Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, İşük Üniversitesi İktisat Bölümü'nün düzenlediği bir akademik seminer serisinin ilk oturumunu göstermektedir. Seminerde Prof. Dr. Alp Erinç Yeldan, Prof. Dr. Sevil Acar Aytekin, Şükrü Ali Hoca, Ebru Boyvoda, Şebnem Şahin ve Ahmet Acar gibi akademisyenler yer almaktadır.
- Seminer, Türkiye ve Avrupa'daki yeşil dönüşüm sürecini, karbon emisyonları, iklim değişikliği ve yeşil ekonomi konularını ele almaktadır. Video, Avrupa Birliği'nin karbon emisyonları ve net sıfır emisyon hedefleri, Türkiye'nin karbon emisyonları, çevre vergileri, Avrupa'nın yeşil düzeni ve sınırda karbon düzenleme mekanizması gibi konuları kapsamlı şekilde incelemektedir.
- Seminerde ayrıca Türkiye'nin Avrupa Yeşil Düzeni'ne uyum sürecinde karşılaştığı zorluklar, farklı sektörlerde (çimento, demir-çelik, makina, kimya, otomotiv) karbon maliyetleri, olumlu ve olumsuz senaryolar, nükleer enerji tartışmaları ve tarım sektörünün sürdürülebilirliği gibi konular da tartışılmaktadır. Sunumlar, istatistiksel veriler ve ekonomik modeller kullanılarak Türkiye'nin yeşil ekonomiye geçiş sürecindeki durumu ve olası stratejileri analiz etmektedir.
- 00:01Yeşil Ekonomi Semineri Tanıtımı
- Işık Üniversitesi İktisat Bölümü'nün Yeşil Ekonomi Seminerleri serisinin ilk toplantısı düzenleniyor.
- Konuşmacılar Profesör Dr. Alp Erinç Yeldan ve Profesör Dr. Sevil Acar Aytekin, Türkiye'de ve Avrupa'da yeşil dönüşümü çok yönlü olarak ele alacaklar.
- Dekan Profesör Dr. Serhat Koloğlu, bölümün bu konuda daha fazla akademik çalışmalarda bulunmak ve kamuoyunda farkındalığı artırmak istediğini belirtti.
- 02:13Yeşil Dönüşümün Önemi
- Gezegenimizin karşı karşıya olduğu iklim değişikliği meselesi, insanlığı ve tüm canlıların yaşamını derinden etkileyen, vakit kaybetmeden önlemler alınmazsa gelecekte büyük tehlikeleri bekleyen bir kriz.
- Ekonomik faaliyetler, küresel ısınmaya yol açan etkilerin önemli bir kısmını oluşturuyor.
- Ekosistem ve ekonominin karşılıklı etkileşimini gözeten, gelecek nesilleri de göz önünde bulunduran alternatif ekonomik anlayışın gerekliliği küresel olarak kabul edilmiş durumda.
- 04:34Konuşmacılar Hakkında Bilgi
- Profesör Dr. Alp Erinç Yeldan, Boğaziçi Üniversitesi mezunu, Minnesota Üniversitesi'nde doktora yapmış, Kadir Has Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nde görev yapmakta ve uluslararası ekonomik kalkınma ekonomisi üzerine çalışıyor.
- Profesör Dr. Sevil Acar Aytekin, Boğaziçi Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölümü'nde öğretim üyesi, çevre ve doğal kaynaklar, iklim değişikliği, sürdürülebilir kalkınma üzerine çalışmalar yapmakta.
- 09:19Yeşil Dönüşümün İktisadi Boyutu
- Dünya'nın toplam karbondioksit emisyonları en son veriler itibarıyla 35 milyar ton, toplam sera gazı emisyonları ise 50 milyar ton düzeye ulaştı.
- Uluslararası Çalışma Örgütü'ne göre 2030'a kadar ısınmadan kaynaklanan işgücü kayıpları 80 milyon işçi istihdamına denk olacak ve bunun 2,5 trilyon dolarlık bir kayba yol açacağı belirtiliyor.
- Birleşmiş Milletler Çevre Programı ve IPCC'ye göre 1,5 santigrat derece için 2.900 gigaton karbon bütçesi gerekiyor, ancak 2035 gigatonu (yüzde 81'i) zaten harcanmış durumda, geriye sadece 550 gigaton kalmış.
- 11:53Karbon Emisyonları ve Avrupa Birliği'nin Hedefleri
- Paris İklim Anlaşması 2015'te 2 santigrat derece hedefi belirlendi, ancak daha sonra IPCC raporları 1,5 santigrat dereceye ulaşmanın acilen gerekli olduğunu vurguladı.
- Avrupa Birliği 2030'a kadar 1990'a göre %55 emisyon azaltımı hedefi belirleyerek net sıfır emisyonu 2050'de gerçekleştirmeyi amaçlıyor.
- Bu sadece emisyon düşürme stratejisi değil, aynı zamanda tarım, sanayi, enerji, ulaşım, hane halkı ve dijital ekonomik dönüşümde kapsamlı bir stratejiyi içeriyor.
- 13:32Karbon Emisyon Ticaret Sistemi
- Avrupa Birliği'nin en temel enstrümanı olan Karbon Emisyon Ticaret Sistemi, 2005'te kurulmuş olup, 11 bin sanayi ve enerji işletmesi ile 350 havayolu şirketi tarafından kullanılıyor.
- Sistem, 2013'te Avrupa Birliği toplam emisyonlarının %50'sini kapsarken, 2020'de bu oran %36'a düşmüş durumda.
- 2020 değerlerinde toplam emisyonlar %30 azalmış olsa da, bu azaltımın büyük kısmı enerji ve ısıtma sektöründe gerçekleşmiş, sanayi şirketleri ve havayolu şirketleri emisyonlarını azaltmamış veya artırmış.
- 16:53Karbon Piyasasının Sorunları
- Karbon Piyasası İzleme Merkezi'ne göre, 2008-2009 yılları arasında sanayi işletmelerinde 11 milyar, rafinerilerde ve petrokimyada 5 milyar, çimentoda 10 milyar, demir ve çelikte 16 milyar avroluk rastgele kar elde edilmiş.
- Bu karların çoğunun uluslararası denkleştirme ve artan maliyetlerin tüketiciye aktarılması sayesinde elde edildiği belirtiliyor.
- Sistem, kaynak transferi olarak nitelendirilirken, Avrupa sanayisinde ticari rant elde edildiği iddia ediliyor.
- 18:29Karbon Denkleştirme Mekanizması
- Shell gibi şirketler, müşterilerin kullandığı benzinin yarattığı karbon emisyonlarını Hindistan, Amazonlar ve Afrika'da ormanlaştırma projeleriyle dengelemeyi vaat ediyor.
- Türkiye sanayicileri de karbon satıcısı olma fikrine kapılmış durumda.
- Karbon piyasası, havayı soluduğumuz havayı ticarete sunarak para kazanma imkanı sağlıyor.
- 20:08Dünya ve Avrupa'daki Emisyon Değişimleri
- Avrupa'nın toplam emisyonları 1990'dan 2019'a kadar 6 gigaton'dan 4 gigatona düşmüş, ancak bu azaltmanın büyük kısmı 2009 krizinden sonra başlamış.
- Dünya genelinde emisyonlar artarken, Avrupa kendi içinde temiz bir coğrafya yaratırken, kirletici sanayilerin dünyanın kirlilik cennetlerine aktarılması ve çöpün gelişmekte olan ülkelerde pazarlanması gibi mekanizmalar kullanılıyor.
- Uluslararası Enerji Ajansı'na göre, Shell, Chevron, Exxon, British Petroleum gibi ulus ötesi şirketlerin küresel emisyonlarda %11'ini oluşturuyor ve bu şirketlerin iklim krizi masasında yer alması gerekiyor.
- 23:11Türkiye'nin Emisyon Durumu
- Türkiye 523 milyon ton karbon emisyonu ile dünyada düşük emisyon sorumluluğuna sahip bir ülke olarak görünüyor, ancak toplam emisyonların %1'i payına sahip.
- Türkiye'nin emisyon artış hızı dünya ortalamasını 2019 itibariyle geçmiş ve 2030'da Avrupa Komisyonu tahminlerine göre Türkiye, Ukrayna ve Rusya üç ülke Avrupa Birliği'nden daha fazla emisyon yaratacak.
- Türkiye'nin kişi başına emisyonları 2000'li yılların sonunda 18-19 ton arasında bir seviyeye ulaşmış, bu artış ithalata bağımlı, sermaye yoğun ve dış borç yaratıcı sanayileşme stratejisinin sonucu olarak görülüyor.
- 25:42Türkiye'nin Enerji İthalatı Sorunu
- Türkiye'nin toplam birincil enerji arzında yurtiçi payı 1990'dan %45-50'den %30'lara düşmüş durumda.
- Milli gelire oranla enerji ithalatı %5 seviyesinde olup, bu ithalat cari işlemler dengesindeki açığa neden oluyor.
- 2022'nin Nisan ayı itibariyle 12 aylık birikim olarak 25 milyar dolarlık cari işlemler açığı bulunuyor ve enerji ithalatı bağımlılığı sürece bu açığın kapatılması mümkün görünmüyor.
- 27:12Türkiye'nin Çevre Vergileri ve Emisyon Durumu
- Türkiye, OECD istatistiklerine göre çevre vergileri açısından OECD ortalamasının oldukça üstünde bulunuyor, milli gelirimizin %3-4'ünü oluşturan bu vergiler toplanıyor.
- Türkiye'de toplanan çevre vergileri, iklim değişikliği mücadelesine iktisadi enstrüman olarak kullanılmak yerine doğrudan hazine ve maliye bakanlığı tasarımlarına gidiyor.
- Türkiye'nin yaklaşık 523 milyon ton sera gazı emisyonuna rağmen, yüksek çevre vergisi toplandığı halde emisyonlarda herhangi bir azaltım kaydedilmiyor.
- 29:55Yeşil Ekonomi İçin Gerekli Adımlar
- Kömürden çıkış, net sıfır emisyonu hedef patikası için olmazsa olmaz koşul olarak görülüyor ve karbon fiyatlandırılması için gerekli.
- Karbonun istisnasız ve gerçekçi fiyatlandırılması gerekli, offset (kompensasyon) ve kredilendirmeye yönelik istisnalar asgari seviyede tutulmalı ve belirli bir süre içinde sonlandırılmalı.
- Sanayi, demir-çelik, çimento, ulaştırma gibi stratejik sektörler süreç başında istisnalar ile desteklenmesi gerekecek, ancak bu geçiş döneminin şeffaf ve belirli bir süreyle sınırlandırılması gerekiyor.
- 31:07Yeşil Ekonomi Sürecindeki Sorunlar ve Çözümler
- Karbonun fiyatlandırılması ve azaltım sürecinde kısa dönemde kayıplar olacak, kazanımların uzun vadeye yayılacağı anlaşılmalı.
- Devletin kamu politikaları aracılığıyla sosyal politika uygulayıcı, düzenleyici ve yatırımcı olarak önemli rol oynayacağı kabul edilmeli.
- Piyasanın kendi kendine optimuma ulaşacağı hayalinden vazgeçilmeli, hayali kapitalizm modelleri ve teknoloji beklentilerinden uzak durulmalı.
- 35:29Avrupa Birliği'nin Yeşil Düzeni ve Türkiye'nin Durumu
- Avrupa Birliği 2050'de iklim nötr olmak ve 2030'da 1990'a kıyasla %55 emisyon azaltımı hedefliyor.
- Avrupa'nın hedefi, sadece enerji sektörünün değil, imalat, ulaştırma, inşaat, gıda sistemleri ve tüketim-üretim biçimlerinin de dönüşümünü içeriyor.
- Türkiye'nin bu yeşil düzene uyum sağlaması için gerekli enstrümanlar ve senaryolar incelenecek.
- 37:55Avrupa Yeşil Düzeni ve Karbon Düzenlemesi
- Enerji yoğun sektörlerde sosyal ve ekonomik anlamda birçok topluluğu geride bırakma potansiyeline sahip dönüşüm için adil geçiş mekanizması ve finansmanı geliştirilmektedir.
- Avrupa Birliği 2005'ten beri kendi içerisinde karbon fiyatlama mekanizması uygulamaktadır ve emisyon ticaret sistemi ile üreticilerin maliyetlerini ve rekabetçilik düzeylerini etkilemektedir.
- Ürünün karbon yoğunluğu ve ticaret yoğunluğu farklı sektörlerde ETS'den etkilenme farklı şekillerde olmaktadır.
- 39:06Karbon Sızıntısı Riski
- Karayolu ve ulaştırma gibi sektörler AB içinde faaliyetlerine devam edip sorumlu oldukları karbon için maliyete katlanırken, demir, çelik, çimento gibi dış ticareti yoğun olan sektörler üretim tesislerini karbon düzenlemesi olmayan yerlere kaydırmaya meyilli olmaktadır.
- Bu durum "kirli tırnakları" veya "dibe doğru yarış" olarak bilinen iktisadi oteller altında incelenmekte ve AB'den üretim ve istihdam kaybına yol açmaktadır.
- Karbon düzenlemesi olmayan üretimin AB dışına kayması, emisyonların global düzeyde düşmemesine ve karbon sızıntısı oluşturmasına neden olmaktadır.
- 40:24Sınırda Karbon Uyarlama Mekanizması
- Maden, gıda işleme, tekstil, kağıt, petrol ürünleri, kimya ve çimento gibi sektörlerde yüksek karbon sızıntısı riski bulunmaktadır ve 52 ürün için ürün bazında referans emisyon değerleri belirlenmiştir.
- Sınırda karbon uyarlama mekanizmasının amacı, karbon fiyatlaması olan ve olmayan bölge veya ülkeler arasında ortaya çıkan karbon sızıntısını önlemektir.
- Bu mekanizma, ticareti yapılan malların üretiminde içerilen karbon maliyetleri arasındaki farkların sınırda uyarlama yöntemiyle giderilmesini amaçlamaktadır.
- 42:24Mekanizmanın Uygulanması
- Mekanizma önce kapsamlı emisyonlar (dolaysız emisyonlar) sonra kapsam iki (elektrik kaynaklı emisyonlar) şeklinde uygulanacaktır ve 2023-2026 yılları arasında geçiş dönemi uygulanacaktır.
- 2023-2026 yıllarında çimento, demir çelik, alüminyum, gübre ve elektrik ürünlerinin AB ithalatı bu mekanizmaya dahil olacak.
- Mekanizmanın fiyatı ETS fiyatı ile aynı olacaktır ve 2022 Ocak ayında 88 Euro/ton iken, son verilerde 81 Euro/ton olarak belirlenmiştir.
- 44:48Türkiye'nin Riskleri ve Etkileri
- Avrupa Yeşil Düzeni'nin sınırda karbon uyarlama mekanizması Türkiye'nin ihracatına kısıtlı kalan etkilere sahip olabilir.
- Döngüsel ekonomi regülasyonları da Türkiye'nin ihracatını etkileyebilir ve tekstil, hazır giyim, beyaz eşya, ambalaj gibi sektörlerde ürün standartlarının güncellenmesi gerekebilir.
- Türkiye 2018 yılında 520 milyon ton karbondioksit salınım yapmış olup, bunun 451 milyon tonu hane halkı ve atık hariç üretimden kaynaklı emisyonlardır.
- 48:48Sektörel Emisyonlar ve İhracat
- Türkiye'de en çok emisyon salan sektörler elektrik, ulaştırma, çimento, tarım ve demir çelik olarak sıralanmaktadır.
- Elektrik sektöründe emisyon yoğunluğu en yüksek olsa da AB ihracatı düşük düzeydedir.
- Türkiye'de karbon yoğunluğu ve AB ihracatı yüksek olan sektörlerin belirlenmesi önem taşımaktadır.
- 49:36Karbon Fiyatlarının Değişkenliği
- Karbon başına fiyat oldukça volatil bir resim sergiliyor; 2000'lerin başlarında sıfıra yakın, 2007-2008 krizinde de sıfıra yaklaştığı durumlar var.
- Son zamanlarda artış trendinde olan bu fiyat, Rusya-Ukrayna savaşı sonrası Şubat-Mart ayında çakılmış ancak tekrar artış trendine geçmiş durumda ve 80 avroya geçmiş.
- Türkiye'deki karbon maliyeti hesaplamaları gerçekçilikten uzak kalmış, sektörlerin 36 veya 56 avro fiyatıyla karşılaşacakları durumda.
- 50:22Sektörel Karbon Maliyetleri
- Sektörlerin AB yaptıkları ihracatın sera gazı emisyonları, hem kapsamlı hem kapsam iki olarak hesaplanıyor ve bu emisyonlarla fiyat çarpılarak karbon maliyeti belirleniyor.
- Çimento sektörü en yüksek maliyeti üstlenecekken, demir-çelik, makina ve kimya gibi sektörler de yüksek maliyetlerle karşılaşacak.
- Otomotiv ve yüksek elektrik tüketimi olan sektörlerde, 140-180 milyon avro civarında yüksek karbon maliyetleri görülebiliyor.
- 52:03Toplam Ekonomik Etki
- Çimento sektörünün toplamda %13,20'lük bir karbon maliyeti ile karşılaşabileceği öngörülüyor.
- Türkiye ekonomisine toplam maliyet 478 milyon avro olabilir, kapsam iki dahil edilirse 1,8 milyar avroya kadar çıkabilir.
- 50 avro senaryosunda maliyetler daha yüksek meblağlara ulaşacak ve oransal olarak daha fazla karbon vergisi ödenmesi gerekecek.
- 53:10Olumsuz Senaryo ve Çözüm Önerileri
- Karbon düzenleyici mekanizması hayata geçerse ve 36, 50 veya 80 avro senaryosu gerçekleşirse, Türkiye ekonomisi olumsuz etkilenecek.
- Türkiye'nin yeşil dönüşümüyle Avrupa Yeşil Düzenine ayak uydurması öneriliyor.
- Türkiye'nin 2015 Paris Antlaşması'na giderken %21 azaltım sözü vermiş, bu hedefi kendi içinde geliştirilecek bir karbon mekanizmasıyla sağlayabilir.
- 54:43Yeşil Dönüşüm Senaryosu
- Avrupa Birliği'nin ETS kapsamında toplanan rant gelirlerinin %50'inden fazlasının iklim dostu yatırımlara aktarıldığı görülmüş.
- Türkiye'nin yeşil düzeni uyumdan hareketle dünyaya verdiği pozitif sinyal, uluslararası girişin hızlanması ve 2021'den itibaren yıllık %1'lik enerji verimliliği artışının devam edeceğine dair varsayımlar yapılmış.
- Yeşil senaryo, 2030'da milli gelirde %2'lik daha yüksek bir büyüme ve %21'lik daha düşük karbon emisyonu sağlayabilir.
- 57:43Yeşil Düzenin Ekonomik ve Sosyal Etkileri
- Yeşil düzen, baz patikaya göre %3 daha yüksek gayri safi yurtiçi hasıla, daha düşük cari açık ve çok daha düşük sera gazı emisyonu sağlayabilir.
- Karbon fiyatlaması 30 veya 50 avro senaryosunda olsun, Türkiye'nin kendi iklim politikası geliştirerek vergi yükünü Türkiye'de tutarak dönüşüm için kullanabilir.
- Yeşil ekonomik düzen altında daha fazla sosyal refah sağlanabilir, sağlık ve diğer pozitif sağlık kazanımlarıyla hesaplanabilecek daha yüksek düzeylerde olabilir.
- 1:00:00Avrupa Yeşil Düzeni ve Türkiye
- Avrupa'nın yeşil düzeni politikası, Türkiye için bir risk gibi görünse de sektörler bunu fırsat olarak değerlendirebilirler.
- Çimento ve demir-çelik gibi en kirletici ve AB'ye en çok ticaret yapan sektörlerin hızlı bir şekilde kendilerini dönüştürmeleri gerekiyor.
- Dönüşümün maliyetlerine katlanmak zorunda olan sektörler, bu dönüşümü olumlu bir fırsat olarak değerlendirebilir ve ulusal ekonomide üretim ve istihdamı artırarak bu süreci devam ettirebilirler.
- 1:01:30Türkiye'nin Avrupa Yeşil Düzeni Çerçevesindeki Konumu
- Avrupa Birliği, kapsamlı ve adil bir dönüşüm olması gerekliliğini vurgulamaktadır.
- Sınırda karbon düzenleme mekanizması, Türkiye için özellikle AB ile en fazla ihracatı yapılan ve kirletici sektörler için önemli bir meseledir.
- Türkiye'nin bu uyum sürecini dışarıdan eklemlenmek yerine kendi içinden gerçekleştirmesi, ekonomik büyüklükler ve toplumsal refah açısından olumlu sonuçlar doğuracaktır.
- 1:03:38İktisat Bilimine Etkisi
- Yeşil ekonomi ve sürdürülebilirlik kavramları iktisat teorisi ve metodolojik tartışmalarda ön plana çıkmıştır.
- Çevre iktisadı perspektifi iktisatta yeni bir alan değil, ancak bu konunun gündeme gelmesi iktisat içindeki tartışmaları ve ana akım yaklaşımın temel varsayımlarını kritik bir perspektifle ele almayı teşvik edebilir.
- 21. yüzyılda paradigmasal dönüşümlere olanak verebilecek bir alan olarak değerlendirilebilir.
- 1:05:29Piyasa Ekonomisinde Karbon Fiyatlaması
- Karbonun sosyal maliyetini içerecek şekilde fiyatlanması kapitalist pazar ekonomisi içerisinde mümkün mü sorusu temelde konunun merkezinde yer alır.
- Var olan kaynakları marjinal dağıtmak yerine yeni kaynaklar, yeni tüketim kalıpları ve teknolojilerden bahsedildiğinde, piyasanın marjinal düzenlemeleri anlamını yitirir.
- Dinamik zaman çerçevesinde piyasanın regüle edilmesi gerekiyor, bu regülasyon kapitalist pazar ekonomisi içerisinde devlete veya teknokratlar grubuna atfedilebilir.
- 1:08:44Geleceğe Bakış
- Mevcut tüketim ve üretim kalıpları küresel ısınmayı engelleyecek boyutta değil, bunların dönüştürülmesi gerekiyor.
- Üretimin kısa dönemci hedefler yerine uzun dönemli sosyal fayda prensibine göre denetlenmesi ve yönlendirilmesi gerekiyor.
- İklim değişikliği baskısı arttıkça, karbon fiyatı yapsak da yapmasak da birtakım dönüşümleri mecburi olarak yapmak zorunda kalacağız, bu durumda iktisat biliminin çerçevesinde zorunlu olarak değişecek.
- 1:10:28Ekonomik ve Ekolojik Dönüşüm Tartışması
- Konuşmacı, sistemsel bir kriz olduğunu ve daha önce emek sömürüsü üzerinden ilerleyen kapitalist düzenin artık doğayı da kattığını belirtiyor.
- Yeşil düzen söyleminin farklı ideolojik bakış açılarıyla farklı cevaplar alabileceği soruları gündeme getiriyor.
- İktisat biliminin insan yönünü veya kar maksimizasyonu üzerinden ele alındığını, ancak geçiş aşamasında her şeyi olduğu haliyle bırakmanın iyi olmayacağınu vurguluyor.
- 1:14:04Nükleer Enerji Tartışması
- Konuşmacı, yeşil ekonomi ve dönüşüm tartışmasında nükleer enerjinin arka planda kalmış olduğunu ve temiz enerji olup olmadığı konusunda bölünmüş bir görüş olduğunu belirtiyor.
- Sevil Hoca, nükleer enerjiyi yenilenebilir olarak konumlandırmadığını ve tüm enerji tiplerinin yaşam döngüsü analizinde karbon yoğun olduğunu söylüyor.
- Nükleer enerjinin Türkiye için pahalı bir teknoloji olduğunu, girdisi ve teknolojisinin yerli olmadığını, ayrıca risk gerçekleştiğinde sağlık etkilerinin çok yüksek olduğunu vurguluyor.
- 1:19:00Nükleer Enerjinin Ekonomik ve Jeopolitik Yorumu
- Erinç Hoca, nükleer enerjinin riski gerçekleştiğinde geri dönüşü olmadığı için göze alınamayacak bir risk olduğunu belirtiyor.
- Nükleer enerjinin güneş ve rüzgar kaynaklı enerjiye göre çok daha az istihdam yaratacağını ve yatırım maliyetlerinin kat be kat daha fazla olduğunu söylüyor.
- Türkiye'deki nükleer uygulama biçiminin yurt dışından ithal teknoloji ve işgücü gerektirdiğini, enerji güvenliğini azaltmak yerine yeni enerji bağımlılıkları yaratacağını vurguluyor.
- 1:23:03Genetik Değiştirilmiş Gıdalar ve Tüketim Kalıpları
- Konuşmacı, tüketim kalıplarının değişmesi kavramının genetiği değiştirilmiş veya yarı doğal, yarı yapay besin zincirinin oluşmasına ne derece girebileceğini sorguluyor.
- Pesimist bir tablo karşısında, bu tabloyu değiştirmek için inovasyonlar ve teknoloji hamleleri gerektiğini, ancak bunların doğal doğadan uzaklaşmış olacağını belirtiyor.
- GDO'lu gıdaların yakın ve uzun dönemdeki sağlık etkileri konusunda henüz konsensus olmadığı, bu gıdaların zehirli olabileceği veya alternatif bir çare olabileceği belirsiz olduğu ifade ediliyor.
- 1:25:29Gıda Sisteminin Yeniden Şekillenmesi
- Gıda sorununa çözüm için var olan gıda sisteminin yeniden şekillenmesi gerektiği, örneğin İstanbul'da dünya ve Türkiye'nin her yerinden gelen gıdayı yerken, çevredeki yerel üreticilerden almanın daha iyi olabileceği belirtiliyor.
- Agroekolojik tarım ve organik tarım gibi sürdürülebilir tarım yöntemlerinin teknik olarak mümkün olduğu, Bilkent Üniversitesi'nden yayınlanan bir çalışmanın organik tarımın Türkiye'yi doyurabileceğini bulduğu söyleniyor.
- Genetik oynamadan önce var olan olası dönüşüm süreçlerini değerlendirmenin faydalı olacağı, küçük ölçekli tarımın kolay dönüşebileceğine dair soruların akla gelmesi gerektiği belirtiliyor.
- 1:30:02Yeşil Mutabakatı ve Küresel Rekabet
- Avrupa Yeşil ve Düzeni sadece karbon emisyonu düzeltmek değil, yepyeni bir teknoloji hamlesi olarak tasarlandığı ve Avrupa'nın küresel rekabet içerisinde kendi ekonomilerini dönüştürmek için tasarladığı bir üst yapı olduğu belirtiliyor.
- Avrupa'nın kirlilik cennetlerine (Çin, Hindistan, Afrika) demir-çelik, çimento gibi kirletici sektörleri aktarırken, kendi coğrafyasında daha az kirletici teknolojileri koruduğu ifade ediliyor.
- Karbon ticaret sisteminin finansal sistemde bir köpük olarak görüldüğü, soluduğumuz havanın ticari mal haline getirildiği ve bu sisteme kuşkuyla bakıldığı belirtiliyor.
- 1:34:27Fiyatlama Mekanizmaları ve Misilleme
- Konuşmacı, fiyatlama mekanizmalarını hayata geçiren ülkelerin artık çok fazla olduğunu ve bunu hayata geçirmeyenlerin en çok etkileneceğini belirtiyor.
- Fiyatlama yapmayan ülkelerin ekonomik güçlerinin nasıl kalacağı konusunda emin olmadığını, ancak Dünya Ticaret Örgütü kuralları içinde uyumluluk sağlanıyorsa başka mekanizmalar da mümkündür diye düşünüyor.
- Amacın küresel rekabet içerisinde konuşlanmak olduğunu vurguluyor.
- 1:35:47Demir-Çelik Sektöründe Kavramsal Sorular
- Konuşmacı, demir-çelik sektöründe kavramsal boşluklar olup olmadığını merak ettiğini belirtiyor.
- Demirin farklı amaçlarla kullanılmasının (örneğin okyanusların ısınmasına karşı önlem olarak demir tozunun kullanılması veya inşaat amaçlı kullanımı) fiyatlama mekanizmasında farklı muamele alıp almayacağı sorusunu sorguluyor.
- Konuşulan konunun henüz gelişen bir süreç olduğunu ve nihai haline ulaşmadığını, daha çok şeyin konuşulacağını belirtiyor.
- 1:37:14Seminerin Kapanışı
- Konuşmacı, konuşmacıya teşekkür ederek seminerin keyifli geçtiğini ve su gibi akıp gittiğini belirtiyor.
- Işık Üniversitesi İktisat Bölümü'nün bu seminerleri sürdüreceğini ve yeşil ekonomi seminerleri düzenleyeceğini, ayrıca araştırma laboratuvarları da kuracağını duyuruyor.
- Katılımcılara teşekkür ederek, bu seminerin ilk olması itibariyle özel bir yeri olacağına dikkat çekiyor.