"Carry" kelimesi İngilizce'de çeşitli anlamlara gelebilir, bunlardan bazıları:
- Taşımak, götürmek: Bir şeyi bir yerden başka bir yere aktarmak veya iletmek 12. Örneğin, "This ship carries coal" (Bu gemi kömür taşır) 1.
- Dayanmak, çekmek: Bir yükü veya sorumluluğu üstlenmek 1. Örneğin, "This pillar carries the whole roof" (Bütün çatıyı bu direk taşır) 1.
- Yayınlamak: Gazete, radyo veya televizyon gibi mecralarda bir içeriği paylaşmak 13. Örneğin, "All the newspapers carried articles about the government's plans" (Tüm gazeteler hükümetin planları hakkında makaleler yayınladı) 1.
- Gerektirmek, sonuçlanmak: Bir eylemin belirli bir sonuçla bitmesi 1. Örneğin, "Such a crime carries a serious punishment" (Böyle bir suçun cezası ciddi bir cezadır) 1.
- Finansal terim: Düşük faiz oranlı bir para biriminden borçlanıp, bu fonları yüksek faiz oranlı bir para birimine yatırmak, yani carry trade 5.
5 kaynaktan alınan bilgiyle göre: