• Buradasın

    Eski dilde topuz ne demek?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Eski Türkçe'de "topuz" kelimesi, "küme, demirden top şeklinde gürz" anlamına gelir 1. Bu sözcük, Eski Türkçe'deki "top" sözcüğü ile eş kökenlidir 1.
    Ayrıca, Kubbealtı Lugatı'na göre, eski dilde topuz kelimesinin diğer anlamları şunlardır:
    • Savaş aleti: Ucu top biçiminde, eskiden sapından tutularak kullanılan demir, bakır veya ağaçtan bir silah 234.
    • Saç biçimi: Başın arka kısmında top şeklinde toplanmış saç 23.
    • Çıkıntı: Bir şeyin elle tutulabilen yuvarlak çıkıntılı kısmı 25.
    5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

    Konuyla ilgili materyaller

    Topuz hangi kökene ait?

    Topuz kelimesinin kökeni Türkçedir. Bu kelime, sonraki dönemlerde Arapçaya "debbûs" şeklinde değişerek geçmiştir. Gürz kelimesinin kökeni ise Farsçadır. Topuz ve gürz arasında kesin bir fark olmamakla birlikte, ağır ve uzun saplı olanların gürz, hafif ve kısa olanların topuz olarak adlandırıldığı ifade edilebilir.

    Topuz neyi temsil eder?

    Topuz, tarih boyunca farklı anlamlar taşımıştır: Savaş silahı: Topuzun, ateşli silahların henüz keşfedilmediği dönemlerde savaşlarda kullanılan ilkel bir silah olduğu bilinmektedir. Hükümdarlık simgesi: Tören topuzları, hükümdarlık ve iktidar sembolü olarak kabul görmüş, kabile şefleri ve yüksek rütbeli kişiler tarafından taşınmıştır. Spor aleti: Eski Türklerde, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde ağır topuz kaldırma ve savaşta kullanma, yiğitlik ve cesaretin bir göstergesi olarak görülmüştür. Saç modeli: Topuz, aynı zamanda başın tepesinde top biçiminde toparlanmış saç anlamına da gelir. Denizcilik terimi: Denizcilikte, resmi günlerde alay sancakları ile beraber veya yalnız olarak direk şapkalarına çekilen milli bayrak anlamına gelir.

    Eski Türkçe kelimeler nelerdir?

    İşte bazı eski Türkçe kelimeler: Çul çürüten: Kaygısı olmayan, rahat kişi. Hissikablelvuku: Olacakları önceden hissetmek, tahmin etmek. Mahşer midillisi: Ortalık karıştıran kimse. Tahayyül: İmgeleme. Vaveyla: Çığlık, yaygara, feryat. Mamafih: Bununla birlikte, durum böyleyken, buna rağmen. Vâkıf: Bilgisi olan. Münferit: Tek, ayrı veya kendi başına olan. Beyhude: Yararı olmayan, anlamdan yoksun. Dilhun: İçi kan ağlayan, kederli, üzüntülü.