"Carry" kelimesi İngilizce'de çeşitli anlamlara gelir:
- Taşımak: Bir nesneyi bir yerden başka bir yere götürmek için elinde veya üzerinde tutma eylemi 24. Örnek cümle: "She is carrying a bag" (Çantayı taşıyor) 2.
- Taşınabilir olmak: Bir şeyin, özellikle bir dükkanın veya satıcının belirli bir ürünü stoğunda bulundurması veya satışa sunması 2.
- Hastalık yaymak: Bir hastalığın yayılmasında rol oynamak 2. Örnek cümle: "The mosquito carries malaria" (Sivrisinek sıtmayı taşır) 2.
- Kalıtım özelliğini geçirmek: Genetik özellikleri aktarmak 2.
- Hamile kalmak: Bir kadının bebek taşıması 24. Örnek cümle: "She is carrying twins" (İkizleri taşıyor) 2.
- Şiddetli bir duyguyu göstermek: Öfke veya üzüntüyü sergilemek 2. Örnek cümle: "He carries his grief in silence" (Üzüntüsünü sessizce taşıyor) 2.
- Devam ettirmek: Bir aktiviteye veya duruma devam etmek 4. Örnek cümle: "We need to carry on as best we can" (Elimizden geldiğince devam etmeliyiz) 4.
5 kaynaktan alınan bilgiyle göre: