Buradasın
Fransız Kültür Merkezi'nin Çevrimiçi Edebiyat Salonu: Albert Camus'un "Veba" Kitabı Üzerine
youtube.com/watch?v=nD96qDsQkP0Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, Fransız Kültür Merkezi'nin düzenlediği çevrimiçi edebiyat salonu etkinliğidir. Etkinlik, yazar ve çevirmen Yiğitmener'in ev sahipliğinde, oyuncu ve çevirmen Serra Yılmaz'ın Zoom üzerinden katılımıyla gerçekleşmektedir.
- Videoda, Albert Camus'un "Veba" romanı detaylı olarak ele alınmaktadır. Etkinlik, romanın temel felsefi prensipleri, salgın sürecindeki insan davranışlarını beş aşamalı bir yapıda analiz etmeyi, kahramanlık ve dürüstlük kavramlarını, anlatım tekniğini ve toplumsal yorumlarını içermektedir. Ayrıca, romanın günümüz pandemisiyle benzerlikleri ve salgınların toplumsal etkileri de tartışılmaktadır.
- Sohbetin ilerleyen bölümlerinde, faşizm ve solculuk arasındaki farklar, sanat ve edebiyatın ticaretin alanına çekilmesi, eğitim sistemindeki eksiklikler gibi konular da ele alınmaktadır. Konuşmacılar, sanatın temel görevinin insanı sorgulamaya itmesi olduğunu vurgulayarak, düşünce ve felsefeyle olan bağlantısını önemle ifade etmektedirler.
- 00:01Fransız Kültür Merkezi'nin Edebiyat Salonu
- Fransız Kültür Merkezi'nin yeni kültürel etkinliği olan çevrimiçi edebiyat salonuna ev sahipliği yapan yazar ve çevirmen Yiğitmener ile konuk oyuncu ve çevirmen Serra Yılmaz'ın katılımıyla gerçekleşiyor.
- Kültür Müsteşarı ve Türkiye Fransız Kültür Merkezi Genel Müdürü Jean-Jack Victor ile İstanbul, Ankara ve İzmir Fransız Kültür Merkezlerinin müdürleri ve çalışanları etkinliğe katılmış.
- Yiğitmener, etkinliği düzenleyen Fransız Kültür Merkezi'ne ve ekiplerine teşekkür ederek, bu tür etkinliklerin günümüzde çok farklı bir değere sahip olduğunu belirtiyor.
- 02:28Kamyon'un "Veba" Kitabının Çevirisi
- Etkinliğin çıkış noktası, 75 yıl önce yazılmış ve çok okunan "Veba" kitabının yeni bir çevirisinden bahsediyor.
- Kamyon'un "Veba ile Boğuşan Hekimlere Tavsiyeler" adlı metninin, 1941'de yazıldığı ve "Veba" romanının hazırlık sürecine dahil olduğu belirtiliyor.
- Bu metin, Fransa'da 1947'de Galimar'ın "Decai de Laid" dergisinde "Veba Arşivleri" başlığıyla yayınlanmış ve daha sonra unutulmuş.
- 04:00Metnin Çevirisi ve İçeriği
- Yiğitmener, metni okur okumaz etkilenerek Türkiye'deki okurlara ulaşmasını istemiş ve Daima Yayınları ile temas kurarak, Albert Camus'un kızı Katrin Camus'ın izin vermesiyle metni çevirmiş.
- Metinde Kamyon, hekimlere korkmamaları, ölüm düşüncesine karşı benliklerini sağlamlaştırmaları ve veba karşısında isyan etmeleri gerektiğini vurguluyor.
- Kamyon'a göre, veba döneminde insanlar "sinek gibi" ölmeye alışmamalı ve hastalık bulaşması durumunda herkesin korunması için bir felsefe gerekiyor.
- 07:50"Veba" Romanının Okunması
- Yiğitmener, "Veba" romanının çok farklı şekillerde okunabileceğini ve çok katmanlı romanların birden fazla açıdan değerlendirilebileceğini belirtiyor.
- Kamyon'un anlatım tekniğinde önce bireylerin, sonra ise birey ve toplumun hastalık etrafındaki etkileşimlerinin anlatıldığı vurgulanıyor.
- 08:59Salgın Sürecinde Anlatım Tarzı ve Yas Aşamaları
- Salgın sürecinde önce bireysel ve kolektif anlatım tarzları ayrılıkta, sonra hastalığın hakim olduğu dönemde birey ve toplum iç içe geçerek bir bulamaca haline geliyor.
- Hastalığın çözülme sürecinde birey ve toplum tekrar ayrışabiliyor, hastalık aşıldıktan sonra birey kendi hayatına dönüyor.
- Romanın beş aşaması, yaz sürecinin de beş aşamasına benziyor ve her birey için hastalık ve salgın öncesi hayatının yasını tutuyor.
- 09:43Yasın İlk Aşaması: Şok ve İnanmama
- İlk aşamada gerekli şok, inkar ve inanmamak var; felaketler doğrudan başımıza gelmedikçe inanmıyoruz.
- Salgın başlangıcında insanlar hazırlıksız yakalanıyor, kent karantinaya alındığında dışarıda kalanlara sabah işe gider gibi vedalaşıyorlar ama aylarca görüşemez hale geliyorlar.
- 11:27Yasın İkinci Aşaması: Öfke ve Günah Keçisi Arayışı
- Felaketler hep dışarıdan gelir ve bir sorumlusu vardır, bu yüzden öfke ve günah keçisi arayışı yaşanır.
- Salgınlarda genellikle azınlık grupları (Yahudiler, Çingeneler, mülteciler, Araplar, Çinliler) günah keçisi olarak görülür.
- İnsanlar hükümetleri ve iktidarları eleştirir, dedikodu yapar, komplo teorileri geliştirir; salgın döneminde batıl inançlar din yerine geçer.
- 13:09Yasın Üçüncü Aşaması: Pazarlık
- Bu aşamada insanlar kabullenmeye doğru giderken koşulları değiştirebilir mi diye düşünürler.
- Valiye gidip önlemlerin yumuşatılmasını isteyenler, kaç kişi öldüğü konusunda tartışma yapanlar ve kurallara uymamaya çalışarak etrafından dolananlar olur.
- 13:55Yasın Dördüncü Aşaması: Ruhsal Çöküntü ve Acı
- Bu aşamada başımıza gelenin kaçınılmaz olduğunu anladığımızda moral bozukluğu, içine kapanma ve kimsenin kimseye yardımcı olamaması yaşanır.
- Salgın düzeni vasat ve monoton bir düzene dönüşür, insanlar vebaya benzer ve yüce duygular beslememeye başlar.
- Değer yargıları kaybolur, alışverişlerde özen gösterilmez, dostluk ve aşk duyguları anlamını yitirir.
- 15:59Yasın Son Aşaması: Kabullenme
- Kabullenme, razı olma anlamında değil, bundan kurtulamayacağını görüp bununla bir baş etmenin yolunu bulma çabasıdır.
- Cenaze törenlerinde başlangıçta aileden bir-iki fert alınıp gömüldükten sonra, ölü sayısı arttıkça toplu mezarlara atılıp hatta yakılması gibi durumlar yaşanır.
- İnsanlar bu duruma bile razı olur, cenaze töreni ölümü kabullenme sürecinin önemli bir parçası olmasına rağmen.
- 17:28Salgın Romanları ve Zaman Kavramı
- Salgın romanlarında zaman kavramı gelişimi, başlangıçta her gün kaç kişi öldüğünü sayarken, zaman kavramının ortadan kaybolup sadece mevsim dönüşlerinde değişimin hissedilmesi şeklinde ilerler.
- Felaket filmlerindeki şema, önce karakterlerin özel ilişkileri anlatılıp, sonra felaketin ortaya çıkması ve kurtulma çabası şeklinde ilerler.
- Kamyon'un özel katkısı, salgın toplumda var olan sorunları ve çürümüş olan her şeyi yüzeye çıkaran bir mücadele felsefesidir.
- 18:49Salgın ve Toplumsal Sorunlar
- Kötülük aslında başta toplumda vardı ve salgın bu var olan sorunları ortaya çıkarır.
- Salgın sürecinde toplumsal eşitsizlikler ayyuka çıkar, yoksul ailelerin elinde hiçbir şey olmaması bencillikleri ve adaletsiz duygusunu daha da keskinleştirir.
- Zaman zaman çatışmalar, yangınlar ve toplumsal taşkınlıklar çıkınca devlet baskıcı bir tavır alarak basını kontrol altına alır.
- 19:48Suçluluk Kavramı
- Kamyon, kötülüğün var olduğunu ve hastalık bunu farklı bir boyuta taşıdığını anlatarak bir tür suçluluk kavramı geliştirir.
- Romanın ikinci kahramanı Tarun, geçmişte militanlık yaptığını ve şiddeti onayladığını kabul ederek kendini suçlu görür ve "ben zaten vebalıyım" diyerek insanlardan uzaklaşır.
- Romanda bir rahip Panolü, kilisede "siz suçlusunuz, sizin yüzünüzden oldum" diyerek topluma suçluluk duygusu verir.
- 22:12İnsanlık ve Suçluluk
- Salgın çıktığından beri insanlar "biz suçluyuz, hak ettik bunu" diyerek doğayı bozduklarını, ormanları yaktıklarını ve bunun sonucunda felaketlerin olduğunu düşünürler.
- Doğada zaten salgınlar var, ancak insanlar kendilerine daha farklı bir suçlama biçerler.
- Kamyon, insanlıktan çıkma riskini vurgular; insanlar sadece rakamlar söylediklerinde olan biteni anlamazlar, ölenlerin yüzleri görünce anlarlar.
- 24:46Çaresizlik ve Boyun Eğmeme
- Romanda doktor, çaresizliğe alışmanın çaresizliğin kendisinden beter olduğunu söyler.
- Boyun eğmemek gerektiği, gerekirse dine de başkaldırılması gerektiği vurgulanır.
- Felaket anlarında dindarların bazıları "kurbanlar suçlu" diyerek topluma suçluluk duygusu verir.
- 26:14Vebayla Mücadele ve Dürüstlük
- Vebayla mücadele etmekten başka çare olmadığını, diz çökmek yerine savaşmak gerektiğini vurguluyor.
- Vebayla mücadele edenlerin kahramanlar değil, sıradan insanlar olup, herkesin normal işini yapmasıyla kazanılabilecek bir mücadele.
- Vebayla savaşmanın tek yolu dürüstlük olup, herkesin mesleğini yapmaktır; örneğin bir doktorun hekimlik yapması.
- 28:16Sıradan İnsanların Kahramanlığı
- Belediyenin veya valiliğin yetmediği yerlerde sıradan insanlar gönüllü olarak çalışmaya başlıyor ve hayatlarını riske atıyorlar.
- İnsanların mutluluğu seçme hakkı var, ancak tek başına mutlu olmaktan utanmak da var.
- İnsanların çoğunluğu kötü değil, iyidir; felakette yakınanlar olsa da çoğu şakalaşıyor ve kimseye zarar vermeden yaşamaya çalışıyor.
- 30:36Karantina ve Sürgün Benzetmesi
- Karantina döneminde kapatılmayı hapis ve sürgünle açık açık benzetiyor.
- Kapalı insanlar için bir şeyler yazmak dışarıdakilerle temas kurma yolu olup, tutsakların ve sürgünlerin bir bellekte yaşaması demek.
- Yaşadıkları şimdiki zamana karşı sabırsız, geçmişlerine düşman ve geleceği elinden alınmış olan insanlar durumunu anlatıyor.
- 32:25Yazarlık ve Hırsızlık
- Yazarların intihalcisi, hırsızı olduğu; başka yazarlardan cümleler, fikirler alarak kendi eserlerine ekledikleri belirtiliyor.
- Gerçek hırsızla yazar arasındaki fark, gerçek hırsızın belirli bir yazardan bilerek çalması iken, yazarın birden fazla yazardan farkında olmadan çalması.
- Yazarın zihninde okuduğu tüm eserlerin boyutları içselleştirilir ve zamanla hangi fikrin hangi yazardan geldiğini ayırt etmeyebilir.
- 34:04Camus'un "Veba" Romanında Anlatıcı ve Bellek
- Camus'un "Veba" romanında bellek önemli bir konu olup, insanlar sevdiklerini ve birlikte yaşadıklarını hatırlar ancak zamanla bu anılar flaşlar ve özünü kaybeder.
- Anlatıcı, tarafsız bir tanık üslubu seçerek, genel olarak gördüklerinden fazlasını anlatmamaya, veba dostlarına gerçek sahip olamayacak düşünceleri yakıştırmamaya özen göstermiştir.
- Anlatıcı, sanatın sağladığı imkanları kullanmadığını belirtiyor ve romanın monoton ve vasatlaştıran bir salgını hissettirmek için düz bir üslup tercih ettiğini açıklıyor.
- 35:41Romanın Anlatım Stili ve Amaçları
- Anlatıcı, dürüst bir yüreğin kurallarına uygun olarak isteyerek kurbanın tarafını tutmuş ve insanları aynı kenti paylaşan insanları yalnızca aşk, acı, sürgün gibi ortak inançları çevresinde birleştirmek istemiştir.
- Sadık bir tanık olmak için olayları, belgeleri ve söylemleri aktarmalıydı, ancak kişisel bekleyişini ve geçirdiği sınavları dile getirmemeliydi.
- Romanın iki yerinde okura sert gelebilecek ayrıntılara giriyor: bir çocuğun can çekişmesini ve bir kurşun suikast sahnesini ayrıntılı olarak anlatıyor.
- 37:19Romanın Eksiklikleri ve Alegorik Boyutu
- Romanda kadın ve Arap karakterlerin olmaması dikkat çekiyor; kadınlar olmayan kadınlar olarak varken, Araplar hiç yer almıyor.
- Roman aynı zamanda bir alegori olarak da okunabilir; 1947'de yayınlanan eser ikinci dünya savaşı sürecinde yazılmış ve Nazilere karşı direnişin bir alegorisi olarak görülebilir.
- Camus, ölüm cezasına karşı çıkıyor ve Hiroşima ve Nagazaki'ye atom bombası atılmasından sonra "bu insanlığın intihar etmesidir" diyerek eleştiri yapmıştır.
- 40:57Konuşmacının Kişisel Deneyimi
- Konuşmacı, bu tartışma sayesinde yeniden Camus'un "Veba" romanını okuyabildiğini ve bu deneyimin ona büyük heyecan verdiğini belirtiyor.
- Pandemi sürecinde başlangıçta okumakta zorlandığını, konsantre olmak için belirli sınırlar koyduğunu anlatıyor.
- Bilgisayardan okuduğu "Veba" romanını, sanki daha önce okumamış gibi bir heyecanla ve polisiye roman okuyormuş gibi tutkuyla okuduğunu ifade ediyor.
- 45:31Salgınların ve İnsanın Kırılganlığı
- Tarihte büyük salgınlar insanlık tarihinde var olup elli milyon insanı öldürmüş olsa da, günümüzde salgınlar uzaktan bir yerlerden değil, yakınımızda gerçekleşiyor.
- İnsanın kırılganlığı, modern teknolojiler ve ilerlemeler olmasına rağmen, salgınlarla baş edemeyip en ilkel şekilde ölmeye devam ediyor.
- Herkesin içinde taşıdığı bir veba, ölüm ve ölümcüllük durumudur; her an aniden ve birden öldürülebilirsiniz.
- 47:50Ölüm ve Yaşamın Anlamı
- İnsanların absürt ve saçma bir şekilde sonabilme ihtimali var, ancak çoğu kişi kendini ölümsüz zanneder ve geleceğe yatırım yapar.
- Tıp alanında ilerleme yapılsa da, ölüm konusunda hiçbir ilerleme kaydedilmedi; ölümün çaresi bulunmadı.
- İnsanlar ölümü sürekli taşıyarak ve acı çekmenin saçmalığını bilerek yaşamaya devam ederler.
- 49:32İletişim ve Karantina
- Veba romanı döneminde mektup yazma imkanı vardı, ancak şehir kapıları kapatıldığında iletişim kesildi ve sadece telgraf çalışıyordu.
- Günümüzde Zoom, WhatsApp ve telefon gibi iletişim imkanları sayesinde uzakta olanlarla iletişim kurabiliyoruz.
- Karantina döneminde bile ileriye yönelik yansımalar yapabiliyoruz, örneğin gelecekteki planlar yapabiliriz.
- 51:08Aşılar ve Salgınlar
- Batı'da da salgınlar devam ediyor ve günümüzde aşı karşıtı akımlar varken, eski salgınlar aşılar sayesinde kurtulmuştu.
- Romanda Klaue serum üretmeye çalışıyor aşı olarak kullanmak için.
- Salgınlar bitse bile, her zaman tehdit eden başka bir salgın hala duruyor ve ölümcüllük hayatımızda var olmaya devam edecek.
- 53:13Din ve Salgınlar
- Din adamları salgınları günahların cezası olarak yorumluyorlar, ancak bir çocuğun ölümü din adamının görüşünü değiştirdi ve gönüllü olarak insanlara yardımcı olmaya başladı.
- Günümüzde de fanatik din adamları anne babasının günahını ödemek için çocuk öldü diyebilirler.
- İnsanlar genellikle hayatın değerli olduğunu ve her anının değerlendirilmesi gerektiğini, kendi hayatları tehdit altında olunca veya yakınlarını kaybedince algılarlar.
- 56:57Kamu'nun Veba Kitabı ve Benzerlikler
- Kamu'nun seksen sene öncesinde günümüzde yaşadıklarımıza benzer şeyler yazması, yazarın önderliğini gösteriyor.
- Kamu'nun Veba Kitabı'nda olduğu gibi, Saramago'nun Körlük, Daniel Defoe ve Giono'nun kitaplarında da salgınla ilgili benzerlikler bulunuyor.
- Yazarlar ve sanatçılar genellikle insan doğası üzerine düşünerek benzer sonuçlara varabilirler, ancak her biri kendi bakış açısıyla farklı ışık tutuyor.
- 58:24Kamu'nun Felsefi Katkıları
- Kamu'nun en önemli katkısı, yaşam mücadelesine felsefi bir boyut katmak istemesi ve saçmalığa direnmek gerektiğini vurgulamak.
- Romanda opera topluluğunun kente gelip gösteri yapması ve insanların ölüm korkusuyla bile opera sahnesini tıklım tıklım doldurması, günümüzdeki sanal toplantılarla benzerlik gösteriyor.
- İnsanlar salgın döneminde sanat etkinlikleri düzenleyerek iletişim kurmaya çalışıyor, bu da Bosna Savaşı sırasında Bosnalıların kültürle direnmeleriyle benzerlik gösteriyor.
- 1:00:40İnsanın Kültürü
- İnsanlar diğer canlılardan farklı olarak, kendi ürünlerini geleceğe yansıtan yegane canlılardır.
- En ilkel insanlar bile mağaralara resimler çizerek tecrübe ve tecrübe etme çabasını bir sonraki kuşağa aktarmaya çalışıyorlardı.
- Kültürü alır insandan sıradan bir primat kalır, bu nedenle kültürü savunmak ve kültürle direnmek insan olarak var olmaya devam etmek için gereklidir.
- 1:01:44Toplumsal Dayanışma ve Kamu'nun Sonu
- Karmaşık topluluklar inşa ettikten ve milyonlarca insanı kentlere tıklattıktan sonra, insan olarak var olmak için insani değerler, dayanışma ve kültür değerleri gereklidir.
- Herkesin herkesle savaştığı, sadece paranın önemli olduğu bir toplumda sağ kalmak mümkün değildir.
- Kamu'nun romanının sonunda, parçalanmış kalplerin tarihçisi olmak ve vebanın yurttaşlarına yaptığı kötülükleri anlatmak istediklerini belirtiyor.
- 1:03:29Veba Kitabı'nın Modern Anlamı
- Veba geri gelecek, bu nedenle Kamu'nun Veba Kitabı'nı ve diğer klasikleri okumak önemlidir.
- Veba Kitabı'nın yayınlandığı dönem faşizmin ortalığı kasıp kavurduğu bir dönemdi ve hastalıktan korunmak için maskelerin arkasında nefes almak tuhaf hissettiriyor.
- Ölüm tehlikeleri ve salgınlar atlatıldıktan sonra insanlar genellikle aynı duyarsızlığa ve eski normale dönüyorlar.
- 1:05:35İnsanın Ders Alma Yeteneği
- İnsanlar genellikle felaketlerden ders almadıkları için aynı hataları tekrarlıyorlar.
- Doğa afetlerinden sonra bile, dere yataklarına inşaat yapma gibi felaketlere yol açan davranışlar devam ediyor.
- Giderek artan ırkçılık ve aşırı sağ faşist hareketler, insanların geçmişten ders almadığını gösteriyor.
- 1:07:19Solcu Hareketlerin Kötü Yönleri
- Faşizm benzetmesinin tesadüf değil, geçmişte sol adına kurulan birçok iktidarın kötü şeyler yaşandığı belirtiliyor.
- Stalin'in Sovyetler Birliği, Mao'nun Çin ve Kızıl Kmerlerin Kamboçya'da soykırım yaptığı, nüfusun üçte birinin öldürüldüğü ve kültürün izinin silindiği vurgulanıyor.
- Amerika'nın Nazizme karşı savaştıktan sonra iki atom bombası patlatması ve İngilizlerin Almanya'da Dresden'i bombalamasıyla 200 bin kişiyi öldürmesi örnek olarak veriliyor.
- 1:09:04Solcu Hareketlerin İhanet Etme Özü
- Sol hareketlerin diktatörlüğe yönelmesi, cinayet işlemesi ve insan haklarını çiğnemesi, sosyalizmin özü olan özgürlük ve insan değerini savunma felsefesine ihanet etmesi olarak tanımlanıyor.
- Nikaragua'da Daniel Ortega örneği, halk devrimi gerçekleştiren bir liderin bugün kapitalizmi savunarak zulmeden bir diktatöre dönüşmesi olarak veriliyor.
- Sol hareketlerin kötü eylemleri sol değerlerin gereği olarak değil, bunlara ihanet ederek yapıldığı vurgulanıyor.
- 1:10:19Faşizmin Ayırt Edici Özellikleri
- Faşizmin ayırt edici özelliği, ne yapacağını baştan ilan etmesi ve öldürmek için gelişi olarak tanımlanıyor.
- İspanyol faşistlerinin "Viva la muerte" (Yaşasın ölüm) sloganı ve faşist hareketlerin farklı grupları yok etme amaçlarıyla geldiği belirtiliyor.
- Faşizmin ayrıştırmak ve ayrımcılık uygulamak üzerine geldiği, bu nedenle Avrupa'da ve dünyanın her yerinde faşizme karşı yürütülen mücadeledeki anlamın farklı olduğu vurgulanıyor.
- 1:11:30Sanat ve Edebiyatın Rolü
- Sanat ve edebiyatın yeni bir mantık ve lojik oluşturabilme sorusu üzerine, sanatın varoluşuyla bunu yaptığı ancak bu bir görev olarak değil belirtiliyor.
- Sanatın mesaj vermek için değil, insanı düşündürmek ve sorgulamaya itmek için var olduğu vurgulanıyor.
- Sanatın, edebiyatın ve felsefenin bağının koparmaya kalkılması problem olarak görülüyor.
- 1:13:19Sanat ve Edebiyatın Ticaretin Alanına Çekilmesi
- Sanat ve edebiyatın ticaretin alanına çekilmesi, eğlence sektörünün hizmetinde bir metaya dönüştürülmesi eleştiriliyor.
- Sanatçıların ve yazarların kendi bireysel, kendiyle, dünya ile olan derdini sanatsal biçimde ifade etmeye çalışması ve dış dünya ile bağ kurabilmesi önemli.
- Sanatçının arkasında bir düşünce olması gerekir, felsefe de antik Yunan felsefesinden bu yana sanat eserleri üzerine düşünmekte ve yorumlamaktadır.
- 1:14:27Sanat ve Felsefenin Bağlantısı
- Felsefe, sanat ve edebiyat çok uzak disiplinler değil, bunları bütünsel olarak ele almak gerekir.
- Sanat eserlerinde mitolojik ve opera göndermeleri iç içe geçer, bunları bağını koparmaya çalışmak ve metalaştırmak esas suçtur.
- Yazarlar ve sanatçılar sıradışı, olağanüstü insanlardır, dert etmiş insanlardır ve değerli şeyler üretebiliyorlarsa insanı düşündürürler.
- 1:15:31Sanatçıların Siyasi Kimliği
- Sanatçılar ve yazarlar "beni düşündüreceğim" veya "sana yol göstereceğim" gibi bir durumda değildir.
- Sanatçıların siyasi kimliği oturtulmamalı, tabii ki siyasi görüşleri vardır ve yurttaş olarak siyasi faaliyette bulunabilirler.
- Sanatçılar kendi hakikat ve evrensel hakikate ulaşmaya çalışıyor, bu da sanatın gücüdür.
- 1:16:48Eğitim ve Düşünme
- Eğitimde düşünme konusu önemlidir, ancak geçmişte eğitim büyük ölçüde papağan gibi öğrenmeye dayanıyordu.
- Tarih derslerinde sadece bilgiler ezberletilirken, nedenleri ve mantıkları anlatılmazdı.
- Her yaşta düşünme faaliyetinin devam etmesini dürtükleyecek şeylere ihtiyaç vardır, felsefe de herkesin ulaşabileceği bir disiplindir.
- 1:19:39Etkinlik Bilgilendirmesi
- Etkinlikte Serra Yılmaz ve Yiğit Bener konuk olmuştur ve katılımcılar sohbeti zenginleştirici bulmuşlardır.
- Önümüzdeki hafta Salı günü Fransızca, Çarşamba günü Türkçe olmak üzere Salon Edebiyat devam edecek.
- Salı günü Can Marie Ben, Çarşamba günü ise Jamal ile ilgili bir söyleşi yapılacak.