Dense kelimesi İngilizce'de birçok anlama gelir, bunlardan bazıları: Yoğun, kalabalık: "The freight train was held up about half an hour because of a dense fog" (Yük treni yoğun sis nedeniyle yaklaşık yarım saat bekletildi). Sık, kalın: "Dark green color with very fine and dense texture" (Çok koyu yeşil renkli, ince ve sık dokulu). Anlaması zor, karmaşık: "Dense writing" (Anlaması zor yazı). Ağır (yazı): "How does the professor expect us to understand such a dense piece of writing?" (Profesör bu kadar ağır bir metni anlamamızı nasıl bekliyor?). Ahmak, kalın kafalı: "Tom can't believe how dense Mary is" (Tom, Mary'nin ne kadar kalın kafalı olduğuna inanamıyor).