• Buradasın

    Be supposed to ve supposed to arasındaki fark nedir?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    "Be supposed to" ve "supposed to" ifadeleri arasındaki temel fark, kullanım bağlamıdır:
    1. "Be supposed to": Bu ifade, başkalarının beklentisini veya sosyal normları ifade etmek için kullanılır 13. Ayrıca, bir şeyin muhtemel olduğunu veya itibaren bahsederken de kullanılır 2. Örnek: "You're supposed to say 'I'm sorry' when you've hurt someone's feelings" (Birinin duygularını incittiğinde "Üzgünüm" demen gerekir) 1.
    2. "Supposed to": Bu ifade, geçmişte yapılması gereken ama yapılmayan eylemleri ifade etmek için "was/were supposed to" şeklinde kullanılır ve "should have done" ile benzer bir anlama sahiptir 34. Örnek: "He was supposed to call me, but he forgot" (Beni araması gerekiyordu ama unuttu) 5.

    Konuyla ilgili materyaller

    Suppose to nasıl kullanılır?

    "Suppose to" ifadesi, beklenen veya gerekli olan bir şeyi ifade etmek için kullanılır. Kullanımı şu şekildedir: 1. Olumlu cümleler: Özne + "be" fiili (am, is, are) + "supposed to" + fiil. Örnek: "I am supposed to finish my homework by tomorrow" (Yarın ödevimi bitirmem gerekiyor). 2. Olumsuz cümleler: Özne + "not" + "be" fiili (am not, is not, are not) + "supposed to" + fiil. Örnek: "You aren't supposed to use your phone in class" (Derste telefonunu kullanmamalısın). 3. Soru cümleleri: "Are" + özne + "supposed to" + fiil. Örnek: "Were we supposed to book a table in advance?" (Önceden masa ayırtmamız mı gerekiyordu?).

    Supposed to ne zaman kullanılır?

    "Be supposed to" yapısı, aşağıdaki durumlarda kullanılır: 1. Bir işin yapılması gerektiği bildirildiğinde: Bu gereklilik, yapılması gereken bir şeyin henüz yapılmadığını ima eder. 2. Yapılmaması gereken işleri ifade ederken: Örnek: "You aren’t supposed to be here" (Burada olmaman lazımdı/gerekiyordu). 3. Planlanmış işleri ifade ederken: Örnek: "I was supposed to call him at eight o’clock" (Saat sekizde onu aramam gerekiyordu). 4. Genel olarak doğruluğu kabul edilmiş yargıları ifade ederken: Örnek: "A higher interest rate is supposed to curb domestic investment and consumer spending" (Daha yüksek bir faiz oranının yerel yatırımları ve tüketici harcamalarını kısıtlaması bekleniyor).