Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, Diyanet TV'nin "Genç" programının bir bölümüdür. Programda sunucu, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde profesör olan Reşat Öngören ile tarikatlar ve cemaatler konusunu ele almaktadır. Ayrıca Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencileri de programda yer almaktadır.
- Video, tarikat ve cemaat kavramlarının tanımlanmasıyla başlayıp, İslam tarihinde tarikatların oluşumu, Anadolu'daki gelişimi ve Osmanlı döneminden günümüze Türkiye'deki durumunu ele almaktadır. Program, tarikatların ve cemaatlerin tarihsel gelişimini, toplumsal değişimlerdeki rollerini, Osmanlı'da tekke kurumları ve vakıf yönetimi, medrese-tasavvuf ilişkisini ve günümüz Türkiye'sindeki durumlarını kapsamlı şekilde incelemektedir.
- Programda ayrıca 15 Temmuz olayının ardından artan tarikat ve cemaatler hakkındaki tartışmalar, Osmanlı'da tarikat şeyhlerinin siyasete yaklaşımı, medreselerin kapatılmasının ardından cemaatlerin dini öğretimdeki yeri ve bunun getirdiği sorunlar gibi güncel konular da tartışılmaktadır. Sokak röportajları aracılığıyla toplumun bu konudaki düşünceleri de programda yer almaktadır.
- 00:18Programın Amacı ve Konusu
- Program, tarikat ve cemaat kavramlarını, tarihsel köklerini, Osmanlı'dan günümüze gelişimlerini ve toplum içindeki yeri hakkında bilgi vermeyi amaçlıyor.
- Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi'nde Profesör Dr. Reşat Öngören, programda tarikat ve cemaatler konusunu ele alacak.
- Program, genç izleyicilerin ve öğrencilerin tarikat ve cemaat kavramlarını daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor.
- 06:02Tarikat ve Cemaat Kavramları
- Cemaat, bir liderin etrafında bir ideal uğruna toplanan insanların oluşturduğu gruba denir.
- Tarikat cemaatinde ise, lider ile toplanan kişiler arasındaki ilişki "şeyh-mürit" ilişkisi şeklinde cereyan eder ve müritler şeyhlerine itaat etmekle yükümlüdür.
- Cumhuriyet döneminde Said Nursi etrafında toplanan gruplar cemaat olarak, Süleyman Hilmi Tunahan'ın etrafında oluşan gruplar ise tarikat cemaati olarak tanımlanabilir.
- 09:03İslam Tarihinde Tarikatların Oluşumu
- İslam tarihinde ilk tarikat gruplaşmaları, İslam coğrafyasının kısa sürede genişlemesi ve fethedilen ülkelerin hazinelerini elde etmenin ardından maddi refahın artmasıyla oluşmuştur.
- Maddi refahın artışı, müslümanlar arasında dünyevileşmeyi beraberinde getirmiş ve bu duruma tepki olarak sorumluluk hisseden alimler ve toplum önderleri yeni halkalar oluşturarak peygamber zamanındaki İslam anlayışını aşılamaya çalışmıştır.
- İlk tarikatlaşma 3. yüzyılla birlikte ortaya çıkmış ve esasen dini daha iyi yaşatma gayreti içerisindeki insanların oluşturduğu cemaatler olarak karşımıza çıkmıştır.
- 11:26Tarikatların Gelişimi ve Anlamı
- Asr-ı Saadet'teki dini anlayışa bakıldığında, normal süreç devam ettirilebilseydi, tasavvuf ehli veya tarikat grubu diye anılan grupların oluşmasına hiç hacet kalmayacaktı.
- "Sufi" ve "tasavvuf" isimlendirmesi de 3. yüzyılda karşımıza çıkmış, peygamber ve sahabe dönemindeki dini anlayışın bozulması ve o eski ruh kıvamının kaybolmasıyla yeni bir isimle anılmaya başlanmışlardır.
- İlk tarikat liderleri aynı zamanda dönemin ileri gelen alimleri olarak bilinirken, tasavvufi yapılar şeklinde eğitim verici yönleri daha baskın olduğu için tarikat şeyhi olarak karşımıza çıkmışlardır.
- 13:00Anadolu'da Tarikatların Rolü
- Türklerin Anadolu'ya girişiyle başlayan süreçte, Selçuklular'ın Anadolu'nun Müslümanlaştırılması için katkısı önemli olmuştur.
- Tarikatlar, tekkeler, zaviyeler ve alimlerin gayretleriyle Selçuklu devlet yönetimi arasında bir ilişki başlamış ve desteklenen bir ilişki olmuştur.
- Anadolu Selçuklu Devleti zamanında, Orta Asya'dan göç eden insanlar arasında alimler ve tasavvuf ehli kişiler de bulunmuş, Anadolu'yu yurt edinmek için yerleşik düzene geçilmesi gerekiyordu.
- 15:01Tarikatların Toprak İmarı ve Devlet İlişkisi
- Tarikat büyüğü, toprağa yerleşmek için kırsal alanlardan araziler açarak kendi el emekleriyle ziraate elverişli hale getirme gayretlerini göstermişlerdir.
- Selçuklu ve Osmanlı yöneticileri, toprağı imar etme ve kendi merkezlerini kurma gayretlerini görenler, bu kişileri takdir etmiş ve onlara beratlar vererek resmi faaliyetler gösterme imkanı tanımışlardır.
- Toprağın imarı sırasında etrafında yeni köyler ve mahalleler oluşmuş, birçok köy ve mahallenin isimleri ilk oraya giden kişilerin veya kurumlarından alınarak oluşmuştur.
- 20:25Anadolu'da Önemli Tasavvuf Simaları
- 13. yüzyılda Anadolu'da çok önemli simalarla karşılaşılır, bunlardan biri Endülüs'ten gelen Muhyiddin İbnu'l-Arabi'dir.
- İbnu'l-Arabi, derin medrese eğitimi olan ve tasavvula ilgi duyan bir alimdir, Konyalı Sadettin Efendi (Sadrettin Konevi) onun yetiştirdiği önemli bir simadır.
- Aynı dönemde Konya'da Mevlana Celaleddin Rumi bulunur, ailesi Ulema ailesi olarak bilinen ve babası Sultanü'l-Ulema (alimlerin önderi) olarak anılan bir sufi alimdir.
- 22:06İslam Düşüncesinde İbnu'l-Arabi ve Mevlana
- İbnu'l-Arabi ve Mevlana Celaleddin Rumi insanları kucaklayan ve dine ısındıran kişiler olarak görülür.
- Mevlana'nın "Pergel metaforu" ile kendisinin İslam'da sabit olarak durup diğer dinlere gidebileceğini ve onları İslam'a davet edebileceğini ifade ettiğini gösterir.
- Bu dönemde Nevşehir'de faaliyet gösteren Hacı Bektaş-ı Veli, İbnu'l-Arabi ve Mevlana'nın çizgisinde etkinlik gösteren ve dini gayretlerle ihtiyaçları karşılamak için halifeler gönderen bir isimdir.
- 24:06İslam'da İhtida Süreci ve Medrese-Tekke Birlikteliği
- Bu dönemlerde Anadolu'da İslam'da ciddi ihtida olayları yaşanmıştır.
- İhtida süreci bir süreçtir ve bu süreçte aşama aşama ilerleme sağlanır.
- Medreseliler, yeni müslümanlara istikamet kazandırır ve Osmanlı'nın kuruluşu öncesinde medrese ve tekke birlikteliği geleneği oluşmuştur.
- 25:09İslam'da Fıkıh, Akaid ve Tasavvuf Birlikteliği
- İslam dünyasında fıkıh, akaid ve tasavvuf birlikteliği, otorite kabul edilen İmam-ı Gazali'den itibaren başlamıştır.
- İmam-ı Gazali, akaid kelam, felsefe, usul ve tasavvuf alanlarında eserler vermiş ve bu alanları birleştirmiştir.
- Anadolu Selçuklu Devleti ve Osmanlılar'da bu birlikteliğin canlı bir şekilde korunduğu ve devam ettiği görülmektedir.
- 26:10Osmanlı'nın İlk Medresesi ve Kayserili Davud Efendi
- Osmanlı'nın ilk kurduğu medresenin başına Kayserili Davud Efendi getirilmiştir.
- Davud Efendi, felsefe, matematik, dini ilimler ve tabi ilimlerde otorite kabul edilen bir sufi düşüncesi mümessilidir.
- Hem tasavvuf düşüncesi ve anlayışı hem de fıkıh ve kelam anlayışını bir arada mezc etmiş olan bir simadır.
- 27:20İslam'ın Öğrenilme Süreci ve Farklılık
- İslam dini son peygamber olarak gönderilen Hz. Muhammed ile başlamış ve ilk dönemlerde tek ağızdan öğrenilmiştir.
- Anadolu'yu müslümanlaştırmaya çalışan isimler farklı mekanlarda farklı yorumlarla İslam'ı anlatmıştır.
- Bu farklılıklar nedeniyle müslümanlar arasında farklılık oluşmuş ve bu durum günümüzde de devam etmektedir.
- 30:02Medreseliler ve Tasavvuf Ehli Arasındaki İlişki
- Tarikat şeyhleri aynı zamanda alim iseler, dinin inanç ve amel bakımından nasıl bir toplum istediğini ortaya koyabilirler.
- Tasavvuf ehli, kitap ve sünnetle ifade edilen Kur'an ayetleri ve hadis-i şeriflerde ortaya konulan din anlayışına aykırı düşmemek kaydıyla faaliyetlerini sürdürürler.
- Medreseliler müslümanlar arasında amel ve inanç bakımından belli istikamet ve ortak noktaları oluştururken, tasavvuf ehli bu noktalara ruhi yönden kıvam kazandırır.
- 32:00Erken Dönem İslam Şahsiyetleri Arasındaki Diyalog
- İkinci yüzyılda fıkıh ekollerini oluşturan önemli şahsiyetlerden biri İmam-ı Azam'dır.
- İmam-ı Azam, İbrahim bin Ethem'e ilme önem vermesi gerektiğini, İbrahim bin Ethem ise ona kalbe değer vermesi gerektiğini tavsiye etmiştir.
- İbrahim bin Ethem, Süfyan Sevri'ye "şöhret insana zarar verir" diyerek ilmi faaliyet göstermenin yanında kibre ve riyadan kaçınmanın önemini vurgulamıştır.
- 35:04Günümüz Türkiye'de Tarikat ve Cemaatlerin Rolü
- Günümüz Türkiye'de tarikat ve cemaatlerin dini yaşamda yeri, işlevi ve önemi sorgulanmaktadır.
- Anadolu'da din öğretimi medreselerde yapılır ve tekke'nin faaliyeti dinin temel kurallarını ve amelini öğretmek değildir.
- Medreseler kapatılınca yerine getirecek kurumlar oluşturulmadığı için din eğitimi yetersiz kaldı.
- 37:03Cemaatlerin Oluşumu ve Sorunları
- Din eğitimi yetersiz kaldığında, dini öğretme gayreti gösteren kişilerin etrafında halkalar oluştu ve zamanla geniş cemaatler oluşturdu.
- Bu cemaatlerde dini öğrenen kişiler, dini ihtiyaçlarını karşılamak için bu gruplara ya da temsilcilerine başvuruyorlar.
- Cemaatlerin bugün devam ettirdiği pozisyonun daha normale dönmesi için medrese eğitim sisteminin yerleştirilmesi gerekir.
- 40:26Diyanet'in Rolü ve Sorumlulukları
- Diyanet ilk dönemlerinde dini ihtiyaçları karşılamak üzere kurulmuş bir kurum olsa da uzun süre bu ihtiyaca yeterince cevap vermedi.
- Mehmet Görmez'in imamlara, vaizlere "mahallenizde, köyünüzde halk ile ilgileneceksiniz" diyerek yönlendirmesi önemli bir gelişmedir.
- İmamların, müezzinlerin, vaizlerin ve müftülerin bu tür faaliyetleri yaygınlaştıkça, halk onlarla muhatap olmaya başlayacak ve ilmi seviyesinden emin olunmayan kişilerin din öğretimi devam etmeyecek.
- 42:00Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemindeki Farklar
- Osmanlı'da tarikatlar çok fazla olmasına rağmen medreselilerin ilmiye sınıfının da ciddi faaliyetleri vardı ve bunlar birlikte faaliyet gösteriyordu.
- Cumhuriyet dönemindeki eski tarikatlar 1925'te yasaklanınca yeraltına indiğinden kontrolsüz bir şekilde devam etmeye başladı.
- Günümüzde tarikatlar ve cemaatlerden ehliyet sorgusu yapılmıyor, bu durum istismarcıları daha fazla duruma getirmiş ve din adına manipüle etme imkanı sunmuş.
- 46:11Denetim ve Çözüm Önerileri
- Tarikatlar kitap ve sünnetle sınırlı faaliyet gösterme zorunluluğu olduğu için ulema tarafından denetlenebilmelidir.
- Osmanlı'da tarikatlar özerk yapı olarak kabul edilse de bozulmaların olduğu dönemlerde kurumlar oluşturularak müdahale edilmiştir.
- Bugün imam hatip ve ilahiyatlar ciddi manada bu boşluğu doldurabilir ve sahih dini öğreten kurumlar desteklenmelidir.
- 47:45Sokak Röportajı: Tarikatlar ve Cemaatler
- Programda sokak röportajları, programın en özel ve güzel yerlerinden biridir ve sokağın sesini dinlemek için yapılmaktadır.
- Osmanlı'dan günümüze tarikatlar ve cemaatlerle ilgili sokağa kulak verilmektedir.
- 48:14Cemaatlerin Tanımı ve Değerlendirmesi
- Cemaat, aynı düşünceyi savunan ve bir çatı altında buluşan insanların bir araya gelmesidir.
- Cemaatler Türk toplumunda etkili bir yapıdır ve 15 Temmuz sürecinden sonra daha gündeme gelmiştir.
- Bazıları cemaatlerin kuruluş amaçlarının çok dışında olduklarını, geçmişte dini konularda insanları eğiten yapılar olduklarını belirtmektedir.
- 49:20Türkiye'nin Tarikat ve Cemaat Zenginliği
- Türkiye'nin tarikat ve cemaat zengini bir ülke olduğu söylenir ve bunun nedeni Türkiye'nin çoğunluğunun Müslüman olmasıdır.
- Siyasetçilerin bilgi vermek için veya dine daha ulaşabilirler diye tarikatlara ve şeyhlere ihtiyaç duymuş olmaları da bu durumu açıklamaktadır.
- 49:47Cemaatlerin Dini Yaşama Katkıları
- Cemaatler genellikle kendilerini doğru bulurlar ve diğerlerini doğru bulmazlar.
- Bazıları cemaatlerin dini yaşama olumsuz katkılar yaptığını, bireysel çatışmalar ve çıkar çatışmalar olarak görürken, bazıları farklılıkların insanlara farklı fıtratlara uygun İslam anlayışları sunmakta olduğunu belirtmektedir.
- Cemaatlerin farklılıkları İslam içinde bir bölünme tehlikesi oluşturabilir ve insanlar arasında birlikteliği bozabilir.
- 51:00Cemaat Çeşitliliğinin Toplum Üzerindeki Etkileri
- Cemaat çeşitliliği ibadet şekillerini daha iyi yansıtıyor ve her insanın fıtratına uygun mezhepler ortaya çıkarmıştır.
- Türkiye'de çeşitli çalıştaylar, toplantılar yapılmış olsa da cemaatler arasında uzlaşma sağlanamamıştır.
- Bazıları laik bir ülkede cemaatler arasında uzlaşma mümkün olmadığını belirtmektedir.
- 52:14Ötekileştirme ve Uzlaşma Sorunu
- Sokak röportajlarında ötekileştirme ve "en doğru bilgi benim bildiğim bilgidir" gibi yorumlar dikkat çekmiştir.
- Her tarikat kendisinin en üstün olduğunu kabul etmek normaldir, ancak diğer tarikatları kötülemeden ve ötekileştirmeden geçmek gerekir.
- "Benim şeyhim en iyisidir ama diğer şeyhler de iyidir" şeklindeki Osmanlı formülünün doğru olduğu vurgulanmaktadır.
- 54:32Toplumun Tarikatlar Hakkındaki Görüşleri
- Toplumun tarikatlar hakkındaki görüşleri ikiye ayrılır: bir kısmı tarikatların İslam'ın daha iyi yaşanmasına katkı sağladığını, diğer kısmı ise bunlardan hiçbir hayır gelmediğini ve İslam'a zarar verdiğini düşünmektedir.
- Bir kişinin mensup olduğu tarikatı en üstün görmesi kabul edilebilir, ancak başkalarını kötülemeden ve ötekileştirmeden geçmek gerekir.
- Başkalarını sırf o tarikata ya da gruba mensup değil diye kötü görmek veya kafir saymak kabul edilemez.
- 55:45Osmanlı'da Tarikatlar ve Siyaset
- Osmanlı'da tarikat faaliyetlerine belli bir denetim altında izin verilmiştir.
- Padişahlar şeyhlerle yakın ilişki içerisinde olup, bazı padişahlar tarikatların zikirlerine katılmıştır.
- Tarikat liderlerinin Osmanlı devleti ve siyasi kararlara etkisi konusu önemlidir.
- 57:14Osmanlı'da Dini ve Siyasi İlişkiler
- Dini ve tasavvuf faaliyetleri arasında birliktelik, birbirini tamamlayan ve istişare ederek daha iyi sonuçlar elde eden bir ilişki oluşturabilir.
- Osmanlı, şeyh veya şeyhülislam gibi dini liderlerin siyasi iradeyi etkilemesine veya siyasete bulaşmasına asla izin vermemiştir.
- Siyasete bulaşan dini liderler uyarılmış, durum kötüleşirse idam edilmiş, Fatih Sultan Mehmet'in Alaaddin Efendi'nin siyasete bulaşması nedeniyle İstanbul'dan sürülmesi bir örnektir.
- 59:35Fatih Sultan Mehmet ve Akşemseddin
- Fatih Sultan Mehmet, fetihten sonra Akşemseddin'den halvete alınmasını istemiş, ancak Akşemseddin "Sultan olmak istemezsin, bu ümmetin sorumluluğu senin omuzlarına yüklenmiş" diyerek reddetmiştir.
- Üçüncü Selim'in Yenikapı Mevlevihanesi'ni ziyareti sırasında şeyh, padişahı dış kapıya çıkarak karşılamış, bu durum padişahın dini liderlere verdiği itibarı göstermektedir.
- Günümüzde dini ve tasavvufi yapılar, siyaset, ticaret ve dini faaliyetler arasında sınırları olmayan bir ilişki kurmuş, bu durum kemalattan mahrum bırakmıştır.
- 1:03:45FETÖ Örgütlenmesi
- FETÖ, Said Nursi cemaatinin bir gruba dönüşmüş, Said Nursi şeyh olmadığı için tarikat cemaati değildir.
- FETÖ, tarikat yapısını kullanarak cemaat oluşturmuş, lider ile üyeleri arasında şeyh-mürit ilişkisi benzetilmiştir.
- Tarikatlarda zahir şeriat uygulandıktan sonra ilave kemalat kazandırılmak hedeflenirken, FETÖ'de şeriat ihmal edilerek tarikat bağlılığı pekiştirilmeye çalışılmıştır.
- 1:07:03Tarikat Şeyhleri ve İlim Altyapısı
- Tarikat şeyhleri çoğunlukla medrese eğitimini tamamlamış, zahir ilmi (şeriat ilmi) konusunda yetkin kişilerdir.
- Tarikat cemaatleri elastik yapılar olup, ihtiyaca göre şekillenir ve pratik olarak ihtiyaçlara cevap verir.
- Cumhuriyet döneminde tarikat cemaatleri temel ihtiyaç olarak ilmihal bilgisinin yeterli olduğunu düşünerek doğrudan Kur'an öğretmeye odaklanmıştır.
- 1:10:05Tarikat ve Cemaatlerin Değerlendirilmesi
- Tarikat ve cemaatlerin başarı durumları, kendileri adına seçtikleri hizmet ve vazifeler açısından değerlendirilmelidir.
- Bu grupların, sömürüye karşı direniş cephesi oluşturabilme veya Kur'an öğretme gibi faaliyetlerde başarılı olup olmadıkları ölçülmesi gerekir.
- Dini derinliği bu gruplardan beklememek gerekir, ancak merdiven altı kurulan kuruluşların sayısı artmakta ve toplumda ilgi görmektedir.
- 1:11:1915 Temmuz Sonrası Bakış Açısı
- 15 Temmuz'dan sonra tarikatlara ve cemaatlere bakış açısı önem kazanmıştır.
- FETÖ'nun tarikat yapılanmasını andırdığı ve istismara dayalı olarak sonuç verdiği için, dinin temel inanç noktalarının sarsılmasını beraberinde getirmiştir.
- Diğer cemaatlere farklı muamele yapmak, onları da çizgiden çıkmaya doğru götürebilir.
- 1:13:19Diyanet İşleri ve Denetim Sorunu
- Diyanet İşleri Başkanlığı 93 yıldır Türkiye'de dini anlatan bir kurum olup, her Cuma hutbesi belli başlık altında tüm imamlar tarafından okunmaktadır.
- Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, farklı fikirleri olan gruplara müdahale etme yetkisi yoktur, bunun için saygı gösterilir veya karşı çıkmaya sebep olur.
- Tarikat ve cemaatlerin denetimi için, önce onların kendi çizgilerini (Nakşibendi, Halveti, Kadiri, Rifai gibi) öğrenmek ve bunlara uygun şekilde müdahale etmek gerekir.
- 1:17:06Tarikatların Maddi Kaynakları
- Tarikat ve cemaatlerin dini faaliyetlerini sürdürmek için maddi gelirleri gereklidir.
- Osmanlı döneminde tarikatlar vakıflar yoluyla finansman sağlamış, vakıf gelirleri tekkeler için tahsis edilmiştir.
- Vakıf kurumu işlendiğinde vakfiye şartları vardır ve bu gelirler belli şartlar çerçevesinde kullanılır ve dağıtılır.
- 1:19:15Osmanlı'da Tekke Vakıfları
- Kanuni Sultan Süleyman zamanında sadrazam İstanbul'da Nakşibendi tekkesi kurmuş ve Süleymaniye Camii'nin vakfiyesinden bir bölümünü bu dergahın giderlerine harcanmak üzere tahsis etmiş.
- Süleymaniye Camii'nin gelirlerinin tekkeye harcanan kısmı için ayrı bir vakfiye hazırlanmış ve piyasada bulunabilir.
- Sultan, vakıf gelirlerini tekkeye tayin etmekle, şeyhin niteliği ve faaliyetiyle ilgili kurallar oluşturmuş.
- 1:20:16Tekke Şeyhinin Gerektirdiği Nitelikler
- Vakfiyede şeyhin tasavvufi bilgiye sahip olması yanında muhaddis (hadis bilgisi) ve müfessir (tefsir bilgisi) olması gerektiği belirtilmiş.
- Şeyhin güzel vaaz edebilme niteliğine sahip olması da şart koşulmuş.
- Vakıf şartları mutlaka yerine getirilmek zorundadır; örneğin dini ilimlere vukufu olmayan biri, ne kadar tasavvuf bilgisi olsa bile şeyh olarak getirilemez.
- 1:21:08Vakıf Şartlarının Önemi ve Tekke Faaliyetleri
- Vakıf şartları o kadar önemseniyor ki, medreselerde müderris olacak kişi için mezhep şartı da getirilebilir.
- Tekkeler hem Anadolu'da hem Balkanlarda hem diğer İslam coğrafyasında hayır kurumu olarak çalışıyor.
- Vakıf gelirleri çok olan tekkeler, dervişlerin ihtiyaçları karşılandıktan sonra etrafındaki fakir fukaraya yardım eden aşevi faaliyeti gösteriyor.
- 1:22:51Tekkelerin Misafirperverlik Faaliyetleri
- Fatih Sultan Mehmet'in Bosna'da oluşturduğu tekkelere "gelene geçene, ayende ve revendeye üç gün karşılıksız misafir etme" kuralı getirilmiştir.
- Tekkeler adeta kervansaray gibi hizmet veriyor; gelen geçen kişi orada konaklayıp çorba içiyor, hayvanları da ahırlarda dervişler tarafından bakılıyor.