• Buradasın

    Kazım Mirşan'ın İslam Öncesi Türk Tarihi Çalışmaları

    youtube.com/watch?v=Lf0yh4KO318

    Yapay zekadan makale özeti

    • Bu video, bir konuşmacının Kazım Mirşan (Kazım Şamba, Kazım Hoca olarak da anılan) adlı Türkoloji uzmanının hayatını ve İslam öncesi Türk tarihi çalışmalarını anlattığı bir sunum formatındadır. Mirşan, 1919 yılında Çin'de doğmuş, mühendislik kariyerinden sonra tarih araştırmalarına yönelmiş ve 2016 yılında 97-98 yaşlarında vefat etmiştir.
    • Video, Mirşan'ın yaşam öyküsünden başlayarak jeofizik araştırmaları, Türk kültürünün kökenleri, Türkistan'ın tarihi mirası, Anadolu'daki erken Türk yazıtları ve Etrüskler ile Türkler arasındaki ilişki gibi konuları ele almaktadır. Konuşmacı, Mirşan'ın "Açıktaş Alfabesi" olarak adlandırdığı ilk Türk alfabesi teorisini, "Altın Elbiseli Adam" mezarı buluntularını ve Türk yazıtının dünya genelindeki yayılımını detaylı olarak anlatmaktadır.
    • Sunumda ayrıca, Türkistan'daki önemli arkeolojik yerler (Karakamar, Tamgalı Say, Saymalıtaş), Gotland Adası'ndaki Fuart yazıtları, Anadolu'daki erken Türk yazıtları ve Etrüsklerin Asya kökenli olduğu iddiası gibi konular da ele alınmaktadır. Konuşmacı, Türk tarihi çalışmalarının Türkiye'de yeterince tanınmamış olduğunu ve Türk kültürünün binlerce yıllık bir süreçte geliştiğini vurgulamaktadır.
    00:13Kazım Mirşan'ın Hayatı ve Çalışmaları
    • Konuşmacı, Kazım Mirşan'ın hayat hikayesi ve İslam öncesi tarihimiz konusundaki çalışmalarını aktarmak için burada bulunuyor.
    • Kazım Mirşan, 1919 yılında Çin işgalindeki Uygur Sincan bölgesinde bulunan Kulca şehrinde doğmuş bir Türk ailesinden gelmektedir.
    • Konuşmacı, Mirşan'ın yaklaşık 50'inden fazla kitap yazdığı ve kendisiyle 15 yıldır meşgul olduğunu belirtiyor.
    02:04Mirşan'ın Çocukluk ve Gençlik Yılları
    • Mirşan'ın Tümenlik Türk ailesi, Rus Çarlığı'nın işgal ettiği Tümenlik'ten Kulca'ya göç etmiştir.
    • Mirşan'ın ilkokulu Çin okulunda, ortaokulu ise Rus okulunda okumuştur.
    • Babası 1935 yılında karaciğer rahatsızlığından ölmüş, dedesi de onu Rusya üzerinden İstanbul'a getirmiştir.
    05:36Mirşan'ın Eğitim ve Mesleki Hayatı
    • İstanbul'a gelen Mirşan, lise tahsilini tamamlayıp İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Bölümü'nden mezun olmuştur.
    • İki sene İngilizce eğitimi almış, ardından Berlin'e dil öğrenmek için gitmiş ve Berlin Teknik Üniversitesi'ne yatay geçiş yapmıştır.
    • Berlin'de dördüncü sınıfta mezun olacağı zaman Ruslar tarafından işgal edilmiş, Çin pasaportu olduğu için tutuklanmamış ve Türkiye'ye dönmüştür.
    06:23Mirşan'ın İş Hayatı ve Tarih Çalışmalarının Başlangıcı
    • Mirşan, İstanbul Teknik Üniversitesi'nde insaat mühendisliği tahsilini tamamlayıp Almanya ve İsviçre'de çalışmıştır.
    • Avrupa'nın en yüksek binası olan Düsseldorf'daki 50 katlı binanın inşaatını yapmış ve statik projelerini kendisi hazırlamıştır.
    • Çocuklarının Türkçesi ve Türk kültürüyle büyümeleri için Türkiye'ye dönmüş ve Etibank'ta statik baş mühendisi olarak çalışmıştır.
    07:23Mirşan'ın Tarih Çalışmalarının Gelişimi
    • Mirşan, Etibank'ta çalışırken boş zamanlarında Dil Tarih-Coğrafya Fakültesi'ne giderek Uygur Türk'ü olduğunu belirtmiş ve ilgili kitaplar okumayı istemiştir.
    • Mirşan, Tümenlik Türk ailesinden gelmesi, annesinin Karakölden olması ve Çin, Rusya, Türkiye, Almanya gibi farklı yerlerde yaşadığı için çeşitli Türk lehçelerini bilmektedir.
    • İlk başta tarih kitaplarındaki dil yanlışlarını bularak bu işe adım atmıştır.
    09:10Mirşan'ın Çalışmalarının Önemi
    • Mirşan, 1960'lı yıllardan Ankara'ya dönmüş ve 1996 yılında 98-99 yaşlarında vefat etmiştir.
    • Konuşmacı, Mirşan'ın çalışmalarını anlamak için jeofizik bilgilerinden bahsederek başlamıştır.
    • 75 bin sene önce Sumatra'da gerçekleşen Toba patlaması, dünya nüfusunu 60 milyondan 500'e düşürmüş ve insan nesli bu kıyametten sonra yeniden üremeye başlamıştır.
    12:29Toba Gölü'nün Yanardağ Patlaması ve Etkileri
    • 75 bin yıl önce patlayan Toba'nın en büyük etkilerinden biri 1000 yıl boyunca süren kar yağışı olmuştur.
    • Bu kar yağışı sonucunda deniz seviyeleri 300 metre kadar düşmüş, karlar kutuplarda ve yüksek dağlarda buzul olarak kalmıştır.
    • Berlin'de 300 metre yüksekliğinde buzul olduğu ve Amerika'da göller bölgesi tamamen buzul altında olduğu bilimsel verilerdir.
    13:33Buzul Çağının Coğrafi Etkileri
    • İsveç, Norveç, Danimarka gibi yerler tamamen buzun altında kalmış ve insan neslinde ciddi bir azalma meydana gelmiştir.
    • Bu hadise 75 bin yıl önce başladı ve 17 bin yıl kadar devam etmiştir.
    • Küresel ısınma neticesinde buzullar erimeye başlamıştır.
    14:17Kazım Hoca'nın Teorisi
    • Kazım Hoca, Rus bir kitaptan Kazan'da gemi bağlama halkaları olduğunu öğrenince, bu alanın bir zamanlar deniz olduğunu varsaymıştır.
    • Hoca, doğumdan önce 12 bin sene kadar önce buzulların erimesiyle iç denizlerin meydana geldiği teorisini ortaya koymuştur.
    • Bu iç denizler tatlı su içerdiği için hayvan, insan ve bitkinin ihtiyacı olan su kaynağı olmuştur.
    16:13İç Denizlerin Bilimsel İspatı
    • Kazım Hoca'nın 1970'lerde ortaya koyduğu teori, 2000'li yılların başında Amerikalı jeofizikçiler tarafından bilimsel olarak ispatlanmıştır.
    • Takla Makan (Uygur Gölü) bir zamanlar deniz olduğu, sonradan suların buharlaşmasıyla çöl haline geldiği bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır.
    • Ege adaları ve Bodrum civarı bir zamanlar kara olup, Tuz Gölü büyük bir göl olarak bulunmuştur.
    18:24Buzul Çağının Sonu ve İnsanlık
    • Buzul çağı sonunda 12 bin yıl sonra önce Asya'da, sonra 10 bin yıl önce Avrupa'da, 8 bin yıl önce Amerika'da erime başlamıştır.
    • Asya ile Avrupa'yı birbirinden ayıran Ural Dağları çok yassı olduğu için aslında tek bir toprak olarak kabul edilebilir.
    • 50 milyon kilometrekarelik toprakta son buzul çağından sonra erime en önce başlamış ve iç denizler oluşmuştur.
    19:32Alatau Dağları ve İç Denizler
    • Kırgızistan, Kazakistan ve Özbekistan'da bulunan Alatau Dağları'nda 7439 metre yüksekliğinde bir tepe vardır.
    • Bu dağlarda 2000 kilometre boyunda, 400 kilometre eninde ve 65 buzul bulunmaktadır.
    • İsrıkköy gibi iç denizlerden kalan en küçük denizlerimizden biri 182 kilometre boyunda, 70 kilometre genişliğinde ve 270 metre derinliğinde olup, Balkaş, Balkay ve Hazar gibi daha büyük iç denizler de bulunmaktadır.
    21:28İnsanlık ve Kültür Gelişimine Etkisi
    • Bu coğrafya insanlığın son buzul çağındaki en uygun fiziki şartları sunmuş, dünyadaki insan nüfusu en çok burada olmuştur.
    • Çin ve Hindistan tarihten beri dünyanın en kalabalık yöreleridir.
    • Alatau Dağları dışında milyonlarca kilometrekarelik bozkur (yeşillik) alanında su, güneş, hava ve toprak bulunması nüfusun artmasına ve kültür gelişmesine katkı sağlamıştır.
    22:34Kültür Merkezleri ve Yazılış
    • Karakamar, Tamgalı Say, Saymalıtaş ve Ulukem Yenisey gibi kültür merkezlerinde kaya resimleri bulunmaktadır.
    • İnsanlar mağaraları kullanarak mağara resimlerini, piktogramları ve petroglifleri oluşturmuşlardır.
    • Kazım Hoca'ya göre dünyada yazıya geçmiş olan ilk millet Türklerdir ve bu kültür Türkistan (Asya coğrafyası) içinde oluşmuştur.
    24:50Kültürel Mirasın Zaman Çizgisi
    • Kültürel değerlerin oluşumu binlerce yıllık bir süreç olarak değerlendirilmelidir.
    • Son buzul çağına (75 bin yıl öncesine) ait kültürel değerlerin bulunmadığı, ancak yontma taşlar dışında hiçbir şeyin kalmadığı belirtilmektedir.
    • En eski kültürel değerlerden biri 40 bin yıl öncesine ait Karakamar'da (Afganistan) bulunan tamgalı say'dır.
    25:24Tamgalı Say ve Saymalıtaş
    • Tamgalı say Afganistan'da, Saymalıtaş Kazakistan'da ve Aşk Abakan'da (bugünkü Kırgızistan'da) bulunmaktadır.
    • Bu taşların korunabilmesinin sebebi çobanların onları kırmadığıdır.
    • Deri ve tahta eşyalar binlerce sene dayanamazken, taşlarda olanlar bugüne kadar kalmıştır.
    25:59Kazım Hoca ile Teknik Gezi
    • 2004 yılında Kazım Hoca, Arslan Bulut ve gazeteci Servet Somuncuoğlu ile birlikte 14-15 kişilik bir grupla teknik bir gezi yapılmıştır.
    • Konuşmacı, 2004 yılına gelindiğinde yaklaşık 10 senedir Kazım Hoca ile meşgul olduğunu ancak içinde büyük bir kuşku olduğunu belirtmiştir.
    • İsviçre'de Musaba adlı Kazak asıllı profesörle ve Maximova adlı Rus Kazak vatandaşıyla temas kurulmuştur.
    27:15Tamgalı Say'ın Önemi
    • Akademisyen dünyası Tamgalı Say konusuna ilgilenmemekte ve bu konuda kimse gitmemiştir.
    • Kazakistan'da tarihi eserlerin yerlerini belirten haritada, Bay Balkaş Gölü ile Tamgalı Say arasında hiçbir tarihi eser bulunmamaktadır.
    • Kazım Nişan'ın haritasında bu bölge deniz olarak gösterilmiştir.
    28:35Tamgalı Say'ın Fiziksel Özellikleri
    • Tamgalı Say, Alma Ata'nın 160 kilometre kuzeybatısında bulunan granit yapraklarda yer almaktadır.
    • Granit üzerine taşla çizilen resimlerin rengi ilk 3-4 bin seneden sonra değişmeye başlayıp 10 bin seneden sonra mevcut halini almıştır.
    • Bu alan üzerinde 10 bin tane pidrogram ve pedroglif bulunmaktadır.
    30:41Saymalıtaş ve Kültürel Miras
    • Saymalıtaş, Kırgızistan'da 3700 metre yüksekliğindeki bir vadidedir ve burada 90 bin resim bulunmaktadır.
    • Bu vadi sadece senenin bir aylığına girebilir, diğer aylarda kar çok yüksektir.
    • Abakan bölgesindeki sınıftaşlar önemli kültürel değerlerdir ancak şu anda kamyon ve otobüslerin durak yeri ve açık hava tuvaleti olarak kullanılmaktadır.
    32:07İlk Yazı ve Alfabenin Gelişimi
    • Kazım Hoca'nın 1960-2017 yılları arasında 50-60 senelik çalışmalarının en önemli ustalarından biri olan "atta binen" sembolik bir insan figürüdür.
    • "At" kelimesi "bir yere gitmek" anlamına gelmektedir.
    • Hocanın kitaplarındaki "açıktaş alfabesi" dediği ilk alfabe, daha sonra Etrükslere gittiğinde değişmiştir.
    33:41Tarihi Eserlerin Korunması
    • Türkistan bölgesinde tarihi eserler bulunmaktadır ancak henüz açılmamıştır.
    • Türk dünyası kendi atasının eserine karşı alakasızdır.
    • İslık Gölü'nün taşmasıyla 1967 yılında bölgedeki dağlar 7 metreye kadar su altında kalmıştır.
    34:30Altın Elbiseli Adam Mezarı
    • Önündeki bent yıkılması sonucu altı slık ovası sel basmış ve birçok ölü ortaya çıkarken, aynı zamanda birçok kurgan da ortaya çıkmıştır.
    • Kurgan, ölülerin gömüldüğü bir tepe gibi toprağın üzerine yapılmış, ancak geçen yüzyıllar boyunca ova şeklini almış bir alan olarak tanımlanmaktadır.
    • 1969 yılında Nur Muhammed Bek isimli bir arkeolog, kazı neticesinde "Altın Elbiseli Adam"ın mezarını ve içindeki bin objeyi bulmuştur.
    35:19Mezarın İçeriği ve Önemi
    • Mezarın içinde ağaçtan bir kurgan içinde, kemik yapısından 16 yaşlarında olduğu tahmin edilen bir hakan çocuğunun cesedi bulunmuştur.
    • Hakan çocuğunun başındaki keçeden yapılma alatavuk, dağları sembolize eden bir öküz figürüdür ve bu figürün orijinal yüksekliği 64 santimdir.
    • Mezarın içinde kemik, iki kılıç, tozlu, zırh, şapka ve yüzük gibi bin obje çıkmıştır.
    37:16Mezarın Bulunması ve Tarihleme
    • Mezarı bulan Nur Muhammed Bek, bulduğu parmak izini göstererek Ruslar'ı oraya getirmiştir.
    • Mezarın üzerindeki gümüş kap üzerindeki yazıt, altı nebliseli adamın yazısı olarak tanımlanmıştır.
    • Batılılar, bu mezara milattan önce 500 tarihini verirken, bu tarihleme Türk yazısının türkçe çıkması nedeniyle rahatsız olmaktadır.
    39:01Mezarın İçeriğinin Değerlendirilmesi
    • Mezarın içindeki zırh, derinin üzerine sık sık dikilmiş ve kılıcı soktuğun zaman girmesin diye tasarlanmış parçalardan oluşmaktadır.
    • Batılılar, mezarın içindeki kısa kılıçların Yunanlılardan gelmiş olabileceğine dayanarak mezarın milattan önce 500'e tarihlendirmiştir.
    • Mezarın içindeki 16 yaşındaki prensin kemiklerine bakarak yaşının tespit edilmesine rağmen, karbon testi ile mezarın gerçek yaşının tespit edilmesi mümkün değildir.
    40:42Mezarın Önemi ve Korunması
    • Nur Muhammed Bek, mezarı bulduğunda bulduğu hazineyi namuslu bir şekilde devlete teslim etmiştir.
    • Türk dünyasına kazandırılan bu önemli eser, Türk atalarının kültürel değerlerini göstermesine rağmen, yeterince tanınmamıştır.
    • Mezarın bulunduğu yer, Kazakistan'da bir fabrikanın arka bahçesinde çöplük halinde durmaktadır ve hiçbir levha ile işaretlenmemiştir.
    43:16Tarihi Eserler ve Rafael Pampelli
    • Çizme kadın çizmesi altında hayvan dişlerinden yapılmış, buzda kaymaması için tasarlanmış ve 2050 yılına ait.
    • Rafael Pampelli, 1923'te ölen Harvard'da okumuş bir maden mühendisi, Amerikalılar tarafından Japonya'ya ve Çin'e gönderilmiş.
    • Pampelli, Türkistan'daki bölgeleri gezerek 50 yıl boyunca inceler ve 1905'te Michigan'da "Exploration in Türkistan" adlı kitap yazmış.
    44:25Türkistan'ın Önemi ve Kazılar
    • O dönemde Türkiye yoktu, Osmanlılar iken "Türkistan" denilmesi bir sorun oluşturmuyordu.
    • Pampelli, Mısır'daki medeniyetlerden daha eski bir yerleşik, tarıma geçmiş ve hayvan ehlileştirilmiş kültürü bulduğunu belirtmiş.
    • Aşkabat'ın antik yerleşim yerindeki kazılara dayanarak, bu bölgelerin tarihin hiçbir döneminde Türkler dışında bir millet tarafından kullanılmamış topraklar olduğunu yazmış.
    45:39İngilizlerin Kazıları ve Uygur El Yazmaları
    • İngilizler, Hindistan'ı Babür'den sonra Himalayaların arkasındaki topraklara ilgi göstermişler.
    • Macar asıllı Arol Chro adlı arkeolog, Türkistan'daki mağaralardaki rulo halindeki yazıtları alıp Oxford'a göndermiş.
    • Orta Asya'daki yazmaların hemen hemen tamamı İngiltere'nin elinde, bunların arasında Kazım Mirşan'ın çalıştığı 64 sayfalık Uygurca kitap da bulunuyor.
    46:43Uygur El Yazması ve Kazım Mirşan'ın Çalışması
    • Kazım Mirşan, Uygur el yazmasında "İrk Bitik" (Arapça fal demek) adı verilen kitabın aslında fal kitabı olmadığını, tarih ve coğrafya bilgileri içeren bir kitap olduğunu keşfetmiş.
    • Mirşan, el yazmasında kullanılan alfabeyi vererek, her harfi nasıl okuduğunu açıklamış, böylece herkes metni kendisi de okuyabiliyor.
    • Türkiye'deki üniversitelerde Türkoloji bölümünde okutulan iki önemli kitaptan biri bu Uygur el yazması, ancak yanlışlıkla "fal kitabı" olarak adlandırılıyor.
    50:06Turfan'daki Su Sistemi ve Mumyalar
    • Turfan, denizlere en uzak yer olmasına rağmen, 60 kilometre uzaklıktaki dağlardan yeraltından kanallarla su getirilerek 5000 kilometrelik bir su sistemi kurulmuş.
    • Bu su sistemi, doğumdan 500 sene önce yapılmış olup, metre ve dürbün gibi aletler olmadan gerçekleştirilmiş.
    • Taklamakan Çölü'nde bulunan mumyalar, doğumdan önce 1800-2000 sene öncesine ait, iç organları boşaltılmamış, beyin ve gözler boşaltılmamış olarak mumyalanmış.
    52:36Küçük İrmak Prensesi ve Çin'in Tarihi
    • Küçük İrmak Prensesi, bir kütük içinde tahta ile sıkıştırılmış ve öküz derisine sarılmış olarak gömülmüş, 3000 sene sonra açılmış.
    • Çin'in resmi tarihine göre, doğumdan 350 sene önce ilk devletlerini kurmuşlar.
    • Türkler, doğumdan 500 sene önce altın elbiseli adamla ve kanallarla orada bulunmuş, ancak Çinliler kendilerini çok eski medeniyetin sahipleri olarak gösteriyor.
    55:38Atatürk'ün Temel Fikirleri ve Türk Medeniyeti
    • Atatürk'ün ölümüyle tarih kitaplarından kaldırılan temel fikirlerden biri, Türk medeniyetinin Orta Asya'da (Türkistan) geliştiği ve küresel ısınma nedeniyle iç denizlerde yaşamaya başladığıdır.
    • Buzul çağı sonunda ortaya çıkan boş topraklara doğru göçler gerçekleşmiştir.
    • Türk medeniyeti, küresel ısınma nedeniyle iç denizlerde yaşamaya başlamış, ancak binlerce yıl sonra su kaynakları yetersiz kalmaya başladığında insanlar yeni yaşama alanlarına yönelmiştir.
    57:15Fuart Yazıtları ve Gotland Adası
    • Orta Asya seyahatinden sonra Fuart yazıtları bulunmuştur; bu yazıtlar İsviçre, Norveç, Danimarka ve Almanya'da bulunan 4000 tane yazıtla ilgilidir.
    • Kazım Hoca, bu yazıtları okuyarak Türk yazıtı olduğunu tespit etmiştir.
    • Gotland adası, Baltık Denizi'nin ortasında, kuzeyde olmasına rağmen kar yağışı olmayan ılıman bir iklimde bulunur ve antik mezarlarda koyun postu örtme adeti vardır.
    59:12Fuart Yazıtlarının Önemi
    • Kazım Hoca, Fuart yazıtlarını okumuştur ve bu yazıtlarla Talas yazıtı arasında benzerlikler tespit edilmiştir.
    • Bu yazıtlar arasında 7-8 bin kilometre mesafe olsa da aynı alfabe ve aynı dönem içinde bulunmaktadırlar.
    • Norveç'te Bergen'de ilk güneş saati kullanılmıştır ve bu harfler Orhun yazıtlarıyla benzerlik göstermektedir.
    1:00:32Vezir Irmağı'daki Kemikler
    • Vezir Irmağı'nda 1920'de derinleştirme çalışmaları sırasında hayvan kemikleri bulunmuştur.
    • Bu kemiklerin üzerinde hem yazı hem resim olduğu için üniversite tarafından incelenmiştir ve karbon testi sonucunda 6000 sene önce tarihlendirilmiştir.
    • Kemiklerde bir hayvanın öldürülmesi resmi ve 4720 sene önce yazılan harfler bulunmaktadır.
    1:04:15Etrüksler ve İtalya'daki Araştırmalar
    • Kazım Hoca'nın en önemli çalışmalarından biri Etrüksler konusundaki çalışmasıdır ve kitabında 50-60 tane yazıt okumuştur.
    • İtalya'daki 5 üniversite ortaklaşa açılmamış bir Etrüks mezarından alınan genetik örneklerle yapılan inceleme sonucunda bu insanların kesinlikle yerli halk değil, Asya kökenli olduğu tespit edilmiştir.
    • Etrükslerin Asya'dan geldiği, İsviçre üzerinden Po Ovası'ndan aşağıya doğru inmeleri ve yazılarda "uyumak", "yatasız", "yatmak", "aparmak" gibi Türkçeye yakın kelimelerin bulunduğu belirtilmiştir.
    1:07:19Etrüsk Alfabesi ve Yazıt Örneği
    • Etrüsk alfabesi gösteriliyor ve hoca tarafından yazıtta alfabenin gösterilmesi gerektiği vurgulanıyor.
    • Limni adası'ndaki bir yazıt örneği inceleniyor ve koç boynuzu sembolünün öneminden bahsediliyor.
    • Yemen'deki antik yazıtların Orhun'daki yazma stiline benzer olduğu belirtiliyor.
    1:08:38Belkıs ve Anadolu'daki Yazıt Buluntuları
    • Son yıllarda Belkıs adının yanlış okunduğu ve aslında "Bel Kız" olabileceği iddia ediliyor.
    • Yazıtta omega ve epsilon harflerinin bulunmaması, bu yazıların Yunan yazısı değil, kendi alfabemizde yazılmış olduğunu gösteriyor.
    • Anadolu'da bulunan erken Türk yazıtları gösteriliyor ve Türklerin buraya 1071'de gelmeden önce buranın kadim vatanları olduğu vurgulanıyor.
    1:10:02Çatalhöyük ve Erenköy Yazıt
    • Çatalhöyük üzerindeki tamgaların Türk damgası olduğu ve haç damgası olarak yanlış yorumlandığı belirtiliyor.
    • Erenköy yazıtının İstanbul Arkeoloji Müzesi'ne teslim edildiği, ancak önce Ankara'daki Etnografya Müzesi'nin "taş eserleri değersiz" diyerek almaması anlatılıyor.
    • Yazıtın Anadolu'daki tapu senetlerinden biri olduğu vurgulanıyor.
    1:11:11Yazilikaya Yazıt
    • Eskişehir Han ilçesindeki Yazilikaya'daki yaklaşık 16-20 metrelik bir kayanın yüzünde kalan yazıt gösteriliyor.
    • Yazıtta her harfin yaklaşık 50 santim büyüklüğünde olduğu belirtiliyor.
    • Yazıtta "B" harfi benzeri bir sembolün aslında "Baba" olarak okunmaması gerektiği vurgulanıyor.
    1:12:23Midas Anıtı Hikayesi
    • Napolyon'un Akkaya Kalesi'nde Osmanlı ile savaşıp, bir İngiliz casusunun İstanbul'a gönderildiği anlatılıyor.
    • Casusun Yazilikaya'da yazıyı görünce "Midas" olarak yorumladığını ve o günden beri oranın Midas Anıtı olarak bilindiği belirtiliyor.
    • 1950 yılında bir Alman arkeologunun Yassı Öğük'teki kurganı soyup, "Midas" olarak adlandırdığı kralın kafatasını Almanya'ya götürdüğü anlatılıyor.
    1:15:05Frigler ve Yazıt Anlamı
    • Frigler hakkındaki tek bilginin Öğün Akurgal'ın kitabında olduğu ve onun da Friglerin menşei belli olmayan, Trakya'dan Anadolu'ya girdikleri bilinen bir halk olduğunu yazdığı belirtiliyor.
    • Yazıtın mezar taşı gibi düşünüldüğü ve eski Türklerde hakan gibi önemli kişilerin ölümünde canının göğe ulaşıp Tanrı'ya ulaşması için yakma töreni yapıldığı anlatılıyor.
    • "Ozmos" kavramının ortamdan diğer ortama geçiş, bu dünyadan öbür ortama geçiş anlamına geldiği açıklanıyor.
    1:17:06Yazilikaya'nın Durumu ve Dağ Keçisi Sembolü
    • Yazilikaya'nın ortasının matkapla delinip traktör uçkuruyla altın arandığı belirtiliyor.
    • Yazıtın üzerinde altı satır yazı olduğu ve her türlü yıkıma açık durduğu vurgulanıyor.
    • Orhun yazıtlarında dağ keçisinin sembolik önemi anlatılıyor; dağ keçisinin yüksek dağlarda insanların oksijensiz kalıp öldüğü yerlere bile çıkabildiği ve bu nedenle "Tanrı'nın can aldığı dağlar" olarak adlandırıldığı açıklanıyor.
    1:18:47Türk Yazısı ve Göktürk Devleti Tartışması
    • Konuşmacı, Orhun yazıtlarındaki "Türk" kelimesinin yazımını eleştiriyor ve "kök" ve "Türk" kelimelerinin bir arada bulunduğunu, "Göktürk" ifadesinin ortaya çıktığını belirtiyor.
    • Kazım Mirşan'ın akademik dünyada "ölü" sayılmasının sebebinin, Göktürk devleti üzerine doktora, doçentlik veya profesörlük yapmayan eski çağ tarihçisi olmaması olduğunu söylüyor.
    • Kazım Hoca'nın 1982'de ceviz kabuğu yazıtlarına çıktığında, "Göktürk" kelimesinin hiçbir kaynakta bulunmadığını sorguladığını belirtiyor.
    1:20:21Türk Yazısı ve Ök Kavramı
    • Orhun yazıtlarında, Tonyukuk ve diğer kaynaklarda "Daha keçisi" (ölümün tersi) sembolü olarak yüzlerce örnek bulunduğunu, bu sembolün Türk kültüründe önemli bir yer tuttuğunu anlatıyor.
    • Türkçede "k" harfinin farklı sesli harflerle birleşerek farklı sesler çıkarabileceği, ancak "öksüz" (ölümün tersi) kavramının "ök" şeklinde yazıldığı belirtiliyor.
    • "Öksüz" kelimesinin Türkçede, Kazakça ve Kırgızca'da da "olumsuzluk eki" olarak kullanılan en eski takımlardan biri olduğu vurgulanıyor.
    1:22:48Türk Kavramının Anlamı
    • "Öykü Türü" ifadesinin "Rabbini bilir, yaradanı bilir, bir fikir etrafında birleşmiş türler" anlamına geldiği açıklanıyor.
    • Günümüzde Kerkük'teki, Tuva'daki, Ural'daki ve Bosna'daki Türklerin farklı fiziksel özelliklere sahip olmalarına rağmen kendilerini Türk olarak tanımladıkları belirtiliyor.
    • Türk kavramının ırk değil, kültür birliği olduğunu, 50 milyon kilometrekarelik bir coğrafyadaki Türk kültürünün bir parçası olduğunu vurguluyor.
    1:24:42Orhun Yazıtları ve İslam Tarihi Çelişkisi
    • Kazım Hoca'nın en yakın tarihli iddialarından birinin, Orhun yazıtlarının 732'de yazılmış olması iddiası olduğu belirtiliyor.
    • İslam tarihine göre, Peygamber'in ölümünden sonra dört halife döneminde, Kutayy ve bir Müslüman'ın 40 bin kişilik ordusuyla Türkistan'a geçtiği, 714-716 yıllarında 100 bin Türk katledildiği ve 50 bin Türk genci esir alındığı anlatılıyor.
    • Kerkük'ün ilk kurucularının esir getirilen Türklerin yerleşme bölgesi olduğu, bu nedenle tarihten bugüne kadar Kerkük'ün yalnızca Türklerin yaşadığı bir yer olduğu belirtiliyor.
    1:26:38Tarih Çelişkileri
    • Arap tarihçilerinin (Kitabari ve diğerleri) söylediği tarihlerin doğru olduğu, ancak Orhun yazıtlarının tarihleriyle çeliştiği belirtiliyor.
    • Bilge Kağan'ın 683'te doğduğu ve 734'te öldüğü, Kül Tigin'in 684-731 arasında komutanlık yaptığı iddia ediliyor.
    • Kutayy bin Müslim'in 711'de Semerkant'a gittiği ve Orhun yazıtlarındaki bilgilerle çeliştiği, bu durumun bir tarihlerde yanlışlık olabileceğini düşündürdüğü belirtiliyor.
    1:27:40Kül Tigin ve Göktürk Devleti Hakkında Tartışma
    • Kül Tigin'in elli bin kişilik Çin ordusunu yenmesiyle meşhur olduğu ancak kardeşlerinin kesildiği bölgede müdahale etmediği belirtiliyor.
    • Konuşmacı, bu durumun tuhaf olduğunu ve Kül Tigin ve Bilge Kağan'ın anlatıldığı gibi olmadığını savunuyor.
    • Arapların bu savaşlarda her şeyi yazmasının karşılığında, Tai'de Kül Tigin, Göktürkler ve Bilge Kağan'dan tek satır bahis bulunmadığı vurgulanıyor.
    1:28:55Kazım Mirşan'ın Araştırmaları
    • Konuşmacı, 1935 yılında Türkiye'deki bir ortaokulun resmini göstererek, orada Orhun harfleriyle "Tanrı Türk'ü yaşatsın" yazısının bulunduğu belirtiyor.
    • Kazım Mirşan'ın bu araştırmalarını, Atatürk'ün yaptığı çalışmaların karşılığı olarak sürdürdüğü anlatılıyor.
    • Kazım Mirşan'ın sağlığında bu işlerden para, ün veya teşekkür almadığı, yalnız ve ilgisiz bir şekilde öldüğü ve cenazesinde sadece yirmi kişi olduğu belirtiliyor.
    1:30:30Kazım Mirşan'ın Son Yazısı ve Doğum Yeri
    • 2011'de yazdığı son kitapta, "Yazmaktan parmaklarım kırıldı ama sen kimsin dediler" diyerek yaşadığı zorlukları anlatan Kazım Mirşan'ın şiirinden bahsediliyor.
    • Mirşan'ın doğduğu Kulca'yı ziyaret etmek istemesi ancak "Çinlilerin ayak bastığını ve oraya hakim olduklarını görmek istemiyorum" diyerek reddettiği anlatılıyor.
    • Konuşmacı, Türk gençlerinin atalarının tarihine ve kendisine sahip çıkacağı umuduyla konuşmayı sonlandırıyor.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor