• Buradasın

    Son Dönem Osmanlı'da Fıkıh ve Usulde Yenilik Arayışları

    youtube.com/watch?v=kpseOeZ88k0

    Yapay zekadan makale özeti

    • Bu video, bir akademisyen tarafından sunulan, son dönem Osmanlı düşüncesinde fıkıh ve usuldeki yenilik arayışlarını ele alan akademik bir ders veya sunum formatındadır.
    • Video, Tanzimat sonrası Osmanlı'da yaşanan fıkıh ve usuldeki yenileşme sürecini kapsamlı şekilde incelemektedir. İçerikte içtihat kavramı, örf, kaide, külliye ve maslahat-ı mürsel gibi yenilikçi enstrümanlar detaylı olarak ele alınırken, Ali Suavi, Gökalp, Mahmut Esat Seyhun, Mansur İade Said, İzmirli İsmail Hakkı gibi dönemin önemli İslam düşünürlerinin görüşleri karşılaştırmalı olarak sunulmaktadır.
    • Sunumda ayrıca Balkan Savaşı sonrası donanma güçlendirme çabaları, faiz tartışmaları, had cezalarının tatbikatı ve çok evlilik yasaklanabilirliği gibi pratik meseleler üzerinde yenilikçi yaklaşımların nasıl uygulandığı incelenmektedir. Meclis-i Meb'usan'da Meclis-i Şer'iyye'nin yenilenmesi süreci ve fıkıh düşüncesi açısından şeriata yapılabilecek hizmetler de ele alınmaktadır.
    00:06Klasik Osmanlı Hukuk Düzeni
    • Geçen hafta son dönem Osmanlı düşüncesinden hareketle içtimai usulü fıkıh akımı incelenmiştir.
    • Klasik Osmanlı hukuk düzeni, Hanefi fıkhına dayalı şeri hukuk anlayışı ile hükümdarların verdiği kanunname ve emirlerden oluşan örfi hukuk anlayışının birlikteliğidir.
    • İlk dönemlerde diğer mezheplerden yararlanma olgusu yaygındı, ancak 16. yüzyılda devletin tekemmül ettiği dönemde bu yetki kadilere tanınmamış, merkezi tarafından belirlenmiştir.
    02:07Tanzimat Dönemi ve Kanunlaştırma Hareketleri
    • Tanzimat döneminde köklü bir yenileşme arayışı yaşanmış ve Meclle, fıkıh dayalı ilk kanun örneği olarak kabul edilmiştir.
    • Meclle, borçlar hukuku, ticaret hukuku ve muhakeme usulü konularını ele almış, aile hukuku ise 1907'de çıkarılan Hukuk-i Aile Kararnamesi ile düzenlenmiş ancak kısa süre yürürlükte kalmıştır.
    • Hukuk-i Aile Kararnamesi, İslam aleminde yapılan kanunlaştırma çalışmaları için bir model olmuştur.
    04:11Fıkıh Düşüncesindeki Yenileşme Arayışı
    • Tanzimat sonrası dönemde fıkıh düşüncesinde yenileşme ihtiyacı gündeme getirilmiştir.
    • Ali Suavi, ibadetle ilgili konuları ve muamelatla ilgili konuları ayrı metotlarla ele almayı teklif etmiştir.
    • Gökalp'in içtimai usulü fıkıh teklifi, menasi-i İslamiye ve hukuku İslamiye olarak ikiye ayırarak ibadetle ilgili konuları klasik nassi usulü fıkıh ile, hukukla ilgili konuları içtimai usulü fıkıh ile ele almıştır.
    07:23Yenileşmeyi Temin Eden Enstrümanlar
    • Son dönem Osmanlı düşüncesinde fıkıh ve usul sahasında yenileşmeyi temin için içtihat, örf, kaide, külliye ve maslahat-ı mürsel enstrümanları kullanılmıştır.
    • Bu enstrümanlar zekat ve kurban paralarının donanmaya yardım olarak verilmesi, had cezalarının tatbik edilip edilmemesi, faiz ve çok evlilik gibi pratik meselelerin çözümünde kullanılmıştır.
    • İçtihat kavramı farklı düşünürler tarafından farklı anlamlara yüklenmiş, bazıları fıkıh sistematiğini ibadetlerle sınırlayarak muamelat sahasında kamu otoritesine kanun yapma özgürlüğü tanımış, diğerleri ise içtihatı yeni ortaya çıkan meselelerin çözümü için sıkı bir enstrüman olarak görmüştür.
    13:41İştah Kavramının Genişletilmesi
    • Mahmut Esat Seyyid, şehrin önemli isimlerinden biri olup hem medrese kültürüne vakıf hem de hukuk ve ekonomi ilimlerinde seviyesi olan bir alimdir.
    • İştahın kapsamı genişletilerek, yalnızca mahsus olmayan meselelerde değil, örf ve adete dayanan, nasla ilişkili hükümlerde de yeni kararlar verme yetkisi olarak tanımlanmıştır.
    • Bu yaklaşım, nassa dayalı hükümlerin dayandığı örf ve adet değiştiğinde bu hükümleri değiştirmekte bir beis olmadığını ve fıkıh geleneğinin içerisinde kalmayı sağlamaktadır.
    15:52İştahın Yapılıp Yapılmayacağı Tartışması
    • İçtihat konusuna çekinceli yaklaşanlar, içtihat yapmanın kendi kimliklerini temsil eden değerlerden zarar göreceğini endişeyle karşılarlar.
    • Yunuszade Ahmet Vehbi'nin şiirinde içtihatın "çocuk oyuncağı" haline gelebileceği ve din güvenliğinin ortadan kalkabileceği ifade edilir.
    • Halim Sabit Şıva gibi fıkıh konusunda derinliği bilinen alimler, içtihat kapısının açık olduğunu savunarak, kapalı olduğunu iddia edenlere karşı çıkıyor.
    20:16İştah Tartışmasının İki Yaklaşımı
    • İştah tartışmasında iki farklı bakış açısı vardır: bir kısmı eldeki değerleri kaybetme endişesiyle, diğer kısmı ise cesur davranmadan sıkıntılı durumdan çıkma imkansızlığıyla yaklaşmaktadır.
    • Şehbenderzade Filibeli Ahmet Hilmi gibi nadir isimler, içtihat olup olmayacağı sorusunun ötesinde daha ciddi soruları gündeme getirmiştir.
    • Ahmet Hilmi'nin "Tarihi İslamiyet" adlı çalışması, İslam medeniyetinin problemlerini dile getirip sunduğu tekliflerle önemli tespitler içerse de, Türkiye'de yetişmiş olması nedeniyle yeterince ilgi görmedi.
    22:29İçtihadın Uygulanması
    • Konuşmacı, İslam konusunda ciddi düşünen herkesin mütalaa etmesi gereken bir kitaptan alıntılar yapıyor.
    • İçtihadın nasıl yapılacağı, en önemli soru olarak belirtiliyor.
    • İçtihadın uygulanması için öküz arabası talimatnamesi benzetmesi kullanılıyor; eski dönemlerde öküz arabası talimatları ile günümüzde şimendifer (tren) kullanmanın uyumsuzluğu vurgulanıyor.
    24:10İçtihadın Yolunu Bulma
    • İçtihad yapmak için önce "neye göre" sorusu sorgulanmalı, aksi takdirde içtihad yapma ifadesinin anlamsız olduğu belirtiliyor.
    • Münferit (bireysel) içtihadın etkili bir netice vermediği, acil çözüm bekleyen meselelerde yeterli olmadığı vurgulanıyor.
    • Şia'da her müçtehit fetvasını içtihat kuvvetinde verebilirken, şia aleminde intibahın (terakki) Sünnilikten fazla olmadığı belirtiliyor.
    26:51İçtihadın Doğru Yöntemi
    • İçtihadın zamanımızın terakkiyat ve teknemüllatından istihsal edilen desatir-i içtimaiyyeye (sosyal bilimlerin tespit ettiği neticelere) terdif (peşine katmak) etmesi gerektiği vurgulanıyor.
    • İçtihadın sosyal bilimlerin ortaya koyduğu tespitlere uygun olması gerektiği belirtiliyor.
    • Gök Albini'nin "içtimai usulü fıkıh" adı altında gündeme getirdiği metotlarla benzer bir yaklaşım öneriliyor.
    28:38İçtihad Meclisi Önerisi
    • Alem-i İslam'da adil ve mütefennin kırk-elli kadar alimden mürekkep bir meclis-i ali içtihat meydana getirilmesi öneriliyor.
    • Bu meclisin hilafet makamının himayesinde, bütün aktar ve akvam-ı müslim ve meşair-i mütefekkiri temsil edecek olması gerektiği belirtiliyor.
    • Bu meclisin alacağı kararların bütün müslümanlarca kabule şayan olacağı vurgulanıyor.
    30:52Örf Meselesi
    • Örf meselesi, içtimai usulü fıkıh çerçevesinde ele alınıyor.
    • Ali Suavi'nin "adet muhakemdir" kaidesi ve İmam Ebu Yusuf'un "nas örften mütevellit ise itibar örfedir" ifadesi hatırlatılıyor.
    • İzmirli'nin bu görüşe karşı çıkması ve Ebu Yusuf'un örfü sadece açıklayıcı bir vasıta olarak kullandığını, hukuk sahasını değiştirmeyecek şekilde kullandığını savunması belirtiliyor.
    33:31Maslahat ve Hayrettin Paşa
    • Meşrutiyet döneminde maslahat konusuna yönelik vurgu yapıldığı belirtiliyor.
    • İbni Kayyin ve Karafi gibi maslahat ve örf konularına ağırlık veren fakihlerin düşüncelerinin Osmanlı kamuoyunda tanınmasında Tunuslu Hayrettin Paşa'nın etkili olduğu vurgulanıyor.
    • Hayrettin Paşa'nın köle olarak Kafkasya'dan getirilip Tunus'a gönderildiği, orada yükseldiği ve "Ak ve Mülmetalik" adlı eserini yazdığı, bu eserin giriş kısmının o dönemde Türkçe'ye çevrildiği anlatılıyor.
    35:10Osmanlı İlim Alemi ve Yeni İsimler
    • Osmanlı uleması, İbn Kayyım, Karafi, Şatı gibi isimlerden hareketle düşüncelerini serdettiği için, bu isimlere dikkat çekildi.
    • Meşrutiyet döneminde yazılan eserlerde Kayyım, Şatı, Tufi, Karafi gibi müelliflere daha yoğun atıflar yapıldı.
    • Hayrettin Paşa'nın etkisi Tanzimat sonrası ve birinci meşrutiyet döneminde Ali Suavi vasıtasıyla gerçekleşirken, ikinci meşrutiyet döneminde Abdül gibi, Reşit Rıza gibi Mısır kökenli kişilerin etkisi arttı.
    36:05Necmeddin Tufi'nin Maslahat Anlayışı
    • Necmeddin Tufi'nin "ibadet konularında nas ve icma, muamelat konularında maslahatı esas almak" anlayışı o dönemde yoğun ilgi gördü.
    • İzmirli, içtimai usulü fıkıh hareketine karşı klasik usul anlayışını savunurken, Tufi'nin görüşlerinin pek çok mesaili müşkülenin hallerini tescil edeceğini ifade etmiştir.
    • Seyyid Bey ise Tufi'nin maslahat anlayışını daha ileri boyutta sonuçlara ulaştırmış ve maslahatın Kur'an'a taarruz ederse tercih edilebileceğini savunmuştur.
    40:01Külli Kaideler ve İctihat
    • Ali Suavi, Sultanahmet döneminde V. Murat'ı tekrar tahta çıkarmak için isyan hareketinin başında olmasına rağmen, ilk defa değişimi temellendirecek düşünceleri gündeme getirmiştir.
    • Mansur İade'nin "İslam ve Usulü İctihat" başlıklı iki risalesinde, İslam'ın esası itibariyle asr-ı saadette, tatbikat itibariyle asr-ı hazıra tevfik ve irca zarureti olduğunu savunmuştur.
    • Mansur İade, hüküm vermenin fıkhi yolu olarak külli kaideler çerçevesinde hüküm vermenin tek yol olduğunu savunmuştur.
    42:57Külli Kaidelerin Önemi ve Değişim
    • Mansur İade'ye göre, fıkhi esaslar sadece içtihadi meselelerin değil, naslarla sabit meselelerinde de esastır ve müctehidler bu esasları gözetmiştir.
    • O dönemin fakihlerinin teker teker ayetten, hadisten hüküm istimbat etmeleri, henüz bu kurallar ortaya konmadığı için gitti.
    • İctihat yapmak için aklen ve tavan murat, vacip ve zaruri olan esasata riayet edilir de onlara tatbik vaz ahkam bulunursa, bu ahkamlar ahkam-ı şer'iyeden mağdut olur.
    46:41Dönemin Pratik Sorunları ve Değişim
    • Bu tartışmaların her birisi dönemin pratik sorunlarıyla alakalı olup, bu bağlamı dikkate almadan argümanların ne çeşit kullanıldıkları tam olarak anlaşılamaz.
    • 1908 ile 1918 arasındaki dönem, imparatorluğun çöküşüne kadar gemiyi nasıl yüzdürebiliriz gayesine matuf olarak pek çok reçeteyi gündeme getirdi.
    • Günümüzdeki tartışmalara göre o dönemki derinliğin çok gerisinde kalınmaktadır.
    47:52Balkan Savaşı Sonrası Donanma Kampanyası
    • Balkan Savaşı esnasında Osmanlı İmparatorluğu'nun donanmasının yetersizliği ortaya çıkmış ve Edirne dahil Balkan Yarımadası'ndaki topraklar kaybedilmiştir.
    • Filibeli Ahmet Hilmi'nin çıkardığı "Hikmet Mecmuası"nda, Müslümanlar için hac, kurban ve zekat için ayırdıkları paraların donanmaya verilmesi için bir kampanya başlatılmıştır.
    • Bu kampanya, Kur'an-ı Kerim'deki "düşmanlarınızı caydıracak kuvvet hazırlayın" ayetini ve fıkıh kitaplarındaki "vatandan daha büyük hacet-i asliye olamayacağına göre" argümanını temel almıştır.
    50:14Kampanya Eleştirileri
    • Kampanyayı eleştirenler, Elmalılı Hamdi (Küçük Hamdi) ve Mustafa Sabri Efendi gibi isimlerden oluşan "Hak Mecmuası"nda "kaş yaparken göz çıkarmayalım" diyerek hem donanmaya yardım edelim hem de hac, kurban ve zekat gibi ibadetleri sürdürmeyi önermişlerdir.
    • Beşiatta, zekatı fakire verip, fakirin de donanma gişesine teberrü olarak yatırmaya yönelik bir fetva verilmiştir.
    • Bu tartışmalar, dönemin siyasi ve fikri çevrelerle olan münasebetlerinden etkilenmiştir; örneğin Gökalp İttihat ve Terakki'nin Türkçü kanadını temsil ederken, Sevil Reşat Mecmuası farklı bir çizgiye sahiptir.
    53:16Faiz Meselesi
    • Kur'an-ı Kerim'de "riba" olarak geçen faiz, cahiliye dönemindeki riba ile farklı bir ribe fadl hadisiyle ilgili fakihler tarafından yeni kurallar belirlenmiştir.
    • Osmanlı toplumunda ve daha önceki İslam toplumlarında "muamele-i şeriyye" adı verilen alışveriş formülasyonları ile faizin yerine getirdiği işlev yerine getirilmiştir.
    • Meşrutiyet döneminde banka muameleleri vesilesiyle faiz meselesi yeniden gündeme gelmiş, Mansur İzzet Said ve İzmirli İsmail Hakkı gibi farklı yaklaşımlarla aynı neticeye ulaşmışlardır.
    55:31Faiz Meselesinin Fıkhi Çözümleri
    • Mansur İzzet Said, paranın satılması ve kiralanması arasındaki farkı vurgulayarak, kanuni faizin şer'an yasak olmadığını, paranın kira bedeli olduğunu savunmuştur.
    • İzmirli İsmail Hakkı ise makas ve vesail ayrımı ile fıkıh yeleğinin imkanlarıyla, zaruret halinde faizin mubah olduğunu, fıkhi kaidelerin ışığında caiz görülebileceğini belirtmiştir.
    • İzmirli İsmail Hakkı'ya göre, bu yaklaşım hile yapmak veya dini kaygı duymaksızın faizli işlem yapmaktan daha sağlıklı bir çözüm sunmaktadır.
    1:01:35Had Cezaları Meselesi
    • Had cezaları son dönem meselesi değil, imparatorluğun başından beri var olan bir uygulamadır.
    • Had cezaları uygulamaya konulamaz çünkü ağır şartlara bağlanmış olup, bu şartları tatbik ettiğinizde uygulama pratikte mümkün olmaz.
    • Tatbikatta kadiler fıkıh literatüründen yararlanarak had cezalarının yerine tazir cezaları veriyorlar.
    1:03:09Had Cezalarının Uygulanması
    • Bir had cezası uygulanma hadisesi varsa orada rutini aşan bir durum vardır, farklı şeyler işin içerisine girmiştir.
    • Osmanlı tarihinde dördüncü Mehmet zamanında Beyazızade Ahmet Efendi'nin zina ithamıyla mahkeme önüne çıkarılan bir Yahudi kumaş tüccarı ve yeniçerinin karısına had cezası uygulaması meşhur bir örnektir.
    • Bu durumda yeniçeri ocağı ve siyasi dengeler gibi farklı faktörler etkili olmuştur.
    1:04:46Tanzimat Dönemi ve Had Cezaları
    • Tanzimat döneminde 1850'li yıllara geldiğinde Fransız ceza kanunu adapte ediliyor.
    • Mahmut Esat Efendi'ye göre, örf adeti müstenid olan ahkam-ı mahsusa dahi örf adetin tebeddül ettiği yerlerde bir karar-ı celili ita etmek iştihadı muhtesine tereddüt eden vezaiftendir.
    • Memalik-i Osmaniye'de tecavüz bir aideden sonra pek çok tecrübe yaşandıktan sonra Fransa kanunu cezası tercüme ile teaz-i şer'iye makamına ikame edilmiştir.
    1:06:29Had Cezalarının Uygulanamaması
    • Mahmut Esat Efendi'ye göre, hırsızlık hakkında eski örf ve adetin değişmediği bazı yerler müstesna olmak üzere, bir hırsızın elini kesmeye kalkan bir Osmanlı kadısı, İslam hükümetinin hayat damarlarından birini kesmiş demektir.
    • Köleliğin kaldırıldığını bilmeden bir köleyi mezat usulü sattıran kadı, devlete büyük zarar vermiştir.
    • Şeyhülislam Seyyid Şerif Giritli, bir kadının görevden alındığını açıklamıştır.
    1:09:12Taddüdü Evcat (Çok Evlilik) Tartışması
    • Taddüdü evcat (çok evlilik) yasaklanabilir mi, yasaklanamaz mı tartışmasında Mahmut Esad Efendi ve Mansur İade önemli aktörlerdir.
    • Mansur İade'ye göre, bir şeyin cevaz kategorisinde olduğunu söylemek, onun vacip (zorunlu) veya haram (yasak) kategorisinde olmadığını ifade etmektedir.
    • Cevaz kategorisindeki hususlar otoritesinin yetki alanına girmektedir ve gerektiğinde bunlara kısıtlama getirilmesi mümkündür.
    1:10:49Çok Evliliğin Yasaklanması
    • Mansur İade'ye göre, şeriatın men etmediğini men etmek (yasaklamak) caizdir, ancak şeriatın men ettiği şeyleri emretmek (izin vermek) caiz değildir.
    • Şeriat bir şeyi yasakladığı halde ulul emr onun yasakladığı bir şeyi yapacaksınız diye emrederse, o zaman hakiki aykırılık kendisini gösterir.
    • Savaş şartlarından dolayı himayeye muhtaç dul kadınlar ve yetimler olduğu için çok evliliği yasaklamayı uygun görmüyorlar, ancak kadınların evlenirken eşlerine ikinci evlilik yapma şartını ileri sürebilecekleri bir madde ilave ettiler.
    1:13:48Meclis-i Meb'usan'da Meclis-i Meb'usan'ın Yenilenmesi Çalışmaları
    • Konuşmacı, Şerif Mardin'in amcası Ebu Ula Mardin hakkında bilgi veriyor.
    • O dönemde Meclis-i Meb'usan'ın bazı hükümlerini tadil etmek için bir heyet kurulması gündeme geliyor.
    • Bu heyetin çalışmasıyla ilgili çeşitli çalışmalar ve öneriler bulunmaktadır.
    1:14:21Fıkıh ve Meclis-i Meb'usan Arasındaki İlişki
    • İnsanların yaptıkları ve vazgeçmeyecekleri ihtiyaç ve zaruretlerden bahsedilen muamelelerin, şer'iyye rapt edilmeksizin (şeri hükümle bağlanmaksızın) uygulanması öneriliyor.
    • Fıkıhta zayıf kavle (kıyıl kavli) dayansa bile, bu muamelelerin şeri hükümle bağlanması fıkıh düşüncesi açısından önemli bir hizmet olarak görülmektedir.
    • Ebu Ula Mardin'e göre, şeriata yapılabilecek en önemli hizmet budur.
    1:15:33Kayıp Giden Zemin ve Fıkıh İlişkisi
    • Kayıp giden bir zeminle insanların yapmak istedikleri muameleler arasında bir fark var.
    • Bu muamelelerin fıkıhla irtibatlandırılması, insanların bunları yapmaya devam edeceği için önemli görülüyor.
    • Eğer bu muamelelere fıkıh adına karşı çıkılırsa, insanlarla din arasındaki irtibat kopacak ve bu muamelelerin çoğu Hanefi fıkıhına uymayabilir.
    1:16:19Dinle İlişkili Tutma Gayreti
    • Bu tartışmaların arka planında kayan zemini gene dinle irtibatlı tutma gayreti bulunmaktadır.
    • Bu husus, bu tür değerlendirmeleri yaparken göz önünde bulundurulması gereken bir noktadır.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor