Eric Hobsbawm'ın "Geleneğin İcadı" adlı eseri, "gelenek" kavramının genellikle sanıldığının aksine eski değil, büyük ölçüde yakın zamanda "icat edilmiş" olduğunu savunur. Hobsbawm'a göre, bu gelenekler icat edilirken mutlaka belli bir tarihsel geçmişe referans yapılır ve geçmişle bir süreklilik kurulmaya çalışılır. Hobsbawm, "geleneğin icadı" kavramını şu şekilde tanımlar: Alenen veya zımnen kabul görmüş kurallarca yönlendirilen ve bir ritüel veya sembolik bir özellik sergileyen bir pratikler kümesi. Geçmişle doğal bir süreklilik anıştırır şekilde tekrarlara dayanarak belli değerler ve davranış normları aşılamaya çalışan. Hobsbawm, bu tür geleneklerin özellikle ulus ve ulus-devletin ortaya çıkışıyla birlikte hızla formelleşip yerleşiklik kazandığını belirtir. Hobsbawm, "geleneğin icadı"nın iki türünü ayırt eder: 1. Eski gelenek ve kurumların yeni durumlara adaptasyonu. 2. Hızlı sosyal değişim dönemlerinde, düzen ve birlik oluşturma ihtiyacı son derece önemli olduğunda ortaya çıkan icat. Hobsbawm, bu tür icatların genellikle iktidar sahipleri tarafından halkı dizginlemek ve kendilerini meşrulaştırmak amacıyla yapıldığını öne sürer.