Buradasın
Nuri Bilge Ceylan'ın Sineması ve Türk Entelektüelliği Üzerine Akademik Tartışma
youtube.com/watch?v=-Hpci8YYZQAYapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, bir panel formatında gerçekleşen, Nuri Bilge Ceylan'ın sineması ve Türk entelektüelliği üzerine akademik bir tartışmayı içermektedir. Konuşmacılar arasında Tuğba, Murat ve Hüseyin gibi isimler bulunmaktadır.
- Video, Nuri Bilge Ceylan'ın filmografisindeki temel temaları (can sıkıntısı, zaman meselesi, kötücül bakış, yalnızlık, çıkışsızlık) ve özellikle "Kuru Otlar Üzerine" filminin analizini merkeze almaktadır. Tartışma, Ceylan'ın karakterlerinin boğucu kasabalarda yaşayan, tamamlanamamış ve içsel eksikliklerle mücadele eden kişiler olduğunu vurgulayarak, Türk entelektüelliğinin psikolojik yapısını, stoacılık felsefesini ve modern Türk entelektüelinin trajik edebiyatını ele almaktadır.
- Konuşmacılar ayrıca, Türk aydınlığının tarihsel gelişimini, 1960'lardaki sosyalist gerçekçilik ile 1990'lardaki varoluşçuluk arasındaki geçiş, Dostoyevski'nin eserlerinin Türk sinemasına etkisi ve Türk entelektüelinin günlük yaşamla ilişkisi gibi konuları da tartışmaktadır. "Nur Bir Gece" filminin politik milislerle felsefi bir mücadele temalı olduğu ve Samet karakterinin Nuri Bilge Ceylan'ın kendi felsefi tutumunu kişiselleşmiş ifadesi olduğu da analiz edilmektedir.
- 00:10Nuri Bilge Ceylan'ın "Kuru Otlar Üzerine" Filmografisi
- Konuşmacı, Nuri Bilge Ceylan'ın filmografisi içerisinde "Kuru Otlar Üzerine" filmi üzerine tartışacağını belirtiyor.
- Filmografisinde Ceylan'ın genel eğilimine, sinematografik tercihlerine ve karakter tercihlerine benzer unsurlar olduğu gibi farklılıklar da var.
- Filmin ana karakteri Samet, Erzurum'a öğretmen olarak atanmış ve görev süresi dolmak üzere, tayin çıkacağı günü iple çekiyor.
- 00:52Filmin Karakterleri ve Bakış Açısı
- Samet'in yanında kasabada sıkılmış olan Sevim karakteri var, donmuş kasaba içerisinde bir yaşam belirtisi olarak onun neşesi ve zekası Samet'i heyecanlandırıyor.
- Nuray (İngilizce öğretmeni) ve Kenan (ev arkadaşı ve öğretmen) karakterleri de filmin içinde yer alıyor.
- Hikaye Samet'in gözü üzerinden izleniyor ve Samet'in bakışı ve iç sesi hikayenin üzerine düşmüş vaziyette, seyircinin bakışına yön veren büyük oranda onun bakışı filmin üzerine bir gölge gibi.
- 02:10Samet Karakterinin Filmografideki Diğer Karakterlerle İlişkisi
- Filmin afişinde Samet karakteri Sinan karakterine benziyor, "Ahlat Ağacı"ndaki Sinan karakteri de üniversiteden yeni mezun olmuş ve atanacaktı.
- 1997 yılında çekilen "Kasaba" filminde Samet Saffet karakteri de boğucu kasabaya hapsolmuş hissediyordu kendisini.
- "Mayıs Sıkıntısı" ve "Üç Maymun" filmlerinde de benzer karakterler (Saffet, İsmail, Yusuf) boğucu kasabaya hapsolmuş, tamamlanamamış hissiyle karşı karşıya.
- 04:40Filmlerin İsimleri ve Anlatım Tarzı
- Nuri Bilge Ceylan'ın ilk dönem filmlerinde daha çok varoluşçu ve evrensel bir tonda filmler ürettiği görülüyor.
- 2008'de Kan Film Festivali'nde en iyi yönetmen ödülünü alan "Üç Maymun" filminde, Ceylan tutkuyla sevdiği yalnız ve güzel ülkesine adamıştı ödülünü.
- Bu dönemden sonraki filmlerinde Anadolu insanını anlatmaya dönük iddiasının pekiştiğini, bu topraklara has Anadolu insanını anlatmaya dönük iddiasının daha belirgin ve görünür olduğunu düşünüyor.
- 05:52Biçimsiz Nesneler ve Anlatım Metaforları
- Nuri Bilge Ceylan'ın en çok dikkat çeken metaforu biçimsiz, büzüşmüş nesneler; bu coğrafyanın insanına dönük bir anlatı geliştiriyor.
- Soğuktan katılaşmış, kurumuş, büzüşmüş nesneler, karakterlerin öne çıkardığı nesneler gibi tam olamamış, idealine tam olarak kavuşamamışlığı işaretliyor.
- Filmlerindeki kar tercihi de üşüme hissi, güvende olamama hissi, emniyetsizlik ve tekinsizlik hissi veriyor.
- 08:01Karakterlerin Beden Dilleri ve Biçimsizlik
- Karakterlerin beden dillerinde biçimsizlik ve acizlik zaman zaman görülüyor; "Üç Maymun"da Hacer karakteri kambur bir şekilde sahil kenarına gidiyor.
- "Kuş Uykusu"nda Aydın karakterinin Nihal'le tartışmasının ardından sırt omuz planında kendini ifade edemez hali örnek gösterilebilir.
- "Bir Zamanlar Anadolu'da"da savcının yüzündeki yaralar, karısının intiharıyla yüzleşemeyen doktor Cemal'in üzerinde sürekli bir karanlık vardı.
- 09:44Ahlat Ağacı ve Karakterlerin Ruh Hali
- "Ahlat Ağacı"nda Sinan üniversiteden mezun oluyor, romanını yazıyor ve askere gidiyor, geliyor.
- Babası, Sinan'a "Ahlat Ağacı" bölümünü okuduğunu söylüyor ve onu, kendisini ve dedesini "uyumsuz, yalnız ve şekilsiz" ahlat ağacına benzetiyor.
- Nuri Bilge Ceylan karakterlerinin en temel ruh hali tamamlanamamışlık, olmamışlık, eksik kalan taraflıklar ve içsel eksikliklerden kaynaklı huzursuzluk ve acı duygusu.
- 11:03Kuru Otlar Metaforu
- "Kuru Otlar Üzerine" filminde Samet, Sevim üzerinden düşünüyor ve kuru otlara benzetiyor.
- Samet'e göre sadece yaz ve kış mevsimleri var, yeşeremeden kuruyan, sararan otlardan bahsediyor.
- Yeryüzünün unutulmuş bu ücra köşesinde her şey belirsizlik içinde ve zamanı unutmak için.
- 11:35Nuri Bilge Ceylan'ın Filmlerinde Can Sıkıntısı
- Nuri Bilge Ceylan'ın filmlerinde karakterlerin temel özelliklerinden biri sürekli can sıkıntısı ve bu sıkıntının kaynağı, baş edemedikleri ilişkilerden kaynaklanan acıdır.
- Ceylan sinemasında günlük hayatın tekdüze ve durgun yönleri vurgulanır, dramatik iniş çıkışlar yerine günlük duyguların incelenmesi amaçlanır.
- Yönetmen, tutkusuz, renksiz ve tekdüze görünen hayatın sinemaya uyarlanması fikrini hayal etmiştir.
- 13:04Ceylan'ın Filmografisindeki Tekrar Eden Temalar
- Ceylan'ın filmografisinde "büyüklerin dünyasının karanlığı", "uyku ile uyanıklık arası", "idealler ile hayat arasındaki mesafe" gibi tekrar eden kavramlar ve meseleler vardır.
- Karakterler şehirde veya taşla olsun, dünyaya fırlatılmış ve varlığa gömülmüş gibi bir durumda olurlar.
- Karakterler iç sıkıntısından bahsederler, örneğin Saffet Mümin, İsmail karakteri "canım sıkılıyor" gibi cümleler kurar.
- 14:47Can Sıkıntısı ve Zaman İlişkisi
- Can sıkıntısı ile zaman meselesini düşünen bir isim olan Heidegger, varlık ve zamanda kaygıdan bahsederken, daha sonra metafiziğin temel kavramlarında kaygı fenomeninin yerini can sıkıntısı almıştır.
- Can sıkıntısı, ev özlemi ve uzun zaman gibi kavramlarla aynı kökten gelir ve Ceylan'ın sinemasında ev hasreti ile can sıkıntısı kol kola ilerler.
- Karakterler evden kurtulma isteğiyle ev hasreti arasında bir dengede olurlar, uzun uzun uzaklara bakıp dalan karakterler hem çizgiyi aşmak isterler ama cesaretini gösteremezler.
- 16:05Tren İmgesi ve Zamanın Ağırlaşması
- Ceylan'ın sinemasında tren imgesi uzaklaşma arzusu ve vaat içerir, ancak trene binip gidilemez.
- Kış Uykusu'nda Aydın karakteri istasyonda bekler ama binip gidemez, bu bekleyişler içerisinde zaman ağırlaşır.
- Karakterlerin omzunda, baş edemedikleri bir yük olarak zaman ağırlaşır, Kuru Otlar'da Samet karakteri "her şeyi zamanı unutmak için" der.
- 16:53Sinematografik Teknikler ve İçsel Yolculuk
- Son dönem filmlerinde duygu durumunu öne çıkaran sahneler belirginleşir, Kuru Otlar'da Nuray karakterine kamera arkadan yaklaşır ve hareket yavaşlatılır.
- Kamera yaklaştığında zaman ağırlaşır, nesneler geri plana çekilir ve karakter kendi varlıklarıyla burun buruna gelir.
- Bu kırılmadan sonra film yön değiştirir, Nuray masadan kalkıp koltuğa geçtiğinde filmin yönü değişir.
- 17:57Kötücüllük ve Acı
- Filmlerde büyük oranda kötücüllük görülür, bu kötücülükler tam olamamışlıklarından, hayattan istediklerini alamamış olmalarından kaynaklanır.
- Üç Maymun'da işlenen büyük günahlar dile dökülmez, sessizlik ve söylenemeyen sözler gerilimi yaratır.
- Kış Uykusu'nda kelimeler üzerinden birbirlerini acıtıyorlar, kelimelerin sadizmi devreye girer ve Samet karakteri çevresindeki güzel olan her şeyi parçalar.
- 20:17Modern Düşünce ve Kötülük Fikri
- Modern düşüncenin itici gücü olarak kötülüğün temel referansı ve itici gücü olduğu, kötülüğün yaratıcı olduğu ve sanatın buna kayıtsız olamayacağı görüşü hakimdir.
- Bu görüş, Dünya Savaşı sonrası iklimde pekişmiş ve sinemada farklı sanat dallarında karşılık bulmuştur.
- Türkiye'deki yönetmenlerin ve sanatçıların referansları çağdaş sanat ve düşünce olmasına rağmen, kötücüllük algısı sinik bir hale gelmiştir.
- 21:38Nuri Bilge Ceylan'ın Sineması
- Nuri Bilge Ceylan'ın sinemasında ve onun aurasından çıkamayan pek çok yönetmenin sinemasında sinik ve kısır döngü içerisinde dönüp duran bir kötücüllük görülür.
- Nuri Bilge Ceylan, bu kötücüllüğü estetize ederek, güçlü dramatik yapı kurarak ve diyaloglarla aktarır.
- Konuşmacı, Nuri Bilge Ceylan'ın ve Zeki Demirkubuz'un tek boyutlu yaklaştıklarını ve artık farklı kapıdan çıkmalarını beklediğini belirtiyor.
- 22:41Kuru Otlar Üzerine Filmi
- Kuru Otlar Üzerine filminde Brehti bir sahne vardır: Deniz Celiloğlu'nun Samet karakteri Nuray'ın odasından çıkıp setin içinde dolaşır ve tekrar odaya geri döner.
- Bu sahne, Nuri Bilge Ceylan için çok yeni ve radikal bir denemedir, çünkü tüm anlatısı kapalı ve karanlık bir filmdir.
- Deniz Celiloğlu, bu sahnenin kendisine çok iyi geldiğini ve set sürecinin boğucu olduğunu belirtmiştir.
- 24:15Nuri Bilge Ceylan'ın Edebi Lezzeti
- Nuri Bilge Ceylan'ın ilk dönem filmlerinde uzun plan sekansları vardır ve bu planlarda betimleme, tasvir ve edebi lezzet arayışı hissedilir.
- "Bir Zamanlar Anadolu'dan Sonra" gibi çok diyaloglu filmlerde bu arzunun yüzeye taştığı görülür.
- Film, gençlere ve gençlerin yorgunluğuna dönük bir yapıdadır.
- 26:361990'lı Yıllar Sonrası Sinema
- 1990'lı yıllar sonrası sinemanın öncü yönetmenlerinden Nuri Bilge Ceylan, tahmin edildiğinden daha fazla öne çıkmaktadır.
- Bu kuşaktan sonra gelen diğer kuşakların Nuri Bilge Ceylan'ın izini takip etmeleri, onun yaptıklarının farklı anlam boyutlarının açığa çıkmasına neden olmuştur.
- 1990'lı yıllar sonrası sinemanın başlangıcında filmler genellikle şehirde başlarken, Nuri Bilge Ceylan'ın filmleri taşrada başlamaktadır.
- 28:45Nuri Bilge Ceylan'ın Sinema Kariyeri
- Konuşmacı, Nuri Bilge Ceylan'ın "Uzak" filminden sonra farklı bir sinema kariyeri ve film dili tercih ettiğini düşünmektedir.
- "Uzak" filminde coğrafya ile insan arasındaki ilişkiyi daha sağlıklı bir düzlemde görmüş, sonrasında ise bu ilişki değişmeye başlamıştır.
- Nuri Bilge Ceylan, taşrada varoluşsal insan hikayelerine odaklanırken, sonra şehre dönüyor ve tekrar taşraya taşıyor.
- 30:04Taşra ve Kötümserlik
- Türkiye'deki siyasi yolculukla ilgili olarak, 1990'lı yıllar sonrası sinemada taşra sert yüzünü göstermeye başlamıştır.
- Nüfus olarak taşra şehre göç ettikçe, sinemada taşraya dönük daha sert ve nefret içeren filmler ortaya çıkmıştır.
- Nuri Bilge Ceylan'ın filmografisinde "Uzak" sonrası coğrafyasında bir memnuniyetsizlik ve kaçış arayışı belirginleşmiştir.
- 32:38Taşra ve Kahramanlık
- Taşra, politik hikaye ile ilişkilendirilen bir tarafı vardır ve şehre göçmüş olsa da bir şekilde kahramanlık üretmektedir.
- Ahmet Çiğdem'in kavramıyla "taşra ipi" olarak adlandırılan bir şey vardır ve taşradan epik hikaye üretilmektedir.
- Bu epik hikayenin kahramanları mevcuttur.
- 33:13Nuri Bilge Ceylan'ın Taşra Temalı Filmleri
- Taşra temalı filmlerde epik hikayeler üretmenin açmazları vardır ve bu durum sinemayı körleştirmiştir.
- Taşradan epik hikayeler üretmek mümkün olsa da, bu kahramanları perdeye yansıttığımızda trajik kahraman veya hikaye şekline dönüştürmek sorun yaratmaktadır.
- Taşrayı ve Anadolu'yu küçümseyerek anlatmanın, meseleleri siyasi bağlamların içerisinde derinleştirmeyen yerlere sürüklediği düşünülmektedir.
- 35:36Filmin Derinlik Krizi
- Filmin entelektüel derinlik krizi, tarihsel ufkunda bir derinlik sorunu olarak ortaya çıkmaktadır.
- Filmin sonunda kızın gözlerindeki parlaklığı göstererek umutlu zamanlar olacağını, ancak günün sonunda bir kuru ot olacağını ve üstüne basılacağını ifade etmesi ilginçtir.
- Nuri Bilge Ceylan'ın "Ahlat Ağacı"ndan sonra farklı bir çıkış beklenirken, taşranın kahramanlarının kahraman olmadığı filmler seyretmiştir.
- 37:16Taşra Temalı Diğer Filmler
- 1998 sadece Nuri Ceylan'dan ibaret değil, diğer yönetmenlerin de taşra bağlamına çözümlemeler yapmışlardır.
- 2000'lerde Ahmet Uluçay'ın taşra bağlamına en güzel çözümlemelerden birini yapmış, ancak bu bağlam yeterince anlaşılmamıştır.
- Filmin bir sahnesinde küçük bir kız kendisi giyemeyeceği bir ayakkabıyı kız kardeşi için seçmesi, yüksek bir umut resmi oluşturmuş, ancak bu resmin kuru ot olmak üzere kapatılması haksızlık olarak görülmüştür.
- 39:48Filmin Politik Boyutu
- Nuri Bilge Ceylan'ın en politik filmi olarak kabul edilen bu eserde karakterler çok politik ve doğrudan bir tutum sergilemektedir.
- Nuri Bilge Ceylan hayatında ilk defa çok doğrudan politik bir tutum almış, bir taraf tavır ortaya koymuştur.
- Filmin karakterleri devrimci ve idealist genç kuşaklar olup, çıkış yolu arayan tiplerdir.
- 43:36Karakterlerin Çelişkileri
- Filmin temel meselesi, karakterlerin teorik iddialarıyla pratik iddiaları arasındaki çelişkidir.
- Karakterlerin ampirik benlikleri (taşrada aileleri, anneleri, belli ilişkileri) teorik benliklerini reddetmektedir.
- Nuray karakteri, sağ solun burayı sevmesini anlayamadığı ve pratik tarafından sürekli yazılan bir karakter olarak tanımlanmaktadır.
- 44:57Nuri Bilge Ceylan'ın "Bir Gece" Filmi ve Karakterleri
- Filmde Samet karakteri, Nuri Bilge Ceylan'ın kendi felsefi tutumunu kişiselleşmiş ifadesi olarak görülüyor ve diğer karakterlerle mücadele ediyor.
- Samet, özgürlükçü bir karakter olmasına rağmen, otorite dönüşmesi ve eşitlik söylemini madara etmesi gibi paradoksal davranışlar sergiliyor.
- Film, Türk devrimcisi, entelektüel ve siyaset dünyasına yönelik bir gerilim hikayesi sunuyor.
- 47:27Dostoyevski ve Türk Entelektüelliği
- Filmdeki temel metin "Ecinniler" olup, Nuri Bilge Ceylan'ın Dostoyevski ile ilişkisi olduğu belirtiliyor.
- Türkiye'deki devrimci birikim, Dostoyevski'nin "Ecinniler"indeki karakterlerle benzerlik gösteriyor.
- Türkiye solcusu Dostoyevski'yi, özellikle "Ecinniler"i sevmez ve nefret eder, çünkü bu eserler Türk kültürünü ve kişilik tipini en iyi yansıtan metinlerden biri olarak görülüyor.
- 51:13Sosyalist Gerçekçilik ve Kötülük Meselesi
- 1960-1980 arasında hakim paradigma sosyalist gerçekçilik olup, bu dönemde Dostoyevski her zaman zararlı ve tehlikeli bir adam olarak görüldü.
- Sosyalist gerçekçiliğin ana meselesi, dünyayı değiştirilebilir ve değiştirilemez olma hikayesi, kötülüğün kaynağı insanın dışında mı yoksa içinde mi olduğu tartışmasıdır.
- Lenin, Dostoyevski'den ve özellikle "Ecinniler"den nefret etmiş, çünkü bu eserler Rus insanını acı sever hale getirdiğini düşünüyordu.
- 54:291990 Sonrası Sinema ve Dostoyevski
- 1990 sonrasındaki sinemanın dili tamamen Dostoyevski ekseninde oturuyor.
- Sol liberalizmde devam eden iyimserlik ile aynı karakterler estetik tüketimlerinde Dostoyevski gibi bir evrenin içerisindeler.
- Kötülükler insanın içinde bir yerde, insan içi o kadar büyük bir karanlık var ki, insana müdahale edilemez diye düşünülüyor.
- 56:34Şevket Süreyya Aydemir ve Stoacılık
- Ali Türkiye'nin sosyolojinin eleştirel kapasitesine yazdığı metinde, Şevket Süreyya Aydemir'in "Suyu Arayan Adam" adlı eserinin son sayfalarının Stoik filozof Epiktetos'un içsel özgürlüğe sığınma temasıyla bitmesi ele alınıyor.
- Aydemir, üç devire şahitlik etmiş bir aydın bürokrat olarak, kendi öyküsünü bağlarken Stoik bir sonu seçiyor ve içsel özgürlük fikrine sığınarak ömrünü tamamlıyor.
- Aydemir'in Stoacılık'ı, Türk düşünce hayatını motif olarak okunabilir mi sorusu tartışılıyor.
- 57:47Türk Aydın'ın İçsel Özgürlük Arayışı
- Filmdeki ana karakter öğretmen, devrimci entelijansiya ile taşraya gidiyor ve taşradan gelen, merkezde Batılı eğitimler almış kişilerin psikolojisi inceleniyor.
- Aydemir'in kitabı yazdığı dönemde Demokrat Parti iktidarı ve Kemalist aydın sol entelijansiya, seküler batıcı entele açısından yeni dönemi ve tefekkür dönemi olarak görülüyor.
- Aydemir, ihtilal sonrası bile "İnkılap ve İhtilal" yazmaya devam ediyor, bu da tefekkürle eylem arasında ilginç bir gerilim oluşturuyor.
- 58:52İçsel Özgürlük ve Eylem Arasındaki Çelişki
- Dünyadaki gelişmeler hoşumuza gitmiyor, hoşnutsuzuz ve eylem yaparak dünyayı değiştiremiyoruz, bu durumda fikri politik özgürlükten ziyade içsel özgürlüğe dönüştürüyoruz.
- Olumsuzlama ve Stoik nefret, bir birden dışarıya akacak yerde içsel özgürlüğe sığınıyor.
- Yeni dönemi değil, geri çekilme dönemi şiiri olarak içsel özgürlük, dışarıda devrim yapamayınca şiirde eski biçimi bozuyor.
- 59:43Türk Aydın'ın Hikaye Anlatımı
- Türkiye'de Türk sanatçısı aydın'ı hiç yükselme dönemi hikayesi anlatmıyor, çöküş dönemi hikayesi anlatmak isteyenler bile anlatamıyor.
- Sosyalist gerçekçilikte pasifizm ile başlayıp aktivizmle bitirirken, Türk aydın'ı yenilgi dönemlerinde tam tersine dönüşüyor.
- Türk aydın'ı Nuri'nin filmi gibi Rus entelijansiyası gibi sonuna kadar gidemiyor, intihar edemiyor.
- 1:00:54Filmdeki Karakterlerin Stoik Durumu
- Filmdeki karakterler gitmek istiyor ama gidemiyor, hepsi paradoksan içerisinde.
- Karakterler köpeksiz hayat yaşıyor, asla devrimci değil, sürekli içki içiyor ve eylem zamanlarında olacak şey değil bu konuşmak.
- Karakterler Stoik olduğu için ruhun içine sıkışmış adamlar eyleme geçemiyorlar.
- 1:01:50Öğretmen Figürü ve Geleceksizlik
- Orhan Pamuk'un "Ecinniler" yazdığı sunuşta öğretmen figürü üzerinden döndüğü için, öğretmen geleceğin kurulması ile ilgili bir karakter.
- Filmdeki öğretmenin deka dansı, adamın bütün umutsuzluğun temsili.
- Devrimci öğretmenlik, devrimci gençlik figürü yakalanamıyor ve bu da sürekli aynı şey yaşandığı için artık ontolojik bir karaktere dönüşüyor.
- 1:03:20Yenilgi ve Yorgunluk Döngüsü
- Türk aydın'ın sürekli bir yenilgi durumu var: kalkıp kalkma, atak yapma, geri çekilme.
- 1900'lerde Jön Türkler büyük bir ittihatçılık, maceracı, mücadeleci, eylem ruhu ortaya koyuyorlar.
- 1919-1920'ye gelindiğinde "yorgun savaşa" dönüşüyor, 1960'larda da aynı şey yaşanıyor, 1980'lerde "herkes yorgun demokrat şarkısını dinliyor".
- 1:04:40Büyük Fikirler ve Gündelik Yaşam
- Karakterlerin bir taraftan kafası yüksek fikirler var, tıpkı 19. yüzyıldaki Ruslar gibi.
- Bu büyük fikirler insan, toplum, devlet, millet, tanrı gibi konularla ilgili ileri, ilerici, bilimci, açık tartışma yapıyorlar.
- Bu büyük fikirlerin hepsi ampirik gündelik yaşamları tarafından yutuyor, bu da çok ilginç bir şey.
- 1:05:43Nuri Bilge Ceylan'ın Yaklaşımı
- Nuri Bilge Ceylan kendi iddiasını taşıyor ve insan ruhu hakkında çok zengin bir şey öğretiyor.
- Nuri'nin bakışı, kavrayışı, sezgileri Dostoyevski kadar derin değil, çok yüzeysel bir adam.
- Bu yüzeyselliğin sebebi muhtemelen son yüz yıllık hikayeden kaynaklanan bir derinliksizlik sorunu var.
- 1:06:42Yatay Aşkınlık ve Yıkmak Meselesi
- Filmdeki karakterler "yatay aşkınlık" arıyor, dikey aşkınlık gibi bir şey değil, köpeği sulamak, kızı sevmek gibi.
- Türk aydın'da zaaf gören, nihilizm eksikliği gören, yıkıcılık eksikliği gören Yalçın Küçük her zaman "Türk aydın reddetmeyi bilmiyor" diyordu.
- Filmde yıkmak meselesi doğrulanıyor, karakterlerin bir tanesi yıkamıyor, aile ve annesiyle ilgili umutsuzluk içinde.
- 1:09:29Filmin Temel Meseleleri
- Filmin temel meselesi angajmanlık ve radikal inkar olup, gündelik yaşam ve politik film olarak nitelendirilmektedir.
- Modernliğin getirdiği en önemli şey, dünyayı açmak ve değiştirmek istemektir, ancak değiştiremeyince hayat bize aşıyor ve intikamcı oluyoruz.
- Şiir ve sinemada günlük yaşamda intikam alma çağrısı yapılmakta, ancak hayat bizi açtığı zaman tefekkür çağrısı yapıldığında intihar eğilimi ortaya çıkıyor.
- 1:10:59Karakterler ve Türkiye Gerçekliği
- Nuri'nin karakteri Sinan, politikten çıkmış ve felsefi dönüşmüş durumda, hiçbir şey umursamıyorsa sav gibi konuşuyor.
- Karakterlerin isimleri ve tavrı aynı olup, Samet Kirov'u, Kenan Kirov'u, Nuray Nabukaya'yı yapmış ve Türkiye gerçekliğine uygun uyarlamış.
- Mevsimleri de uyarlamış, Türkiye'de dört mevsim varken Rusya'da iki mevsim olduğu için bahar olmadığı belirtilmiş.
- 1:12:40Yorgunluk ve Gerçeklik
- "Yorgunlar Cumhuriyeti" dönmüş, bugün "Yorgun Ülkem" veya "Yorgun İnsanlarım" gibi ifadeler kullanılabilecek bir durum oluşmuş.
- Subaya söylenen "Hayattan istediğini alamayanlar gelip bize çatıyor" sözü, filmin en gerçekliğini yansıtmaktadır.
- Eceliler'de "Geçenlerde bir tane yaprak gördüm, sararmış, biraz yeşil, kenarları biraz çürümüş. Rüzgar onu takip ediyordu. On yaşındayken kışın bilerek gözlerimi kapattım ve güneşin altında parlak yeşil damarlı bir yaprak hayal ettim. Gözlerimi açtım ve gerçekten inanamadım. Görüdüğüm şey o kadar güzeldi ki ve gözlerime gözlerimi tekrar kapattık diye öyle bir şey" gibi pasajlar vardır.
- 1:14:46Türk Aydın'ı ve Sakatlık
- Yaban'da Türk entelektüel ve aydın'ı, Türk ülkesi denilen engin ve ıssız dünya içinde bir garip yalnız kişidir.
- Sakatlık, Türkiye Kemalist entele yazısı olarak tanımlanıyor; ilk öğretmenler toplumu değiştirme iradesinden yoksundular.
- Karakterler değiştiremez hayatı, kendinde dahi değiştiremiyor, adapte olmaya çalışıyor ve olmamak zorunda hissediyor kendisini.
- 1:16:02Hamlet Benzetmesi
- Karakterler devrimci, eylemci, kararlı ve angajman sorunu yok, dünyaya müdahale edip değiştirecekler.
- Yaban'da "Hamlet gibi başladım, Hamlet gibi bitireceğim. Eğer kendi emeklerimize, kendi değerlerimize göre yaşama imkanı bulamadıksa bari kendi ölümümüzde ölelim" diyerek trajik bir durum anlatılıyor.