Buradasın
Nübüvvet ve Felsefe Karşılaştırması ile Kur'an'dan Seyahat Anlatımı
youtube.com/watch?v=R1OLfTaTo1gYapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, bir konuşmacının dini bir sohbet formatında nübüvvet ve felsefe arasındaki farkları anlattığı ve ardından Kur'an'dan aldığı elektrik ile yaşadığı hayalî seyahatleri paylaştığı bir içeriktir.
- Video iki ana bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde konuşmacı, nübüvvetin tevhid, teavün, hikmet gibi esaslarını ve felsefenin cidal, şirk, hikmetsiz hikmet gibi esaslarını karşılaştırmaktadır. İkinci bölümde ise konuşmacı, Kur'an'dan aldığı bir vasıta ile üç farklı seyahat deneyimini anlatmakta ve bu seyahatlerin tabiata saplananların, esbabperestlerin ve sırat-ı müstakim ehli olan ehl-i Kuranın mesleklerini temsil ettiğini açıklamaktadır.
- Konuşmacı, felsefenin insanın ene (benlik) üzerindeki etkilerini ve bu etkilerin insanı nasıl dalalete sürüklediğini eleştirmekte, nübüvvetin hayat-ı içtimaiyedeki düsturlarını vurgulamaktadır.
- 00:03Nübüvvet ve Felsefenin Düsturları
- Nübüvvetin hayat-ı içtimaiyedeki düsturları, şems ve kamerden nebatat ve hayvanatın imdadına, zerrat-ı taamiye ve hüceyrat-ı bedenin imdadına koşturulan düstur-u teavün, kanun-u kerem ve namus-u ikramdır.
- Felsefenin hayat-ı içtimaiyedeki düsturlarından biri olan düstur-u cidal, hayat bir cidaldir diye hükmetmişlerdir.
- Nübüvvetin tevhid-i ilahi hakkındaki netai-i aliyesinden ve düstur-u gayesinden illail vahid (herbirliği bulunan yalnız birden sudur edecektir) düsturu vardır.
- 01:16Felsefenin Esasat-ı Fasidesi
- Eski felsefenin bir düstur-u itikadiyesinden olan el-vahid (bir zattan bizzat bir tek sudur edebilir) düsturu, ganiy-i al-i mutlak ve kadir-i mutlakı aciz vesaie muhtaç göstererek şirk-i azime yol açmıştır.
- Nübüvvetin düstur-u sırrıyla her şeyin, her zihayatin neticesi ve hikmeti kendine ait, bir ise sani'ine ait neticeleri fatırına bakan hikmetleri binlerdir.
- Felsefenin düsturu, herbir zihayatın neticesi kendine bakar veyahut insanın menafine aittir diye koca bir dağ gibi ağaca hardal gibi bir meyve, bir netice takmak gibi manasız bir abesiyet içinde gördüğü hikmetsiz hikmet-i muzaahrefe düsturlarıdır.
- 03:15Felsefenin İslam Hükümlerine Etkisi
- Felsefenin esasat-ı fasidesinden ve netaic-i vahimesindendir ki, İslam hükemasından İbn-i Sina ve Farabi gibi dahiler sasaid suriyesine meftun olup o mesleğe aldanıp o mesleğe girdiklerinden adi bir mü'min derecesini ancak kazanabilmişlerdir.
- Mu'tezile imamları, ziynet-i surisine meftun olup o mesleğe ciddi temas ederek aklı-ı hakim ittihaz ettiklerinden ancak fasık, mübtedi bir mü'min derecesine çıkabilmişlerdir.
- Bedbinlikle maruf Ebu Lala-yı Maarri ve yetimhanene ağlayışıyla mevsuf Ömer Hayyam gibi meşhur İslamiye ulemaları, o mesleğin nefs-i emmareyi okşayan zevkiyle zevklenmesi sebebiyle ehl-i hakikat ve kemalden bir sille-i tahkir ve tekfir yiyip edebsizlik ediyorsunuz, zındıkaya giriyorsunuz diye zecirkarane te'dib tokatlarını almışlardır.
- 04:28Felsefenin İnsanı Etkisi
- Felsefe esbaba tesir verip, tabiat eline icad verir; her şeyde halik-ı küllişeye has parlak sikkeyi görmeyip aciz, camid, şuursuz, kör ve iki eli tesadüf ve kuvvet gibi iki körün elinde olan, tabiata masdariyet verip binler hikmet-i aliyeyi ifade eden ve herbiri birer mektubat-ı samedaniye hükmünde olan mevcudatın bir kısmını ona mal eder.
- Felsefe, haşir ve ahiret kapısını bulmayıp haşr-i nef'ye edip ervahlara bir ezeliyet isnad etmiştir.
- Şeytanlar güya enenin gaga ve pençesiyle dinsiz feylesoflarının akıllarını havaya kaldırıp dalalet derelerine atıp dağıtmıştır.
- 07:55Seyahat-ı Hayaliye
- Konuşmacı, risalenin te'lifinden sekiz sene evvel İstanbul'da Ramazan-ı Şerif'te meslek-i felsefe ile münasebette bulunan eski Said'in yeni Said'e inkılab edeceği bir hengamdadır.
- Kendini bir sahra-yı azimede görüyor, zeminin yüzünü karanlıklı, sıkıcı ve boğucu bir bulut tabakası kaplamış, her tarafı canavarlar, muzır ve muvahhiş mahluklarla dolu olduğunu tevehhüm ediyor.
- Zeminin öteki tarafında ziya nesim ab-ı hayat var, oraya geçmek lazim ve ihtiyarsız sevk olunuyor, zeminin içinde tünelvari bir mağaraya sokuluyor.
- 09:35Seyahatin Anlamı
- Zeminin tabiattır ve felsefe-i tabiyedir, tünel ise ehl-i felsefenin efkari ile hakikata yol açmak için açtıkları meslektir.
- Görülen ayak izleri Eflatun ve Aristo gibi meşairlerindir, konuşmacı bu meşahire karşı meydana çıkıyor.
- Seyahatin sonunda eline iki şey veriliyor: biri tahtel arz-ı tabiatın zulümatını dağıtan bir elektrik, diğeri bir alet ile dahi azim kayalar, dağ misal taşlar parçalanıp yol açan bir alet.
- 11:40Kur'an'dan Verilen Vasıta ile Seyahat
- Elektrik ile kurulan alet, Kur'an'ın hazinesinden verilmiştir.
- Konuşmacı, bulutsuz bir güneş, ruh efza bir nesim ve hayatdar bir ab-ı leziz olan güzel bir bahar mevsiminde şenlik içinde bir alem görmüştür.
- Kendini tecrübe eden biri tarafından sahra-yı azimede, boğucu bulut altında tekrar görmüştür.
- 12:18Yeryüzünü Katedip Öteki Yüze Geçiş
- Konuşmacı, taht-ı zemin yerine seyr-ü seyahatle yeryüzünü katedip öteki yüze geçmek için seyahat etmiştir.
- Seyahat sırasında deniz hiddet ediyor, fırtına tehdit ediyor ve her şey müşkilat peyda ederken, Kur'an'dan verilen vasıta ile galip gelmiştir.
- Seyahatı bitirenlerin binde ancak biri olduğu, her tarafta seyyahların cenazeleri bulunduğu görülmüştür.
- 12:57Cennet Gibi Alemi Seyretme
- Buluttan kurtulup zeminin öteki yüzüne geçip güzel güneşle karşılaşıp, ruh efza nesimi teneffüs ederek cennet gibi bir alemi seyre başlamıştır.
- Bir anda müdhiş sahra'ya getirilmiş ve yukarıdan inmiş ayn-ı asansörler gibi muhtelif tarzlarda tayyare, otomobil ve zembil gibi şeyler görmüştür.
- Kuvvet ve istidada göre onlara atılsa yukarıya çekiliyor ve bir dakika zarfında bulutun fevkine çıkarmıştır.
- 13:59Nurani Menziller ve Üç Yol
- Asansörler gibi nurani menzillerin her tarafta olduğunu ve bunların Kur'an-ı Hakim'in ayetlerinin cilveleri olduğunu anlamıştır.
- İste-lin ile işaret olunan evvelki yol, tabiata saplananların ve tabiiyyun fikrini taşıyanların mesleğidir.
- Mağdubi ile işaret olunan ikinci yol, esbabperestlerin ve vesaite icad ve tesir verenlerin meşaiyyun hükeması gibi yalnız akıl ile fikir ile hakikat-ül hakaika ve vacib-ül vücudun marifetine yol açanların mesleğidir.
- Ellezine en'amte aleyhim ile işaret olunan üçüncü yol ise sırat-ı müstakim ehli olan ehl-i Kur'anın cadde-i nuraniyesidir ve en kısa, en rahat, en selamet ve herkese açık semavi ve rahmani bir meslektir.