Buradasın

Kayıt Dışı: Gizemli Sorular ve Tarihi Eserler

youtube.com/watch?v=yCza9SZ8Z9U

Yapay zekadan makale özeti

Kısa
Ayrıntılı

"Kayıt Dışı" adlı programda sunucu Erhan, araştırmacı yazar Oktan Keleş ile gizemli sorulara yanıt aramaktadır. Programda ayrıca Ertan adlı bir konuk ve diğer tarih meraklıları da yer almaktadır.
Video, yazı tarihi, tarihi eserler, belge sahteciliği ve çeşitli gizemli konular üzerine kapsamlı bir sohbet sunmaktadır. Program boyunca Gutenberg'in bastığı eserler, Sırlı Ahit Sandığı, Hitit medeniyeti, Türk sembolleri, Fatih Sultan Mehmet'in lahiti ve Atatürk'ün çocukluk dönemi gibi konular ele alınmaktadır. Konuşmacılar, tarihi belgeleri göstererek ve çeşitli teoriler sunarak bu gizemli soruları tartışmaktadır.
Programda ayrıca Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi gazeteleri, Türk bayrağının tarihi, Türk sembolleri (ayyıldız, kurt, zeytin, kalkan, mızrak) ve bunların anlamları detaylı olarak incelenmektedir. Konuşmacılar, kutsal metinlerin yorumlanması, mühürlerin tarihi ve sembollerin anlamları gibi konuları da ele almaktadır. Programın sonunda Mustafa Kemal Atatürk'ün 1885 tarihli beş yaşındaki fotoğrafı ilk kez gösterilmektedir.

01:01Programın Tanıtımı: TV'de "Kayıt Dışı" programında araştırmacı yazar Oktan Keleş ile gizemli sorulara yanıt aranacak.
Programda Gutenberg'in bastığı eserlerdeki gizemler, sırlı ahit sandığının yolculuğu ve ünlü ressamların 3000 yıllık olabileceği konusu ele alınacak.
Hz. İbrahim Peygamber'in eşi Sara'nın Anadolu topraklarında gömüldüğü ve Tevrat, İncil, el yazması kitaplar, parşömenlerin sırları açıklanacak.
03:24Oktan Keleş'in Çalışmaları: Oktan Keleş, "Abuk" isimli eski antik kitabın hikayesini hem çeviri hem betimleyerek içerik oluşturacak bir çalışma üzerinde çalışıyor.
Çalışma, yaratılış veya eski antik töre kültürler üzerine olacak ve roman formatına sokulacak.
Programda Tevrat, İncil gibi kaynaklardan ve Sümer yazıtlarından bahsedilecek.
05:32Yazı Tarihi ve Mühürler: Yazı tarihi insanlık tarihi ile eşdeğerdir ve Türk tamgaları saymalı taşlarda Kırgızistan'da ilk kez kazınmıştır.
Basma, tahta kalıplara ve klişelere basılan bir baskı yöntemidir ve Çin'de ve Türklerde "tokat yazması" olarak bilinir.
Kişisel mühür, imzanın kendisi değildir, "tam k" (kim ki) anlamına gelen bir iz bırakma ve patent vurma işlemidir.
08:07Silindir Mühürler: Silindir mühür, yuvarlayarak üzerine şekiller çizilmiş bir baskı aracıdır.
Mühürler birer ayeti kerime veya hikaye anlatır ve ne kadar uzun sürerse o kadar fazla şekil çıkar.
Silindir mühürler Sümer, Anadolu, Asur, Hititler, Urartular, Akadlar ve Likya gibi farklı kültürlerde de kullanılmıştır.
10:01Silindir Mühürler ve Anlamları: Silindir mühürler, çil toprağa veya yumuşak toprağa sürülerek silindir şeklinde itilerek hazırlanır ve istenilen uzunlukta (yüz metre) gidebilir.
Silindir mühürlerde figürler, hikayeler anlatır; örneğin üç aslan figürü üç savaş kazanmış bir kişiyi, altı aslan figürü ise altı savaş veya altı yıl gibi bir zaman zarfı temsil eder.
Eski silindir mühürlerde kişisel değil, hikayeler anlatılır ve bu mühürler o döneme damgasını vurmuş teolojik ayetler olarak görülebilir.
12:09Hat Sanatı ve Mürekkepler: Hat sandıkları, binsekizyüz'lü yıllardan kalma el yazması eserler ve mürekkepler içerir.
Hattatların sandıklarında "kil zırh" adı verilen bir kil tozu bulunur ve bu toz, mürekkep yaladığınızda parmakla ıslanarak yazıya dokunur.
Hat sanatında mürekkep hokkasına kamış kalem açılıp, kirpi oklu veya kuş tüyleri kullanılarak yazı yazılır.
18:33Kağıt ve Papirüs: Papirüs, Mısır'da turistik amaçla el yapımı olarak da üretilen, şeker kamışından yapılan basit bir kağıt gibi görünen bir malzemedir.
Parşömenler, keçi, koyun ve ceylan derilerinden tabaklanarak yapılır ve özellikle değerli kitaplar ve saraya ait vaka nüshaları için kullanılır.
Parşömenler yaklaşık iki bin küsur senelik olabilir ve özellikle zengin dönemlerde ceylan derisine yazılır.
21:03Eşek Derisi ve Teolojik Anlamlar: Eşek derisine yapılan herhangi bir yazma muhakkak negatif tarafa yazılmıştır çünkü şeytan incili ve kanıtlanmıştır.
Yahudi halkında "yahudi" kelimesi Musevi anlamında kullanılır ve Yahudiler kendilerine Yahudi diyorlar ve bununla gurur duyuyorlar.
Yahudiler yılan derisini kullanmazlar çünkü haram sayarlar, domuzun haram sayılması da benzer bir durumdur.
22:17Eski Ahit ve İncil Baskıları: Gösterilen taş baskı Eski Ahit ve İncil'dir, bu baskı İsa tarihinden yaklaşık 200-300 sene sonra yapılmıştır.
Tevrat'tan bir nüsha olan Eski Ahit'in 600-700 senelik bir baskısı bulunmaktadır.
Baskıda Hz. Musa figürü, ışıklar ve elindeki kitap ile ışık tutmasıyla ilgili detaylar bulunmaktadır.
24:09Eski Baskılar ve Cilt Sanatı: Gösterilen eserler çok eski baskılar ve taş baskılardır, Gutenberg matbaasının baskılarına geçilecektir.
Süryanice kitap da aynı dönemlere ait olup çok güzel bir cilti vardır.
Osmanlı sanatında cilt sanatı çok gelişmiştir ve "mushaf" kelimesiyle cilt sanatı ilişkilendirilmiştir.
25:01El Yazması Eserler: Gösterilen el yazması eserlerde 700-800 yıla yakın tarihi bulunmaktadır.
Arapça 1200 yıllık mantık kitabı gibi el yazması eserlerin yazının güzelliği dikkat çekmektedir.
Hat meşkleri, harflerin çalışmasıdır ve üstatların öğrencilerine, talebelerine çalıştırdıkları kalemlerle yapılan çalışmalardır.
26:53Hat Sanatı ve İcazetname: Gösterilen meşkler orijinaldir ve yaklaşık 300 senelik Osmanlı dönemi meşkleridir.
Meşk, öğrencinin üstadına bağlı olarak kendi biçimini bulma şeklidir.
İcazetname, hat yazı sanatçılarına verilen bir diplomadır ve hocalarının kendi meşk yazısıyla imzalanmış bir belgedir.
28:02Daktilo ve Mekanikleşme: Yazı tarihinde bir makina ve mekanikleşme olmuştur, silindir, kağıt ve hayvan derileri üzerine yazımdan sonra dünyada ilk defa icat edilen bir yazı makinesi vardır.
Gösterilen taşınabilir daktilo, makara sistemi olan eski nesil bir daktilodur.
Makaralı daktilolarda tuşa basıldığında gizli bir harf basılır, örneğin A basarken alttan B'ye basılır.
30:16Yazı Tarihi ve Önemi: Yazı tarihi geniş bir meseledir ve Yapı Kredi Yayınları'nın bu konuda müthiş bir kitabı vardır.
Yazının önemi dinsel metinler, destanlar, kayıtlar, secereler ve devletlerin yaşamış olduğu gün gün, saat saat bilgileridir.
Kur'an'da "İnsana yazıyı öğrettik ve sahifeler, suhuflar gönderdik" ayeti vardır ve birçok teolojik anlamdaki dinlerde monoteist olsun, politeist olsun metinler vardır.
32:07Sahte Tarihi Eserler ve Dolandırıcılık: Gazete haberlerinde "paha biçilmiyor" denilen tarihi eserlerin çoğu (yüzde 99,99) sahte olabilir.
Dolandırıcılık yaygın olup, özellikle profesyonel yapılmış sahte kitaplar revaçta.
Bazı sahte kitaplar o dönemin tıpkı basımına benzer şekilde yapılmış olabilir, ancak bunlar genellikle basit ve sahte.
33:38Osmanlı Ciltleri ve Talan: Osmanlı ciltleri önemli bir sanat olup, 500 senelik Osmanlı cilt örnekleri bulunmaktadır.
Cumhuriyet'in ilk dönemlerinden sonra, özellikle 1950'li yıllarda arşivler talan edilmiş ve Osmanlı cilt örnekleri müzayedede satılmıştır.
Bazı kitaplarda ciltler sökülüp atılıp, sadece ciltlerine önem verilmiş olabilir.
34:55Ciltlerin Talan Edilmesi ve Kullanımı: Ciltçilik ayrı bir sanat olup, 300 senelik ciltlerin dışları 700-800 senelik olabilir.
Napolyon'un Vatikan'ı yağmalamasıyla birlikte, ciltlerin içleri sökülüp yaprak yaprak satılmıştır.
Bazı kitapların sahtesini yapmak için eser yeni, cilt eski veya tam tersi durumlar oluşmuştur.
37:22Tarihi Eserlerin Yasal Durumu: Türkiye'de tarihi eserlerin yasal durumu önemli bir sorun haline gelmiştir.
Osmanlı belgeleri ve tapular gibi belgelerin yurtdışına çıkarılması yasaktır.
Osmanlı belgelerini bulundurmak yasaldır, ancak bu konuda emniyet ve kültür bakanlığı gibi kurumlar sorumludur.
38:44Tarihi Eserler ve Koleksiyoner Belgesi: Tarihi eser hükmünde olan eserler arasında parşömenler ve incirler bulunmaktadır.
Koleksiyoner belgesi yasal bir belgedir ve hangi branşta tarihi eser bulundurulacağına göre verilir.
Koleksiyoner belgesi alındığında, koleksiyonda bulunan tüm eserler kayıtlı bir şekilde elde bulunur.
39:40Sahte Eserler ve Dolandırıcılık: Paha biçilmez denilen eserlerin sahte olduğu ve dolandırıcılığı tetiklediği göz önünde bulundurulmalıdır.
Sahte eserler gazetelerde ve televizyonda sergilenirken, bilirkişi tarafından sahte olduğu tespit edildiğinde sahte kişiler serbest kalır.
Antik eserlerden bahsedildiğinde, koleksiyoner belgesi gereklidir, ancak Osmanlı eserleri ve el yazmaları için bu belge gerekmez.
41:03Koleksiyonerlerin Deneyimleri: Konuşmacı, Ergenekon terör örgütünden içeri alınma tehdidiyle karşılaştığını ve tarihi eser kaçakçılığı suçlamasıyla karşılaştığını anlatıyor.
Koleksiyonerler yıllarca topladıkları eserleri birer çocukları gibi görür ve bunları paylaşmak isterler.
Rahmetli Mehmet Şevket Ege ile birlikte mürekkep hokkası gibi eserleri paylaştıklarını ve bu konuda latifeleştiklerini belirtiyor.
42:10Belge Sahteciliği: 1950 model daktilolar kriminal şekilde kullanılarak eski kağıtlar alınıp belgeler yazılabilir.
1970'li yıllarda gayrimüslimlerin kimsesi olmadığı ve Türkiye'de taşınamayan mallara sahtekarlık yapıldığı belirtiliyor.
Belge sahteciliği, eski eser sahteciliği gibi yapılmaktadır ve eski kağıtlar kullanılarak daktilo ile belgeler yazılabilir.
43:39Orijinal Belgeler ve Sahtecilik Örnekleri: Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün mühürlü ve devlet garantisi altında bir tapusu gösteriliyor.
Belgede Sultan Selim Camii Şerifi kapıcısı Hafız Hüseyin Efendi hanesi ve Çay Menzili gibi yerlerin bulunduğu belirtiliyor.
Belgede Dimitri'nin kargirhane, Hristo'nun arsası ve fırıncı Dimitri'nin hanesi gibi gayrimüslimlerin mallarının da yer aldığı görülüyor.
46:38Pul Sahteciliği: Pullar da basit bulunabilir ve Osmanlı'nın bütün kullanmış olduğu tamga pulları dönem dönem hepsi gösteriliyor.
Sadece kitap sahteciliği değil, belge sahteciliği de yapılmaktadır.
Boş kağıt veya çizili kağıt bulup aynı dönemin tarihinin kriminal parmak izlerini bulursanız, birine sahtecilik yapmak mümkündü.
46:58Tarih ve Belgelerin Doğruluğu: Napolyon'un "tarih, güçlünün yazmış olduğu büyük bir hikayedir" sözü, tarihin belgelere dayalı olmasına rağmen tamamen inanılmaması gerektiğini vurgulamaktadır.
Gizli örgütlerin önemli görevlerinden biri sahte belge üretmektir; bu belgeler arazi sahipliği, tarihi olaylar gibi konularda kanıt olarak kullanılabilir.
Belgelerin doğruluğunu kontrol etmek için cross-check (iki taraflı onay) yapmak gerekir; tek bir kaynakta bulunan bilgiler yeterli değildir.
49:27Sahte Belgelerin Örnekleri: Orijinal belgelerin taklidi yapmak oldukça kolaydır; örneğin Ruhban Okulu'nun arazi tapusu gibi belgeler sahte olarak üretilip devlete sunulabilir.
İstanbul Belediyesi'nin satın aldığı meşhur tablo, aslında 1800'lü yıllarda İtalya'da broşürlerde satılan bir gravür çalışması olabilir.
Müzayede evleri bile sahte belgeler sunabilir; kriminal sahada emniyet, jandarma ve devlet ileri seviyede olsa da, sahte belgeler üretmek için çeşitli teknikler kullanılabilir.
52:51Önemli Belgeler ve Arşivler: Osmanlı'nın Milli Güvenlik Kurulu kırmızı defteri, devletin patentinde olup içinde önemli bilgiler bulunmaktadır.
Abdülhamid Han'ın kara kaplı defterinde, Osmanlı'nın çöküşü ve yeni bir Türk devletinin kurulması gerektiği gibi cümleler bulunmaktadır.
Atatürk'ün Samsun'a çıkışının belgeleri, ilk olarak konuşmacı tarafından Türkiye'de yayınlanmış ve daha sonra doğrulanmıştır.
55:33Geçmişin Önemi: Geçmişimizi bilmezsek, bugünün anlamını ve hayat pahalılığının sebeplerini anlayamayız.
Arşivlerde saklanan bilgileri ve bugüne sirayet eden olayları anlamak için geçmişimizi bilmek gerekir.
Aynı kertenkele türünün farklı kaynaklarda farklı şekilde tanımlanması, geçmişimizi bilmeden kimlerin oyun yaptığını anlamamızı zorlaştırır.
58:01Tarih ve Gazeteler: Konuşmacı, kertenkele örneğiyle birlikte haberlerin önemini vurguluyor ve hayat pahalılığının derinliğini anlatacağını belirtiyor.
İngiliz biyologlarının sürekli aynı kertenkeleyi bulduğunu ve Osmanlı'da da benzer bir durumun olduğunu, Osmanlı Resimli Gazete Tarihi ve Launcher dergisinden bahsederek anlatıyor.
Konuşmacı, yüzlerce Osmanlı gazetesi ve Cumhuriyet dönemi gazeteleri topladığını, tarihin tekerrürden ibaret olduğunu ve aynı haberlerin tekrar edildiğini belirtiyor.
1:01:05Atatürk ve Güneş Dil Teorisi: Atatürk hakkında yazılan ilk kitabın 1923'te Ali Fuat Paşa'nın Osmanlıca yazdığı belirtiliyor.
Mustafa Kemal Atatürk'ün güneş dil teorisi ile ilgili çalışmalarının ve vefatının yakın zamanında Ali Fuat Cebesoy ile yaptığı görüşmelerin anlatılıyor.
Programın sonunda Mustafa Kemal Atatürk'ün beş yaşında daha önce hiçbir yerde görmediğimiz ve yayınlanmamış bir resminin gösterileceği belirtiliyor.
1:03:05Güneş Dil Teorisi ve Kültürler: Güneş dil teorisi, Mustafa Kemal Atatürk'ün önemli bir arayışı olarak tanımlanıyor ve Türklerin soyu ile ilgili çalışmalar yapıldığı belirtiliyor.
Tahsin Mayatepe'nin Meksika'ya gönderildiği, Türkçesi ile Anadolu Türkçesi ve Öztürk karşılaştırıldığı, kültürleri karşılaştırdığı ve rapor halinde yayınladığı anlatılıyor.
Türk kültürünün Kızılderili kültürü ile benzerlikleri olduğu, Kızılderili Seneca yerlilerinden Radni adlı reisin Bektaşiliğin nüanslarını anlattığı belirtiliyor.
1:05:01Doğu ve Güneş Sembolü: Horasan kelimesinin eski Farsça'da doğu anlamına geldiği, Anadolu'nun eski Yunanca'da doğu anlamına geldiği belirtiliyor.
Doğu'nun güneşin doğduğu yer, güneşin çocukları, bilginin aktığı yer olduğu ve Yahudilerde mabetlerinde doğuya bakan mizrah denilen bir yerin olduğu anlatılıyor.
Tahsin Mayatepe'nin raporlarının sansürlenmiş olduğu, dini ritüelleri İslam dinine bağlamaya çalıştığı ve Atatürk'ün kültürel, soy ve tarih birlikteliği arayışında olduğu belirtiliyor.
1:06:49Atatürk'ün Savaşları: Mustafa Kemal'in Kurtuluş Savaşı ile birlikte iki savaş kazanmak istediğini, birincisinin Truva'nın öcünü almak olduğunu belirtiyor.
İkinci savaşın ise medeniyetin Yunan'dan başlamadığını ve Doğu medeniyetlerinin ilkel olmadığını, bilginin doğudan geldiğini ve Türklerin bilginin merkezinden gelip batıya aktardığını ispat etmek olduğunu anlatıyor.
Güneş dil teorisi üzerine Mustafa Kemal'in kazanmış olduğu batıya karşı ikinci büyük savaşın kendisi olacağını belirtiyor.
1:08:55Doğu Akdeniz ve Türk Devleti: Konuşmacı, Doğu Akdeniz meselelerinde muhalefetin varlığını ve "bizim Doğu Akdeniz'de ne işimiz var" gibi saçma sapan düşünceleri eleştiriyor.
Türk ordusunun ve devletinin her yerde olması gerektiğini, bilimsel ve teolojik anlamda neden gerekli olduğunu, enerji yatakları gibi konuların önemini vurguluyor.
Geçmişin önemini ve belgelerin kamuoyuna açıklandığı zaman izleyicilerin bu programlara gerek olup olmadığını sorgulayabileceklerini belirtiyor.
1:09:48Hititlerin Keşfi: 1882'de Bergama'dan gelen din adamları Boğazkale tarafında gezi yaparken, finansör bularak kazılardan çıkan eserleri incelttiriyorlar.
Theodore Makridi Bey gibi arkeologlar, Sümerce'ye benzeyen bir tablet getiriyorlar ve incelemeler sonucunda bu tabletin Hititlere ait olduğunu öğreniyorlar.
Eski Ahit'te ve İncil'de Hitit bilgisi çok yönlü ve ayet olarak çıkmayınca, bu tabletin keşfi büyük heyecan yaratıyor.
1:12:16Tevrat'taki Hitit Bahsi: Tevrat'ta Sara'nın ölümü anlatılıyor: Sara, Hz. İbrahim'in eşidir ve Kur'an'a göre peygamberin annesidir.
Sara'nın Kenan ülkesinde (bugün Herron denilen Kiriyat Arbada) öldüğü ve İbrahim'in onun ölüsünün başına gittiği belirtiliyor.
İbrahim, Hititlilere "ben aranızda konuk ve yabancıyım" diyerek mezar yapabileceğim bir toprak satın almak istiyor.
1:13:36İbrahim'in Hititlerle İlişkisi: Hititliler, İbrahim'e "sen aramızda önemli bir beysin, ölünü mezarlarımızın en iyisine göm" diyorlar.
İbrahim, Hititlerin önüne eğilerek "eğer ölümü gömmemi istiyorsanız, benim için ricada bulunun" diyor.
İbrahim, Efron'un tarlasının dibindeki Makbele mağarasını satın almak istiyor ve fiyatı neyse eksiksiz ödeyeceğini söylüyor.
1:15:00Sara'nın Mezarı: Sara, Hz. İbrahim'in eşi ve İshak peygamberin annesidir, Hebron'da gömülü olduğu bilinmektedir.
Konuşmacı, Sara'nın gerçek mezarının İbrahim Camii'nin altında olmadığını iddia ediyor.
Tevrat'ta İbrahim'in Sara'yı Hititlerin başkentine yakın bir mağaraya gömdüğü belirtiliyor.
1:19:15Mezar Bağış Belgesi: Tevrat'taki ayete binaen, Hititlerin başkentine yakın bir mezar bağış belgesi bulunmaktadır.
Bu belge bir kil ve bugün Hattuşa Müzesi'nde sergilenmektedir.
Belgenin arka yüzü ve ön yüzü olmakla beraber, mühür vurulmuş ve mezarın satıldığına dair kanıt olarak Türk Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.
1:19:56Hititliler ve Doğu Akdeniz Meselesi: Konuşmacı, Eski Ahit'teki İshak yaratılış bölümündeki ayetleri ele alarak Hititliler meselesini ele alıyor.
Eski Ahit'te "Sınırlarınız çölden Lübnan'a, Büyük Fırat Irmağı'ndan bütün Hitit ülkesi dahil batıdaki Akdeniz'e kadar uzanacak" ifadesi yer alıyor.
Konuşmacı, bu ifadenin Türkiye topraklarının hemen hemen tamamını kapsadığını ve Hititlerin başkentinin Çorum'un Boğazkale ilçesindeki Hattuşa olduğunu belirtiyor.
1:24:22Hititlerin Kültürel Etkisi: Hitit tabletlerinde "Önce ekmek ye, sonra su iç" yazısı bulunuyor ve Türklerin Anadolu kültürü vardır.
Ekmek yere düşerse öpüp başa koyma geleneği Hititlerden kalmadır ve bugün de Türkçe'de konuşulan otuz'un üzerinde dilde ve geleneksel kültürde Hitit geleneği sürmektedir.
İbrahim'in Hitit topraklarında Sara'nın mezarına gömüldüğü ve konuk olarak gittiği belirtiliyor.
1:25:11Doğu Akdeniz ve Mavi Vatan Meselesi: Hititliler konusu Türkiye'yi çok yakından ilgilendiriyor ve Doğu Akdeniz'deki mavi vatan meselesi bu bağlamda önem kazanıyor.
Libya'da çizilen sınırın Yunanistan'ın tam karşısına düşmesi, Türkiye'nin Akdeniz'de üs kurması gerektiğini gösteriyor.
Konuşmacı, İsrail'in kuruluş aşamasında İstanbul'da çıkan yangınların belgelerinin olduğunu belirtiyor.
1:26:26Türkiye'nin Stratejik Hedefleri: Türkiye'nin askeri harekatını genişletmesi gerektiği, Suriye'de siyaseten yanlışlıklar yapıldığı belirtiliyor.
Akdeniz'in doğusu ve batısında Türk devleti olarak olmak gerektiği vurgulanıyor.
Kıbrıs meselesinin ve Rum kesiminin yaptığı meselelerin dönüp dolaştığı, adamların bir megalo iddiası olduğu belirtiliyor.
1:27:42Hz. Süleyman ve Hititler: Eski Ahit'te Uriya adında bir Hititli kadın ve oğlu Adolye (Süleyman'ın annesi) Bat Şevva'nın Hititli olduğu belirtiliyor.
Yahudiler, Davut ve Süleyman'ı ayırıyor; Davut'u kendi İsrailoğulları'ndan, Süleyman'ı ise Hitit kökenli olarak görüyorlar.
Yahudiler, Süleyman'ı büyücü olarak tanımlarken, Kur'an-ı Kerim'de Süleyman'ın bir büyücü olmadığı belirtiliyor.
1:29:16Süleyman'ın Soy Konusundaki Önemi: Kadim Türk bilgilerinde Süleyman'ın bu toprakların insanı olduğu söylenir.
Savaşların olduğu dönemde soy konusu çok önemlidir; bir kral esir edilip başka bir ülkenin eşi olabilir, ancak kendi gemisini bulup tekrar kral olabilir.
Yahudilikte soy kavramı çok önemlidir, anneden yürüyen bir soy silsilesi vardır ve Süleyman'ın Hititli bir annenin çocuğu olduğu belirtilir.
1:33:04Hititliler ve Anadolu'nun Önemi: Hititlilerin başkentleri Çorum ilinin Boğazkale ilçesinde bulunmakta ve yüz yıldan beri kazılar sürmekte.
Hz. İbrahim bu topraklardan başladığı için bu dinin vaat edilmiş toprakları da başlanan yerde olması gerekir.
Anadolu, Ortadoğu'nun ortasında bulunmakta ve birçok Anadolu inancını barındırmakta, bu bir hazine üzerinde oturmak demektir.
1:35:49Kanonik ve Apokrif İnciller: Apokrif kelimesi, kanonik olmayan, İncil kabul edilmeyen kutsal metinlere verilen isimdir.
Cosmos İncili, Meryem İncili gibi yüzlerce kabul edilmeyen İncil metni bulunmaktadır.
Kitab-ı Mukaddes'te yer almayan tüm metinlere de apokrif kitaplar denir.
1:37:13Cosmos İncili ve Ahit Sandığı: Cosmos İncili, Hindistan seyyahı Cosmos'un (M.S. 6. yüzyılda yaşamış) yazdığı apokrif bir metindir.
Cosmos, eserinde evren modelini çizmiş ve bunu Musa'nın ahit sandığı içinde betimlemiştir.
Cosmos, Sina Yarımadası'ndaki Katarina Manastırı'nda Musa'nın ahit sandığının bulunduğunu iddia etmiş ve binlerce el yazması kitap toplamıştır.
1:41:27Ahit Sandığı ve Semboller: Konuşmacı, sembollerle ilgilendiğini ve evreni betimleyebileceğini belirtiyor.
Gösterilen resimlerde dağ gibi bir yapı ve zemindeki çıkıntılar vurgulanıyor.
Beş numaralı resimde üstten görünüm olduğu için kroki yukarıda bir tane daha çizgi var.
1:42:46Ahit Sandığı'nın Önemi: Tevrat'ın anlatımıyla Ahit Sandığı'nın farklı bir anlatımı olduğu belirtiliyor.
Ahit Sandığı sadece Türkiye'de değil, dünya genelinde ilgi odağı.
Gösterilen resim bir harita olup Ortadoğu ve Mısır'ı baz alıyor.
1:43:38Ahit Sandığı'nın Tevrat'taki Anlatımı: Tevrat'a göre Ahit Sandığı Babil İmparatorluğu döneminde Kirjat Cihalimden Kudüs'e getirilmiş.
Sandıkta On Emir'in olduğu, Magna'nın ve Harun'un asasının bulunduğu belirtiliyor.
Tevrat'ta Ahit Sandığı'nın bir tapınağa konulduğu, daha sonra kaybolduğu anlatılıyor.
1:44:14Ahit Sandığı'nın Diğer Kaynaklardaki Yeri: Tevrat, Eski Ahit veya bugünkü anlamıyla Kitabı Mukaddes olarak tanımlanıyor.
Kur'an-ı Kerim'de Bakara Suresi 248. ayette "tabutu sekine" diye geçiyor.
Avrupa'da "İncil'in Kayıp Bilimi" adlı belgesel yapılmış ve Ahit Sandığı'nın uzaylılar tarafından getirildiği iddia edilmiş.
1:44:54Ahit Sandığı'nın Prototip Yapımı: Konuşmacı Ahit Sandığı'nın birebir boyutunda bir prototipini yaptığını belirtiyor.
Yakın zamanda önemli bir sürpriz getireceğini söylüyor.
Tevrat'taki anlatım Yahudiliğe göre bir inanç kaidesi olarak kabul ediliyor.
1:45:50Ahit Sandığı'nın Efsaneleri: Ahit Sandığı'nın yıldırımlar çarpması, iplerin bağlanması gibi efsanelerle anlatıldığı belirtiliyor.
Konuşmacı, Ayasofya'nın yapılımında Kerapin meleklerinin olduğu ilk defa Türkiye'de yayınladığını söylüyor.
1900'lerin başında ve 1890'lı yıllara ait bir kartpostada Ayasofya'nın tamiratı ve içindeki Kerapin melekleri anlatılıyor.
1:47:55Ahit Sandığı'nın İslam'daki Yeri: Ahit Sandığı'nın varlığına inanmak İslam'a aykırı düşünülmemeli.
Ahit Sandığı'nın bulunup bulunmadığı ve nerede olduğu en büyük problem.
Kıyamet dönemine doğru Ahit Sandığı'nın ortaya çıkacağı ve kıyametin başlangıcındaki en önemli enstrümanlardan biri olacağı belirtiliyor.
1:50:31Ahit Sandığı'nın Kullanımı: Konuşmacı, Ahit Sandığı'nın bir gün gelirse yeryüzünde bile kullanılmayacağını söylüyor.
Ahit Sandığı'nın uzaylılara karşı kullanılacağı görüşü belirtiliyor.
Ahit Sandığı'nın sadece ele geçirilmesiyle ilgili değil, nasıl çalıştığını, felsefesini ve sosyolojisini bilmek gerektiği vurgulanıyor.
1:51:34Ahit Sandığı ve Dağlar: Ahit sandığı konusu önemli olduğu için sohbet ediliyor ve Einstein'in evrenin bükülmesi fikri aklına geliyor.
Nuh Peygamber'in gemisi ve Sina Dağı ile ilişkili olduğu gibi, ahit sandığının da bir dağa işaret ettiği düşünülüyor.
Ahit sandığının içinde bulunduğu yeri de söylüyor ve yüksek bir tepede bulunduğunu belirtiyor.
1:53:14Dağların Tanrısal Anlamı: Kur'an'da "Cudi" kelimesi yüksek bir tepe anlamına geliyor ve tepeler, dağlar tanrısal işler ve oluşların gerçekleştiği yerlerdir.
Türklerde Tanrı'ya yakarışta bulunmak için Tengri dağlarına çıkılmışlardır.
En yüksek tepelerde tanrısal işler döner ve Tanrı'dan bahsedeceksen yerde arama, en yükseğe oturt.
1:54:04Ayasofya ve Ahit Sandığı İlişkisi: Justinianus, Ayasofya'yı yaptırdığı zaman Süleyman'ı geçmek istemiş ve kubbe yapısını Osmanlılar Ayasofya'dan almıştır.
Ayasofya'nın içinde değil, kendisi ahit sandığın gibi bilgi olabilir mi diye sorgulanıyor.
Doğu adamları, Horasan erenleri ve Luviler (Anadolu'da hüküm sürmüş ışık erleri) bilgi adamları olarak görülüyor.
1:55:49Ayasofya'nın Tarihi ve Korunması: 1453'teki fetih sonrası Ayasofya'nın kılıç hakkı mı yoksa fetih hakkı mı olduğu tartışılıyor.
Fossati'nin belgelerinde II. Mahmut döneminde yapılan restorasyonlarda kerapin meleklerinin üzeri kapatılmış ve "bir gün açılacak" denilmiş.
Atatürk zamanında getirilen bir profesör, Ayasofya'daki eserlerin korunması gerektiğini ve ileride teknik ilerleyerek gün yüzüne çıkarılacağını söylemiş.
1:57:51Ayasofya'nın Açılışı ve Gutenberg: Ayasofya'nın duvarları kemirenler ve tarihi esere zarar verenler pagan olarak nitelendiriliyor.
Konuşmacı, Ayasofya'nın açılacağını önceden söylemiş ve bunun gerçekleşeceğini belirtiyor.
Johannes Gutenberg, ilk matbaayı kuran Alman bir kuyumcu olarak bilinir ve 1447 yılında doğduğu söylenir.
1:59:48Gutenberg'in Baskı Tekniği ve Sırları: Gutenberg'den önce de baskı tekniği vardı, örneğin ağaca kazılmış harflerle baskı yapılmıştı.
Gutenberg 1478'e kadar olduğu söylenen hayatında bu tekniği kağıda basmayı bulmuş veya geliştirmiş.
Gutenberg ilk İncil basmış ve Martin Luther gibi önemli okültistlerle ilişkili olduğu düşünülüyor.
2:02:20Gutenberg ve Matbaacılık: Erfurt Üniversitesi'nden Gutenberg, Almanya'dan gelen önemli bir aydınlanmış kişidir.
Gutenberg bir kuyumcu, matbaacı ve yayıncıdır; kuyumculuk mesleğiyle birlikte Yahudilik ve ezoterik bilgiler de içine girmiştir.
Gutenberg için en önemli semboller hermetik bilgilerdir ve kitaplarının nişlerinde bu semboller görülebilir.
2:03:36Gutenberg Matbaasının Eserleri: Gutenberg matbaasının basmış olduğu kitaplar taş baskılar ve bakır baskılar olup, mürekkeplerle basılmıştır.
Gutenberg matbaasının iki eseri okültüs ve simya üzerine yazılmıştır.
Matbaacılıkta kullanılan kitaplar tersten basılmıştır, ciltleri ters yapılmıştır.
2:05:40Mısır Tılsımları: Mısır'dan gelen Ra'nın gözü gibi mezar tılsımları, en az dört bin senelik orijinal papirüs parçalarıdır.
Bu parçalar tarihi eser döneminde Mısır'ın yağmalanan mezarların başlarından veya köşelerinden sökülmüştür.
Son dönemde Mısır'daki mumyaların hanedanının dışında bir grubun mumyası olduğu tartışılmaktadır.
2:07:23Gutenberg ve Simya İlişkisi: Gutenberg metal alışımı konusunda ustalığa ulaşmıştır, bu da simya ile yakından ilgilidir.
Tipo baskı yapabilmek için klişe oluşturmak gerekir ve bu alışım kağıda zarar vermeden mürekkebi aktarmalıdır.
Kuyumcular özellikle Mardin ve Trabzon'da kadim Süryani geleneğinin telkari geleneğine sahiptir.
2:09:47Türk Bayrağı ve Namık İsmail Bey'in Tamgası: Konuşmacının yakasındaki broş, Şanlı Türk bayrağı ve ayyıldızdır, devletin sembolüdür.
Namık İsmail Bey'in 1925'te bir yarışma üzerine birinci seçilen Türkiye Devleti'nin tamgası vardır.
Bu tamgada bozkurt, gökbörü, meşale aydınlığı ve ayyıldız bulunmaktadır.
2:14:24Türkiye'nin Tamga Tarihi: Türkiye Devleti'nin ilk tamgası Cumhuriyet'ten önce, Cumhuriyet'ten sonra ise 1925'te Namık İsmail Bey'in çizdiği kalkanlar, mızraklar, bozkurdun ok üzerinde yürümesi, şanlı ay yıldızlı bayrak, meşale ve zeytin dalı sembollerini içermektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin birinci meclis tutanakları, Osmanlıca bilen izleyiciler için kalın bir kitap olarak tanıtılmaktadır.
2:16:11Teşkilatı Türk'ün Tamgası: İç içe geçmiş üç hilal ve ayyıldız sembolü, Teşkilatı Türk'ün tamgasıdır.
Bu sembol, sosyal medyada Teşkilatı Mahsusa'nın arması olarak yayılmış, ancak aslında Milli İstihbarat Teşkilatı'nın kullandığı sembollerden biridir.
Bu sembol, binlerce yüzük, armalar, hediyeler ve süs eşyaları olarak yapılmıştır.
2:18:23İstihbarat Belgelerinde Tamga Kullanımı: İstihbarat belgelerinde iç içe geçmiş hilal sembolü kullanılmıştır.
Bu sembol, "birinci dereceden gizlidir" anlamına gelir ve zarflarda gönderilir.
Resmi devlet arması olarak 1925'te Namık İsmail Bey'in yapmış olduğu devlet armasıdır, ancak revaçtadır.
2:21:02Ay Yıldızının Kültürel Anlamı: Ay yıldızı, Türkiye Devleti'nin bir sembolüdür ve dünyada Türkler ve Türk milleti ile ilişkilendirilir.
Ay yıldızı, Tunus, Pakistan gibi ülkelerde de kullanılsa da, akla Türkler ve Türkiye Cumhuriyeti devleti gelir.
2:22:19Teşkilatı Mahsusa'nın Kanunları: Teşkilatı Mahsusa'nın bir fermanı, Kuvayi Milliye'ye hangi köye, hangi kasabaya savaş esnasında girip askerlere yardım edilmesi gerektiğini belirtmektedir.
Bu kanun, Moğol geleneğinde de vardır ve asker, ulak gibi yolda kaldıysa köylü bakar, devlet ona iaşesini ve parasını öder.
Bu bilgiler Osmanlı döneminden başlamış ve 1842'de yargılananlar, ücretler ve uymayanların cezalandırılması konusunda belgeler bulunmaktadır.
2:24:37Türk Geleneğinde Semboller: Ok ötükeni doğuyu gösterir ve eski bir pusula olarak kullanılır.
Bu pusula en azından bin senelik olup, üzerinde gök gözlemleri yapabilecek ölçüm hesapları çizelgesi vardır.
Eski kitaplarda doğu, şarki anlamında değil, bilginin aktığı yer anlamında kullanılmıştır.
2:26:19Türk Sembolleri ve Anlamları: Doğu sembolü, bugünkü ata toprakları olan Asya'yı göstermektedir.
Ayyıldız, Anadolu'daki Türk mukavemet ve kültürünü, birlikteliğini temsil etmektedir.
Gökbörü, Türk milletinin sembolüdür ve Hanlar savaş tekniklerini kurtları gözlemleyerek almışlardır.
2:26:48Kurt ve Devlet Sembolleri: Kurt taktiği, Turan taktiği ve kurt boğma taktiği olarak bilinir ve Atatürk de Sakarya Meydan Savaşı'nda aynı taktiği uygulamıştır.
Kurt, Türk milletinin sembolüdür; pars ise devletin sembolüdür.
Kırmızı renk, şehitlerin kanını sembolize etmektedir.
2:27:42Türk Sembollerinin Anlamları: Zeytin barışı temsil eder.
Altındaki kalkan, Türk milletinin haremi ismetini ve çelik gibi yüreğini betimler.
Mızraklar, meşale aydınlığı, bilimi ve en üst muasır medeniyetleri sembolize eder.
2:28:12Ergenekon ve Semboller: Ergenekon destanını anlatan, betimleyen bir pul vardır.
Gökbörü, her gökbörü değil, kutsaldır ve bugünkü kurt dediğimiz aslında orijinali börüdür.
Devlet bu sembolleri pullarda ve paralarda kullanmıştır.
2:29:31Yunan Dini ve Sanat: Yunan dininin bize devam ettiğinin göstergesidir.
Yunan dini, Aristoteles, Platon ve Sokrates'ten gelen eski Yunan sitelerindeki insan bedeni üzerinde yapılan çalışmalardır.
Michelangelo'nun Yaratılış tablosunda Tanrı ve Adem çıplak olarak betimlenmiştir.
2:31:39Anadolu Sanatı ve Çıplaklık: Anadolu sanatı çok farklıdır ve binlerce yıllık sanatında çıplaklık yoktur.
Hitit heykellerinde elbiseler, ayakkabılar ve böğürtler vardır.
Anadolu'nun özünde insan vücudunun teşhire yönelik bir betimleme yoktur.
2:34:48Arkeoloji ve Sanat: Arkeologlar bir eser bulduklarında, onunla ilgili bilgileri yoksa üzerine hikaye yazarlar.
Göbeklitepe gibi kazılarda tapınak mı değil mi diye sorgulandığında hemen dini öğe yapıştırılır.
Yunan din inancı aslında pagan (köylü anlayışında) bir inanca sahiptir.
2:36:35Edward Munch'un Çığlık Tablosu: Edward Munch, 1893 yılında Norveçli bir ressam olarak meşhur "Çığlık" tablosunu yapmıştır.
Tablo, Karakota Yanardağı'nın patlamasından sonra göğün kızıllığa ulaştığını ve insanların cinnet geçireceğini betimlemektedir.
Yanardağ patlaması 1883 yılında gerçekleşmiş ve haftalarca gökte kızıllık oluşmuştur.
2:37:44Afyon'daki 3000 yıllık Eser: Afyon Bolvadin'de çıkan 3000 yıllık bir eser, Bolvadin Müzesi'nde sergilenmektedir.
Bu eser, Edward Munch'un "Çığlık" tablosunun birebir benzeri olarak tanımlanmaktadır.
Eserde çıplaklık ve korku imgeleri bulunmaktadır.
2:39:14Sanat Anlayışı ve Sosyopsikolojik Analiz: İnsanlık tarihinde felaket durumunda korku imgeleri ve piktogramlar kullanılmıştır.
Anadolu'da 3000 yıl önce yanardağ ile ilgili betimlemeler yapılmıştır.
Anadolu'da 6000 yıl önce Koçköyük'te ve 3000 yıl önce Bolvadin'de benzer buluntular bulunmuştur.
2:41:29Anadolu'daki Sanat Anlayışı: Anadolu'daki sanat anlayışına dikkat edildiğinde, bugün birçok sanat faaliyetinden ötelenmişizdir.
İslam'ın yanlış algısı, resim yapmanın günah olduğu düşüncesi sanattan uzaklaştırmıştır.
Anadolu kadınlarının elbiselerinde, halılarında ve kilimlerinde çiçekli, böcekli, yapraklı motifler bulunmaktadır.
2:43:41Sanatın Gelişimi ve Teknikler: Anadolu'da 3000 yıl önce yapılmış eserlerin ispatı bulunmaktadır.
Munch'un tablosu çok basit bir çizim olarak değerlendirilmektedir.
Sembol tekniği, anlatım dili olarak kullanılmıştır ve bu tablo ortaokul çocuğu tarafından yapılabilecek bir eser olarak görülmektedir.
2:45:17İnsanlık Hikayesi ve Eserler: 1900'lerin başında maske takılıyordu, pandemi döneminde maske meşhur oldu ve toplum tarafından nefret edildi.
İnsanlık hikayesi, Kur'an, İncil, Bordo Tevrat gibi tüm kutsal metinlerin bize ait olduğu bir hikayedir.
İnsanlık tarihi en fazla 3000 yıllık bir serüven olarak kabul edilirken, dünya 4,5 milyar yıllık bir serüvene sahiptir.
2:47:53İnsanlık ve Ölümsüzlük Arayışı: Dünyada milyarlarca kitap vardır ve hepsi bir hikayenin, bir kanıtın peşindedir.
İnsanoglu ölümsüz olmak ve kendini var olduğunu kanıtlamak istemektedir.
İnsanlık kendi hikayesinin ne kadarını reddi miras yapmıştır, bu gerçektir çünkü kabul etmediği canının yandığı şeyler vardır.
2:50:21Ölü Diller ve Kutsal Metinler: Ölü diller, günümüzde kullanılmayan veya konjonktürel olarak kullanılmış olan dillerdir.
Hititçe gibi diller ticaret dili olmamış, sırlama bir kültürü var ve ifşa olmasını istememişlerdir.
Kutsal metinler içeren topluluklar vardır, örneğin Sabiiler gibi yıldızlarla ilişkili topluluklar.
2:53:05Kutsal Metinlerin Tefsirleri: Kasas Suresi 27. ayette Şuayb Peygamber'in Musa'ya kızlarından birini nikah teklif ettiği anlatılır.
Bazı tefsirlerde bu ayet tam anlaşılamamaktadır şeklinde yorumlanmaktadır.
Bu tür konuları sadece dini yönden değil, multi-disiplinler bir yaklaşımla ele almak ve tekrar yorumlamak daha doğru olabilir.
2:55:36Parşömen Kitaptaki Hikaye: Parşömen kitapta bir hikaye anlatılıyor: Bir bilge kavimden kaçarak bilgiyi çalar ve başka bir kavimde yaşlı bir bilge ile görüşür.
Yaşlı bilge, tuhaf varlıklar doğuruyor olan hayvanları sekiz yıl boyunca ıslah etmek için bilgiden ister ve karşılığında iki eş teklif eder.
Hikayede anlatılan sekiz hayvan, Kur'an-ı Kerim'de de "sekiz çift hayvan" veya "sekiz eş hayvan" olarak geçmektedir.
2:58:03Kur'an ve Eski Metinler Arasındaki İlişki: Kur'an'da Kasas Suresi 27. ayette, eski kitaplarda yasaklanan bir konunun Kur'an'a tefsir edilebileceği belirtilmektedir.
Konuşmacı, Kur'an'ın bir kişinin tekelinde olmadığını, ancak kurumsal olarak davrananların olduğunu vurgulamaktadır.
İman etmek için hikayeyi bilmek ve anlamak gerektiğini, bu sayede Kur'an'ın Kasas Suresi 27. ayetini daha anlamlı kıldığını ifade etmektedir.
2:59:57Bilim ve Kutsal Metinler: Parşömenlerdeki hikaye, Kur'an'ın Kasas Suresi 27. ayetini daha anlamlı kılmaktadır.
Konuşmacı, eski metinlerin referans alınacak bir şey gibi durmaması gerektiğini, ancak bilginin kendisinden yararlanılabileceğini belirtmektedir.
Evrensel bir inançtan bahsedildiğinde, Kur'an-ı Kerim'de "layıkellefullahu nefsen illa vüsaha" (hiç kimseye kaldıramayacağı yükü teklif etmeyiz) ifadesi vurgulanmaktadır.
1:03:24İnanç ve İman Arasındaki Fark: Konuşmacı, inanç ve iman arasındaki farkı vurgulamaktadır; inanmak ve iman etmek tam manasıyla tespit etmek anlamına gelmektedir.
Müslüman kelimesinin Arapça'da "Süleyman'ın adamı" anlamına geldiği, "selam" kökünden geldiği belirtilmektedir.
Müslümanlık ve müminlik arasındaki fark vurgulanmaktadır; Müslümanlık bir kavram olarak kullanılırken, müminlik daha derin bir anlam taşımaktadır.
1:05:18Mühür Kutusu ve Kutsallık: Mühür kutusu, birçok kurumda ve kuruluşta müdür, başbakan, cumhurbaşkanı ve kralın özel korumalık ve muhafazalık olarak bulunur.
Mühür, kişinin imzası veya patenti olarak kabul edilir ve kutsal bir yapıyı temsil eder.
Mühürlerin kutsaliyeti tanrısal bir vasıftır; asıl mührü vuran Tanrı'dır ve biz asıl mührü arayan varlıklarız.
1:06:19İslam ve Sanat İlişkisi: Anadolu erdeminden bahsedilirken, Türk dünyasının ötüken'den gelen bir kültüre sahip olduğu ve bu kültürün Anadolu'da harmanlandığı, Balkanlar'a da götürüldüğü düşünülürse, Anadolu insanının sanattan anlamadığı iddiası yanlıştır.
İslam'ın sanatla ilgili engellemesinin sebebi, İslam'ın yanlış algılanmasıdır; bugün de birçok tarikat, mezhep ve selefi akımlar bu konuları eleştirir.
Mühür meselesinde önce düşünce oluşur, sonra bu düşünce sembole dönüşür ve sembolün taşıdığı anlam çok önemlidir.
1:08:04Kur'an Yorumlaması ve Semboller: Bazı kitaplarda Kur'an-ı Kerim'in orijinal metnine uymayan yorumlar yapılmış, örneğin İsrâ Suresi 1. ayette Hz. Peygamber'in adı parantez içinde eklenmiştir.
Kur'an'ı ne eklenebilir ne çıkarılabilir bir kitap olduğu halde, mukaddesatı üzerinde oynamalar yapılmıştır.
Yılan sembolü, takımyıldızı ve serpentten bahsedilir; cennetten kovulan İblis'in cennete tekrar girmek için yılanın ruhuna girip içine girmesinden bahsedilir.
1:11:26Medusa Lahiti Hikayesi: Medusa lahiti konusu, Oktan Keleş'in belgelerinden çıkardığı bir meseledir ve bu haberi yayınladıktan sonra çok gündem olmuştur.
1453'te Fatih'in İstanbul'u fethiyle İstanbul Türklerin eline geçmiştir.
1456'da Venedik'ten gelen bir heyet, Sultan Fatih ile görüşmek istediğini beyan etmiş ve büyük bir hazineden bahsetmişlerdir.
1:14:43Venedik Heyetinin İddiaları: Venedik heyeti, Fatih döneminde değil, Abdülhamid Han döneminde de gelmiş ve bir lahitin içerisinde kutsal bir varlık olduğunu söylemişlerdir.
Bu hikaye Fatih döneminin belgelerinde değil, Abdülhamid Han dönemi belgelerinde anlatılmaktadır.
Konuşmacı, Osmanlı arşivlerini araştırmış ve Abdülhamid Han döneminde yapılan suikast belgesini ilk Türkiye'de yayınlamıştır.
1:16:30Fatih'in Lahiti Meselesi: Abdülhamid Han'a Fatih'in kabrinin türbesinin altında veya Medusa'da bir yerde olabileceği söyleniyor.
Pagan topluluklardan biri olduğu kesin olarak belirtiliyor ve Sultan şüpheleniyor.
İtfaiye, elleri güçlü kuvvetli tulumbacılar ve özel seçilen mevlana kapılılar, yenikaplar, fatihler, karagümrükler bir yarış içerisinde lahiti buluyorlar.
1:18:46Lahitin Açılması ve İçeriği: Lahit açıldığında içinden bir varlık çıkıyor ve bu varlık bir mumya olarak tanımlanıyor.
Mısır'dan getirilmiş bir mumya Topkapı Sarayı'na geliyor ve İstanbul'da Arkeoloji Müzesi'nde altı adet bulunuyor.
Bu mumya bir tarafı insan başı, diğer tarafı timsah kafası şeklinde olup, Abdülaziz döneminde İstanbul'a getirilmiş.
1:20:46Lahitin Bulunduğu Yer: Lahit bir müddet sonra Molla Fenari İsa Camii'nin şapelleri içerisinde bulunuyor.
Cami dört şapli olan dünyada etek kilise olarak literatürde geçer ve Bizans eski hanedanından mezarlar olduğu bilinmektedir.
Caminin altında bir mahzen ve Bizans hanedanının ölülerinin bulunduğu resmi kayıtlarda bilinmektedir.
1:22:03Lahitin Sonrası: Sultan, lahiti kapatıp ne olduğunu teşhis etmelerini emrediyor ve Abdülhamid Han bu konulara ilgi duyan bir padişah olarak pastörle yazıştırıyor.
Lahitin içinde hem lahit yok oluyor ve nerede olduğu belli değil, belki de kırdılar döktüler.
Lahitin içindeki varlığı da kaçırdıklarına dair yazışmalar var ve bu yazışmalar İtalya'ya kadar takip ediliyor.
1:23:55Vatikan İlişkisi: Bu işin Vatikan'da nihayete erdiği belirtiliyor ve Vatikan arşivlerinde ilgili belgeler bulunuyor.
Lahiti götürenler değil, Vatikan'ın bir şekilde İtalya'dan onu aldığı anlaşılıyor.
Gülhaç tarikatının bu lahiti ele geçirmek istediği ve Osmanlı'nın düşüş döneminde bunu alacaklarını bildikleri belirtiliyor.
1:27:32Gülhaç Tarikatı ve Vatikan İlişkisi: Gülhaç tarikatı İstanbul merkezli olan tarafı, limana kadar getirip oradan İtalya'ya götürmektedir.
Vatikan'ın pagan bir kuruluşla ilgisi olamayacağı düşünülse de, birbirlerine iş yaptırmış olabilirler.
Vatikan kendi adamlarına iş yaptırır çünkü çok daha güçlü bir kuruluş olduğu için.
1:28:17Abdülhamit Dönemi ve Devrimci Akımlar: Abdülhamit dönemini göz önüne alındığında, cumhuriyetçi akınların çok güçlü olduğu ve dünyadaki devrimlerin yapıldığı bir dönemdir.
Cumhuriyetçi aklın, Illuminati aklın çok güçlü olduğu bir dönemde, paranın elinde bulunduran yapı her şeyi yaptırabilir.
1:28:43Tersane-i Amire Kitabı: Konuşmacı ve Halil Özsaraç birlikte "Tersane-i Amire" adlı bir kitap yazıyorlar.
Kitap, Tersane İstanbul'un tüm hikayesini denizcilik tarihindeki anlatacak ve hem Osmanlı'nın hem Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihini de içerecek.
Konuşmacı, kitabın içine katkıda bulunmak isteyenlerin belgelerini paylaşmalarını istiyor.
1:30:38Osmanlı'nın Denizlere Hakimiyeti: Osmanlı'nın denizlere hakimiyet önemini kavrayamadığı ile ilgili Kanuni'nin hatası olduğu belirtiliyor.
Konuşmacı, Osmanlı'nın düşüş dönemi Kanuni ile başladığını ve dünyanın en zengin ülkesi olmasına rağmen okyanus gemileri yapamadığını söylüyor.
Portekizliler, İspanyollar, Hollandalılar ve İtalyanlar okyanusları hakim olurken, Osmanlı ikiye bölünmüş durumda kaldı.
1:31:56Türklerin Uzak Denizlere Açılmaması: Türklerin uzak denizlere açılmadığı, başta "Türkler karadır" felsefesi olduğu belirtiliyor.
Kutsal metinlere göre Türklerin uzak denizlere gitmediği, sebebi su çürümesi olduğu söyleniyor.
Diğer ülkeler su çürümesini çözmek için alkol döküyorlardı, ancak Osmanlı'da alkol haram olduğu için bu çözüm uygulanamadı.
1:33:17Osmanlı'nın Stratejik Hataları: Osmanlı'nın stratejik bir hata yaptığı, İtalya seferinden geri dönmeyeceğine dair bir hata olduğu belirtiliyor.
Kırım'ın muhakkak tutulması gerekli bir yer olduğu, Osmanlı İmparatorluğu'nun korkusu olamayacağı vurgulanıyor.
Okyanusu ele geçirenin insanlığı ele geçireceği ifade ediliyor.
34:07Hitit Resimleri ve Semboller: Konuşmacı, Hitit resimlerine bakarak, Hattuşa'daki yazılıkaya olarak bilinen on iki oymak meselesini ve Sümer'den geçen on iki yıldız meselesini ele alıyor.
Hititlerin bronz tabletleri, çivi yazısı usulünde Hititlerden kalmış tek bronz tablet olarak Ankara Arkeoloji Müzesi'nde sergileniyor.
Boğazkale'de bulunan ejderha figürü, Hititlerde önemli bir sembol olarak yer alıyor ve bu motif Türklerde ve Çinlilerde de bulunuyor.
37:57Hitit Motiflerinin Devamı: Hitit kabartmalarında geyiğin üzerinde hareket eden bir adam figürü, Anadolu geyikli baba motifinin kökenini oluşturuyor.
Hattuşa'da (Boğazköy, Çorum) bulunan yeşil büyük taş, enerjisi olduğuna inanılan Hititlerden kalan bir taş olarak tanınıyor.
İsrail'in Arkeoloji Müzesi'nin bahçesinde de aynı ebatta ve benzer şekle sahip bir taş bulunuyor.
40:22Hitit Damgaları ve Giray Han: Kırgızistan'daki Oğuz damgası (Tengri damgası) ve Hititlerin kullandığı aynı şekil, Kafkas ırkı ve Hurilerin birleşiminden yorumlar var.
Giray Han'ın Selim'e ait orijinal belgesi, Osmanlı Hanedanı'nın kırmızı suyu biterse Kırım Hanı mülke varis olduğunu ve bu belge kimde ise devleti yönetmeye muktedir olduğunu belirtiyor.
Giray Han, 1702'de ikinci kez han olmuş ve 1692'de İstanbul'a gelerek Hacı Selim Han olmuştur.
43:29Mustafa Kemal Atatürk'ün Beş Yaşındaki Resmi: Konuşmacı, Mustafa Kemal Atatürk'ün hiç yayınlanmamış, dünyanın hiçbir yerinde olmayan beş yaşındaki resmini ilk kez gösteriyor.
Fotoğrafta Mustafa Kemal, Mustafa Sabri Efendi'nin yanında oturuyor ve Mustafa Sabri Efendi, 1893'te Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü hocası ve Kemal ismini veren kişidir.
Konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi'ne Atatürk'ün mirasına sahip çıkmaları gerektiğini vurguluyor.
1:47:30Programın Kapanışı: Oktan Keleş ile gizemli soruların kanıtları gösterilmeye çalışıldı.
Bir dahaki hafta yeni konu ve konuklarla tekrar buluşulacağı belirtildi.
Bu haftanın sözü Platon'dan alınarak "Her yerde tek bir tarih vardır. O da güçlünün tarihi" şeklinde değiştirildi.
1:48:02Konukların Son Sözleri: Konuk, programda fırsat verildiği için teşekkür etti.
"Kitapların efendisi"nden "Kur'an mü'mine rahmet ve şifadır" sözüyle programı bitirdi.
Bengü Taşlardan "Türk de titreyip kendine gelsin" sözüyle program sonlandırıldı.
1:48:50Reklam: Oto ekspertiz ve daha fazlası garantiliraban.com kayıt dışına sunuldu.

Kayıt Dışı: Gizemli Sorular ve Tarihi Eserler

Yapay zekadan makale özeti

Yanıtı değerlendir