Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, bir eğitimci tarafından sunulan, Orhan Veli'nin şiirlerinin okunduğu ve hayatının anlatıldığı bir performanstır. Eğitimci, Hikmet Hoca Atölyesi'nden ve Birsen Hoca'dan aldığı fırsat için teşekkür etmektedir.
- Videoda Orhan Veli'nin çeşitli şiirlerinin okunması ve hayatının kronolojik anlatımı yer almaktadır. Eğitimci, "Yazık oldu Süleyman Efendiye", "Birdenbire", "Küçücüktüm" gibi şiirleri okurken, Orhan Veli'nin İzmit, Adapazarı, Düzce, Bolu, İstanbul ve Zonguldak gibi şehirlerdeki deneyimlerini, gurbet hissini ve aşk deneyimlerini şiirlerle aktarmaktadır.
- Video sonunda Orhan Veli'nin 1914'te doğduğu, 34 yaşında hayatını kaybettiği ve cebinde sadece 28 kuruş ve yarım kalmış bir şiirle vefat ettiği bilgisi verilmektedir.
- 00:01Orhan Veli'nin Tanıtımı
- Orhan Veli, genç yaşta ölmüş bir şairdir.
- Konuşmacı, Orhan Veli'nin yaşam öyküsünü kendi şiirlerinden ve dilinden dinleyeceğimizi belirtiyor.
- Hikmet Hoca Atölyesi, Birsen Hoca ve fizik öğrencilerine teşekkür ediyor.
- 02:00Orhan Veli'nin Kendini Tanıtması
- Orhan Veli, kendisini silik bir hayvan olarak tanımlamıyor, burnu ve kulağı olduğunu, bir evde oturduğunu ve bir işte çalıştığını söylüyor.
- Ne başımda bulut gezdirir ne de sırtımda müdürler olduğunu, ne İngiliz kralı kadar mütevazı olduğunu ne de Celal Bayar'ın sadık ahır uşağı gibi olduğunu belirtiyor.
- Aristo ispanağı ve puf böreğini çok sevdiğini, malda mülkte gözünün olmadığını, Oktay Rıfat'la belediye treninde yakın arkadaş olduğunu ve sevdiği bir edebiyat tarihçisi olduğunu söylüyor.
- 03:40Süleyman Efendi'nin Ölümü
- Süleyman Efendi'nin ölümü anlatılıyor, onun hiçbir şeyden çekmediği, nasırdan çektiği kadar müteessir olmadığı belirtiliyor.
- Süleyman Efendi'nin bir akşam uyuduğu, uyanmayıverdiği, alındığı, götürüldüğü, yıkandığı, namazı kılındığı ve gömüldüğü anlatılıyor.
- Süleyman Efendi'nin alacağı olmadığı, tüfeğinin depoya konulduğu, esvabının başkasına verildiği ve isminin bile kalmadığı, sadece kahve ocağında el yazısıyla "Ölüm, Allah'ın emri ayrılık olmasaydı" beyitinin kaldığı belirtiliyor.
- 05:32"Her Şey Birdenbire Oldu"
- "Her şey birdenbire oldu" başlıklı şiirde, mavi, duman, filiz, tomurcuk, yemiş, kız, oğlan, yollar, kırlar, kediler, insanlar, aşk ve sevinçin birdenbire olduğu anlatılıyor.
- Gün ışığının yere vurduğu, gökyüzünün birdenbire mavi olduğu ve her şeyin birdenbire tütmeye başladığı belirtiliyor.
- 06:56"Küçücüktüm"
- "Küçücüktüm" başlıklı şiirde, oltayı denize attığında balıkların düşüşü, denizi görmesi anlatılıyor.
- İşsiz ve aç kaldığı, para kazanmak için insanların içine girdiği ve insanları gördüğü belirtiliyor.
- Uçurtma yaptığı, gökyüzüne salıverdiği ve büyüdüğünde işsiz ve aç kaldığı, para kazanmak için insanların içine girdiği anlatılıyor.
- 08:42"Bedava Yaşıyoruz"
- "Bedava yaşıyoruz" başlıklı şiirde, bedava hava, bulut, dere, tepe, yağmur, çamur, otomobillerin dışı, sinemaların kapısı, camekanlar ve acı su anlatılıyor.
- Kelle fiyatına hürriyet, esirlik bedava olduğu belirtiliyor.
- 09:33"Bilmem Ki Nasıl Anlatsam"
- "Bilmem ki nasıl anlatsam" başlıklı şiirde, yürekler acısı, düşman başına gönül yarası ve ekmek parası gibi dayanılmaz bir dert anlatılıyor.
- Ağladığında sesinin mısralarında duyulup duyulamayacağı ve gözyaşlarına dokunulup dokunulamayacağı sorgulanıyor.
- Şarkıların güzel, kelimelerin ise kifayetsiz olduğu ve derde düşmeden önce her şeyi söylemek mümkün olduğu belirtiliyor.
- 11:16"Bu Kötü, Bu Budur Benim"
- "Bu kötü, bu budur benim" başlıklı şiirde, gökyüzünü soyup boyadığı, deniz yırtıldığı ve kimi zaman dalga geçtiği anlatılıyor.
- Bir baş, bir mide ve bir ayak düşündüğü, ne halt edeceğini bilemediği belirtiliyor.
- Gücünün var olduğu, gökyüzünü boyadığı ve uykudayken uyanıldığında denizin mavi olduğu anlatılıyor.
- 12:45"Uyandım"
- "Uyandım" başlıklı şiirde, bir sabah güneşin içine vurduğu, kuşlaya ve yapraklara döndüğü anlatılıyor.
- Bahar rüzgarlarında pırpır eder durduğu belirtiliyor.
- 13:21"Gün Olur"
- "Gün olur" başlıklı şiirde, denizden yeni çıkmış ağların kokusunda başını alıp gittiği anlatılıyor.
- Şu ada senin, bu ada benim, yelkovan kuşlarının peşi sıra olduğu belirtiliyor.
- Gün olur başıma kadar güneş, gün olur başıma kadar mavi olduğu anlatılıyor.
- 16:49"Gün Doğmadan"
- "Gün doğmadan" başlıklı şiirde, deniz daha bembeyazken kürekleri çekmenin şehveti avuçlarında olduğu anlatılıyor.
- İçinde bir iş görmenin saadeti, ırkların çalkantısında balıkların çıkacağı ve ağları silkeledikçe denizin eline pul pul geleceği belirtiliyor.
- Ruhların sustuğu vakit, martıların kayalıklardaki mezarlarında kıyamet kopacağı anlatılıyor.
- 18:28"İstanbul'da"
- "İstanbul'da" başlıklı şiirde, İstanbul'da Boğaziçi'nde bir fakir Orhan Veli olduğu ve Veli'nin oğlu olduğu anlatılıyor.
- Tarifsiz kederle biçimde u melisarına oturduğu ve bir türkü tutturduğu belirtiliyor.
- İstanbul'un mermer taşları, orta yeri, sinema garipliği ve mahzunluğu anlatılıyor.
- 20:21"İstanbul'u Dinliyorum"
- "İstanbul'u dinliyorum" başlıklı şiirde, gözleri kapalı İstanbul'u dinlediği anlatılıyor.
- Hafiften esen rüzgar, sallanan yapraklar, uzaklarda sucuların çıngırakları, kapalı çarşı, cıvıl cıvıl Mahmut Paşa, güvercin dolu avlular ve çekiç sesleri anlatılıyor.
- Güzel bahar rüzgarında ter kokuları, eski alemlerin sarhoşluğu, loş kayıkhaneleriyle bir yalı, lodosların uğultusu içinde İstanbul'u dinlediği belirtiliyor.
- 22:42Şiir ve Yolculuk
- Şiir yazarı, güzel havaların kendisini mahvettiğini, memuriyetinden istifa ettiğini ve tütünle aşık olduğunu anlatıyor.
- Hereke'den yola çıkarak İzmit sokaklarını ve şehrin havasını hatırlıyor.
- İzmit'in beton köprüsünü ve yanında yatan sevgilisini düşünüyor.
- 24:18Yolculuk Devam Ediyor
- Şoför, enstitü mektebi olduğunu söyleyerek durmasını istiyor.
- Kestane ağacının döküldüğünü ve Adapazarı'nın ada olduğunu belirtiyor.
- Düzce'ye vardığında Yeşil Yurt Oteli'ni ve otelin önündeki çarşıyı görüyor.
- 26:55Galata Köprüsü
- Galata Köprüsü'nün açılmak üzere olduğunu ve kül rengi sulara kirli bir gün ışığı döküleceğini söylüyor.
- Limanda sıra bekleyen gemilerin arasında insanlar hayat mücadelesi beklediğini anlatıyor.
- İşçiler, kadınlar ve çocuklar ellerinde yemek çıkıntılarıyla limanda bekliyor.
- 28:13Bolu Dağları
- Bolu'nun dağlarını ve yüksek yerin rüzgarının insanı nasıl etkilediğini anlatıyor.
- Dağların uykudan uyanması ve yer gök kızıla boyanması gerektiğini söylüyor.
- Bu dağlardan geçmediyse, bu sulardan içmediyse yaşadığını dememek gerektiğini vurguluyor.
- 30:32İstanbul Hasreti
- Akşam olunca hüzünlendiğini ve geçmiş günlere düştüğünü anlatıyor.
- Adilhan köyündeyken İstanbul hasreti çektiğini hatırlıyor.
- Haliç vapurunu ve iskeleye yanaşan gemileri hayal ediyor.
- 33:19Zonguldak Yolculuğu
- Zonguldak yolunda dağların tepesinden denizi göreceğini söylüyor.
- Karadeniz'i masmavi göreceğini ve Balkaya'dan Kapuza kadar karış karışabileceklerini belirtiyor.
- Zonguldak'ın yüz kömür karası olduğunu ve ekmek parasının böyle kazanıldığını anlatıyor.
- 34:41Orhan Veli'nin Hayatı
- Orhan Veli'nin 1914'te doğduğunu, bir yaşında kurbağadan koptuğunu ve dokuz yaşında okumaya başladığını anlatıyor.
- On yaşında Toşay Rıfat'ı, on altıda Menekşe'yi tanıdığını ve on dokuzdan sonra ailelik devriminin başladığını söylüyor.
- Otuz dört yaşındayken Ankara'da bir gece üstü kapatılmamış çukura düştüğünü ve İstanbul'da Cerrahpaşa'da kurtarılamadığını, cebinde sadece yirmisekiz kuruşu ve bir diş fırçasına sarılı yarım kalmış son şiirinin kaldığını belirtiyor.