Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, minyatür sanatı hakkında bilgi veren eğitici bir içeriktir. Sunucu, minyatür sanatının tarihini ve özellikleri hakkında on önemli bilgiyi paylaşmaktadır.
- Video, minyatür sanatının kökeninden başlayarak İslam dünyasındaki gelişimini, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerindeki evrimini kronolojik olarak anlatmaktadır. Minyatür sanatının teknik özellikleri, önemli sanatçılar ve bu sanatın zaman içinde nasıl değiştiği hakkında detaylı bilgiler sunulmaktadır. Ayrıca, minyatür sanatının günümüzde Profesör Dr. Süheyl Ünver'in çabalarıyla tekrar yaygın hale geldiği de belirtilmektedir.
- 00:22Minyatür Sanatının Tarihi ve Özellikleri
- Minyatür, İslam dünyasında kendisine yer edinmiş bir saray sanatıydı ve kelimenin kökeni Ortaçağ Avrupası'nda hazırlanan el yazmalarının bölüm başlarında metnin ilk harfinin etrafına kızıl-turuncu yapılan miniatura tespitinden gelmektedir.
- İslam sanatında minyatüre tasvir, minyatür sanatçısına müsavir veya nakkaş adı verilirdi ve minyatürde sulu boyaya benzer bir boya kullanılırdı.
- Minyatürde derinlik, perspektif, ışık ve gölge yoktur, renklerin parlak ve canlı olması en önemli özelliklerindendir.
- 01:33Minyatür Sanatının Gelişimi
- Bu sanatın ilk örneklerine Eski Mısırlılar döneminde rastlanmaktaydı ve o dönemlerde papirüs, parşömen ve fildişi gibi farklı malzemeler üzerine yapılan küçük resimlere de minyatür denilmekteydi.
- Minyatür yüksek gelişmişliği ve kapsamlılığa geç Ortaçağ'da İran, Irak, Orta Asya ve Anadolu'da bulunan Türk ve Pers hanedanlıkları dönemlerinde erişmişti.
- İslam minyatürlerinin mevcut en eski örnekleri 12. ve 13. yüzyıllara aitti ve öncü etkin Maniheizmdi.
- 02:43Selçuklu Dönemi Minyatürü
- Selçukluların bulunduğu coğrafya, minyatürün yaygınlaşmasına katkı sağladı ve Selçukluların İran'dan Mezopotamya, Suriye ve Anadolu'ya yayılmasıyla ilk Türk-Islam minyatür üslubu doğdu.
- Günümüze ulaşan en eski örnekler, Dioscorides'in şifalı otlar hakkındaki eserinin Kitab'ül-Hasa-is ve Galeri'nin Cali'nin üst zehirlenmeler konusundaki eserinin Kitabüt Tiryak adlı Arapça çevirilerinde görüldü.
- Selçuklulara yerleşen minyatür üslubu, Kelile ve Dimne ve Harire'nin El-Makamat gibi eserlerin minyatürlerinde dönemin sosyal hayatı yansıtılmış ve Habeş, Arap, Türk gibi bölgenin kozmopolit nüfusunu belgeleyen figürlere yer verilmişti.
- 04:02Osmanlı Dönemi Minyatürü
- Osmanlı'da minyatür, 15. yüzyılda hazırlanmış Dilsüz Nağme Külliyatı Katibi ve Ahmedi'nin İskendernamesi, Osmanlı döneminde kendisine geniş bir yer edinen minyatür üslubunun ilk örneklerini temsil eder.
- Osmanlıların Şiraz şehrinden gelen sanatçılarından etkilendiği düşünülmektedir ve Şiraz şehrinden Edirne'ye geldiği sanılan bir grup sanatçının Türk nakkaşlarla birlikte çalışmış olduğu belirlenmiştir.
- Osmanlı döneminde minyatür sanatında 18. yüzyıla kadar İran ve Selçuklu etkisi sürdü, ancak Yavuz Sultan Selim ile Kanuni Sultan Süleyman devirlerinde Osmanlı minyatürü önemli aşamalardan geçerek özgün üslubuna doğru yönelmişti.
- 05:15Önemli Minyatür Sanatçıları
- 16. yüzyılda Reis Haydar diye tanınan Nigari, Ahmet Can, Barlas Hardalkar, İsmail Can, Gazi, Cabir Nakşi ve Şahkulu ün yaptılar.
- Mustafa Çelebi, Selimiyeli Reşit Süleyman Çelebi ve Levni 18. yüzyılın ünlü nakkaşlarıdır, bunlardan Levni Türk minyatür sanatında bir dönüm noktasıydı ve geleneksel anlayışın dışına çıktı.
- 19. yüzyıl başlarında yenileşme hareketleriyle birlikte minyatürde de Batı resim sanatının etkileri görüldü ve 1750 yılından sonra Osmanlı minyatürü daha çok kıyafet albümleri ve padişah portreleriyle sövmüştü.
- 06:33Minyatür Sanatının Günümüzdeki Durumu
- 19. yüzyılın başlarında hazırlanan kıyafet albümleri ve sefaretnamede yer alan resimlerdeki üç boyutlu tarz, suluboya teknikleri ve tek figür çalışmaları geleneksel Osmanlı minyatürünün sona ermesine yol açmıştı.
- Bu dönemde Osmanlı sarayı'nın hizmetinde bulunan Refail ve Konstantin Kapıdağlı gibi ressamlar, tuval üzerine yaptıkları padişah portrelerinin dışında kağıt üzerine de çalışan son sanatçılardır.
- Minyatür yerini yavaş yavaş çağdaş resme bırakmaya başladı ama Batı'da olduğu gibi halen Türkiye'de de geleneksel bir sanat olarak varlığını sürdürmektedir ve Profesör Dr. Süheyl Ünver'in çabalarıyla tekrar günümüzde yaygın hale gelmiştir.