Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- "TYT Türk Ekranları" programında sunucu Seda'nın sunduğu bu röportajda, yazar Nermin Bezmen ve Yaşar Alptekin ile sohbet edilmektedir. Nermin Bezmen, 24 kitap yazmış ve cemiyet hayatının önemli isimlerinden biri olarak tanıtılmakta, Yaşar Alptekin ise İslami bir yaşam tarzı benimseyen ve hayırseverlik projeleri yürüten bir kişidir.
- Röportajın ilk bölümünde Nermin Bezmen'in yazarlık kariyeri, "Kursiye Şura" romanı ve Tolga Savaş ile olan aşk hikayesi ele alınmaktadır. Daha sonra Yaşar Alptekin'in İslami yaşam tarzına geçiş süreci, namaz kılma deneyimi ve "Askıda Tost" gibi hayırseverlik projeleri anlatılmaktadır. Program, iki kişinin kişisel hayatları, manevi yolculukları ve toplumsal katkıları üzerine odaklanmaktadır.
- Röportajda ayrıca Nermin Bezmen'in Tolga'nın ölümünden sonra yaşadığı süreç, Yaşar Alptekin'in kızı Nadire ile ilişkisi ve "İslam Çınarı" adlı derneği hakkında bilgiler paylaşılmaktadır. Yaşar Alptekin'in geçmişte cübbeli sarık giydiğini, kızının bu durumdan nasıl etkilendiğini ve kızının 17 ödül kazandığını da anlatmaktadır.
- 00:10Yazarlık ve Televizyon
- Yazarlık kaotik bir dünya olup, yalnızlığın içinde kalabalıklar yaratılır.
- Konuk televizyon izlemiyor ve bu yazmaya daha iyi yapmak için televizyon olmaması gerektiğini düşünüyor.
- Konuk, eşyalarını bir kısmını oğluna verdiğini, bir kısmını ise on sekiz yaşında vermek üzere vasiyeti olduğu şekilde ayırdığını belirtiyor.
- 01:31Programın Tanıtımı
- TYT Türk ekranlarından herkese iyi akşamlar deniliyor ve haftanın beş günü şahane konuklarla sohbet edileceği söyleniyor.
- İlk konuk Nermin Bezmen, hem cemiyet hayatının kıymetli isimlerinden hem de önemli bir yazar olarak tanıtılıyor.
- Nermin Bezmen'in yirmi dört kitap yazdığı belirtiliyor.
- 02:00Nermin Bezmen'in Yazarlık Yolculuğu
- Nermin Bezmen küçük yaştan yazmaya başlamış, günlük tutmak gibi küçük hikayeler yazmış.
- Tahsil hayatında edebiyat derslerinde kalkıp anlatan, kompozisyonları yarışmalara gönderen ve şiir yarışmalarına katılan biri olmuş.
- Profesyonel olarak edebiyat dünyasına girişinin 1991 yılı olduğu belirtiliyor.
- 03:14Yazarlık ve Aile
- Nermin Bezmen'in ilk eşi Pancığım çok büyük destek olmuş, çocukları da aynı şekilde destek vermişler.
- İlk romanın yazılışında evin düzeni yüzde yüz olmalı, herkes uykuya çekildikten sonra yazmaya başlamış.
- Bazı yazarların evi terk edip çocukları bile unuttuğu halde, Nermin Bezmen'in evinin huzurunun çok önemli olduğu vurgulanıyor.
- 04:33İlk Kitap ve Edebiyat Dünyasına Giriş
- İlk kitabı "Uyandıran Aşk" adlı bir şiir kitabı olup, edebiyat dünyasına giriş için kurban verilmiş.
- Şiir kitabı heves denemesi gibi görülmüş ve kendini tanıtmak istediği kitap o değildi.
- "Kursiye Şura" ile beraber edebiyat dünyasına girip kabul edildikten sonra esas soruları almış.
- 05:45"Kursiye Şura" Dizisi
- "Kursiye Şura" dizisi çekilmiş ve Kıvanç Tatlıtuğ ile Farah Zeynep Abdullah oynamış.
- Nermin Bezmen, dizinin senaryosunda sadece konunun akışı itibariyle olayın tamamına vakıf olduğu için bazı yerlerde yön göstermiş.
- Dizinin senaryo danışmanlığını istemişler ve Nermin Bezmen bunu kabul etmiş.
- 06:46"Kursiye Şura" Serisi
- "Kursiye Şura" serisi "Kurs Murka", "Mengene Göçmenleri", "Bir Harp Gelini" ve "Şura Paris Yılları" olmak üzere beş romanlık bir nehir roman serisidir.
- Nermin Bezmen, kendisiyle senaryo yazdığı için yazar olarak ne kadar fedakarlık etmesi gerektiğini çok iyi biliyordu.
- Ekran diliyle roman-edebiyat dili çok farklı olduğu için, yazar yirmi saat boyunca yazıp karakterine hayal kurdurabilirken, ekranda zaman ve mekan ekonomik kullanmak gerekiyor.
- 08:20Nermin Bezmen'in Yazma Süreci
- Nermin Bezmen, "Kurt Seyit ve Şura" ile ilgili senaryo yazmadığını, ancak başka kitaplara uyarlanmış senaryoları olduğunu belirtiyor.
- Yazma sürecinde günde 8-10 saatlik bir tempo ile ciddi ansiklopedik araştırma, seyahatler ve röportajlar yaparak konuyu araştırıyor.
- Televizyon izlemiyor ve yazmaya başlamadan önce yüreğinin sesini bekliyor, konuya çok ısınması ve kendine ait kılmaları gerekiyor.
- 11:54Aşk Hikayeleri ve Kişisel Deneyimler
- Nermin Bezmen, aşk hikayelerini yazmak için kendi deneyimlerinin gerekli olmadığını, etrafındaki insanların sancılarını ve acılarını yakından izlediğini belirtiyor.
- Hayatındaki en büyük travmasının Tolga'nın gidişi olduğunu ve bu travmayı gün gün yazarak terapi ettiğini söylüyor.
- Tolga ile tanışmasının bir sürpriz olduğunu, onu sadece bir isim olarak biliyordu ancak tanıştıktan sonra bambaşka bir ruh olduğunu fark ettiğini anlatıyor.
- 17:01Amerika'ya Gitme Kararı
- Amerika'ya gitme kararı, Tolga'nın ekran camiasında yaşadığı zorluklar ve haksızlığa tahammül edememesi nedeniyle alındı.
- Tolga, Amerika'da 7 senede trafikte arabadan sadece iki defa indiğini, Türkiye'de ise her gün indiğini belirtiyor.
- Türkiye'deki öfkenin ve saygısızlığın artışı onu huzursuz ederken, Amerika'da daha sakin bir dünyada yaşadıklarını ifade ediyor.
- 19:22İlişki ve Kıskançlık
- Konuşmacı, Tolga Savcı ile ilişkisinde kıskançlık olmadığını, özgüven ve birbirlerine güvenmenin huzur verici unsurlar olduğunu belirtiyor.
- Yaş farkı konusunda kıskançlık duymadığını, Tolga'nın kendisini "tanrıçamsın" diye sevdiğini ve hayatının sürprizi olduğunu söylüyor.
- Hayranları Tolga'nın etrafını sardığında, Tolga'nın kolunu konuşmacının omzuna doladığını ve bu durumun kendisini rahatlatmak için değil, dışarıya karşı nerede durduğunu göstermek için yapıldığını anlatıyor.
- 21:14Ani Ölüm ve Hasret Mektupları
- Konuşmacı, Tolga'nın ani bir kalp kriziyle kaybolduğunu ve bu günü hala konuşamadığını belirtiyor.
- Bir gece evvel İstanbul'dan dönmüş, yeni bir kitabı bitirip ailesine dönmüş ve ertesi gün Tolga'yı kaybetmiş.
- "Theo'nun Hikayesi" kitabını yazarken aslında Tolga'nın ailesine teselli olmak için bulduğu yöntemlerin kendisini hazırladığını fark etmiş.
- 22:24Günlük Hayat ve Hasret
- Konuşmacı, Tolga ile her gün günlüklerini yazdığını ve rüyalarını anlatarak günlerini başlattıklarını anlatıyor.
- Tolga'nın yokluğunu en çok sohbetlerini, sıcak varoluşunu, sesinin tonunu ve bakışını hissettiğini belirtiyor.
- Yeni evinde yerleşirken Tolga ile ilgili bir şey bulduğunda, ona seslenme ihtiyacı hissettiğini söylüyor.
- 24:02Kitabın Devamı ve Kayıp Süreci
- Konuşmacı, Tolga'nın hayatını yazdığını ve kitabın yarım kaldığını, belki de Tolga'nın verdiği küçük notlarla birleştirip bir şey yapacağını belirtiyor.
- Kayıp sürecinde ilaç almadığını, doktora gitmediğini ve dışarıdan gelecek bir tedavi olmadığını, önce kendisinin halletmesi gerektiğini söylüyor.
- Tolga'cımsız olmayı, yaşamayı, onsuz uyanmayı ve sohbetsiz kapının çalıp gelmeyeceğini bilmeye alışmaya sekiz-dokuz ay sürdüğünü anlatıyor.
- 27:10Kırgınlıklar ve Mektuplar
- Konuşmacı, Tolga'dan sonra kalıcı kırgınlıklar olmadığını, hatırladığını fakat üstüne durmadığını ve hayatını inşa etmeye devam ettiğini belirtiyor.
- Tolga'nın kendisinden daha duygusal olduğunu, üzüntüsünü ve kırgınlığını unutmamaya direndiğini söylüyor.
- Tolga'nın kırgınlıklarını ve sebeplerini bilmek isteyen kişilere mektup yazdığını, bunları bir kitap haline getirdiğini ve sakin olmaya çalıştığını anlatıyor.
- 31:13Tolga'nın Son Günleri ve Hatıraları
- Konuşmacı, Tolga'nın yazma özgürlüğünü sevdiğini, uzun bir şey yazmayı sevmediğini ancak kendisine yazmaya başladığını anlatıyor.
- Tolga'nın kitaplarının arasında bulduğu mektupta, konuşmacıya aşkından, onu hayatta her şeyden çok sevdiğinden ve ona ne kadar iyi geldiğinden bahsettiğini söylüyor.
- Tolga'nın eşyalarını bir kısmını oğluna verdiğini, bir kısmını ayırdığını ve vasiyeti olduğu şekilde bende kalmasını istediği bazı hatıraları da kendisinde tuttuğunu belirtiyor.
- 33:08Tolga'nın Kişiliği ve İlişkileri
- Konuşmacı, Tolga'nın engellere rağmen mutlu bir hayat yaşadığını ve dışarıdan gelen her şeye karşı durduğunu anlatıyor.
- Tolga, kendini kaybetmeden bir değer için yaşayabiliyordu ve kırgınlıklar yüzünden Amerika'da gömülmek istediğini belirtiyor.
- Tolga, alavuzu talavuzu, ben neşrüm ben yakışıklıyım, ben şöhretliyim diye bir tavrı olmayan, çok doğal ve samimi bir insandı.
- 35:21Tolga'nın Alçakgönüllülüğü ve Yardımseverliği
- Tolga, çok alçakgönüllü ve verici biriydi; bir ihtiyacının olduğunu söyleyen kişiye elindeki işi gücü bırakıp yardım ederdi.
- Konuşmacı, Tolga'yla eşi olarak bulutlardaymış gibi hissettiğini ve güzel bir hayat sahnesinde rol almış gibi olduğunu belirtiyor.
- Konuşmacı, "Unutkan Aşk" kitabını bitirdiğinde Tolga'ya gösterdiğinde, Tolga gözyaşları içinde kitabı bitirdiğini ve "Bu bizim aşkımız değil mi?" diye sorduğunu anlatıyor.
- 37:19Tolga'nın Sürprizleri ve İş Hayatı
- Tolga, konuşmacıya sırılsıklam aşık demek için yedi kırmızı gül getirirdi.
- Tolga, Galatasaray'da yedi sene boyunca lisanslı topçu olarak oynamış, Amerika'da Vasi'de stop takımı başlattı ve özel talebeleri vardı.
- Tolga, klasik araba restorasyonu ve yarışçılık da yaparak çok yönlü bir hayat sürmüştü.
- 38:40Aile İlişkileri ve Yaşam Tarzı
- Konuşmacı ve Tolga, birbirlerine çok zaman ayırıyor ve beraber oldukları an ayrıldıkları zamanı kamufle edecek kadar değerli zaman geçiriyorlardı.
- Tolga, konuşmacının yoğun olduğu zamanlarda çok iyi yemek yapardı, özellikle balık yemekleri ve makarna çeşitleri muhteşemdi.
- Çocukları Tolga'yı çok sevmiş, özellikle Amerika'daki torunları onu gözleri gibi sevmişlerdi.
- 41:55Yaşar'ın Anıları ve Tolga'nın Kişiliği
- Yaşar, Tolga'ya olan aşkını kıskandığını değil, imrendiğini belirtiyor.
- Tolga, kulislere katılmaz, kamera karşısında yan tarafa çekilir ve kitabını okurdu.
- Tolga, kimse hakkında hiçbir rol arkadaşı veya yapımcısı hakkında konuşmazdı, derdi varsa direkt o kişiyle konuşurdu.
- 44:29Kadere Razı Olma ve tecrübe
- Konuşmacı, her şeyin bir üretim tarihi ve son kullanma tarihi olduğunu, kadere biraz razı olduğunu belirtiyor.
- Tarık Akan ve Kadir İnan'ın arkasına geldiklerini, onların da kendilerini bir kenara ittiğini anlatıyor.
- Yaşadıkları her şeyin onlara tecrübe kattığını, olumlu ya da olumsuz her şeyin onları pişirdiğini düşünüyor.
- 47:20Geçmiş ve Günümüz
- Konuşmacı, insanların bazen onun söylediklerini inkar ettiğini, ancak video görüntülerinin var olduğunu belirtiyor.
- Geçmişi unutmadığını ama geçmişinde çok takılı kalmadığını, hep bugünü yaşamayı seven bir insan olduğunu söylüyor.
- "Dün öldü, bugün can çekişiyor, yarın hiç doğmadı" diyerek kendini bugünden sorumlu hissettiğini ifade ediyor.
- 49:06Mutluluk ve Sevgi
- Konuşmacı, mutluluğun Rus ruleti gibi olduğunu, bir mutluluk mermisi olduğunu ve sonunda ödülünü aldığını düşünüyor.
- Eşine "kabul olmuş duam" dediğini, ona "bonusumsun canım benim" dediğini anlatıyor.
- Sevdiğini belli etmenin önemli olduğunu, özellikle kadının sevildiğini bilmekle birlikte duymak istediğini vurguluyor.
- 50:51Afrika'daki Yardım Çalışmaları
- Konuşmacı, geçen sene Somali'ye gittiğini ve orada dua ettirdiğini, insanların ona eşlik ettiğini anlatıyor.
- Mutluluğu kendinde değil, başkasını mutlu etmede aradığını, başkasını mutlu etmek kendini mutlu etmekten daha öteye taşıdığını söylüyor.
- Kurban Bayramı'nda Afrika ülkelerine kurban eti dağıttıklarını, Uganda'da çocuklara 250 çift ayakkabı getirdiklerini belirtiyor.
- 52:34Afrika'daki İnsanların Durumu
- Konuşmacı, Afrika'daki insanların çok şükretmeleri için çok neden olduğunu, çok güzel bir ülkede yaşadıklarını söylüyor.
- Afrika'daki insanların hiçbir şeyi olmamasına rağmen huzurları ve mutlulukları olduğunu, güler yüzlü olduklarını belirtiyor.
- Türkiye'de herkesin her şeyi varken asık suratla kimse kimseyi tebessüm etmediğini karşılaştırıyor.
- 53:11Yaşar Alptekin'in Eşiyle İlişkisi
- Yaşar Alptekin, geçmişinden bahsetmekten kaçındığını ancak programlarda kendisini konuşturduklarını belirtiyor.
- İlk eşiyle üç kez boşanma talebinde bulunmuş, her seferinde eşi "başka bir kadın var" demiş, ancak Yaşar "başka bir kadın yok, anlaşamıyoruz" demiş.
- Yaşar, evli olduğu zamanlarda mankenliği ve sinemayı bıraktığını, eşi kıskançlığından dolayı dışarı çıkmadığını söylüyor.
- 54:19Kıskançlık Hakkında Görüşler
- Kıskançlık her insanda olması gereken bir duygu olmasına rağmen, karşı tarafı rahatsız eden bir boyutta olmamalı.
- Yaşar, eşi Nadire Hanım'ın kendisine çok güvendiğini ve yoğun ilgiyle karşılaştığında bile bir kenarda oturup beklediğini belirtiyor.
- Nadire Hanım'ın çok güzel yemekler yaptığı ve kızının da ona "Nadire abla" demeye başladığı söyleniyor.
- 56:00Toplumsal Sorunlar ve Hayır Kurumları
- Yaşar, Afrika'ya gittiğinde giydiği ayakkabının yasaklı bir firma ürünü olduğu iddia edildiğini, aslında 25 sene önce aldığı ayakkabıyı çocuklara verdiğini anlatıyor.
- Sosyal medyadan sonra toplumda toplumsal psikolojinin bozulduğunu, kin ve nefretten beslenen bir toplum haline geldiğini belirtiyor.
- Yaşar, Nadire Hanım'ın çok güzel yemekler yaptığı ve kızının ona "Nadire abla" demeye başladığı söyleniyor.
- 59:18Hayır Kurumları ve Toplumsal Sorumluluk
- Yaşar ve Nadire Hanım, "İslam Çınarı" adında bir dernek kurmuş, hastaları ziyaret ediyorlar.
- Dernek, fakir çocuklara beslenme çantası, askıda tost, askıda sandviç ve ilaç gibi yardımlar yapıyor.
- Yaşar, Türkiye'nin Afrika'da on tane hayır kurumunun sekizini kurduğunu, zengin Müslüman ülkelerin yardımlaşmayı bilmediğini belirtiyor.
- 1:02:02Sakız Sobacı'nın Cenaze Namazı
- Konuşmacı, 2004 Nisan ayında Sakız Sobacı'nın cenaze namazının Fatih Camii'nden kaldırılacağı anonsunu duyduğunu anlatıyor.
- Cenaze namazına gitmek istediğini ancak namaz kılmasını, dua etmesini, abdest almasını ve Fatih Camii'nin nerede olduğunu bilmediğini belirtiyor.
- Kızının okulunda kantinde çalışan Ekrem adlı bir arkadaşı arayarak cenaze namazına gitmeyi teklif ediyor.
- 1:03:43Cenaze Namazında Yaşananlar
- Cenaze namazına giderken kendini kötü hissetmeye başladığını ve tabuta baktığında Sakız Sobacı'nın hiçbir şey götüremediğini fark ettiğini anlatıyor.
- Cenazede insanların alışveriş yaptığını ve gizli bir sevinç hissettiğini, ancak yetmiş küsur yaşlarındaki bir teyzenin kimseye bakmadan dua okuduğunu ve bu durumdan etkilendiğini belirtiyor.
- Arkadaşına namaz kılmak istediğini söyleyince, arkadaşı ona A4 kağıdı ve kopya kağıdı getirip namaz kılmasını öğretmeye çalışıyor.
- 1:05:42İlk Namaz Deneyimi
- Konuşmacı, namaz kılmayı öğrenmek için camiye gitmeye karar veriyor ancak korkuları nedeniyle camiye girmekten çekiniyor.
- Camiye girdiğinde beyaz sakallı bir amca kapıyı açıyor ve konuşmacı sütunlar arkasına saklanarak camiye giriyor.
- Sabah ezan sesini duyunca içi titremeye başlıyor ve ilk namazını samimiyetle kılıyor, bu namazdan sonra hayatının dört kere ağlayarak namaz kıldığını belirtiyor.
- 1:09:02Hac Deneyimi ve Eleştiriler
- Konuşmacı, hac sırasında Kabe'yi ilk gördüğünde ağladığını ve her seferinde Kabe'ye gittiğinde son gidişi diye değerlendirdiğini söylüyor.
- Kabe ile ilk edeceğinin dua olduğunu ve Allah'a "bundan önce ettiğim ve bundan sonra edeceğim bütün duaları kabul et" diye dua ettiğini anlatıyor.
- Eleştirilere karşı "insanlar konuşacak, sen susacaksın" diyerek tepki gösteriyor ve eleştirenlerin mutsuz insanlar olduğunu, başkasının mutluluğunu hazmedemediklerini düşünüyor.
- 1:12:04Motorculuk Deneyimi
- Konuşmacı bir zamanlar motorcu olduğunu ve hala scooter kullandığını belirtiyor.
- Scooter'ı pizzacıların bir üst sınıfı olarak tanımlıyor.
- Kurtköy'den Eyüp Sultan'a 26 dakikada ulaşabildiğini ve trafikte dikkatli olduğunu söylüyor.
- 1:12:53Hız Sınırları
- Arabada ve motorda da 100 km hız sınırı olduğunu belirtiyor.
- Genellikle bu sınırı geçmediğini, ancak bazen geçtiğini itiraf ediyor.
- 1:13:17Geçmiş Giyim Tarzı
- 16-17 sene boyunca cübbeli sarıkla dolaştığını ve bu dönemde kızının utandığını anlatıyor.
- Kızını okula veya arkadaşlarıyla buluşmaya bırakırken, kızının arkadaşlarıyla karşılaştırmamak için kendisini köşede bıraktığını söylüyor.
- Kızının kendisine saygı duyması gerektiğini ve herkesin kendi hayatından sorumlu olduğunu vurguluyor.
- 1:14:33Kızının Başarıları
- Kızının kendisini hiçbir zaman mahcup etmediğini ve 19. ödülünü kazandığını belirtiyor.
- Kızının 12 yaşında babalar günü röportaj yapmak istediğini ve babasının izni olmadan kabul ettirdiğini anlatıyor.
- Kızının babasının izinde yetiştiğini ve birçok arkadaşı onun Yaşar Alptekin'in kızı olduğunu bile bilmediğini söylüyor.
- 1:15:45Meşhur Olmanın Zorlukları
- Kızının cübbe sarık giymediği dönemde bile arkadaşlarının onun Yaşar Alptekin'in kızı olduğunu bilmediğini belirtiyor.
- Kızının okula gittiğinde herkesin etrafını sardığını ve kızının "Beni ziyarete mi geldin yoksa hava atmaya mı geldin?" diye sorduğunu anlatıyor.
- 1:16:06Yaşar Sayan'ın Giyim Tarzı Hakkında
- Yaşar Sayan, çocuk sahibi olduğu için baba-kız ilişkisi iyi olduğunu belirtiyor.
- Yaşar Sayan, çıraklık, kalfalık ve usta dönemlerini geçirdiğini, ancak cuma günlerini bayram olarak gördüğünü söylüyor.
- Yaşar Sayan, uzun süre (altı-yedi sene) böyle dolaştığını, ancak bir akıl sahibi büyüğünün tavsiyesiyle sanatçı olarak giyinmeye başladığını anlatıyor.
- 1:17:35Kınama ve Yaşam
- Yaşar Sayan, "Kınamayın, kınadığınız şey başınıza gelmedikçe Allah canınızı almaz" hadisini aktarıyor.
- İlk namaza başladığımda sarıklı cübbeli insanları görüp kınadığını, ancak şimdi kendisinin şalvar cübbe giydiğini ve bunun kınadığı şeyin başına geldiğini belirtiyor.
- Yaşar Sayan, kınadığı şeyin başına geldiğini ve bu durumun kendisine güzel bir ders olduğunu söylüyor.
- 1:18:32Yardım Faaliyetleri
- Yaşar Sayan, gıda kolisi veya çek verme faaliyetlerini sadece Ramazan ayına değil, soğuk kış dönemlerinde ve çocukların okula zor gönderildiği zamanlarda da yaptıklarını belirtiyor.
- Askıda tost kırk lira, askıda püsküvit ve meyve suyu yirmibeş lira gibi fiyatlarla yardım yaptıklarını anlatıyor.
- Yaşar Sayan, bu yardım faaliyetlerini büyük bir mutlulukla yaptığını ve Allah'tan ömür isteyip sadece daha fazla insanı mutlu etmek için bunu yapmak istediğini söylüyor.
- 1:20:09Oyunculuk Kariyeri
- Yaşar Sayan, kendisine teklif gelse oynayacağını, ancak kendisini bıraktığını zannedenlerin olduğunu belirtiyor.
- Pazarda alışveriş yaparken insanların kendisine "Hamza'ya benziyorsun" veya "Ömer'e benziyorsun" dediğini anlatıyor.
- Yaşar Sayan, bir yapımcıyla tanıştığını ve yemek yediklerini, ancak rol teklifinin gerçekleşmediğini, Allah'ın istemediğini düşündüğünü söylüyor.
- 1:21:47Hayat Felsefesi
- Yaşar Sayan, Şarköy'den köyden geldiğinde meşhur olmak, manken olmak veya oyuncu olmak fikrinin olmadığını belirtiyor.
- Bir kız arkadaşının "çok yakışıklısın, manken olsa" dediğini ve mankenliğe gittiğini, sonra film çevirmek istediğini anlatıyor.
- Yaşar Sayan, Allah'ın istemediğini düşündüğünü, oraya giderse imandan olabileceğini veya ibadetlerini yerine getiremeyeceğini söylüyor.
- 1:23:11Peygamber Efendimiz Hakkında
- Yaşar Sayan, Peygamber Efendimiz'in Ebu Cehil'in hakaretlerine "haklısın" dediğini ve Hz. Ebubekir'in iltifatlarına da aynı şekilde tepki verdiğini anlatıyor.
- Peygamber Efendimiz'in "ben ayna gibiyim, onlar bana baktıklarında kendilerini gördüler" dediğini aktarıyor.
- Yaşar Sayan, kainatta hiçbir şeyin zıttı olmadan var olamayacağını, kötülük olmasıydı, iyilik olmasıydı, gece olmasaydı gündüz olmazdı diyerek her şeyin zıttıyla var olduğunu vurguluyor.