On-premise (şirket içi) ve off-premise (şirket dışı) terimleri, yazılımların kurulum ve yönetim şekillerini ifade eder. On-premise. Off-premise. Bazı farklar: On-premise uygulamalar internet bağlantısı olmadan kullanılabilirken, off-premise uygulamalar için internet gereklidir. On-premise, tek seferlik bir yatırım gerektirir; off-premise ise abonelik tabanlı bir kullanımdır. On-premise, daha güvenilir ve güvenli kabul edilir, ancak off-premise'de veri sızıntısı riski olabilir. Küçük firmalar için off-premise, daha uygun maliyetli olabilir.

    Premises ve premise arasındaki fark nedir?

    "Premises" ve "premise" arasındaki fark, anlam ve kullanım bağlamındadır: - "Premise" (tekil) bir varsayım, önerme veya fikir anlamına gelir ve bir argümanın veya teorinin temelini oluşturur. - "Premises" (çoğul) ise bir bina, arazi veya mülk anlamına gelir ve genellikle bir işletmenin veya organizasyonun faaliyet gösterdiği yeri ifade eder.

    Premise cümle içinde nasıl kullanılır?

    "Premise" kelimesinin cümle içinde kullanımına bazı örnekler: Mantıksal veya argümatif bağlam: "The premise of his argument is that all humans have the capacity for empathy" (Argümanının temeli, tüm insanların empati kapasitesine sahip olmasıdır). Gayrimenkul bağlamı: "The property’s attractive location serves as a strong premise for its high market value" (Mülkün çekici konumu, yüksek piyasa değerinin güçlü bir dayanağıdır). Kurgusal veya hikaye anlatımı bağlamı: "The author sets the stage by establishing a captivating premise that hooks the readers from the very beginning" (Yazar, okuyucuları en baştan etkileyen büyüleyici bir öncül oluşturarak sahneyi hazırlar). İş veya pazarlama bağlamı: "The company’s new product launch is based on the premise that it will revolutionize the way people approach their daily tasks" (Şirketin yeni ürün lansmanı, insanların günlük işlerine yaklaşımını devrim niteliğinde değiştireceği öncülüne dayanır). Bilimsel veya araştırma bağlamı: "The scientist’s hypothesis was built upon the premise that increased exposure to sunlight improves mood and overall well-being" (Bilim insanının hipotezi, güneşe daha fazla maruz kalmanın ruh halini ve genel refahı iyileştirdiği öncülüne dayanıyordu).