• Buradasın

    Türk Edebiyatı ve Kitle Kültürü Üzerine Akademik Söyleşi

    youtube.com/watch?v=-Iv1cf-HHaM

    Yapay zekadan makale özeti

    • Bu video, Ekotürk Ekranı Akademi programında Kocaeli Üniversitesi'nden Doçent Doktor Cem Yılmaz Budak ile yapılan bir akademik söyleşidir. Konuşmacı, Türk edebiyatı ve sinema ilişkisi üzerine kitabı olan ve kitle kültürü ve edebiyatı üzerine pek çok görüşe sahip bir akademisyendir.
    • Söyleşide kitle kültürü, yüksek sanat ve popüler sanat arasındaki farklar, Türk edebiyatı ve sineması arasındaki ilişki ele alınmaktadır. Konuşmacılar, Frankfurt Okulu'nun kitle kültürünü eleştirisi, Osmanlı'da ilk sinema gösteriminin 1896'da Sponnnect'te gerçekleştiği, edebiyatçıların sinemayı başlangıçta tehdit olarak gördükleri ve Ahmet Mithat Efendi'nin "Felatun Bey ve Rakım Efendi" romanı üzerinden Doğu-Batı çatışması gibi konuları tartışmaktadır.
    • Söyleşide ayrıca Sabahattin Ali, Ahmet Hamdi Tanpınar, Adalet Ağaoğlu ve Oğuz Atay gibi yazarların popüler kültür bağlamında nasıl yeniden keşfedildiği, Nurullah Ataç'ın sinemayı müstakil bir estetik etkinlik olarak değerlendirmesi ve Ahmet Mithat Efendi, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Ahmet Rasim, Kerime Nadir gibi popüler romancılık alanındaki önemli yazarlar hakkında bilgiler paylaşılmaktadır.
    00:27Kitle Kültürü ve Edebiyat İlişkisi
    • Ekotürk Ekranı Akademi programında Kocaeli Üniversitesi'nden Doçent Doktor Cem Yılmaz Budak, Türk edebiyatı ve sinema ilişkisi üzerine kitabı ve kitle kültürü ve edebiyatı üzerine görüşleri hakkında konuşuyor.
    • Frankfurt Okulu'nun kitle kültürünü eleştirisi, kitle kültürünün insanları basitleştirdiği ve tekdüze ettiği iddiasını savunurken, konuşmacı bu kitabın aksine kitle kültürünün insanları tekdüze etmediğini ve farklı bakış açılarını doğurduğunu iddia ediyor.
    • Frankfurt Okulu'nun kitle kültürü eleştirisi, kitle kültürünün dejenerasyon alameti olarak telakki edilmesi, uyutucu uyuşturucu etkisi hasıl etmesi ve alımlayıcı kitleyi piyasa koşullarına eklemlenmeye ihbar ettiği şeklinde genel bir söylem içeriyor.
    01:56Kitle Kültürü ve Sanat Özgürlüğü
    • Kitle kültürü aslında sanat patronajından kopuşun ilk adımını teşkil ediyor ve bir özgürleşme alameti olarak görülüyor.
    • Popüler olan her şeyden önce popülerist olan için, halk için olanı tanımlar ve kitlenin geniş kitlelere kültürel birimlerin ulaştırılabilmesini mümkün kılması itibariyle demokratikleştirici bir etkisi oluyor.
    • Konuşmacı, kitle kültürünün muhakkak dejenerasyona neden olmadığını, aksine dönem dönem yüksek sanat verimlerinin yaşamasını mümkün kılabilecek mekanizmalar üretmeye muktedir olduğunu anlatmaya çalıştığını belirtiyor.
    03:34Kitle Kültürü ve Edebi Revaç
    • Kitle kültürünün kendisi bugün tekrar ikinci yeninin revaç bulmasını sağlayan bir faktör olarak görülüyor.
    • Sabahattin Ali'nin "Kürk Mantolu Madonna" adlı eserinin ilk baskısını çok az sattığı ve erken dönemlerinde ciddi bir ilgi uyandırmadığı, ancak 1990'ların sonundan itibaren tekrar ilgi görmeye başladığı belirtiliyor.
    • Sabahattin Ali'nin popüler olmak gibi bir kaygıya sahip olmayan bir yazar olarak yıllar sonra tekrar revaç görmeye başlamasını sağlayan şey piyasa koşulları ve sosyal medya etkisi olarak değerlendiriliyor.
    05:31Ahmet Hamdi Tanpınar ve Popülerlik
    • Ahmet Hamdi Tanpınar, ideolojiler üstü bir figür olarak konumlanmayı talep eden bir şahsiyet olarak tanımlanıyor ve sağında da solunda da benimsenmemiş olmaktan müşteki olduğu belirtiliyor.
    • Ahmet Hamdi Tanpınar, popülist bir yazar olmamakla beraber popüler olmakta herhangi bir beis görmüyordu ve her yazar gibi okunmak ve bilinmek isterdi.
    • Ahmet Hamdi Tanpınar, hiçbir zaman herhangi bir ideolojik gündeminde olmadığını, ideolojik aidiyetinin altını çizen pasajlara yer verdiği romanlar üretmediğini ve sanatı tümüyle ototelik bir alan olarak tasavvur ettiğini belirtiyor.
    08:55Akademisyen Kimliği ve Popüler Edebiyat
    • Adalet Ağaoğlu ve Oğuz Atay gibi akademisyen kimliklerini kendi dönemleri içerisinde ifade eden isimlerin bugünkü akademisyen kimliği ile ne kadar bağdaştığı tartışılıyor.
    • Popüler edebiyat dergilerinin bu isimlerin görsellerine yer vermesi, kapaklarını taşıması ve illüstrasyonlarla kendilerine izaf ettikleri bazı pasajlar olması, kitlenin bu isimler hakkında fikir sahibi olmasını mümkün kılması açısından önemli bir şey olarak değerlendiriliyor.
    • Her ikisinin de romanlarında sıklıkla aydın figürlere yer verildiği, bu aydınların kendilerine benimsetilmeye çalışılan idealize edilmiş ideolojik kimlikle çatıştığı ve tutunamayanların kahramanları olduğu belirtiliyor.
    11:32Edebiyat ve Sinema İlişkisi
    • Bazı uygulamaların ifrada olması anlaşılabilir bir durum olmasına rağmen, aydınlar bu durumdan rahatsızlık duyuyor ve kendi benliğine yabancılaştırılıyor.
    • 21. yüzyıl okuru, sıcağı sıcağına kaleme alınmış metinleri tarihsel bir okuma olarak değerlendiriyor.
    • Batı'da sinema avama hitap ederken, Türkiye'de daha elit bir kitleye hitap etmiştir.
    13:29Osmanlı'da Sinema Gösterimleri
    • İlk halka açık sinema gösterimi 1896 tarihinde Sponnnect'te gerçekleştirilmiş, bu tarih sinematografın icat edilmesinden yaklaşık 1,5 sene sonrasına denk gelmektedir.
    • II. Abdülhamit'in kızı Ayşeosmanoğlu'nun hatıralarında, ilk sinema gösteriminin Yıldız Sarayı'nda gerçekleştirildiği belirtilmektedir.
    • Sinemanın yolculuğu saraydan konaklara, konaktan geniş halk kitlelerine doğru uzanan yukarıdan aşağı doğru bir seyir izlemiştir.
    14:38Aydınların Sinemaya Yaklaşımı
    • Aydınlar sinemayı tedirginlikle karşılamış, devletin çözülme sürecinde olduğu bir dönemde batıdan ithal edilen görüntüye hareket kazandırmış bir teknoloji olarak tedirgin edici bulmuşlardır.
    • İlk yazarların sinemaya yaklaşımları olumsuz olmuştur; sinemayı baştan çıkarıcı ve tehdit olarak görmüşlerdir.
    • Sinemanın tiyatroya ve romana duyulan ihtiyacı ortadan kaldıracağı düşünülmüş, ancak paradoksal olarak popüler romana duyulan ihtiyaçta baki kalmış ve yüksek sanat verimi olarak değerlendirilebilecek romanda revacını sürdürüyor.
    16:28Nurullah Ataç'ın Sinema Yaklaşımı
    • Nurullah Ataç, pek çok alanda yenilikçi, ikonaklastik ve put kırmayı seven bir isimdir.
    • 1940'lar ve 1950'lerde kaleme aldığı metinlerde sinema edebiyatından bahsetmeye başlamış, sinemayı müstakil bir estetik etkinlik olarak değerlendirmiştir.
    • Sinemanın hayatımızı insanlığın öncesi ve sonrası olmak üzere ikiye ayırdığından bahsetmiş, sinemadan övgüyle söz eden çok az isimle karşılaşılabilir.
    18:01Popüler Romancılık
    • Popüler romancılık, kitle kültürünün erken dönemlerinden itibaren ilk örneklerini ortaya koymuş bir alan olup, ilk popüler romancımızın Ahmet Mithat Efendi olduğu iddia edilebilir.
    • Popüler edebiyat ürünleri kısa süre içinde unutulacağı klişe bir söylem olmasına rağmen, erken dönemlerden itibaren belli başlı örnekler okunmaya devam etmektedir.
    • Ahmet Mithat Efendi, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Ahmet Rasim ve Kerime Nadir gibi popüler romancılar hala okunmakta ve kitapları on-on iki baskı yapmaktadır.
    19:42Yüksek Sanat ve Popüler Sanat Arasındaki İlişki
    • Yüksek sanatla popüler sanat arasında fark olsa da, bu iki kategorinin gerçekten birbirlerinden ayrı unsurlar olup olmadığı konusunda emin olunamıyor.
    • Popüler sanat daha uzun vadeli ve kalıcı olabilir, örneğin Ahmet Mithat Efendi'nin "Felatun Beyle Rakım Efendi" romanı günümüze de hatırlatıyor.
    • Rakım Efendi, Ahmet Mithat Efendi'yi sembolize eden, kültürel kökenlerine bağlı ve idealize edilen bir figür olarak tasvir edilirken, Felatun Bey ise tüketim odaklı alafranga bir karakterdir.
    21:17Doğu-Batı Çatışması Teması
    • Tanzimat'tan beri devam eden doğu-batı çatışması veya sentezi tematik yönelim, Türkiye'de kısmen de olsa devam etmektedir.
    • Bu çatışmalar yüzeysel kahramanlar üzerinden geliştirilmiş çatışmalar aracılığıyla temsil edilir; bir tarafta ideal bir doğulu, diğer tarafta ideal bir batılı figür bulunur.
    • Ahmet Mithat Efendi'nin romanında Rakım Efendi alkol alır ve arada bir zina yapar, ancak Felatun Bey her zaman alkol alır ve zina yapar; bu durum muhafazakar yapıya uymayan, tam arada kalmışlığı ifade eden bir roman olarak değerlendirilebilir.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor