Option kelimesi İngilizce'de birkaç farklı anlamda kullanılabilir:
- Seçim, tercih: Bir şey seçme veya iki ya da daha fazla şey arasından birini seçme imkanı 13. Örneğin, "You have the option of staying home or coming with us" (Evde kalma veya bizimle gelme seçeneğin var) 1.
- Olasılık: Mümkün olan veya mevcut olan bir şey 1. Örneğin, "Quitting is not an option for us" (İstifa etmek bizim için bir seçenek değil) 1.
- Satın alma veya satma hakkı: Belirli bir süre içinde, belirtilen bir fiyat üzerinden bir şey satın alma veya satma hakkı 14. Örneğin, "Employees will each be granted options to buy 1,000 shares of company stock" (Çalışanlara, şirketin 1.000 hissesini satın alma seçenekleri verilecek) 1.
- Ekstra parça veya özellik: Satın alınan bir şeyin standart özelliklerine ek olarak ödenen ekstra bir parça veya özellik 1. Örneğin, "A sunroof was one of the options that you could get with the car" (Arabayla birlikte alabileceğiniz seçeneklerden biri sunroof idi) 1.
- Elective ders: Belirli bir ders programında zorunlu olmayan, isteğe bağlı bir ders 1.
5 kaynaktan alınan bilgiyle göre: