Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, bir eğitimci tarafından sunulan tıbbi bir eğitim içeriğidir. Eğitimci, Dahiliye TUS sınavındaki soruların çözümlerini detaylı şekilde açıklamaktadır.
- Video, çeşitli tıbbi konuları kapsamlı şekilde ele almaktadır. İçerikte enfeksiyon hastalıkları, sarkoidoz, pnömo mediatinum, akut koroner sendromlar, kalp yetmezliği, hepatoloji, demir metabolizması, endokrin hastalıklar, hemolitik anemiler, onkoloji, romatoloji, nefroloji ve geriatri konularında soru çözümleri sunulmaktadır. Her konu için tanı, patofizyoloji, tanı yöntemleri ve tedavi seçenekleri detaylı olarak açıklanmaktadır.
- Videoda özellikle kateter enfeksiyonlarında bakteri rolleri, sarkoidozun patognomonik lezyonları, akut koroner sendromların tedavi yöntemleri, kalp yetmezliği tipleri, hepatik ensefalopati tedavisi, hemokromatoz, tiroid nodüllerinde biyopsi endikasyonları, Cushing sendromu tanısı, aplastik anemi, postpartum DIC, hemolitik anemiler, TTP, prostat kanseri risk sınıflandırması, anafilaksi, iga vasküliti, psoriasik artrit, böbrek hastalıkları ve yaşlılarda düşme risk faktörleri gibi konular ele alınmaktadır.
- 00:13Eylül 2023 Dahiliye TUS Soruları Hakkında Genel Bilgi
- Eylül 2023 dahiliye TUS soruları genel olarak zor değil, ancak bazı soruların cevapları saçma seçenekler arasında verilmiş.
- Şiddetli astım durumunda Plazmodium fasi parum enfeksiyonunda asidoz ve şiddetli anemi görülür.
- Şiddetli astımda serebral malarya, akut böbrek hasarı, hipotansiyon, şok ve pulmoner ödeme (ARDS) gibi bulgular ortaya çıkabilir.
- 01:57Hemodiyaliz Hastalarında Enfeksiyonlar
- Hemodiyaliz hastalarında tüneli kateter çıkış yeri enfeksiyonunda en sık etken Staphylococcus epidermidis'tir.
- Tünel enfeksiyonu gelişmişse kateteri çekmek gerekir, ancak kalıcı kateterler daha zor takıldığı için feda edilmeden önce düşünülür.
- Bakteriamik kateter enfeksiyonunda en sık etken Staphylococcus aureus'tur ve bu durumda kateteri çekmek zorunludur.
- 04:58Küta Şarbon Tedavisi ve Sarkoidoz
- Penisilin alerjisi olan hastalarda küta şarbonu için levofloksasin, boksifloksasin, doksisiklin, tetrasiklin veya klin gibi tedavi seçenekleri kullanılabilir.
- Sarkoidozun akut prezentasyonlarından biri olan Löfgren sendromu, eritema, dozum, artrit ve bilateral hilal adenopati ile tanı konulabilir.
- Sarkoidozda normalde doku tanısı gerektirirken, Löfgren sendromu ve Hereford sendromu (üve-parot-fiver) gibi durumlarda biyopsiye gerek kalmadan tanı konulabilir.
- 09:06Pneumomediastinum
- Kontrolsüz astım olan hastalarda ani nefes darlığı, şiddetli retrosternal ağrı, üst göğüs şişliği ve palpasyonda krepitasyon görülebilir.
- Akciğer röntgeninde kalp ile diyafram arasında hava gölgesi ve aort topuzu çevresinde siyah hatlar (hava) belirtileridir.
- Şiddetli astımda pneumomediastinum oluşabilir, bu durumda nebulizer ile beta-agonist verilmesi yeterli olmayabilir.
- 10:39Pnömoday ve Pnömotografi
- Subcutan krepitasyon pnömoday ve pnömotografi ile eşlik edebilir, radyografik görüntülerde mediasten içerisinde hava görülebilir.
- Pnömoday, özofagus veya trakya'nın perfore olması sonucu oluşabilir; bu durum balık kılçığı gibi nedenlerle özofagus perforasyonu gibi durumlarda görülebilir.
- Pnömoday travma, mekanik ventilatör kullanımı, aşırı öksürme veya aşırı kusma (Mallory-Weiss sendromu) gibi nedenlerle de ortaya çıkabilir.
- 11:43Pnömodayın Klinik Belirtileri ve Tanı
- Pnömodayda boğaz ağrısı, boyun ağrısı, boyunda şişlik, nefes darlığı ve retrosternal ağrı şikayetleri görülebilir.
- Tanı gecikmesi enfeksiyon nedeniyle hastanın kaybına yol açabilir.
- Pnömodaylı hastalarda kalbin sol kenarını tanımlayan çizgi şeklinde geçen bir hat, kalbin alt bölgesinde diyafram bölgesinde oturan hava sütunu ve süpten amfizem belirtisi görülebilir.
- 13:06Akut Koroner Sendromlar ve Tedavisi
- Akut koroner sendromlar ST elevasyonlu akut miyokard infarksiyonu, ST elevasyonlu olmayan akut miyokard infarksiyonu ve anjina pektorosu olmak üzere üç gruba ayrılır.
- Akut koroner sendromların tedavisi anti-trombotik tedavi, antikoagülan tedavi, koronerleri dite etme ve miyokardın oksijen ihtiyacını azaltma yöntemleriyle gerçekleştirilir.
- STEMI (ST elevasyonlu akut miyokard infarksiyonu) durumunda primer yaklaşım koroner tıkalı arteri açmaktır ve bunu iki şekilde yapabiliriz: Perkütan koroner intervension (PCI) veya trombolitik tedavi.
- 15:04PCI ve Trombolitik Tedavi Süreleri
- PCI işlemi hastanın hastane kapısından girdiği veya medikal ekiple temas kurulduğu andan itibaren 90 dakika içinde (door-to-balloon time) gerçekleştirilmesi gerekir.
- PCI imkanı olmayan hastanelerde hasta en yakın PCI merkezine 120 dakika içinde gönderilmelidir; eğer merkez 2 saat uzaklıkta ise hastaya trombolitik verilmelidir.
- Trombolitik tedavi için karar verildikten veya hastaneye geldikten sonra 30 dakika içinde (door-to-needle time) ilaç verilmelidir.
- 16:41Trombolitik İlaçlar ve PCI Uygulaması
- Trombolitik ilaçlar sadece ST elevasyonlu akut miyokard infarksiyonunda kullanılır, anjina pektorosu veya ST elevasyonlu olmayan akut miyokard infarksiyonunda rutin olarak kullanılmaz.
- PCI, ST elevasyonlu olmayan akut miyokard infarksiyonunda ve anjina pektorosunda da yapılabilir, ancak genellikle yüksek riskli hastalarda 72 saat içinde uygulanır.
- Trombolitik ilaçlar arasında fibrin spesifik olmayanlar (streptokinaz, urokinaz, antreptelas) ve fibrin spesifik olanlar (alteplaz, retaplas, tenekteplaz) bulunmaktadır.
- 17:36Mitral Stenozu ve Ritim Bozuklukları
- Mitral stenozunda sol atrium büyür ve bu büyümelerle birlikte atriyal fibrilasyon gelişebilir.
- Nabız defisi, kardiyak atımların bazılarının nabız dalgası oluşturmadığı durumdur ve atriyal fibrilasyon için tipik bir bulgudur.
- Ventriküler extrasitlerde de nabız defisi görülebilir çünkü ventriküler extrasitlerde nabız dalgası oluşmaz.
- 20:40Korunmuş Enjeksiyon Fraksiyonu Kalp Yetmezliği
- Korunmuş enjeksiyon fraksiyonu kalp yetmezliği (diastolik kalp yetmezliği), enjeksiyon fraksiyonunun korunmuş (%50 ve üzerinde) olmasına rağmen hastada kalp yetmezliği bulguları görülen bir durumdur.
- Bu hastalarda temel problem, kalbin kasılmasında değil, genişlemesinde (diastolik fonksiyonda) yetersizlik vardır.
- Hastalarda sol ventrikülde konsantrik hipertrofi görülür, bu tip hipertrofi sistematik hipertansiyon gibi durumlarda görülen kalbin önündeki afterload artması sonucu oluşur.
- 22:29Diastolik Kalp Yetmezliğinin Tanı ve Tedavisi
- Diastolik kalp yetmezliğinde, diastolik fonksiyon yetersizliği nedeniyle en diastolik basınç artar, ventriküle kan doluşu zorlaşır ve bu nedenle atriumlar genişler.
- Tanıda en önemli araç ekokardiyografi olup, korunmuş enjeksiyon fraksiyonu (%50'nin üzerinde), konsantrik hipertrofi ve sol atrium genişlemesi görülebilir.
- BNP düzeyi rutin değerlendirmede kullanılır ve ileri incelemeler için diastolik stres ekokardiyografisi, invazif dinamik değerlendirme (kateterizasyon) ve kardiyak MR kullanılabilir.
- 24:08Primer Sklerozan Kolanjit
- Primer sklerozan kolanjit, hem intra-hepatik hem de ekstra-hepatik safra kanallarını tutan, ortalama tanı yaşı 40 olan, erkeklerde daha sık görülen bir kronik ilerleyici hastalıktır.
- Hastalığın önemli bir özelliği inflamatuar bağırsak hastalığı ile güçlü bir birliktelik göstermesidir; ülseratif kolitli hastaların %7-8'inde primer sklerozan kolanjit görülürken, primer sklerozan kolanjitli hastaların %70-80'inde altta bir inflamatuar bağırsak hastalığı vardır.
- Hastalığın net bir etyolojik faktörü yoktur, sigara ile ilişkisi vardır ve gelişmiş ülkelerde daha sık görülür.
- 25:19Hepatik Ensefalopati Tedavisi
- Hepatik ensefalopati tedavisinde ilk tercih ilacı laktüloz olup, tedavide prespite eden sebebi bulup tedavi etmek önemlidir.
- Laktüloz, kolon lümeninde pH'ı azaltarak amonyakın protonlanarak amonyuma dönüşmesini sağlar ve amonyum daha az absorbe edilmesini sağlar.
- Eskiden neomisin gibi amino glikozitler verilirken, günümüzde refaksimin gibi geniş spektrumlu absorbe olmayan antibiyotikler tercih edilmektedir.
- 26:54Herediter Hemokromatoz
- Herediter hemokromatozla ilişkili en sık görülen mutasyon, homozigot olan hastaların tip bir veya klasik formunu oluşturur.
- 27:17Demir Metabolizması ve Mutasyonlar
- Altıncı kromozomda yer alan C282Y ve H63D mutasyonları, özellikle C282Y homozigot durumlarında semptomlar ortaya çıkıyor.
- Hepsinin (hepcidin) üretiminin azalmasına sebep olan mutasyonlar, demir metabolizmasının master regulatori olan hepcidinin sentezini etkiliyor.
- Hepcidin, gastrointestinal sistemde ve retiküle endotelya sistem hücrelerinde bulunan ferroportin adlı molekülü düzenleyerek demirin hücreden dışarı atılmasını sağlıyor.
- 29:14Demir Metabolizması ve Hastalıklar
- Demir eksikliği anemisinde dolaşımda demir az olduğu için hepcidin azalır, demir yüklenmelerinde ise hepcidin artar.
- Mutasyonlarla hepcidin azalırsa ferroportin aktivitesi artar, bu da bağırsaktan absorbe edilen demirin plazmaya geçişini sağlar ve vücutta demir deposu oluşur.
- Hemokromatoza, herediter hemokromatoza gibi hastalıklar bu demir birikimlerinden kaynaklanır.
- 30:42Tiroid Nodül Biyopsi Endikasyonları
- Bir santimetrenin üzerindeki solid hipoekoik tiroid nodüllerinde tiroid ince iğne aspirasyon biyopsi yapılır.
- Bir santimetrenin altındaki nodüllerde genellikle biyopsi gerekmez, ancak servikal lenfadenopati, uzak metastaz endişesi veya hasta isteği durumunda biyopsi yapılabilir.
- Süngerimsi ve saf kistik nodüllerde biyopsi gerekmez, yüksek riskli özellikler (spiküle kenar, mikro kalsifikasyonlar, kenar kalsifikasyonu) olan nodüllerde biyopsi yapılır.
- 33:00Cushing Sendromu Tanısı
- Cushing sendromu şüphesi olan hastalarda ilk yapılacak testler tarama testleri olarak adlandırılır: 24 saatlik idrarda serbest kortizol atılımı, gece yarısı plazma/tükürük kortizol düzeyi ve deksametazon supresyon testi.
- Tarama testlerinde baskılanma görülmezse (hiperkortizolizm doğrulanırsa), sonraki adım serum ACTH (adrenokortikotrop hormon) düzeyini kontrol etmek.
- Serum ACTH düzeyi yüksek veya normalse ACTH bağlı Cushing sendromu (çoğunlukla hipofiz bezinde adenom) olduğu, düşükse ACTH bağımsız adrenal bez e bağlı Cushing sendromu olduğu anlaşılır.
- 36:12Lenfadenopati ve Hematolojik Hastalıklar
- Aplastik anemi ve multipl miyelom gibi hematolojik hastalıklarda lenfadenopati saptanma olasılığı en azdır.
- Aplastik aneminin prezentasyonu pansitopenidir, hepatosiklonomegali ve lenfadenopati beklenmez.
- Aplastik anemi, T hücrelere bağlı olarak gelişen bir immün reaksiyon sonucu kemik iliğindeki selülitte azalma (yüzde 25-30'un altına inme) ve yağ dokusu artışı ile karakterize olur.
- 37:35Disemine Intravasküler Koagülasyon ve Laboratuvar Bulguları
- Disemine intravasküler koagülasyon (DIK) bir çeşit hemolizdir ve bu durumda retikülosit düzeyi artar (yüzde 7-9).
- DIK'te parçalanmış eritrositler (şistosit) periferik kan yaymasında görülebilir ve bu bulguların varlığı intravasküler hemoliz olduğunu gösterir.
- DIK'te platelet sayısı düşer, koagülasyon sistemi aktif hale gelir ve fibrin degradation product (fibrin yıkım ürünleri) seviyeleri artar.
- 40:11Trombotik Trombositopedik Pırpıra (TTP) ve DIK Arasındaki Farklar
- TTP ve DIK'de trombosit sayıları azalır ve ekimozlar görülebilir.
- TTP'de PT ve APTT normaldir, ancak DIK'te bu değerler artar.
- Fibrinojen seviyesi TTP'de normale yakındır, DIK'te ise düşer.
- 40:35Onkoloji ve Hedefe Yönelik Tedavi
- Kanser tedavisinde giderek artan sayıda hedefe yönelik ilaçlar kullanılmaktadır.
- Moleküler mutasyonlar saptandığında, tümör hücresi o mutasyona muhtaç olur ve bu mutasyona hedef alan ilaçlar tedavide etkin olabilir.
- Kolon, meme ve akciğer kanserlerinde ALK inhibitörleri, EGFR inhibitörleri, CDK inhibitörleri, immün checkpoint inhibitörleri gibi hedefe yönelik tedaviler kullanılmaktadır.
- 44:12Prostat Kanseri Risk Belirlenmesi
- Lokalize prostat kanserinde risk belirlenmesinde TMM sınıflaması, Gleason skoru ve PSA düzeyi kullanılır.
- Bazı kılavuzlarda biyopsi bulgusu da risk sınıflamasında dikkate alınabilir.
- Hematüri, prostat kanserinin risk sınıflamasında kullanılmayan bir bulgudur.
- 46:03Hiper- Sensitivite Reaksiyonları
- Hiper- sensitivite reaksiyonları dört tipine ayrılır: Tip 1 (anafilaksi), Tip 2 (antikor hastalıkları), Tip 3 (immün kompleks hastalıkları) ve Tip 4 (gecikmiş tip reaksiyonlar).
- Anafilksi Tip 1 hiper- sensitivite reaksiyonunun en tipik örneğidir ve genellikle bir saat içinde gelişir.
- Penisilin kullanımı sonrası anafilksi gelişebilir ve bu bir hiper- sensitivite reaksiyonudur.
- 47:27İga Vasküliti
- İga vasküliti (Hannoş vasküliti) genç erkek hastalarda karın ağrısı, pırpırik döküntü ve artrit ile görülebilir.
- Hastalarda palpable purpura (özellikle alt ekstremite, kalçalar ve ayak bilekleri üzerinde), artritler, gastrointestinal tutulum ve böbrek involüvran olabilir.
- İga vasküliti tanısını destekleyen bulgular arasında serum İga seviyelerinin yükselmesi ve cilt biyopsi de İga depozitlerinin görülmesidir.
- 49:28Romatoloji Sınıflama Kriterleri
- Süretik artist sınıflama kriterlerinde kaslar kullanılır; hastada psoas varsa puan alır, öyküsü varsa daha az puan alır, kendisinde yoksa ailesinde öyküsü varsa alır.
- Tırnak distrofisi puan sağlar çünkü tırnak distrofisi görürüzyatik artritte romatoid faktör negatif olması zaten bu hastalık.
- Sero-negatif spondilo arropatiler grubu (enteropatik artrit, reaktif artrit, ankilozan spondilit) romatoid faktör negatif olma özelliğine sahiptir.
- 51:14Kristal Nefropati
- Kristal nefropati, endojen (ürik asit, kalsiyum fosfat) veya egzojen (ilaçlar) kristallerin böbrekte hasar yapmasıdır.
- Asiklovir, sülfadiazin, indinavir, triamteren, metotreksat, orlistat, spro ve sodyum fosfat gibi ilaçlar kristal nefropati yapabilir.
- Sodyum fosfat özellikle yaşlı ve böbrekleri bazal olarak bozuk hastalarda kolon temizliğinde kullanılması durumunda yüksek düzeylere ulaşarak kalsiyum fosfat birikimlerine neden olabilir.
- 53:18Hipertansiyonda Rutin İncelemeler
- Esansiyel hipertansiyon hastalarında rutin olarak idrar analizi (hematüri, protein), kan testleri (glikoz, kolesterol paneli), böbrek fonksiyonları (eGFR, kreatinin) ve hemogram yapılmalıdır.
- On iki derivasyonlu EKG ile LVH (left ventriküler hipertrofi), atriyal fibrilasyon ve iskemik kalp hastalığı bulguları değerlendirilmelidir.
- Şiddetli hipertansiyon veya göz semptomları varsa retinopati kontrolü yapılmalıdır.
- 55:52Yaşlılarda Düşme Riskleri
- Yaşlılarda düşme riskleri modifiye edilebilir (kognitif bozukluk, demans, eski serebrovasküler atak) ve modifiye edilemez (yaş, artrit) olarak ayrılabilir.
- Düşme öyküsü, yakın zamanda düşme, disçarşı olma, nörolojik durumlar (depresyon, Parkinson, periferik nöropati), baş dönmesi ve vertigo önemli risk faktörleridir.
- İlaç kullanımı (polifarmasi), çevresel hazırlar (uygun olmayan ev ortamı), kardiyak hastalıklar, nokturi ve kas-iskelet problemleri düşme riskini artırır.