Buradasın
Fütuhat-ı Mekkiye'den Kimya ve Mutluluk Üzerine Dini Bir Ders
youtube.com/watch?v=UauMlYhHkKAYapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, 5 Şubat 2017 tarihinde Bursa'da sunulan, Muhyiddin İbnu'l-Arabi'nin Fütuhat-ı Mekkiye'sinden alıntılar içeren bir dini sohbet formatındadır. Konuşmacı, kimya, mutluluk ve miraç kavramlarını ele almaktadır.
- Video, kimyanın doğal, ruhani ve ilahi bir ilim olduğu açıklamasıyla başlayıp, madenlerin altın olma isteği ve insan nefsinin terbiyesine benzetilmesiyle devam etmektedir. Ardından, göklere yükselen taklitçi ve akılcı iki ruh türünün deneyimleri, göklerdeki ilimler ve peygamberlerin mertebeleri anlatılmaktadır. Son bölümde Firavun'un boğulma anında imanı ve bunun dini anlamı açıklanmaktadır.
- Videoda ayrıca burçların ruhaniyeti, meleklerin varlıkları, tıp ilminin zahiri ve manevi yönleri, kemal derecesi kavramı ve insanın yaratılışı gibi konular da ele alınmaktadır. Konuşmacı, Muhyiddin İbnu'l-Arabi'nin görüşlerini aktararak, göklere yükseliş sürecindeki farklı mertebeleri ve bu mertebelerde edinilen ilimleri detaylı şekilde açıklamaktadır.
- 00:40Kimya Kavramı ve Özellikleri
- Kimya, mutluluk kimyasının bilinmesi konusunu ele alır ve fiziksel cisimlerden ölçülebilir ve tartılabilir bir bilgidir.
- Kimya, tek bir hakikat üzerinde gerçekleşen başkalaşmalarda ortaya çıkar ve doğal, ruhani ve ilahi bir ilimdir.
- İlahi isimlerin farklı anlamları ve çoğalması, kimyanın ilahi olduğu anlamına gelir.
- 02:04Kimya ve İksir Kavramı
- Kimya ilmi, iksir bilmektir ve iksir yapımı iki kısma ayrılır: başlangıçta bir zatı inşa etmek ve bir hastalık ve illeti gidermek.
- Örnek olarak madeni altına eklenen yapma altın veya dünya ve ahiret yaratılışı verilebilir.
- Tüm madenler tek bir köke ve asıla döner, bu asılda özü gereği kemal derecesine katılmak ister ki kemal altın olmaktır.
- 03:04Madenlerin Hastalıkları ve Altın Olma Süreci
- Madenler altın olma yolunda bir takım hastalıklarla karşılaşırlar, bu hastalıktan arınmış olan maden, altın olma elverişli duruma gelir.
- Hastalıklar zamanların farklılığından ve mekanların doğalarından kaynaklanır; yazın sıcaklığını, kışın soğukluğunu, sonbaharın kuruluğunu ve ilkbaharın yaşlılığını örnek verebiliriz.
- Madenin sıcaklık ve soğukluğu gibi yerle ilgili sorunlar da hastalıklara neden olur.
- 05:06Kükürt ve Civa İlişkisi
- Madene baskın gelen hastalıklar, yerin otoritesi onda hüküm sahibi olursa, kükürt veya civa olarak adlandırılan bir suret ortaya çıkar.
- Kükürt ve civa iki ebeveyndir ve bunların karışımından ve bir araya gelişlerinden çocuğa ilişen hastalıklar ortaya çıkar.
- Bu iki madenin kaynaşması tam ve saygın bir cevherin ortaya çıkması için gerekli olup, meydana gelecek şey altın olarak isimlendirilir.
- 06:04Altın Olma Sürecinin Metafizik Anlamı
- Bu asıl metafizik konusunda nefs doğada buhardır, anne-baba ise emir ve doğadır.
- Maddi cevherde heyulani cevherde hüküm suretlere aittir ve hastalık madene yerleşip onu kükürt ve civaya çevirdiğinde, doğanın itidal hükmünün dışına çıkartır.
- Kükürt ve civanın kaynaşması, özel madenin doğasının hükmü ve zamanın doğasının etkisini kabul etme hükmü ile bir araya gelir ve tıpkı fıtrat gibi doğru yol üzerindedir.
- 08:17İtidal Yolu ve Kemale Ulaşma
- Baskın olan unsur cevher üzerinde hüküm sahibi olur ve onu itidal yolundan uzaklaştırır.
- Kim itidal yolu olan erdemli, kamil ve altın şehre ulaşırsa artık eksiye dönüşmeyi kabul etmez.
- Nefis terbiyesinde de böyledir; mutmainne nefis mertebesine ulaştıktan sonra, artık o nefis mertebesinin sahibi aşağıya düşmez.
- 09:18Madenlerin Yaratılışı ve Burçların Tesiri
- Tam yaratılış altın demektir, yaratılışı tam olmayan ise diğer madenlerdir.
- Yedi hareketli gezegenden birinin ruhaniliği, onun idaresini üstlenir.
- Burçların tesiri tüm varlıklar üzerinde bulunur ve cennet ve cehennem hayatında da devam etmektedir.
- 09:57Burçlar ve Melekler
- Burçlar, görünüş itibariyle gezegen ve takımyıldız olarak nitelendirilirken, ruhaniyeti itibariyle her biri bir meleki ruhaniyete sahiptir.
- Bu meleklerin ruhaniyetleri, alemdeki varlıklara etki eder ve her varlık kendi istidadına göre bu etkileri alır.
- Güneşin ışığı eşit miktarda vururken, domates kızarırken biber yeşerir; benzer şekilde madenlerin suretini yedi gökteki feleğinde yüzen yıldızın meleği üstlenir.
- 11:45Meleklerin Rolü
- Alemde her ne vuku bulsa melekler vasıtasıyla gerçekleşir; vücudumuzda da gözümüzün görmesi, kalbimizin çalışması gibi işlevleri yerine getiren binlerce melek vardır.
- Muhyiddin İbnu'l-Arabi'ye göre cansız diye nitelediğimiz her şey canlıdır ve Allah'ı tesbih etmektedir.
- Madenlerde, bitkilerde, hayvanlarda ve insanlarda her yerde işlevlerini yerine getiren melek grupları vardır.
- 13:05Tıp ve Tedavi
- Tedbiri bilen arif, hastalığı bedenden uzaklaştırıp mutedil (istenen) duruma çevirmek için, feleğinde yüzen gezegeni gözlemleyerek uygun madene itimat eder.
- Tıp, insan vücudundaki fazlalığı eksiltmek ve eksik olanı arttırmak için edinilen ilmdir.
- Zahiri tıp hekimleri fiziksel sağlık için, manevi hekimler (mürşid-i kamiller) ise ruhani sağlık için bu ilmi kullanırlar.
- 15:03Doktor ve Maden
- Doktor, madende bulunan eksikliği artırmak veya fazlalığı eksiltmekle onu itidale getirir.
- Hastalığı iyileştirdikten sonra madeni korumak için doktor ona yardımcı olur ve altın suretini kazanana kadar doğru yol üzerinde yönlendirir.
- Maden altın suretini kazandığında doktorun hükmü altından çıkar ve artık tekrar aşağı düşemez.
- 18:18İksir ve Vekil
- Sanatkar iksir adı verilen bir varlık meydana getirip dilediği madeni cisimlerin üzerine taşımak isteyebilir.
- İksir, kendisini kabul eden madeni değiştirir ve bu maden artık iksirin hükmünü uygular; bu maden "vekil" olarak isimlendirilir.
- Vekil, diğer madenlerde etkili olur ve iksirin hükmünü uygular; örneğin demir veya kurşunu gümüşe, bakır veya gümüşü ise altına çevirir.
- 20:02Mutluluk ve Kemal İlişkisi
- Kimya denilen alandaki iki yöntem arasında hikmet irtibatı öğretmek için bu bölüm zikredilmektedir.
- Mutluluk kimyası veya kimyayı saadet olarak isimlendirilmesinin sebebi, bu alanda zorunlu olarak bir mutluluk bulunması ve Allah ehli olanların nezdinde bir ilave daha bulunmasıdır.
- Her mutluluk sahibine kemal verilmemişken, her kemal sahibi mutludur; cennet ehlinin hepsi mutlu ama hepsi kamil değildir.
- 21:24Kemal ve Halifelik
- Kemal derecesine ulaşmak asıl kaynağa benzemektir ve bu dünyada bilgi istidadının verisine göre gerçekleşir.
- Hz. Peygamber'in "Adamlardan pek çok kişi kamildir" hadisi, insanların sözünde kastedilen kemal değil, konuşmacının anlattığı kemalatı kastedmektedir.
- Kemalattan kasıt, insanın insan-ı kamil noktasındaki en üst noktaya ulaşabilmesidir ve bu maksat olan kemal halifeliktir.
- 22:51Halifelik ve Resul İlişkisi
- Allah'ın uğruna insanı yarattığı istenilen kemal halifeliktir ve Hz. Adem onu ilahi inayetin hükmü ile almıştır.
- Her resul halife değildir; resul davet eden bir davetçidir ve risalet derecesi özel anlamda tebliğdir.
- Resul emrine itaat etmeyende otorite sahibi değildir, görevi Allah'tan aldığı hükmü yasa yapmaktır.
- 23:46Halifelik Özellikleri
- Allah'ın resule kendilerine gönderildiği kimseler üzerinde hükümranlık yetkisi vermesi, halife yapmak ve halifelik demektir.
- Gönderilen herkes hükmetme yetkisine sahip değildir, kılıç verilirse ve fiilini uygularsa kemal ona aittir.
- Bu durumda ilahi isimlerin otoritesi ile ortaya çıkar ve bu kişi engeller, aziz kılar, hor eder, öldürür, diriltir, zarar ve fayda verir.
- 25:09Nebilik ve Halifelik
- Nebilik olmaksızın yönetici olarak ortaya çıkarsa, böyle bir halife değil, hükümdardır (melik).
- Sadece Hakk'ın kulları üzerine halife atadığı kimse halife olabilir, insanların kendisini görevlendirip biat ettikleri kimse halife değildir.
- Nefsler kemal makamına meşru bir yolla çalışarak ulaşabilirler, ancak nebiliği kendi imkanları ile elde edemezler.
- 26:05Nebilik ve Halifelik Takdiri
- Bazı insanlar nebiliğin kazanılmış olduğunu zannetmişlerdir, ancak nebilikte ilahi olacak hiç kuşkusuz ki yol kazanılır.
- İnsan kapıya vardığında kendisi için ne takdir edilmiş ise ona göre bulunur, kapıda ilahi tahsis vardır.
- Bazı insanlar için velilik, bazıları için nebilik ve risalet, bazıları için risalet ve halifelik, bazıları için sadece hilafet takdir edilmiş olabilir.
- 27:01Nefs ve İstidadlar
- Nefs, zatı bakımından ilahi takdirlerin ortaya çıkarttığı şeyleri kabul istidadına sahiptir.
- Nefslerin tek bir madenden yaratılmış olmasıdır, Allah "sizi tek bir nefsten yarattı" demiştir.
- Bedenin yaratılış istidadından sonra Allah "ona ruhumdan üfledim" demiştir, tek bir ruhtan üflenilen şeye üflenen sır gerçekleşir.
- 28:12Nefs ve Doğa İlişkisi
- Tikel nefsler babaları yönünden esasta temizdir ve onların varlığı doğal bedenin var olmasından sonra gerçekleşebilir.
- Doğa ikinci baba haline gelir ve karışık bir halde ortaya çıkar, çünkü unsurlardan oluştuğu için karışıktır.
- Madende oluşan beden insanın cismi konumundadır, madeni cesedin ruhu olan özellik ise insanın cismine ait tikel nefse benzer.
- 29:45Allah'ın Nefsi Halife Yapması
- Allah nefsleri beden üzerinde halife yapmış ve onlara bu durumun açıklanması, kendilerini yaratan bir yaratıcının olduğunun farkına varmalarını sağlamaktadır.
- Nefsi halife atayanı tanımak, onların yükümlülüğü olur ve bu tanıma arzusu kuvvetlenir.
- 30:26Elçi ve Akılcı Arasındaki Çatışma
- Nefsi halife atayanın yolunu ararken, bir şahıs varlıkta tikel nefslerin önüne geçer ve kendisini elçi olarak tanıtır.
- Bir kısmı elçiye uyanakken, diğer kısmı (akılcı) kendisinin de aynı bilgiyi bulabileceğini düşünerek elçiyi taklit etmeyi reddeder.
- Akılcı, elçinin bilgisinin Allah'ın bir tahsisi ile gerçekleştiğini iddia etmesini delilsiz bir iddiaya göre görür.
- 33:11İki Yaklaşım
- Elçiye uyan kişi, peygambere uyan ve yaratıcılarını bilme ile ilgili verdikleri haberde kendisini taklit edenlerdir.
- Akılcı ise bilgiyi teorik gücüne dayalı akli kanıtlardan alan kimse mesabesindedir.
- Öğretmen (elçi), kemale ve mutluluk derecesine ulaştıran yolu açıklamaya başlar ve bu açıklamayı akılcının düşüncesine göre yapar.
- 34:17Akıl ve Taklit Yolları
- Akıl yoluyla gidende bir yere kadar nefsinin terbiyesinde başarılı olunabilir, ancak bir noktadan öteye geçilemez.
- Akılcının bilgileri edinme ve nefsi terbiye etme yolları, vücudun durumuna göre hareket etmesi, gıdası, uykusu gibi konularda düzenlemeler yapmasıyla ilgilidir.
- Bu ilim ölçü ve tartı altına girdiği için kimya diye isimlendirilmiştir.
- 36:29Süluke Yolculuğu
- Akılcı, peygamberi taklit etmeksizin kendi başına öğrenme imkanı nedeni ile sevinir ve taklitçi arkadaşına karşı üstünlük olduğunu düşünüp gururlanır.
- Taklitçi ise muallimi taklitteki durumunu korurken, taklitçi olmayana göre ilave bir kazanım elde eder.
- İki kişi yaratıcısını öğrenmeye götürecek yolda süluke başlarlar; biri akıl yoluyla, diğeri taklit yoluyla peygamberin yolundan seyr-i süluke başlar.
- 37:11Mirac ve Seyr-i Sülük
- Mirac, akılcı ve taklitçi (peygambere uyan) iki kişinin unsurdan ayrışıp yedi kat göğe yükselmesi olarak tanımlanmaktadır.
- Akılcı teorik hükme göre hareket ederken, taklitçi ise peygambere uyan, şeriatın emirlerine göre yola çıkar.
- Seyr-i sülükün başlangıcı riyazetle olur; az yemek, az içmek, az konuşmak ve az uyumak prensiplerine uymak şarttır.
- 38:22Riyazet ve Miracın Amacı
- Riyazet, açlık ve bedensel ibadetler gibi zorlu ve meşakkatli ibadetlerle ahlakın güzelleştirilmesi ve mücahede etmektir.
- Seyr-i sülükteki riyazetin amacı, insanın unsurlardan oluşan doğasının esaretinden kurtulmaktır.
- Bedenimiz dört unsurdan (toprak, hava, ateş, su) oluşmaktadır ve bu unsurların birbirinden ayrışmasıyla mirac gerçekleşir.
- 40:24Miracın Türleri
- Mirac, bilinçsel olarak değil mekansal olarak düşünülmelidir.
- Muhyiddin İbnu'l-Arabi'ye göre, Resulullah'ın yaptığı mirac hem bedeni hem ruhu ile gerçekleşmiştir.
- Ehlullah'ın miracı tamamen ruhani olup, Resulullah'ın bedeniyle yaptığı mirac başka kimseye verilmemiştir.
- 43:23Miracın İlk Katı
- Taklitçi (peygambere uyan) birinci gökte Adem ile karşılaşır ve yanına oturtulur.
- Akılcı ise ayın ruhaniliği ile karşılaşır ve ayın ruhaniliği onun yanına oturtur.
- Akılcı, ayın ruhaniliğinin Adem'in hizmetinde olduğunu görür ve Adem'in hem altındakilerin hem üstündeki katların bilgisi olduğunu fark eder.
- 46:00Miracın Sonuçları
- Adem, taklitçiyi (peygambere uyan) ayın bilemeyeceği bilgileri aktarır.
- Akılcı, taklitçinin Adem'e konuk yapanın öğretmenin (peygamberin) inayeti olduğunu öğrenir, pişman olur ve geri dönünce peygambere uyacağına karar verir.
- Adem, konuğu olan taklitçiyi ilahi isimlerden onun mizacının taşıyabileceğini gördüğü kadarını öğretir ve göğün girişinde varlıkların Allah ile aralarındaki özel vechi hakkında bilgi verir.
- 49:34Akılcı ve Taklitçi Yolculuğu
- Taklitçi halife atanmanın ilahi bilgideki tarzını öğrenirken, akılcı bedenleri yönetmede unsur kaynaklı halifeliği ve bunun nedenlerini öğrenir.
- Akılcı adına gerçekleşen her bilgi taklitçi adına da gerçekleşirken, taklitçi için gerçekleşen her bilgi akılcı adına gerçekleşmez.
- Akılcı yolculuğu bitiminde bedenine döndüğünde peygambere uyacağı ile ilgili taahhüdünde doğru söylemez çünkü onlar bu yolculukta rüyasında rüya gören kişi gibidir.
- 51:15Göklere Yükseliş
- Akılcı ve taklitçi, Allah'ın dilediği bir müddet bu gökte kalıp tekrar yolculuğa çıkmaya hazırlandıklarında, her biri ev sahibi ile vedalaşır ve ruhların miracında yükselerek iki göğe ulaşırlar.
- İkinci gök, katip yıldızının yani Merkür olduğu gök olur.
- İlk semada bulunan yedi vekil, beşeri yaratılışın ortaya çıktığı rahiplerde oluşan nutfeden sorumludur ve nutfenin düşmesinden sonraki yedi ayda onunla ilgilenir.
- 52:48İki Gökteki Deneyimler
- İki göğün kapısını çaldıklarında kapı açılır ve oraya yükselirler.
- Taklitçi orada, yanında oğlu Yahya'nın da bulunduğu İsa'nın konuğu olurken, akılcı katibin yanında konaklar.
- Akılcı, taklitçinin Isa ve Yahya'ya hizmet etmek istediğini söyleyince daha da kederlenir ve pişmanlığı artar.
- 54:18Taklitçinin Öğrenimleri
- Taklitçi, İsa ve Yahya'dan Kur'an'ın aciz bırakan özelliği ile Allah'ın peygamberinin peygamberliğinin doğruluğunu öğrenir.
- Taklitçi harfleri kullanmaya, isimlere bağlı simya ilmini ve kelimelerin şerefini öğrenir.
- Taklitçi "Kün ol" sözünün hakikatini, geçmiş veya gelecek zamana değilde emir kipine tahsis edildiğini ve kelimede iki harfin gözüktüğünü öğrenir.
- 56:27İsa ve Yahya'nın Sırları
- Taklitçi yaratmanın sırrını, İsa'nın ölüleri diriltmesini, kuş sureti yapmasını ve ona üflemesini öğrenir.
- İsa Allah'ın ruhu olduğu gibi, Yahya da hayat sahibidir.
- İsa kimya ilminin iki yolunu da biliyordu: birincisi inşa etmektir (çamurdan kuş sureti yapması ve ona üflemesi), ikincisi ise ortaya çıkan ve kemale ulaşmaya engel olan hastalıkların izalesidir.
- 1:00:10İsa'nın Yaratılış İlmi
- İsa'da bu yöntem şaşıları iyileştirmek ve körlerin gözlerinin açılması şeklinde tezahür etmişti.
- Körlük ve şaşılık, rahimdeki tekvinin vazifesindendir ve rahimde kendilerine iyileşen hastalıklardır.
- Bu gökten taklitçinin nefsi adına kalplerin kendisi ile hayat bulduğu ilmi hayat gerçekleşir.
- 1:01:00Altıncı Mertebe ve Peygamberlik
- Altı ayda nutfe ile yükümlü olan melek ve anne karnındaki cenin altı ayındaki durumu ile alakalı görevli melek bu mertebededir.
- Bu mertebeden şairlere değil, hatif ve katiplere yardım edilir.
- Hz. Muhammed'e "Biz ona şiir öğretmedik" denilmiştir çünkü peygamber açıklayıcı ve tafsil edici olarak gönderildi.
- 1:01:45Şiir ve Peygamberlik İlişkisi
- Şiir şuur kökünden gelir ve tafsil ve açıklama ile değil, icmal ve özetleme ile ilgilidir.
- Şiirde bütün açıklayıcı anlam gizlidir, tafsil değildir.
- Peygamber efendimiz tafsilatı ile her şeyi dile getirmiştir.
- 1:02:10Varlıkların Ruhları ve Bilgi
- İşlerin başkalaşması öğrenildiği gibi, sahiplerine hallerin verilmesi yine buradan öğrenilir.
- Unsur aleminde isimlere ait eserler her ne zaman ortaya çıkarsa bu gökten çıkar.
- Varlıkların bilgisi gerçekleştiğinde var olanlar ve onlarda ki hızlı hayat verme öğrenilir.
- 1:02:50Doğa İlmi ve Özel Yön
- Bu bilgi, özel bir diziliş ile konulan nispi tertibin gerektirdiği, doğa ilminde alışılagelmiş yolun dışında gerçekleşen ilahi özel yönden öğrenilir.
- Doğa ilmindeki sebeplilik ile özel yön arasındaki ilişki anlamında bu konu anlaşılması güç bir konudur.
- Muhakkik alim de sebebi kabul eder çünkü sebebin bulunması kaçınılmazdır, fakat sebeplerdeki bu özel sıralamayı kabul etmez.
- 1:03:38İsa'nın Yaratılış İlmi
- İki kat gökten uzun bir sürede sebepten meydana gelen şey, burada aynı sebepten göz açıp kapatmak veya daha kısa bir sürede gerçekleşir.
- Bu durum rivayete göre İsa'nın yaratılışında olduğu kadar onun kuş yaratmasında da ya da kıyamet gününde türeyenleri ortaya çıkartırken ortaya çıkar.
- Hz. Meryem'in hamileliğinde çok kısa bir sürede doğum gerçekleşmiş oldu.
- 1:04:47Taklitçi ve Katip
- Taklitçi bu ilimleri elde ederken katip konuğuna döner.
- Katip yıldızı konuğuna döner, ona bakar ve istidadının gereğine göre mecrasına bırakılmış bilgilerden ona verir.
- Katipteki bilgi, altındaki unsur kaynaklı alemde bulunan cisimlerde ruhlardan değil hüküm sahibidir.
- 1:05:16Üçüncü Kat Gökteki Mertebeler
- Katile kemale erdiğinde ise oradan ayrılmak ister, arkadaşı taklitçinin yanına gelir ve birlikte üç göğe çıkmak için yola çıkarlar.
- Üç göğün kapısını çaldıklarında kapı açılır ve oraya yükselirler.
- Burada taklitçi yani tabi peygambere uyan Yusuf ile, akılcı ise Zühre ile karşılaşır.
- 1:06:16Yusuf ve Rüya İlmi
- Akılcı Zühre ile karşılaşır, Zühre onu konuk eder ve daha önce amade kılınmış yıldızların söylediğinin benzerini söyler.
- Yusuf, tabir ilmindeki imamlardan biridir ve misal ve hayal suretleri ile ilgili bilgiler aktarır.
- Allah onun önüne Adem'in toprağının kalıntısından yarattığı toprağı, cennet çarşısını, nur ve ateş kaynaklı ruhları, ulvi manaları getirir.
- 1:07:21Rüya Tabiri İlmi
- Yusuf, manaların ve nispetlerin duyuda ve duyularda bedenlenişini konuğuna öğretmeyi sürdürür.
- Rüyada görülen tüm nesneler bizim şehadet aleminde bu normal yaşantımızda ki nesnelerin çağrıştırdığı anlam gibi bir anlam ihtiva etmez, bunlar rumuzdur.
- Rüya tabiri ilmine sahip olmak, bu rumuzları bilmenin demektir.
- 1:08:49Rüyaların Yorumlanması
- Aynı rüyayı farklı insanlar görmüş olsa, mertebeleri ve halleri farklı olsa, yorumu da yine farklılaşır.
- Beyazıd-ı Bestami Hazretleri'nin sözüne göre bin müridi aynı rüyayı görse bile, her birinin rüyasını bin ayrı çeşit yorum eder.
- Sıradan bir insanın rüyasında asker veya polis görmesi ile mesleği polislik olan bir insanın rüyasında kendini asker veya polis olarak görmesindeki anlam farklıdır.
- 1:10:19Üçüncü Kat Gökteki Bilgiler
- Yusuf, manaların ve nispetlerin duyuda ve duyularda bedenlenişini konuğuna öğretmeyi sürdürür.
- Bu gökte şairlere yardım, nazımlı ve sağlam ifadeler bu gökten geldiği gibi, cisimlerdeki geometrik şekiller ve onların nefsteki tasviri de yükseldikleri bu gökten ortaya çıkar.
- Bu gökte Allah'ın bu göğe vahyettiği emirden ay feleğinin altında bulunan unsurların tertibi ve sıralaması gerçekleşir.
- 1:12:43Bedenin Karışımları ve Doktorun Görevi
- Yönetici nefsin bakışına göre sarı acı, kan ve balgamı yaratarak kara acıyı takip eder, bu ise ölümün doğasıdır.
- Karışımların garip sıralaması olmasaydı, doktorlar hastalıkları iyileştirebilir ve bedenin sağlığını korumak için önlemler alabilirlerdi.
- İyi bir doktor, bu bilgilere sahip olması gerekir ki kişiyi iyileştirmede ona göre hareket edebilsin.
- 1:13:20Dört Karışıma Dayanan İnsan
- İnsan dört karışıma dayanır ve bu karışımlar iki sebep ve iki direkten oluşur: hafif sebep, ağır sebep, ayrık direk ve bileşik direk.
- Hafif sebep ruhu verirken, ağrı bedeni verir ve hepsinin toplamı ile insan meydana gelir.
- Taklitçi ve akılcı, göklerde intikal gerçekleşirken, orta göğe (dört kat göğe) yükselmek isterler.
- 1:14:24Dört Kat Gökteki Deneyimler
- Taklitçi dört kat gökte İdris ile karşılaşıp, ilahi işlerin değişmesini ve "kalp, Rahman'ın iki parmağı arasındadır" hadisini öğrenir.
- Taklitçi gökte gaybı, şehadeti, örtmeyi, tecelliyi, ölümü, hayatı, şaşırmayı, karıştırmayı, durağanlığı, sevgiyi ve rahmeti öğrenir.
- Taklitçi, özel yönden ez-zahir isminden batini mazharlarda ortaya çıkan şeyleri ve el-batın isminden mazharların istidadına göre ez-zahirde ortaya çıkan şeyleri öğrenir.
- 1:16:15Beşinci Kat Gökteki Deneyimler
- Taklitçi beşinci kat gökte Harun'un konuğu olurken, akılcı Merih'in konuğudur.
- Harun, beşinci kat göğün heybet, korku, güçlük ve ümitsizlik göğü olduğunu, bunların kabz (daralmayı) gerektirdiğini açıklar.
- Harun, bu gökün beşer halifeliği göğü olduğunu ve imamının hükmünün zayıfladığını, aslında binaların en sağlamı ve güçlüsü olduğunu belirtir.
- 1:18:03Musa ve Harun'un Firavun'a Gösterdiği Davranış
- Allah, Musa ve Harun'a Firavuna karşı yumuşak davranmalarını emretmiştir: "Ona yumuşak söz söyleyin, belki öğüt alır ve korkar."
- Allah, büyüklük ve ceberut'un mazharı olan her kalbi mühürlemiştir, bu kalplerin gerçekte zelillerin zelili olduğunu bilir.
- Firavun'un içinde bulunduğu hali itibari ile bir tasvir edilir ve firavun'un ölümü ile alakalı mevzu, Kur'an'daki ayetlerden işaretle tevil edilir.
- 1:23:05Firavun'un İmanı ve Ölüm Anı
- Firavun'un boğulma anında "İsrailoğullarının iman ettiğine bende inandım" sözü, içindeki durumunu ve kalbinde Allah hakkındaki doğru bilgiyi açığa çıkarmıştır.
- Firavun, ölüm anında içindeki gizli horluk ve yoksunluğa sığınarak, iman edenlerde Allah'tan umut edilen şeyin gerçekleşmesini sağlamıştır.
- Firavun, ölüm anında "Ben Müslümanlardanım" sözüyle kendisini duyduğunu ve gördüğünü bildiği için Allah'a söylemiştir.
- 1:26:14Ayetin Anlamı ve Müjde
- Muhyiddin İbnu'l-Arabi, "Daha önce asi ve bozgunculardandın" sözünün "daha önce" demesinden dolayı firavuna dönük bir müjde olduğunu açıklamıştır.
- Allah, Firavun'un canını almazdan önce "Bugün seni kurtaracağım" diyerek onu müjdelemiştir.
- Firavun'un kurtuluşu, kendisinden sonra gelenler için bir ibret ve ayet olmuştur.
- 1:28:31Ahiret Azabı ve İman
- İbnu'l-Arabi'ye göre, bu ayette ahiret azabının kalkmadığı veya imanının geçerli olmadığı zikredilmemiştir.
- Ölümü gördüğünde iman edenden dünya üzüntüsünün kalmayacağıdır, bunun tek istisnası Yunus'un kavmidir.
- Boğulmanın başlangıcı azap iken, onda ölüm günahın sızamadığı saf şehadet haline gelmiştir.
- 1:31:28Allah'ın Rahmeti ve İman
- Bütün bunlar, hiç kimsenin Allah'ın rahmetinden ümit kesmemesi için ayette zikredilmiştir.
- Ameller son hale göre değerlendirilir ve Allah'a iman onun içinde dolaşır durur.
- Kalplere vurulmuş ilahi mühür, büyüklük duygusu ile insanların hakikatleri arasında engel teşkil eder.
- 1:33:15İman ve Kurtuluş
- İmanın son noktası zorla olmasıdır ve zorlamanın yeri kalp olduğu gibi, imanın yeri de kalptir.
- Allah kulu kendisine güç gelen amellere göre cezalandırmaz, bunun yerine onun sevabını arttırır.
- Firavun'un canını almış, iman edince tekrar iddiaya dönmesin diye ecelini ertelememiştir.
- 1:35:19Firavun'un İmanı ve Zorda Kalma
- Ayette Firavun'un yakınları ateşe gireceği belirtilirken, Firavun'un kendisinin ateşe gireceği açıkça ifade edilmez.
- Allah'ın rahmeti, zorda kalan birinin imanını kabul edebilecek kadar geniştir ve Allah zorda kalanlara dua kabulü ve kötülüğün uzaklaştırılmasını birleştirmiştir.
- Zorda kaldığımız zaman Allah'a yakınlık daha fazla artar; aciz kalmış, aşamadığı sorunları olan insanlar Allah'a daha yakınlaşır.
- 1:37:01Rahat ve Zorda Kalma Durumları
- Rahat içerisinde olan, hastalığı, derdi, tasası ve maddi sıkıntısı olmayan insanların çoğunluğu Allah'tan gafil kalmış, Allah'ı hatırlamaz.
- Zorda kalan kişi halisane bir şekilde iman eder, dünya hayatında daha çok kalmak için hastalıklardan korkarak dua etmez.
- Boğulma, dünya hayatındaki hatasına, kusuruna, günahına kefarettir ve Allah'ta bu boğmayı ahiretin ve dünyanın cezası yapmıştır.
- 1:39:18Harun'un Yumuşaklık Emri
- Yumuşak sözle konuşmanın etkili olduğu ve verdiği neticeye bakılmalıdır, tüm işlerde yumuşaklıkla davranılmalıdır.
- Harun, konuğuna ve arkadaşı olan akılcıya yumuşak davranmasını emreder.
- Harun, Musa'nın onu saçından ve sakalından tutup çekmesine karşı anne-baba şefkati ile "kardeşim, saçımdan ve sakalımdan tutma" diyerek hitap etmiştir.
- 1:42:06Musa ve Harun'un İlişkisi
- Musa levhaları atmamış olmasaydı, kardeşinin saçını çekmeyecekti çünkü levhalarda hidayet, merhamet ve Musa'ya öğüt vardı.
- Musa öfkesi dinince levhaları alıp, Allah'a "Beni ve kardeşimi bağışla, sen rahmet edenlerin en merhametlisisin" diye dua etmiştir.
- Musa, Harun'a akıl anlamındaki göğünün gerektirdiği kurbanların kanını akıtmayı emretti ve ona elde ettiği marifetleri verdi.