Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, bir psikolog ve bir danışan arasında geçen bir sohbet formatındadır. Konuşmacılar kaygı bozukluğu ve tutulma konusunu ele almaktadır.
- Videoda kaygı bozukluğunun en zor yönü ve bununla başa çıkma yöntemleri tartışılmaktadır. Psikolog, kaygı bozukluğuna sahip kişilerin en kötü senaryoları düşünmeleri gerektiğini, bunları sonuna kadar götürmeleri gerektiğini ve bu sayede acılarını azaltabileceklerini anlatmaktadır. Ayrıca, beyaz kutup ayısı örneği üzerinden, bir şeyi unutmak istemiyorsak onu unutmaya çalışmanın daha etkili olabileceği gösterilmektedir. Video, inanç ve biyokimya arasındaki ilişki üzerine de kısa bir tartışma içermektedir.
- Kaygı Bozukluğu ve Felaketleştirmenin Zorluğu
- Kaygı bozukluğunun en zor yönü, en kötü senaryoyu düşünüp felaketleştirmek ve bu acıyı hissetmektedir.
- En kötü senaryoyu düşünmek mazoistik bir şey değildir, ancak bu acıyı hissettikten sonra beyin bu tür düşünceleri uzak tutmaya başlar.
- Kaygı bozukluğu olanlar sürekli "gelmesin" diye çaba sarf ederler, ancak bu çaba düşüncelerin daha da artmasına neden olur.
- 00:48Kaygıyla Mücadele Yöntemleri
- Kaygıyla mücadele için bir gün oturup, gelen düşünceleri çöp tenekesi olarak düşünebilir ve akşam saat 8'de beş dakika boyunca boşaltabilirsiniz.
- En kötü senaryoyu düşünüp sonuna kadar götürmek gerekir, kaçmamak ve olabilecek en kötü şeyi düşünmek önemlidir.
- Konuşmacı kendi tecrübesinden bahsederek, terapide öğrendiği bu yöntemi kullanınca kaygı düşüncelerinin gelmesini engelleyebildiğini belirtiyor.
- 01:36Beyaz Kutup Ayısı Örneği
- Beyaz kutup ayısı örneğiyle, bir şeyi düşünmemeye çalışmanın o şeyi daha da aklımızda tutmasına neden olduğu gösteriliyor.
- Hayatta bir şeyi unutmak istemiyorsanız, onu unutmaya çalışın; aksine hep aklınızda kalmasını istiyorsanız, onu unutmaya çalışmayın.
- Kaygı bozukluğu olanlar sürekli "gelmesin" diye çaba sarf ederler, ancak bu çaba düşüncelerin daha da artmasına neden olur.
- 03:23İnanç ve Kaygı Bozukluğu
- Konuşmacı, kaygı bozukluğunun inançla alakalı olduğunu düşünüyor, inanan insanlarda bu bozukluğun daha az olması gerektiğini savunuyor.
- Diğer konuşmacı ise inançla hiçbir alakası olmadığını, inanan insanların intihar etmemesinin inanç değil, biyokimyasal faktörlerden kaynaklandığını belirtiyor.
- Konuşmacı, kaygı bozukluğunda düşüncelerin önemini vurgulayarak, olacakları veya olması gerekenleri kabul etmeyi ve duyguları doğru şekilde ifade etmeyi önerebiliyor.