Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Sapien Project'in "İki Yabancı" formatında sunulan bu röportajda, sunucu yazar Ahmet Ümit ile kapsamlı bir sohbet gerçekleştiriyor. Ahmet Ümit, edebiyat dünyasında önemli bir yere sahip bir yazar ve konuşmacı olarak tanıtılıyor.
- Röportaj, Ahmet Ümit'in Antep'teki çocukluğundan başlayarak, Rusya'daki siyasi deneyimleri, antik kentlere olan ilgisi, tarih ve kültür hakkındaki düşünceleri, film tercihleri ve günlük yaşam alışkanlıkları gibi çeşitli konuları ele alıyor. Video, Ümit'in kişisel anılarını, kültürel görüşlerini ve yazarlık sürecini yansıtan bir yapıya sahip.
- Röportajda ayrıca Ümit'in Nemrut, Efes, Bergama gibi antik kentlere olan ilgisi, Göbeklitepe gibi tarihi yerleşimlerin önemi, yemek kültürü ve insanlık tarihi hakkındaki düşünceleri, Hitchcock'un "Karşı Pencere" filmini sevmesi ve Almanya'da "Sis ve Gece" romanının imza gününde yaşadığı anılar gibi detaylar da paylaşılıyor.
- 01:08Programın Tanıtımı
- Sapien Project'te "İki Yabancı" adlı yeni bir format geliştirildi.
- Programda başlangıçta iki yabancı olarak başlayan kişiler, zamanla derinlemesine iyi tanınacak.
- İlk programda yıllardır tanıdığı ancak gündelik hayatın küçük Türklerinden pek bilmediği Ahmet Ümit ile başlanacak.
- 03:00Antep'teki Çocukluk
- Ahmet Ümit, 1966 yılında Antep'te yedi yaşındayken babasıyla dedesinin kilim halı dükkanlarının yanında bir bahçe ve bağda büyüdü.
- Antep'te kışları şehirde, dokuz-on odalı, orta avluya bakan ve altta buzdolabı gibi kullanılan mağarası olan evlerde yaşadılar.
- Bahçede dutluk, erik, kayısı, şeftali, üzüm gibi sayısız meyve ağaçları vardı ve çocuklar için haraf su havuzu bulunuyordu.
- 05:32Aile Hayatı ve Çocukluk Hayalleri
- Ahmet Ümit, yedi kardeşten en küçüğüydü ve evde İtalyan ailesi gibi uzun masalar kurulup aile üyeleri bir araya gelirdi.
- Çocukluğunda çizgi romanlar okuyarak hayal dünyası oluşturdu ve küçük bir dere akardığını düşündüğü dutluk, çizgi romanlardaki derelere dönüşürdü.
- Dut toplama, erik toplama ve bağbozumu gibi mevsimlerde aile üyeleri bir araya gelir, üzümlerden şire yapılırdı.
- 07:49Doğanın İçinde Bir Çocukluk
- Ahmet Ümit'e göre cennet, bahçe, su, hayvanlar ve doğa iç içe bir yerdir.
- Bahçede kurtlar, çakallar, atmacalar, kartallar ve her çeşit kuş bulunurdu.
- Bu olağanüstü doğanın içinden geçen çocukluk, Ahmet Ümit'in politikleşinceye kadar, ondört yaşına kadar yaşadığı hayattı.
- 08:18Moskova'daki Enternasyonel Okul Deneyimi
- Konuşmacı, Rusya'ya genç yaşta gittiğini ve orada enternasyonel bir okulda eğitim aldığını anlatıyor.
- Okulda dünyanın her yerinden insanlar bulunuyor, en yakın arkadaşları Yunanlılar, Araplar, Filistinliler ve Lübnanlılar.
- Yunanlılar kuzu çevirme yemeği yaparken, konuşmacılar çiğ köfte hazırlamışlar, ancak etlerin donmuş olması nedeniyle kıyma yapamamışlar.
- 10:09Yunanlılarla Yaşanan Anılar
- Yemek sonrası şarkı söyleme etkinliğinde, Yunanlılar kendi şarkılarını söylemişler.
- Konuşmacılar "Telgrafın tellerine kuşlar mı konar?" şarkısının "Yar üstüne yar seveni kurşunlamalı" dizesini söylemişler.
- Yunanlılar bu dizeyi "Partizanski" (partizan) olarak anlamışlar.
- 10:56Dacia'daki Anılar
- Konuşmacı, partisinin illegal olduğunu ve sahte pasaportla Moskova'ya gittiklerini belirtiyor.
- Dacia adlı yerde kalırken, salonun köşelerinde Lenin'in erotik resimlerinin olduğunu fark etmiş.
- Bu resimleri sadece konuşmacı görmüş, diğerleri görmemiş gibi davranmışlar.
- 13:03Brezilyalı Yoldaşlarla Deneyimler
- Cumartesi günleri Brezilyalı yoldaşlar "Tanrılarla gidelim" diyerek dışarı çıkmışlar.
- Brezilyalı yoldaşlar dans etmiş ve konuşmacı da dans etmiş.
- Konuşmacı, Brezilyalı yoldaşların dans ederken kızların da geldiğini ve rahatladıklarını belirtiyor.
- 13:38Antik Kentlerin Etkisi
- Konuşmacı, antik kentlerde geçen eserlerinin çok olduğunu ve bu yerlerin kendisi için özel bir anlam taşıdığını belirtiyor.
- Nemrut bölgesine sabah güneş doğarken gittiğinde, kuşların ötmesi ve bu kuşların binlerce yıldır orada ötmesi onu inanılmaz bir duygu ile dolduruyor.
- Antik kentlerde geçmişle bağ, sonsuzluk duygusu, doğayla iç içe geçmek ve insanoğlunun ruhunun sukunet bulması gibi derin duygular uyandırıyor.
- 15:26Antik Kentlerin Ruhsal Etkisi
- Efes'te kalabalık içinde koştururken bir köşeye çekilmek, eski anıtların arkasında oturup dinlenmek gibi deneyimler bambaşka duygular veriyor.
- Pergamon, Milet, Didim'deki Apollon tapınağı gibi yerler konuşmacıyı rahatlatıyor ve ruhunu tazeliyor.
- Antik kentlerde yaşanan deneyimler, bir aşk gibi unutulmaz kalıyor ve konuşmacı tekrar tekrar bu yerlere gitmek istiyor.
- 17:46Antik Kentlerin Felsefi Anlamı
- Antik kentlerde "ankeni" (Freud'un söylediği tekinsiz bir duygu) denilen bir his yaşanıyor; önemsiz hissedilirken aynı zamanda büyüklüğün bir parçası olduğu hissediliyor.
- Bu deneyimler bizi bilgeliğe çağırıyor: "Ben de geldim, ben de gideceğim, o zaman ne yapmak lazım? Tadını çıkarmak lazım."
- Göbeklitepe ile Zeugma arasında on bir bin yıl fark var; Göbeklitepe'de bir tapınak merkezi, Zeugma'da ise Romalılar villalar kurmuşlar.
- 19:03Göbeklitepe ve Kronolojik Sıralama
- Göbeklitepe'de tapınma merkezi olarak bilinen yerde son bulgular yerleşke olduğunu gösteriyor, ancak nasıl yaşadıkları henüz bilinmiyor.
- Göbeklitepe'de tümüyle ataerkil bir yapı var ve kadın neredeyse yok, bu da anaerkil sistemden ataerkil sisteme geçişin farklı bir yönünü gösteriyor.
- Her yeni bulgu tarihin kronolojik sıralamasını değiştirebilir, örneğin Göbeklitepe'deki bulgular tarihin akışını etkileyebilir.
- 20:30Kültürel Miras ve Yemek Kültürü
- Antik şehirler ve medeniyetler sadece tarihi yerler değil, aynı zamanda bizim kültürel mirasçılarımızdır.
- Kültürler, dinler ve diller değişebilse de cenaze ve yeme-içme kültürleri binlerce yıl içinde oturmuş durumdadır.
- Antep'te farklı kültürlerin (Ermeniler, Türkler, Kürtler, Rumlar, Yahudiler, Araplar) ortak yemekleri vardır ve yemekte ırkçılık yoktur.
- 23:23Zihinsel Sağlık ve Yaşam
- Zihni ayakta tutmak için bulmaca çözme, sudoku gibi aktiviteler önemlidir.
- Beyin, kaslar gibi egzersiz yapmazsa ölmeye başlar ve bu da ölüm ve hastalıkların başlangıcıdır.
- Hayatı ilgini kaybetmediğin sürece beyin yaşamak ister ve bu da biyolojik yaşı etkiler.
- 25:26Hayatın Anlamı ve Kişisel Gelişim
- Hayatın anlamı hayatın anlamını aramaktır, ancak hayatın anlamını ararken hayatı yaşamak gerekir.
- Mutluluk ve başarısızlık, başarı ve başarısızlık olacak, önemli olan namuslu bir şekilde yaşamaktır.
- Kendini değiştirmek ve yenilemek, başkalarına örnek olmak için gerekli bir süreçtir.
- 27:26Dizi ve Film Tercihleri
- Konuşmacı, dijital kanallarda çoğu dizinin kötü olduğunu ancak "True Detective" gibi bazı bölümlerin çok iyi olduğunu belirtiyor.
- TR crime filmlerini sevdiğini ancak bazen bu tür filmlerin gerçekliği içinde anlatmadığını, fetiş pornoya dönüştürdüğünü düşünüyor.
- Klasik filmleri, özellikle Hitchcock ve Fellini'nin filmlerini çok sevdiğini, özellikle "Karşı Pencere" ve "İp ve Ceset" filmlerini efsane olarak nitelendiriyor.
- 28:51Yazarlık Deneyimi
- Konuşmacı, Folkner gibi önemli bir yazarın yanında stajyer olarak çalıştığını ve yıllarca mektuplaştıklarını anlatıyor.
- Kitaplarının en fazla dile çevrilmiş yazarlarından biri olduğunu ve sık sık imza günleri ve kitap tanıtımlarına davet edildiğini belirtiyor.
- 29:26Almanya'daki Okuma Etkinliği
- "Sis ve Gece" romanının 2005 yılında Almanya'da yayınlandığını ve Unians Verlock yayınevinin sahibi Lucian'ın davet ettiğini anlatıyor.
- İlk okuma etkinliğinin Nürnberg'de gerçekleşeceğini ve orada çok az insan olacağını düşündüğünü, ancak aslında 200 kişi kadar kalabalık olduğunu fark ettiğini söylüyor.
- Kalabalığın çoğunun Antepli olduğunu ve politik arkadaşlarının da katıldığını, bu durumun kendisini şok ettiğini belirtiyor.
- 32:00Dayanışma ve Sürgün Deneyimi
- Konuşmacı, ülkede eleştirilebilecek birçok şey olsa da, bir şey olunca insanların birbirine nasıl sarıldığını ve dayanışmanın en kıymetli şey olduğunu vurguluyor.
- İsviçre'deki bir dağ kasabasında "Grev" adlı filmin galasında salonun dolu olduğunu ve bu durumun kendisini çok etkilediğini anlatıyor.
- Sürgün hayatı yaşayan bir gazeteciyle karşılaştığını ve onun memleketini özlediğini, sürgün olunca aklın hep memleketinde kaldığını belirtiyor.
- 33:48Ahmet Ümit'in Günlük Hayatı
- Ahmet Ümit sabah kalktığında kolesterol durumuna göre yumurta yemese de sağlam bir kahvaltı yapar ve mutfakta çalışmayı çok sever.
- Kahvaltı sırasında mutfakta aktif olmayı, yemek yapmayı ve müzik dinlemeyi sever; ruh haline göre neşeli türküler, Bocelli veya klasik müzik dinler.
- Arkadaşlarıyla haftada bir kere buluşur, içki içmeyi azaltır ve arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi önemser.
- 36:55İstanbul'daki Aktiviteleri
- İstanbul'da dolaşır, Tarlabaşı'nın yeniden yapılanmasını izler ve ara sokaklara girer.
- Öğle vakti Beyoğlu'nun en iyi esnaf lokantalarından Lades'te yemek yer ve musakka gibi Antep mutfağından yemekleri sever.
- Akşam saat yedi-sekiz gibi eve gider ve haftada bir kızı Gül Rüzgar ile buluşur.
- 38:58Kitap Okuma ve Edebiyat Hakkında Görüşleri
- Akşamları kitap okur, okuması gereken kitaplar ve zevk için okuduğu kitaplar vardır.
- Umberto Eco'nun "Gülün Adı" kitabını en iyi polisiye roman olarak görür ve bu kitabın karmaşık yapısına rağmen çok okunduğunu şaşırır.
- Shakespeare, Dostoyevski ve John de Carré gibi yazarların polisiye eserlerinde merak ve problem çözme unsurlarının önemli olduğunu belirtir.
- 42:11Sanat ve Hayat Felsefesi
- Kendini ressam olarak iddia etmez ancak terapi gibi zevk için resim yapar ve resmi nerede bırakacağını bilmediğini söyler.
- Minimalist Japon bahçeleri gibi estetik anlayışlara karşı çıkarak, Akdenizli insanlar için üzümlerin sallanması gerektiğini belirtir.
- Medeniyetin uyumlu olması gerektiğini, sanatın ölçü olduğunu ve boşluğa ne koyacağımızı bilerek hareket etmemiz gerektiğini vurgular.