Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, bir akademik sunum formatında olup, bir profesör ve öğrencisi arasında geçen tartışmayı içermektedir. Konuşmacılar arasında Ozan adında bir konuşmacı ve Kerem Can Koçak adında bir fizikçi bulunmaktadır.
- Video, C.P. Snow'un "İki Kültür" tezi ve sosyolojinin tarihsel gelişimi üzerine kapsamlı bir analiz sunmaktadır. Sunum, Aydınlanma deneyimi, romantizm ve pozitivizm gibi felsefi akımların sosyolojiye etkisini, Fransa, Almanya ve İngiltere'deki sosyolojinin gelişimini ve bilim insanları ile edebi entelektüeller arasındaki ilişkileri ele almaktadır.
- Sunumda ayrıca, sosyolojinin edebiyatla rekabeti, bilimsel yöntemlerin sosyolojiye etkisi, nicel-nitel araştırma yöntemleri arasındaki farklılıklar ve son dönemlerde ortaya çıkan karma araştırma teknikleri gibi konular da tartışılmaktadır. Konuşmacılar, Lepenies, Blutein, Gaddar, Durkheim, Weber, Comte gibi önemli sosyolojik düşünürlerin çalışmalarını ve Snow'un tezini farklı Avrupa ülkelerindeki sosyal bilimler tarihine bağlamda incelemektedir.
- İki Kültür Tezi ve Tartışması
- Snow'un iki kültür tezi, 50 yıl önce doğa bilimleri ile insan bilimleri arasında iki ayrı episteme ve patos (duygu durumu) olduğunu öne sürmektedir.
- Snow, bu iki kültürün birbirlerini anlamayacak kadar bir uçurum olduğunu savunmaktadır.
- Bu tezle ilgili çeşitli itirazlar bulunmaktadır; Marksistlerden, matematiksel olmayan alanlardan gelen itirazlar ve bu kadar keskin bir uçurumun olmadığı iddiaları bulunmaktadır.
- 01:50İki Kültürü Aşma Çalışmaları
- Boristiğin "iki kültür tezini aşmak" adlı çalışması, bir bilim dünyası iddiası taşıyarak normatif ve parsel boyutlarını birleştirmeye çalışmaktadır.
- İki kültürü aşmanın bir yolu, Snow'un tezinin genel geçerli değil, tarihsel bir durum olduğunu göstermektir.
- Sosyolojinin özgünlüğü tartışması, bilim ile edebiyat arasında kendi özgün dilini, yöntemlerini ve araştırma tekniklerini inşa eden bir bilim alanı olarak konumunu ele almaktadır.
- 03:38Sosyolojinin Pozisyonu
- Sosyoloji, sosyal bilimciler ve sosyologlar arasında bir diyalog kurabilme özelliğine sahiptir.
- Bu özellik, tarihsel süreç içerisinde kendini bir bilim iddiasında bulan bir bilgi alanı olarak inşa ederken sosyolojinin edindiği bir vasıftır.
- İki kültürü araştırmanın genel yapısı: önce Snow'un iki kültür tezi, ardından eleştiriler, tarihselleştirme çalışmaları ve son olarak sosyolojinin özgünlüğü üzerine konuşulacaktır.
- 05:22İki Kültür Tezinin Tarihsel Çerçevesi
- Snow'un iki kültür tezi, kendisi için bir durum tespitiydi; edebiyatçı ve bilim insanı olarak yaşadığı farklılıkları tespit etmektedir.
- Randal Koin'in sosyolojinin bilimselliğine yönelik eleştirilerinde, sosyolojinin iki kültür arasındaki eleştirilere maruz kaldığı belirtilmektedir.
- Sosyoloji, doğa bilimleri yöntemine benzemeye çalışırken bilim öncesi olarak, edebiyatçıların anladığı haliyle sosyal bilim yapmadığı için suçlanmaktadır.
- 08:03Aydınlanma ve Aydınlanma Karşıtı Hareketler
- Snow'un iki kültür arasındaki ayrımının büyük oranda natüralizm probleminden kaynaklandığı iddia edilmektedir.
- Bir tarafında sosyal bilimlerin kendi yöntemlerini üretmesi gerektiğini söyleyen, diğer tarafında doğa bilimlerinin yönteminin kullanılması gerektiğini öne süren iki tutum vardır.
- Sosyoloji, aydınlanma ve aydınlanma karşıtı hareketler arasındaki çatışmalardan ortaya çıkmıştır.
- 10:29Sosyal Bilimlerdeki Yapısal Çeşitlilik
- Gaddar'ın romantizm ve klasik yapılar teorisi, sosyal bilimlerin bugünkü paradigmal çeşitliliğini açıklayan temel yapıları öne sürmektedir.
- Romantik ve klasik yapılar, aydınlanmacı hareketleriyle aydınlanma karşıtı hareketlerin oluşturduğu düşünsel yapılardır.
- Gaddar'ın teorisine göre, sosyal bilimlerdeki çeşitlilik, bir tarafta doğabil yönelimle işleyen, diğer tarafta hermetik tutuma takılan bilimlerin mevcudiyetidir.
- 11:41Snow'un İki Kültür Tespiti
- Snow, iki kültür tespitini Ridai Konferansı'nda öne sürmüş ve hem bilimkurgu yazarı hem de doğa bilimci olarak iki farklı kültür arasında gidip gelerek bu ayrımı fark etmiştir.
- Snow, iki kültür arasında antropolojik bir farklılık hissetmiş; bir tarafa gittiğinde bambaşka bir dil konuşulduğunu, diğer tarafa gittiğinde ise tam zıttını görmüştür.
- Bilim insanları arasında insanlığın daha iyiye gideceğine dair optimist bir yaklaşım olduğunu, edebi kültürde ise bu optimizmin tam tersi bir distopya görüşü olduğunu tespit etmiştir.
- 13:47İki Kültür Arasındaki Ayrılık
- Snow, iki kültür arasındaki ayrılığın akademide ve entelektüel alanda büyük kayıplar yaratacağını belirtmiştir.
- Bilimciler geçmişteki potansiyelleri reddederken, edebi entelektüeller geleceği reddeder ve bu durum hem geleceği hem de geçmişi yanlış değerlendirmeye itmektedir.
- Snow ve arkadaşları, 50 bin bilim insanı ve yaklaşık 81 profesyonel mühendisle görüşmeler yapmış ve edebi entelektüellerin bilim konularında çok az bilgiye sahip olduğunu tespit etmişlerdir.
- 16:17Kültür Kavramının Antropolojik Anlamı
- Snow'un "kültür" kavramını antropolojik anlamda kullandığı, iki farklı kabile gibi iki farklı kültür arasında bir ayrılık olduğunu belirtmiştir.
- Bu iki kültürün dilleri, düşünme şekilleri, yatkınlıkları ve geleceğe bakış açıları kökten ayrı kabileler gibi olduğu vurgulanmıştır.
- İki kültürün oluşmasını sağlayan temel sebebin aydınlanma deneyimi ve aydınlanma karşıtı hareketler olduğu belirtilmiştir.
- 18:12Aydınlanma Deneyimi ve Ülkelerarası Farklılıklar
- Aydınlanmanın İngiltere'de Newton ve Locke'nin temel aldığı, metodolojik bireyciliğin kökeninin Newton'dan ileri geldiği belirtilmiştir.
- Fransa'da ise Kartezyen özne anlayışı ve rasyonalizm hakim olmuş, aklın evrensel ve soyut bir şey olduğu görüşü benimsenmiştir.
- İngiltere'de deneyimcilik, Fransa'da ise saf soyut akla dayanan rasyonalizm hakim olmuş, bu iki yaklaşım bilginin kaynağı tartışmasında birbirine muarız pozisyonlar almıştır.
- 20:54Aydınlanma Deneyiminin Ülkelerarası Karşılaştırması
- İngiltere'de aydınlanma deneyimi, orta sınıf ile aristokrasinin ve alt sınıfların uzlaşmasıyla gerçekleştiği için devrimci bir karakter kazanmamıştır.
- Fransa'da ise devrimcileşerek ortaya yeni bir aydınlanma deneyimi ortaya çıkmıştır.
- Aydınlanma deneyimi, doğa bilimlerine dayanmakta ve Newton'un teorisinin o güne kadar görülmemiş bir açıklayıcı kapasitesine sahip olduğu vurgulanmıştır.
- 23:18Aydınlanma Deneyiminin Bilim ve Tarih Algısına Etkisi
- Aydınlanma deneyimi sonucunda doğa bilimcilerin ilerleme tutumu ve tarihi doğrusal olarak bakma eğilimi oluşmuştur.
- Aydınlanma döneminin düşünürleri insanlık tarihini ve geleceğini sınıflandırma ve vektörel bir şekilde ele alma refleksine sahiptirler.
- Tarihi evrensel bir insanlık tarihi algısı, evrensel bir insan tasarımlarının ilk örneklerinin aydınlanma deneyiminde olduğu görülmektedir.
- 26:08Aydınlanmanın Ülkelerarası Farklılıkları
- Aydınlanma döneminde bilginin kaynaklarının klasik anlatımı, bilgi edinme şekillerinin sekülerleşmesi ve dine karşı duruşa işaret eder.
- Fransa'da materyalist ve ateist düşünce, İngiltere'de deizm, Almanya'da ise farklı bir toplumsal yapı ve daha geç aydınlanma deneyimi vardır.
- Almanya'da feodal bir dönem geçirilmiş, güçlü bir orta sınıf yoktur ve sürekli Fransa ile savaş halinde olduğu için toplumsal dönüşüm çok geç gerçekleşmiştir.
- 28:04Almanya'da Aydınlanma ve Bilim
- Almanya'da aydınlanmanın temelinde aklın sınırları üzerine yoğun bir rasyonalite tartışması vardır.
- Almanya'da Kant'ın bilginin kaynağı tartışması, romantik düşünürlerin aklın tarihselleştirilmesi ve sınırlılıkları üzerine yoğun tartışmaları vardır.
- Almanya'daki bilimlerin kurumsallaşma şekli Batılı anlamda bilimden farklıdır; felsefenin bilime etkinliğinden çıkarılmadığı bir yorumlama etkinliği olarak görülür.
- 29:22Aydınlanma Karşıtı Hareketler
- Aydınlanma karşıtı hareketler genellikle sosyal bilimler tarihi kitaplarında yeterince ele alınmamıştır.
- Aydınlanma karşıtı hareketler temel olarak aydınlanma sonrası ortaya çıkmıştır; özellikle Fransa'daki Jakoben döneminden sonra ve birinci-ikinci dünya savaşları döneminden sonra.
- Aydınlanma karşıtı hareketlerin önemli figürleri Almanya'da Hamann ve Herder, Fransa'da Vico, Rusya'da ise Rousseau'dur.
- 33:06Aydınlanma Karşıtı Hareketlerin Temel Tutumları
- Aydınlanma karşıtı hareketler, modernitenin kitle toplumunun gelişiminde, kontrolsüz teknolojik gelişmelerde ve insanın gayri insanileşmesinde dengesizliği öne sürmektedir.
- Aydınlanma karşıtı düşünürler, aydınlanmanın insanları doğal arzu ve duygularından kopararak makine çarklarına indirgeyeceğini iddia etmektedir.
- Aydınlanma karşıtı hareketler, bilimsel düşünceyi dünyayı rasyonize etmesiyle gerçek dini, sanatsal ve sosyal insan deneyiminin önünü kesip dünyayı büyü bozmana uğrattığını öne sürmektedir.
- 35:16Romantizm ve Muhafazakarlık Arasındaki Farklar
- Konuşmacı, Snow'un bahsettiği edebi entelektüellerin kültürünün romantik akım olduğunu ve muhafazakarlık ile romantizmi ayırdığını belirtiyor.
- Romantizm, muhafazakarlık gibi toplumu statik bir yapı olarak kabul etmez, aksine bireyin yaratıcı ve sanatçı özelliklerine önem atfeder.
- Romantizm içinde genellikle estetik bir deneyim veya vizyon olarak ütopya bulunurken, muhafazakarlar bireyi önemsizleştirip statik toplum varlığı haline getirir.
- 37:51Romantik ve Klasik Düşünsel Yapılar
- Konuşmacı, Snow'un bahsettiği edebi entelektüeli romantik düşünsel yapı, doğa bilimcilerini ise klasik düşünsel yapı olarak ele almıştır.
- Klasik düşünsel yapıda dünya bir tür cosmos olarak, mekanik nedensel ilişkilerin olduğu bir kozmolojik güzellikler silsilesi olarak ele alınırken, romantik düşünsel yapıda evren bir tür canlı organizma olarak, vitalizm ve kaos olarak görülür.
- Klasik düşünsel yapıda deneyim ve rasyonalite ön plana çıkarken, romantik düşünsel yapıda gerçekliği anlayacak bir tür sanatçı göreve çağrılır ve Platon'un özler ve görünüşler teorisine benzer şekilde, görünüşlerin ötesine ancak bir şairin yetkileri ile geçilebiliyor.
- 40:34Romantik ve Klasik Düşünsel Yapıların Farklılıkları
- Klasik düşünsel yapıda ortalamaya bakılırken, romantik düşünsel yapıda daha uç deneyimlerin, azınlıkların ve sınır deneyimlerinin araştırılması öne çıkar.
- Klasik düşünsel yapıda daha gayri şahsi, metodolojik ve sınırlanmış prosedürler bulunurken, romantik düşünsel yapıda yöntemleştirilemez, daha öznel bir araştırma programı vardır.
- Gerçekliği araştıracak kişinin kendi şahsiyetiyle ve değerleriyle girdiği ve etkilediği araştırma sahasını kurgusu mevcuttur.
- 42:40Sosyolojinin Ortaya Çıkışı ve Edebiyatla İlişkisi
- Fransa'da aydınlanma deneyimi ve doğa bilimlerinin başarısı o kadar yüksek seviyeye ulaşmıştı ki, edebiyat bile bilimsel bir yönelim kazanmaya başlamıştı.
- Balzac, Flaubert ve Emile Zola gibi yazarlar bilimsel yönelimli bir edebiyat biçimi oluşturmuş, bu bilimsel yön edebiyatla sosyoloji arasında rekabet yaratmıştır.
- Emile Zola'nın önerdiği deneysel roman teorisi, sosyolojiyi bir tür sosyografiye evrilmeye çalışırken, kendisinin bu tarz roman biçimlerinin sosyolojiden daha üstün bir bilgi biçimi olduğunu iddia etmesi, sosyolojinin edebiyat dünyasından doğa bilimine sığınmasına neden olmuştur.
- 47:35Sosyolojinin Doğa Bilimlerine Yansıması
- Sosyoloji, Fransa'da ilk olarak Saint-Simon'la sosyal bilimlerde ortaya çıkmıştır.
- Saint-Simon, edebiyatçıların geleneksel kültürde kapladığı otoritenin yerine bilim insanları ve sanayicilerin geçtiğini savunmuştur.
- Bu yaklaşım, edebi biçimlerinden uzaklaşarak doğa bilimlerine sığınarak kendini meşrulaştırmaya çalışan sosyolojinin bir yönünü yansıtmaktadır.
- 48:43Liyakat Felsefesi ve Faydacılık
- Liyakat (faydalılık) felsefesi, detokrasi (metokrasi) talebinin ilk ortaya çıkışıdır ve edebiyatçıların yararlılığını sorgulamaya çalışmıştır.
- Klasik eğitim sisteminde edebiyatçılar faydalı görülmediği ve gerçek bilgiye ulaşmada yararlılıkları az olduğu için, toplumsal hayatta kendi statülerinin altına oyuyordu.
- Bu tarz faydacılık aristokrasi içerisinde konuşlanmış, geleneksel edebi entelektüellerin konumunu tehdit etmiştir.
- 49:33Saint-Simon Dönemi ve Sosyal Düzen
- Saint-Simon döneminde, Fransa'daki "Ancient Regime" ve GM'in yıkılışı ardından orta sınıf mensupları, yeni kurumlarını savunmak için sosyal düzen konusunda tutarlı bir ideoloji geliştirme ihtiyacı hissetmiştir.
- Geçmiş tamamen reddedilmiş, yeni bir toplumsal dünyayı kavrayacak yeni bir sosyal harita biçimi ortaya çıkmıştır.
- Bu patos, bir tür yeni kozmoloji yaratmak ve insanların duygusal yatırımda bulunabileceği bir inanç saitizmi olarak önerilmiştir.
- 50:46Romantik Patoş ve Bilimsel İnanç
- Romantik bir patos, geçmişin öyle bir reddi ki artık inanca ihtiyaç duyuluyor, "tam olarak neye inanmamız gerektiğini bilmiyorum ama inanmak zorunda olduğumuza inanıyorum" şeklinde ifade edilmiştir.
- İhtiyac duyulan şey, bir yandan şimdiki zamanı romantikleştirecek, diğer yandan da bilimin yeni dünya görüşüyle uyumlu yeni bir ideolojiydi.
- Saint-Simon ve postürizmin kısmen romantik nümeler de içerisinde barındırdığı belirtilmiştir.
- 52:20Saint-Simon'un Düşüncesi
- Saint-Simon, Aydınlanma düşüncelerine paralel şekilde ateist bir tutum takmış, Adam Smith'in eğitimi izleyerek empirik verileri ile rasyonel süreçlerin bilişimi olarak bilimsel etkinliği temel almıştır.
- Doğa bilimleri metodolojisiyle her türden olayın araştırılabileceğine inanmış ve Newton'un çekim yasasını evrendeki tüm olguları açıklayan bir yasa olarak öne sürmüştür.
- Romantikler iş başında, empirizmde olduğu haliyle pasif özne anlayışını reddederek, bilim insanı tasavvurunu sezgisel ve yaratıcı etkinliklerle doğayı araştıran bir figür olarak görmüştür.
- 54:07Saint-Simon'un Düşüncenin Bölüntüsü
- Saint-Simon öldükten sonra düşüncesi iki farklı hatta bölünmüş, bir yandan Enfantin ve Bazard ile daha sonra Marx'a kadar uzanan ütopik düşünce şekli.
- Diğer yandan da sadece yöntem fetişleştiren kolu daha sonra ikiye ayrılıyor, fakat günün sonunda komuta giden kolu ayakta kalıyor.
- Saint-Simon ve postürizm, romantizmden farklı olarak haritasını ve otoritesini kaynağına sanatçıları değil, bilim insanlarını, teknoloji uzmanlarını, sanayicileri ve teknokratları ortaya koyuyordu.
- 55:45Kong'un Pozitif Felsefesi
- Kong, bilimsel ilerleme anlayışı, tarihin vektör olarak sınıflandırılması ve aşamalara ayrılması, daha ileri inancı, doğa bilimlerinin yöntemiyle çalışılması gerekliliği gibi temel varsayımları öne sürmüştür.
- Empirist doğa bilimleri açıklamasını benimseyen, bilimi en üst ve yegane gerçek bilgi biçimi olarak gören, bilimsel yöntemin genişletilmesi gerektiğini savunan bir pozitif felsefe kurmuştur.
- Güvenilir sosyal bilimsel bilgilerin toplumdaki bireyler veya grupların davranışlarını kontrol etmek veya düzenlemek için kullanılabilmesi gerektiğini savunan, sosyal reform projelerinde sosyal bilimin rolünü vurgulayan bir toplumsal mühendislik felsefesidir.
- 57:00Durkheim ve Sosyoloji
- Durkheim döneminde pozitif felsefe bir tür yönetim ilkesi haline gelmiş, Fransa için akademisinin temel yapı taşları haline gelmiştir.
- Durkheim'ın dönemine geldiğimizde, Kong'dan alınan mirasla sosyolojinin kurumsallaşma macerası kolaylaşmıştır.
- Durkheim akademi içerisindeki edebi entelektüellerle rekabet içerisine girerek, sosyoloji ve sosyolojinin dayandığı bilim yapma biçiminden eski Sorbon'un edebi entelektüelleri haz etmemiştir.
- 58:37Sosyoloji ve Edebi Entelektüeller Arasındaki Çatışma
- Durkheim ve Rabia Tart'ın yaşadığı tartışma, iki kültür sorunun temelinde gerçekleşen bir çatışma olarak değerlendirilmektedir.
- Sosyoloji, edebi ve entelektüel bağlam içinde sürekli bir ilişki içerisinde olup, bugün de edebi olsun ya da entelektüel kamu içinde sürekli bir çekişmeli ilişki içerisinde bulunmaktadır.
- Edebi entelektüeller, sosyolojiyi cumhuriyetçilere ideoloji kaynağı olarak hizmet eden, yeni yetme bir disiplin olarak görüyorlar ve bu durum onların varoluş koşullarını ortadan kaldırıyor.
- 1:00:26Faydacılık ve Bilimsel Etkinlik
- Weber'in "Meslek olarak bilim" metninde, bilimsel etkinliğin faydacı ahlaktan arındırılması ve kendine özgü bir etos inşa edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
- Faydacılık akademiye girdiğinde, insan bilimleri, beşeri bilimler ve edebiyat gibi alanlar geride bırakılmaya başlamaktadır.
- Bilimsel etkinliğin kendisine ilişkin bir pozisyonlamayla varlığını bulduğu, en net muarızları ise o dönemin faydacı ahlakı olmuştur.
- 1:03:53Fransa'da Sosyoloji ve Edebi Entelektüeller
- Fransa'da Agaton ve etrafında öbeklenen diğer edebi entelektüeller, klasik eğitime, Fransız dili, kültürü ve edebiyatına dayanan geleneksel kraliyetçi ve aydınlanma karşıtı bir tutum sergilemektedir.
- Durkheim'in sosyolojisi, edebiyatçıların kendi değerlerini ve felsefelerini uzmanlık kültürü içinde yok ettiğini düşündükleri için karşı çıkmaktadır.
- Edebi entelektüeller ile bilimsel sosyolojiye dayanan entelektüeller arasındaki bu savaş, sonunda sosyolojinin edebiyattan ve romantik yapılardan daha keskin bir biçimde boşanmasına neden olmuştur.
- 1:05:39Almanya'da İki Kültür ve Sosyoloji
- Almanya'da eğitim sistemi ve akademi, doğa bilimlerinin başarıları üzerine kurulmamış, aksine romantik düşünün temel figürleri tarafından idealist üniversite anlayışıyla oluşturulmuştur.
- Almanya'da güçlü ve bilinçli bir mandali sınıfının gelişimi için, bürokratik bir monarşiye dönüşme en verimli koşullar olmaktadır.
- Almanya'da doğa bilimleri ile sosyal bilimler arasında, doğa ile kültür arasında ayrım yapılmakta ve akademiler bu şekilde tasarlanmaktadır.
- 1:10:05Weber ve Almanya'da Sosyoloji
- Sosyoloji Almanya'da, iki kültürün etkisi altında ortaya çıkmaktadır.
- Weber, bir yandan romantik düşünsel yapıdan gelen anti-natüralist tutumlardan gelen iktisat yapma biçimi öne süren Gustov Scheler ve Alman tarzı iktisat ekolü ile, diğer yanda Avusturya Margins iktisat okulu arasında yer almaktadır.
- 1:10:48Avusturya Marjini ve İktisat Ekolü
- Avusturya marjini, İngiltere ve Fransa'daki bilim yapma biçimine sadık kalan bir iktisat ekolüdür; tümdengelimli ve aksiyomatik bir bilim yapma biçimi benimsemiştir.
- Avusturya marjini, genel bir piyasanın sabit yasaları olduğunu savunurken, Rostov Şimaller'i tikel piyasaların var olduğunu ve bunların kültürlere gömülü olduğunu öne sürmüştür.
- Rostov Şimaller'i, tümevarımlı bir iktisat biçimi tasarlamış ve tikel tarihsel örnekler ve piyasalar nezdinde bireylerin eylemlerini anlamaya yönelik bir yaklaşım benimsemiştir.
- 1:12:12Weber'in Sosyolojisi ve İktisat İlişkisi
- Weber'in sosyolojisi, pratik iktisat ve saf teorik iktisat (Carl Menger'in öncülüğünü yaptığı) arasında tasarlanmış bir teori olarak görülür.
- Weber'in temel ortaya çıkış noktası, bireylerin eylemlerinin anlamlanmasıyla ideal-tipik inşalara varmak ve bu eylemlerin gelecekte yaratacağı sonuçları açıklamaktır.
- Weber, doğa bilimleri açıklama nosyonu ile klasik Almanya'daki hermetik tutumun anlama nosyonunu bir araya getirme çabası içinde ideal-tip inşasıyla çalışmıştır.
- 1:14:43Weber'in Anti-Natüralist Tavırı
- Weber, romantik düşünsel yapının modern toplumun rasyonelleşme eğiliminde olduğu ve bu rasyonelleşmenin insan failini ortadan kaldıracak şekilde ilerlediği görüşünü benimsemiştir.
- Weber'in "kafes" metaforu, romantik köklerden gelen modern toplumun gittiği yöne memnun olmama durumunu yansıtmaktadır.
- 1:16:00İngiltere'de Sosyolojinin Gelişimi
- İngiltere'de sosyoloji Fransa ve Almanya'da olduğu gibi yeşermemiştir; sadece iktisatçılar, edebiyatçılar ve daha sonra antropoloji çıkmıştır.
- İngiltere'de sosyolojinin geç gelişmesinin sebebi, daha çok analitik felsefe ve emprizm ağırlıklı bir felsefi geleneğe sahip olmasıdır.
- Amerika'da birden fazla toplumun bir araya geldiği için sosyolojiye ihtiyaç duyulmuşken, İngiltere'de tedrici bir devrimden sonra toplumun yeniden tasarlama ihtiyacı yoktu.
- 1:18:22İngiltere'de İki Kültür Tartışması
- İngiltere'de ilk olarak Spencer, klasik doğa bilimi anlatısı ve doğa bilimci figürü sahiplenen bir sosyal bilim insanı olarak görülmüştür.
- İngiltere'de entelektüel dünya, Bentham'cılar ve Coloritçiler olarak ikiye bölünmüştür.
- Bentham'ın faydacı bakış açısına göre edebiyat, gerçek bilgiye ulaşmamızda yararı olmayan ve dilden temizlenmesi gereken bir şey olarak görülürken, Harry Taylor gibi kişiler edebiyatın bilimsel bilgi edinme sürecinde yararlı olabileceğini keşfetmiştir.
- 1:21:02İngiliz Edebiyatındaki İki Kamp
- İngiliz edebiyatında, Wells, Arnold gibi isimlerin olduğu Edwardçılar ve Foster, Lawrence gibi isimlerin olduğu George'lar olarak iki temel kamp vardır.
- Edwardçılar, insanın iş dünyası ve doğası dışında kalan her şeyle ilgilenen, dış dünyayı veri olarak kabul ederek sosyal kurum ve koşulları anlatan sosyolojik kökenli romanlar oluşturur.
- George'lar ise insanın sosyal koşullarından ziyade iç dünyası ve iç doğası ile ilgilenen, belirli gerçekliği sorgulama haline getiren romantik yönelimli romanlar oluşturur.
- 1:22:49Bilim ve Edebiyat Arasındaki Tartışma
- İngiltere'de doğa bilimleri ile edebi entelektüellerin düşündüğü şekilde bilim yapma şekli arasındaki tartışma hararetli olmuştur.
- Snow'un "İki Kültür" kitabında olduğu gibi, Snow'un tartışması aslında Thomas Henry Huxley ile Matthew Arnold arasında 19. yüzyılın ilk yarısında gerçekleşmiştir.
- Bu tartışmalarda sosyolojik görünmez bir şey anahtar rol oynamıştır; Matthew Arnold, İngiliz romantiklerinden William World'den aşırı biçimde etkilenmiştir.
- 1:24:28İngiltere'de Bilim ve Edebiyat Arasındaki Tartışma
- Matthew Arnold, bilimin tüm varoluşa hitap edemediğini savunurken, insanın gerçek hareketini sanatçılar, edebiyatçılar ve şairlerin ortaya çıkarabildiğini düşünür.
- Henry Thomas Huxley ise hem bilimci hem siyasetçi olarak bilimsel kültürü desteklerken, modern eğitim sisteminin bilimsel kültür tarafından şekillendirilmesi gerektiğini savunur.
- Huxley, antik dillerin okullarda ve üniversitelerdeki tekelin kırılmasını ve bilimlerin hak ettiği yerin sağlanması gerektiğini savunarak, Arnold'un savunduğu geleneksel eğitimi eleştirir.
- 1:26:46İki Kültür Tartışmasının Temelleri
- Bu tartışma yaklaşık bir yüz yıl sonra Snow ile Leavis arasındaki tartışmaya ve iki kültür tespitinin ortaya çıkmasına yol açmıştır.
- İki kültür tartışmasının temelinde toplumsal dinamikler ve akademi'nin kurumsallaşması gibi nedenler vardır.
- Gerçekten bir bilim anlayışı inşa edildiğinde, bu ayrım bilimsel gücünü kaybeder ve argümantasyon kırılır.
- 1:28:07Farklı Ülkelerde Sosyolojinin Gelişimi
- Fransa'da sosyoloji, edebiyatla çekişme içerisinde kendini inşa ederken, istatistik ve yardım konularında kendini gösterip edebiyattan ayırma eğiliminde olmuştur.
- Almanya'da sosyolojinin doğuşu için uzun bir süre beklemek gerekirken, Biberle birlikte sosyoloji olarak tanımlanabilecek disiplin ortaya çıkmıştır.
- İngiltere'de sosyolojinin gelişmesi, liberalizmin gücü ve toplum sorununun olmadığı bir ülkede (yazılı anayasası bile olmayan) geç gelmesi nedeniyledir.
- 1:30:24Sosyolojinin Gelişimi ve İki Kültür Tartışması
- ABD'de farklı toplumların bir araya gelmesiyle oluşan bir çatı, sosyolojiye ihtiyaç doğurmuştur.
- İngiltere'de iki kültür tartışması daha çok antropoloji mevzusunda yaşanırken, sosyolojide ise işlevselcilik hakim paradigma olmaya yönelmiştir.
- Romantizmde tahayyül gücünün, Kant'ın numenler ve fenomenler ayrımındaki numenler dünyasının kavranabilmesi için önemli bir pozisyon olarak görülmesi, başka bir boyutun kavranmasına yönelik bir yaklaşım olarak değerlendirilmektedir.
- 1:34:40İki Kültür Tartışmasının Sonraki Dönemlerdeki Durumu
- Daha sonraki dönemlerde iki kültür arasındaki ilişki daha yumuşak hale gelmiş, sert bir ayrım olmamıştır.
- Sosyal bilimler arasında bir çekişme alanı haline gelmiş, antropolojide, kültür incelemelerinde ve psikolojide bu tartışmanın ortaya çıktığı görülmektedir.
- İki kültür tartışması, sosyal bilimler arasında salınıp giderken, doğa bilimleri ilk dönemde daha az etkilenmiştir.
- 1:36:01Sosyolojinin İkilemleri ve Faydaları
- Sosyologlar, sosyolojinin içindeki ikilemlerden gizli olarak memnun olabilirler çünkü bu ikilemler geniş bir manevra alanı sağlar.
- Galdner da benzer şekilde iddia ediyor ki iki tarafın da farklı şekilde verimleri vardır ve bu üretici bir karşıtlık oluşturur.
- Sosyoloji, bir yandan edebiyata, bir yandan doğabilime yakın bir tarzda dolaşmakta olup, bu durum keyifli bir deneyim sunmaktadır.
- 1:37:01Nicel ve Nitel Araştırma Yöntemleri
- Nicel araştırma yöntemleri daha doğa bilimci tarzında iken, nitel araştırma daha edebi bir yaklaşıma sahiptir ve dilin öne çıktığı bir etkinliktir.
- İlk etnografik çalışmalar Alman Romantikleri tarafından Alman boylarının taşra kültürünün araştırılmasına yönelik çalışmalarda ortaya çıkmıştır.
- Sosyolojide güncel araştırmalar ile nicel araştırmalar arasında bir sentez olabilir ve pratikte bu ikiliyi aşmaya yönelik imkanlar vardır.
- 1:38:44Karma Teknikler ve Disiplinler Arası Çalışmalar
- Günümüzde karma tekniklerin kullanılması daha fazla vurgulanmaktadır ve farklı yöntemlerin aynı anda kullanıldığı araştırmalar mümkündür.
- Tart ile Durkheim arasındaki polemikte, Tart'ın Durkheim'a karşı çıkması (toplumsal olanı diğer şeylerden ayırmaya çalışması) gibi ayrımların bilimsel bilgi anlamında bir araya döndüğü düşünülmektedir.
- Sayısalcı-sözelci ayrımı hala devam etmekle birlikte, disiplinler arası çalışmaların etkisi de artmaktadır.
- 1:41:56Sosyal Bilimler ve Edebiyat Arasındaki İlişki
- Edebiyatçılarla doğa bilimciler arasındaki ayrım, edebiyatçıların topluma katkı sağlamadığı ve doğa bilimcilerin çok tanımamalarına rağmen katkı sunabildiği şeklinde ele alınmaktadır.
- Edebiyatçılar da topluma katkı sağlayabilir, örneğin bir kitap okuduktan sonra hayatın değişmesi gibi.
- Felsefe, doğa bilimi ve sosyal bilim arasında bir ilişki vardır ve sosyal bilimin kökeninde bir tarzsal düşünce pratiği bulunur.
- 1:43:45Felsefe ve Doğa Bilimleri Arasındaki İlişki
- Felsefi düşünce geleneğinin olmadığı bir yerde doğa bilimlerinin konumu da etkilenir.
- Kerem Can Koçak gibi fizikçiler, felsefeciyle iletişim kurarak yeni şeyler üretmeye çalıştıklarını belirtiyor.
- Kerem Can Koçak, Alfa Yayınları'nın bilim serisinin editörü olup, başarılı bir fizikçi olarak kamusal bir görev üstleniyor.
- 1:45:48Bilimsel Metinlerin Edebi Özellikleri
- Türk kültüründe klasik ve romantik unsurlar bir arada bulunuyor.
- Akdeniz metni bilimsel bir yapıya sahip olmasına rağmen edebi tat veren bir metin.
- Marx'ın "Kapital" kitabında denklemlerle birlikte Shakespeare'den alıntılar kullanması, edebi bir formu olduğunu gösteriyor.
- 1:48:42Bilimsel Çalışmada Tahayyül Gücü
- Wright Mills'e göre sosyal yapıları yapısal süreçte yakalamak tahayyül gücü gerektiriyor.
- Bilimsel başarı ve entelektüel çalışma tahayyül gücü gerektirir.
- Doğa bilimlerinde de yüksek tahayyül gücü ve soyutlama gücü gerekiyor.
- 1:50:09Bilimsel Çalışmada Tutku
- İngilizce'de "dispassionate" kelimesi hem tutkusuz hem tarafsız anlamına geliyor.
- Bilimsel etkinlik tutkusuz bir etkinlik olarak görülse de, başarılı bilimciler çok tutkulu insanlardır.
- Romantizm sosyolojide bilgi nesnesini yakalamada önemli bir rol oynar.
- 1:51:49Sosyoloji ve Ütopik Vizyon
- Yabancılaşma kavramını geliştirmek için yabancılaşmanın olmadığı bir duruma ilişkin tahayyül gücü gerekiyor.
- Sosyoloji, sosyal çalışmacıdan ayıran temel farkı kavramlarındaki eleştirel ütopik kapasitesidir.
- Bilgi protokollerinde ve teknik tartışmalarda bile romantik vizyonun kurucu bir biçimde sızdığını söylemek mümkündür.