• Buradasın

    Ermeni Soykırımının 100. Yılında Hukuki ve Dini Baskı Paneli

    youtube.com/watch?v=JW7bP_UdXnY

    Yapay zekadan makale özeti

    • Bu video, Hrant Dink Vakfı, Boğaziçi, Sabancı ve Bilgi üniversiteleri tarafından düzenlenen bir konferansın kaydıdır. Konferansta Mehmet Polat, Hilma Kayser, Anuş Honsyan, Hamit Bozarslan gibi akademisyenler ve tarihçiler sunumlar yapmaktadır.
    • Panel, "Hukuki ve Dini Baskı" başlığı altında Ermeni soykırımı sürecindeki mülk el konulması, zorla müslümanlaştırma politikaları ve İttihat ve Terakki'nin rolü üzerine odaklanmaktadır. Sunumlar, 1890'lardan 1915'e kadar olan süreçte yaşanan olayları, Ermeni nüfusunun azalması, malların el konulması ve Nazi Almanyası ile karşılaştırmaları içermektedir.
    • Konferans sırasında Ermeni soykırımı sırasında yaşanan katliamlar, tehcirler, mülk el konulması, gönüllü din değiştirme ve isim değiştirme gibi demografik homojenleştirme stratejileri ele alınmaktadır. Ayrıca, Teşkilat-ı Mahsusa'nın rolü, İttihat ve Terakki'nin sosyal darwinizm ideolojisi ve Nazi Almanyası ile karşılaştırmaları da sunumların içeriğinde yer almaktadır. Video, sunumların ardından izleyici sorularına cevap verme oturumlarıyla devam etmektedir.
    00:14Konferansın Tanıtımı
    • Hukuki ve dini baskı başlığıyla düzenlenen altıncı panelde, Ermeni soykırımının yüzüncü yılında düzenlenen bir konferansa katılmaktayız.
    • Bu konferans, soykırımın gerçekleştiği ülkede bu yıl içerisinde yapılan en önemli etkinliklerden biridir.
    • Hrant Dink Vakfı tarafından düzenlenen bu konferansa sıradışı, çok değişik çevrelerden konuşmacılar katılmıştır.
    02:30Mehmet Polat'ın Sunumu
    • Mehmet Polat, ABDÜLHAMİT döneminden MEŞRUTİYET devresine kadar el konulan malların iadesi konusunu ele alacaktır.
    • Bu mesele aynı zamanda dönemin aktörleri tarafından "arazi anlaşmazlıkları" olarak da adlandırılmaktadır.
    • Konuşmacı, bu konuda zamansal bir yeknesaklığın olmadığı ve farklı aktörlerin bu sürece dahil olmasından kaynaklı dinamik bir süreç olduğunu vurgulamaktadır.
    03:50El Konulan Mallar Meselesinin Boyutu
    • El konulan mallar meselesi ağırlıklı olarak doğu vilayetlerinde yer almakta ve 1890'larda yaşanan katliam sürecinde şiddetle birlikte devam eden bir mülksüzleşme pratiği bulunmaktadır.
    • Ermeni Patrikhane'si'nin kurduğu ekonomiklerle ilgili komisyonun 1910-1911 tarihlerinde dört cilt olarak yayınlanan raporu, 7000'den fazla vakayı içermektedir.
    • Bu süreçte ermeniler hem Rusya, İran hem de Amerika gibi ülkelerde göç etmiş ve 1908 sonrası döndüklerinde vatandaşlıktan atıldığı için dönüşleri problem olmuştur.
    05:25Meşrutiyet Dönemindeki Gelişmeler
    • Meşrutiyet ile birlikte Taşnak Sütun ile İttihat Terakki'nin ermeni meselesini çözmek için görüşmeleri başlamıştır.
    • Ermeniler tazminattan ziyade iade talebinde bulunmuş ve bu malların asıl sahiplerine iade edilmesini istemişlerdir.
    • Ermeniler, mahkemeler yerine idareten (meclisi idareler) yoluyla veya idari yollarla çözüme kavuşturulmasını talep etmişlerdir.
    07:32Teftiş Kurulu ve Direnişler
    • 1909 senesinin ilk aylarında Hüseyin Hilmi Paşa kabinesi, arazi anlaşmazlıklarını çözmek amacıyla bir teftiş kurulu kurulmasını kabul etmiştir.
    • Mecliste doğu vilayetindeki mebusların şiddetli tepkisiyle karşılaşılmış ve 31 Mart vakası ve Adana katliamı sonrası bu mesele raftan kaldırılmıştır.
    • Adana katliamı sonrası 29 Temmuz 1909'da kabinede alınan karar, arazi ihtilafatı konusunda tapu sahiplerine malları iade etme prensibini belirlemiştir.
    10:16Direniş Örnekleri
    • Merkezde alınan karar vilayetlerde idari direniş, yerel eşrafın baskısı ve gasp edenlerin vermemesi şeklinde karşılanmıştır.
    • Bitlis Mutki'nin Taavant köyünde, idari meclis üyelerinin kendilerinin de gaz sürecine dahil olmaları nedeniyle kararlar uygulanamamıştır.
    • Van Erçek'te bulunan Mendan köyünde, Said Bey adlı Kürt reisi gasp ettiği toprakları vermek istememiş, hapisten kaçtıktan sonra 70'e yakın adamıyla birlikte hükümet üyelerine saldırmaya başlamıştır.
    12:14Van Bölgesindeki Aşiret Reislerinin İran'a Firarı
    • Van Abad Meme Sitka vergi borcunu ödemeyip mallarını iade etmeyen valinin kararına uymayan ailesiyle birlikte İran'a firar ediyor.
    • Haydaran Hüseyin Paşa ve birçok aşiret reisi toplu halde İran'a firar ediyorlar, bu hükümete ve toprakların iadesine yönelik ciddi bir başkaldırış olarak tanımlanabilir.
    • Aşiret reisleri, bölgenin İran sınırında olması ve güvenlik açısından kırılgan olduğunu bilerek bu durumu koz olarak kullanıyorlar ve İran'a giderken Ermeni köylerine saldırmaya devam ediyorlar.
    13:02İttihat Terakki ile Taşnaksunun Görüşmeleri
    • 1910'un ilk aylarından itibaren İttihat Terakki ile Taşnak'ın görüşmeleri devam ediyor ve Mart ayında bir ortak anlaşmaya varılıyor.
    • Anlaşmada arazi anlaşmalarının tahkim mekanizması aracılığıyla çözülmesi ve bunu çözecek bir komite kurulması planlanıyor.
    • Komite, mülkte el koyan kişilere tazminat ödenmesini sağlayacak ve teftiş heykeleri vilayetlerde incelemeler yapacak.
    14:04Arazi Anlaşmazlıklarının Yargı Mekanizmasına Geri Dönmesi
    • 31 Mart tarihinde Meclis-i Vükela kabinede arazi anlaşmazlıkları ile ilgili verilen karar, 9 Eylül'deki kararın değiştirilmesiyle oluşuyor.
    • İdareten çözümden bahsedilirken, Ermenilerin talebi olan yargı mekanizmasının tekrar uygulanması ve idari çözümün yalnızca 1909 senesi içerisinde yer alan anlaşmazlıklar için uygulanması gerektiği belirtiliyor.
    • Bu karar, 1909 öncesi olan gaspların gaspara uygulanmamış olup yeniden mahkemelere dönmesiyle Erzurum valisi ve Ermeni psikoposu tarafından tepkiyle karşılanıyor.
    15:31Aşiret Reislerinin Geri Dönüşü
    • Nisan 1910'da Van valisi, aşiret reislere mektup göndererek geri dönmelerini, aksi takdirde rütbelerini ve mülklerinin kaybedeceklerini belirtiyor.
    • Eğer geri dönerlerse imtiyazlarını ve ekonomik mülklerini koruyacaklarını söyleyerek teminat veriliyor ve reisler geri dönüyorlar.
    • Nisan ve Haziran 1910 tarihlerinde Van bölgesinde tekrar bir Ermenilere yönelik saldırı dalgası yaşanıyor.
    16:15Mülteci Yerleştirme ve Ermeni Tepkisi
    • Anlaşmazlık olan arazilere ve evlere yeniden muhacir ve mülteci yerleştirilmeye başlanıyor.
    • Bu durum Ermeniler açısından bölgedeki demografik dengeyi değiştirmek amaçlı olduğu için tepkiyle karşılanıyor.
    • Yaşananlar, hem Ermeni örgütlerini hem de mecliste bulunan mebusları bu konuyu gündemleştirmeye sevk ediyor.
    16:53Mecliste Verilen Muhtıralar
    • 9 Aralık 1911'de on mebus tarafından imzalanan muhtıra, doğu vilayetlerindeki ıslahat yapılmasıyla ilgili olup, meşruiyetin başındaki iyimserliğin altını çiziyor.
    • Muhtıradaki ilk bölümde güvenlik ve düzenin bu dönemde sağlanmadığından bahsediliyor, meşruiyetin ilanı ile birlikte 3 sene zarfında cinayet ve gaspların artmaya devam ettiği, suçluların soruşturulmadığı aktarılıyor.
    • İkinci muhtıra, Kriko Zorap'ın kendisi tarafından veriliyor ve daha çok meşruiyet dönemindeki başarısızlıkların sert bir eleştirisi olarak hazırlanıyor.
    18:24Taşnak'ın Kararı ve Hükümetin Tepkisi
    • Taşnak'ın Erzurum'da bir toplantısında, ilkbahara kadar arazi meselesi çözülmezse tekrar silahlanmaya başlanacağı deklare ediliyor.
    • Bu durum hükümet ve İttihat Terakki'de telaş yaratıyor ve yazışmalardan bunun anlaşılabilir.
    • Meclis-i Vükela'da alınan kararda, verilen önerilerin dikkatle incelendiği ve arazi ile ilgili 31 Mart kararındaki sınırlamanın kaldırılması talebini kabul edildiği belirtiliyor.
    19:11Teftiş Heyeti Kurulması ve Sonuç
    • Şubat ve Mart 1912'den itibaren teftiş heyeti meselesi tekrar gündemine geliyor ve Osmanlı hükümeti doğu vilayetlerine göndermek amaçlı bir teftiş heyeti kurulmasına karar veriyor.
    • 15 Mayıs 1912 tarihinde kurulacak komisyona 100 bin TL tahsis edileceği kararlaştırılıyor, ancak bu komisyon bir türlü kurulamıyor.
    • Toprak meselesi, 1908 sonrası kamusal tartışma ve politika üretimi açısından önemli bir gündem maddesi haline geliyor ve arazi anlaşmazlıklarının çözümsüzlüğünün farklı aktör gruplarının katılım ve tepkileri ile şekillenen dinamik bir süreç olduğu belirtiliyor.
    22:06Ermeni Nüfusunun Azalması ve Mallarının Kaderi
    • 1915'te Osmanlı verilerine göre en muhafazakar tahminlere göre bile Ermeni nüfusu 1,70 milyon iken, Mart ayına gelindiğinde bir milyondan fazlası ölmüştü.
    • Zorunlu din değiştirmeleri, Ermenilerin yoğun yaşadığı yerlerde %95'e, batı yerlerde ve Ankara'da yaklaşık %60'e ulaştı.
    • Ermenilerin malları konusunda araştırmalar daha çok gayrimenkuller ve bankadaki mevduatlarla ilgili olup, izi sürülemeyen mallarla ilgili çok az bilgi vardır.
    23:27Ermenilerin Varlıklarının Kaderi
    • Tehcir edileceklerini öğrenen Ermeniler varlıklarını gayrimenkule çevirmeye veya nakit hale getirmeye çalışmışlardır.
    • Literatüre ve sağ kalanların anlatılarına göre bu varlıkların çoğu yemek, içmek, almak için kullanılmış veya Kürtler ve Araplar tarafından el konulmuştur.
    • Bazı Ermeniler tehlikede kalarak canlarını kurtarmak için para vermek zorunda kalmışlardır.
    25:46Ermeni Tehcirlerindeki Devlet Bağlantısı
    • Alman bir asker 1915'te Erzincan'a geldiğinde, Erzurum'dan bazı Ermenileri himayesine almış ancak Tahsin Bey'in talimatıyla onları bırakmak zorunda kalmıştır.
    • Ermeni aileler canlarını kurtarmak için rüşvet vermeyi düşünmüşlerdir ve bir aile bütün biriktirdiklerini vermiştir.
    • 1918'de Veyib Paşa'nın raporunda Bahattin Şakir, İttihat ve Terakki Partisi tarafından Ermenilerin tehciriyle görevlendirilmiş kişi olarak belirtilmiştir.
    27:39Kızılay Görevlilerinin Rolü
    • Bahattin Şakir, Ermeni kıyımlarını Teşkilatı Mahsusa'ya atfetmiş ve Osmanlı Kızılay'ın bir görevlisi gibi Ermenilerin kıyımına katkıda bulunmuştur.
    • Balkan savaşlarında Batı Şakir ve Dr. Nazım Bey, güya Kızılay hastanesi başındalar ancak İttihat ve Terakki'nin siyasi başları olarak komutanlara emir veriyorlardı.
    • 1915'te aynı düzen tekrarlanarak Batı Şakir bir kez daha Kızılay görevlisi olarak Ermeni tehcirlerine dahil olmuştur.
    29:23Ermeni Tehcirlerinin Görsel İmajı
    • Erzincan katedrali 1915'te Rusların gelmesi döneminde yok edilmemiş, ancak Su şehri tehcirleri gerçekleşmiştir.
    • Tehcir kafileninde çok az jandarma bulunuyor, bazen sadece %1'den az jandarma eşlik ediyordu.
    • Kafilelerde erkeklerin ayrılmış olması, kafilenin büyüklüğünü azaltıyordu ve bu durum tehlikeli koşullarda Ermenilerin kaçma şansını sınırlıyordu.
    31:50Tehcir Yolculuğundaki Zorluklar
    • Ermeni ailelerin stratejisi değerli eşyalarını kıyafetlerinin içine saklamaktı, bazen bile yutarak saklıyorlardı.
    • Tuvalete gitmek için Ermeniler için büyük bir tehlike oluşturuyordu çünkü vücuttan altın çıkabiliyordu.
    • Bazı Ermeniler öldürüldükten sonra vücutlardan altın aranıyordu, bazen hatta karnı yarılarak bağırsaklarında altın arandığı bile olmuştu.
    33:41Tehcirlerin Ekonomik Boyutu
    • Rehip Paşa'ya göre Kemah'ta malların üçte biri İttihat ve Terakki'ye, üçte biri mali idareye, üçte biri de katliam gerçekleştirenlere gidiyordu.
    • Tahsin Bey, bölgedeki Kürtleri suçlayarak katliamları onların yaptığını iddia etmiş, ancak Sami Bey Elazığ valisi yetkilileri sorumlu tutmuştur.
    • Tehcirlerin sonunda Erzurum'da Şakir Cemal Trabzon valisine gittiğinde, 110 bin kişi tehcir edilmişti ancak sadece 8 bin kişi Musul'a varabilmiş, bu da öldürme miktarının %96'dan fazla olduğunu gösteriyordu.
    35:31Teşkilat-ı Mahsusa'nın Katliam Rolü
    • Mirza Bey, Cemal Azmi Bey ile iletişim içindeydi ve Teşkilat-ı Mahsusa'nın ikinci bir teşkilatı olduğunu belirtmişti.
    • Teşkilat-ı Mahsusa üyeleri göreve gitmeyip katliamlara gidiyor, katliamdan sonra geri dönüyorlardı.
    • Teşkilat-ı Mahsusa üyeleri arasında Memduh Bey, Erzincan Mu Tasarrufu Erzincan Mebusa Halit Bey, Tahsin Bey, Ebu Hindi Cafer Bey, Sadi Bey ve Can Bey bulunuyordu.
    36:44Katliamlar ve Malların El Konulması
    • Kemal Seraza'da mahallesi'nde binlerce kişi katledildiği belirtiliyor.
    • Katliamlar sonrası bulunan yabancı banknotlar, porselen, gümüş gibi mallar jandarmalar tarafından bulunuyor ve hırsızlıkla suçlanıyorlardı.
    • Bulunan malların İttihat ve Terakki'nin Erzincan'daki kasalarına teslim edilmesi gerekiyordu.
    37:50Teşkilat-ı Mahsusa'nın İşleyişi
    • Teşkilat-ı Mahsusa üyeleri, jandarma, yerel halktan destekçileri ve Kürtleri kullanarak katliamları gerçekleştiriyorlardı.
    • Teşkilat-ı Mahsusa tek başına katliamları yapacak gücü yoktu, güvenilir kişilere sorumluluk vererek faaliyetler gerçekleştiriliyordu.
    • Türk Ocakları gibi oluşumların rolü çok yüksek olup, İttihat ve Terakki cemiyeti çeşitli araçlar sayesinde gayrimenkullerin ve menkul kıymetlerin peşine koşmuş ve bunu organize etmişti.
    40:12Ermenistan'daki Sözlü Tarihi Kayıtlar
    • Erivan'daki Emine Bilimler Akademisi'nin açılarında bulunan sözlü tarihi kayıtlara dayanılarak zorla Müslümanlaştırmalar ve mülkütlerin el değiştirilmesi konusu ele alındı.
    • Konuşmacı Anuş Honsyan, Ulusal Bilimler Akademisi Doğu Araştırmaları Enstitüsü Türkiye Bölümünde çalışmakta ve Erivan Devlet Üniversitesi'nde ders vermekte.
    • Anuş Honsyan'ın 40'ın üzerinde bilimsel yayını bulunuyor ve Ermenistan-Türkiye ilişkilerine dair konularda birçok televizyon programına ve panellere katılmış.
    41:55Ermeni Soykırımı ve Asimilasyon Süreci
    • Ermeni soykırımı bir dizi süreç içerisinde yaşandı: zorla asimilasyon, tehcir, öldürme ve mallara el konulması.
    • İttihat ve Terakki hükümetinin çok sistematik siyasi politikaları vardı ve önce bir Müslümanlaştırma süreci yaşattı.
    • Müslümanlaştırılmış Ermeniler ya yetimhanelere gönderildi ya da Türk/Müslüman ailelerin yanlarına yerleştirildi.
    42:57Malların El Konulması ve Asimilasyon
    • Hükümet özel bir mekanizma aracılığıyla asimilasyonu teşvik edecek bir program oluşturdu.
    • Ermeni kız ve erkek çocuklarının ailelerin yanına yerleştirildiği zaman onların varisler olarak tanınması sağlanıyordu.
    • Yerel idareler ve eşraf öncülüğünde Ermeni malları yağmalandı ve bunu yapmanın en kolay yollarından biri zengin Ermeni çocuklarının evlat edinilmesi veya genç Ermeni kadınlarla evlenilmesiydi.
    43:47Ermenistan'daki Yayınlar
    • Geçen sene Ermenistan'da Ermeni ulusal arşivinde altı cilt tanıklık ve doküman yayınlandı.
    • Her bir cilt özel bir vilayet ile ilgiliydi: Harput, Erzurum, Van, Muş ve Osmanlı Türkiye'nin diğer bölgeleri.
    • Bir cilt İran'ın Ermenilerin yaşadığı bölümü ile ilgiliydi ve Aralık 1914 olaylarını anlatıyordu.
    45:48Sözlü Tarih Çalışmaları
    • Sivaslian sözlü tarih çalışması hem İngilizce hem Türkçe'ye tercüme edildi.
    • Konuşmacı geleneksel bir tarihçi olmasına rağmen sözlü tarih projelerine de önem verdi.
    • Sözlü tarih projelerinde Ermenilerin, Müslümanlaşmış Ermenilerin kişisel hikayelerine ve sosyal uyumlarına odaklandı.
    47:56El Konulma Süreci
    • El konulma soykırımın en önemli ayaklarından biriydi ve Ermeni soykırımı sermaye aktarımının modern tarihteki en büyük örneklerinden biriydi.
    • Tehcir emirlerine paralel olarak Jön Türkler Ermeni mallarına el koydu.
    • Bu yağma ve talan sürecini gördüğümüzde, Osmanlı toplumunun çok geniş kısımlarının varlık elde etmek amacıyla bunu yaptığını görüyoruz.
    48:59El Konulma Sürecinin Yapısı
    • El konulma süreci bir piramit şeklinde düşünülebilir: en üstte devletin ekonomik çıkarları, bir alt kademede üst düzey bürokratların ekonomik çıkarları, biraz daha altta yerel halkın ekonomik çıkarları ve en altta toplum üyelerinin desteği bulunuyor.
    • Tehcir başladığı zaman Jön Türkler Şükrü Kaya'yı yeni yetimhaneler açmakla görevlendirdiler.
    • Ermenilerin tehcir edilmesine yönelik talimat verildiği zaman, Müslüman nüfusa veya devlet yetimhanelerine yerleştirildiler.
    50:551915 Soykırımı Sürecindeki Demografik Homojenleştirme Stratejileri
    • 1915 soykırımı ilk aşamalarında bireylerin gönüllü olarak din değiştirmesi, daha sonra Ermenilerin Müslüman evlere yerleştirilmesi ve Osmanlı Devleti'nin finanse ettiği yetimhanelere Ermeni çocuklarının asimilasyon amacıyla yerleştirilmesi stratejileri uygulandı.
    • Gönüllü din değiştirme (ihtida) süreci tartışmalı bir konu olup, muhtedilerin büyük çoğunluğu sosyal ve idari baskı altında din değiştirmek zorunda kalmıştır.
    • Ermeni nüfusunun Türk haline gelmesi süreci, özellikle kadın ve çocukların kültürel geçmişinin silinip yeniden programlanabilmesi üzerine odaklanmıştır.
    52:53İsim Değiştirme ve Nüfus Mühendisliği
    • Din değiştirme ve dil değiştirme sürecinde Ermeni isimlerinin değiştirilmesi önemli bir unsur olmuştur.
    • Ermeni nüfusunun Türk haline gelmesi süreci, Ermeni isimlerinden kurtulmalarıyla başlamış ve bu strateji nüfus mühendisliği kapsamında büyük yıkıma sebep olmuştur.
    • Katliam ve soykırım sürecine farklı unsurlar dahil olmuş: Ermeni mallarının yağmalanması, talan edilmesi, kadın ve çocukların başka yerlere gönderilmesi, iç ve dış politikada pragmatik bir yaklaşım sergilenmesi.
    54:12İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Rolü
    • İttihat ve Terakki Cemiyeti, gerekli koşulları oluşturarak Osmanlı Müslüman ailelerin Ermeni çocuklarını alması için onları teşvik etmiştir.
    • Dahiliye Nezareti'nden Nazır Talat Paşa'nın talimatnamesinde, yeterli sayıda uygun Müslüman bulunamazsa çocukların köylülere dağıtılması ve her ay 30 kuruş para gönderileceği belirtilmiştir.
    • Zengin bir Ermeni kız ile evlenmek veya bir Ermeni çocuğu evlat edinmek, ailenin varisi haline gelmesine sebep olmaktaydı.
    56:06Soykırım Sonrası Hikayeler
    • Dersimli bir ailenin varlıklı olduğu, pamuk fabrikaları sahibi olduğu ancak soykırım döneminde ailenin tüm fertlerinin öldürüldüğü hikaye anlatılmıştır.
    • Elazığ'dan bir hanımefendi'nin ailesinin de çok varlıklı olduğu, büyükbabasının Amerika'ya giderek para kazanıp Harput civarında arazi satın aldığı ancak tehcir döneminde küçük kızının birlikte çalıştığı işçilere emanet edildiği hikaye paylaşılmıştır.
    • Bu hikayeler, varlıklı zengin Ermeni ailelerin nasıl yoksul hale geldiğini ve servetlerinin nasıl el değiştirdiğini göstermektedir.
    1:01:05Ekonomi ve Soykırım İlişkisi
    • Ekonomik yağma ve soykırım arasındaki nedensellik ilişkisi konusunda kesinlikle emin olunamamaktadır.
    • Her soykırım ekonomik olarak yeni bir konum yaratmakta olup, soykırımın temelinde ekonomik değil diğer faktörler bulunabilmektedir.
    • Soykırım rejimlerinin son derece paradoksal bir nitelik taşıdığı, oldukça rasyonel olduklarını ancak neredeyse intihari bir sürecin aktörleri olduklarını görmek gerekmektedir.
    1:03:41İttihat ve Terakki'nin Rasyonalitesi ve Sosyal Darwinizmi
    • İttihat ve Terakki'de belli bir rasyonalite vardır ancak bunu anlamak için örgütün resmi ideolojisi olan sosyal darwinizmi anlayabilmek gerekir.
    • Sosyal darwinizm, ulusların ve toplumların birbirlerini tamamlayan unsurlar olmadıkları, biyolojik unsurlar oldukları ve sadece en güçlü olanların yaşayabileceğini iddia eden bir ideolojidir.
    • İttihat ve Terakki aynı zamanda mistik bir dünya algılanması, tarihsel bir misyona olan inanç, gençliğe ve biyolojiye ağırlık veren bir olgudur.
    1:05:18İttihat ve Terakki ile Nazizm Arasındaki Benzerlikler
    • İttihat ve Terakki'de itaat ve terakki, rasyonalite değil, tanatos'a olan inanç belirleyici olgudur.
    • Savaş, hem Osmanlı İmparatorluğu'nda hem de Almanya'da imha sürecinin sonucunda gelişen bir olgudur.
    • Savaşın rasyonalitesi, dünyanın yeniden tasarlanması, milletin yeni bir ekonomik tabana oturtulması ve sınıf ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi anlamına gelir.
    1:06:56Savaş Dönemindeki Sınıf Politikaları
    • Nazi rejimi için en önemli olan savaşın yükünün Almanlara yüklenmemesi, vergi politikasında değişiklik olmaması ve enflasyonun mümkün olduğu kadar alçak tutulabilmesiydi.
    • İttihat ve Terakki döneminde de milli bir burjuvazi geliştirme siyaseti vardı ve savaş dönemi bu milli burjuvazinin oluşturulmasını mümkün kılan bir zaman dilimi olarak algılanıyordu.
    • Talat Paşa'nın Anadolu'da yaptığı yolculuktan sonra yazdığı mektupta, sadece milli burjuvazi değil, aynı zamanda muhacirlerden oluşan bir zanaatkar sınıfı oluşturmak ve muhacirleri ve Türkleri aç bırakmamak önemliydi.
    1:09:29Yeni Hayat ve Hayat Sahası Fikri
    • İttihat ve Terakki ile Nazizm arasında belli devamlılıklar vardır, ancak Almanya'da Junker gibi bir olgu yoktur.
    • Her iki yerde de Almanların ve muhacirlerin yerleştirilmesi, yeni bir hayat sahasının oluşturulması siyasetinin belirleyici olduğu görülür.
    • Almanya'nın sömürgeye ihtiyacı yoktur, hayat sahasını yeniden tanımlamaya ihtiyacı vardır.
    1:11:34Mikro Düzeydeki Zenginliklerin Aktarılması
    • Rumlar ve Ermeniler büyük sanayide tuttukları yer yaklaşık yüzde beş oranında, belki yüzde yedidir.
    • Özellikle Ermeniler ve Rumlar bakkal, ticaret ve küçük düzeydeki fabrikalarda mevcuttur.
    • Mikro düzeydeki zenginliklerin aktarılması, küçük boyda talanlar ve çete olgusunun temelinde mafya tipi bir zenginleşme vardır.
    1:13:57Yeni Elit ve Gençlik
    • Almanya'da Nazi elitinin tümüyle yeni bir elit olduğu, eski elitin çok büyük ölçüde imha edilmiş veya marjinalleştirilmiş olduğu söylenir.
    • İttihat ve Terakki döneminde de 1908'de yirmi üç-yirmi dört yaşındaki gençler binlerce generali emekliye ayırtabiliyorlardı.
    • Hans-Peter Seraphin gibi Nazi demografileri bin yıllık Alman coğrafya ve tarihinin yanlış olduğunu söylüyor ve savaşın bu hataları düzeltme imkanı sağladığını belirtiyor.
    1:16:59Nazi ve İttihatçıların Benzerlikleri
    • Nazi metinlerinde iki olgu ortaya çıkıyor: sömürenlerin Yahudiler, sömürülenlerin Arayanlar olduğu ve Arayanların (Almanların) bu duruma verdiği cevap.
    • Talat Paşa, Dr. Reşid ve Cemal'in hatıralarında da "onları imha etmek zorunda kaldık" ifadesi tekrarlanıyor.
    • Kurbancılar kendilerini hem kurban hem de cellat olarak algılamaları, kurbanlar arasında ontolojik bir boşluk yaratıyor.
    1:18:25Kültür ve Ekonomi Meselesi
    • Nürenberg görüşmelerinde Nazi sanıkları Yahudilerin ekonomik gücünden ziyade, Alman operasyonu, tiyatrosu, edebiyatı ve gazetelerindeki etkisinden bahsediyorlar.
    • 1900'lerin başında Osmanlı'da da benzer bir durum var: Türklerin harabe halindeki okulları ile karşılaştırıldığında, Ermeni okullarında çocuklar başarılı ve Türkçe bildikleri görülüyor.
    • Hikmet Kıvılcımlı'nın 1930'larda yazdığı "Yol" dizisinde Ermenilerin katledilmesinin "yüksek bir medeniyetin" öldürülmesi anlamına geldiği belirtiliyor.
    1:21:23Soykırımla Yüzleşme
    • Konferans, Türkiye'deki inkar duvarında biraz daha gedik açmayı amaçlıyor.
    • Almanya-Türkiye karşılaştırması soykırımla yüzleşme konusunda da yapılabilecek ve benzerlikler bulunabileceği düşünülüyor.
    • Konuşmalarda gayrimüslim varlığın, Türkiye Cumhuriyeti'nin sermayesini teşkil eden mal varlığı olarak tespit edildiği ve bu varlığın insan varlığı da dahil olduğu belirtiliyor.
    1:24:43Toprak Gaspı ve Hukuki Çözüm
    • Ermenilerden alınan toprakların önemli bir kısmının ele geçirilmesinde hukuki kılıf uydurulmuş, ABDL 10 ve 11 maddeleri ile yabancılar ve Osmanlı tabiatı ıska olanların toprak mülkleriyle ilgili kanunlar kullanılmış.
    • 9 Ekim 1896'da ABDL tarafından çıkarılan irade-i seniyye ile yurt dışında bulunan ve yurt dışına çıkacak olan tüm Ermenilerin tabiiyetinin ıska edilmesi ve topraklarının kanunen mahrum sayılıp yeniden satışa çıkarılması sağlanmış.
    • İttihat Terakki'nin bu durumu idari önlemle çözmek yerine, mağdur edici bir durum yaratmış ve hukuki çözümü gereksinmiş.
    1:26:47Ermeni Soykırımı Hakkında Sorular
    • 1,40 milyon Ermeni öldürüldüğü iddia ediliyor, bu rakamın nereden alındığı ve nasıl hesaplandığı soruluyor.
    • Teşkilat-ı Mahsusa'nın katliamlara katılmadığı iddia ediliyor, bu konu açıklanıyor.
    • Kemah katliamlarının valiler tarafından koordine edildiği ve vilayetlerde birbiri ardına gerçekleştiği belirtiliyor.
    • Devletin sigorta poliçelerini kullandığı ve hayatını kaybedenlerle ilgili bilgiye nasıl ulaşıldığı soruluyor.
    1:29:18İskat Edilen Emlaklar ve Hukuki Çözüm
    • Sinan Dinç'in yorumları değerliydi, ancak meselenin boyutlarına giremedim.
    • İskat edilme ve kaybedilme meselesi, adalet teşkilatındaki sıkıntılar nedeniyle hukuki çözüm yerine ideal çözüm olarak görülüyordu.
    • 1999'da başlayıp 1912'de hala devam eden hukuki davalara ek olarak, köylü Ermenilerin mahkeme harçlıklarını vermeme gibi sorunlar da vardı.
    1:30:55Victor Pitchman'ın Fotoğrafları
    • Victor Pitchman, Avusturyalı bir bilim adamı ve profesyonel fotoğrafçıydı.
    • 1914'te Doğu Anadolu'yu gezmiş, 1915'te asker olarak geri gelmiş ve 500'lik bir fotoğraf arşivi oluşturmuş.
    • Arşivde sadece fotoğrafların baskı halleri değil, filmleri ve orijinalleri de bulunmaktadır.
    1:31:44Kaynaklar ve Nüfus İstatistikleri
    • Osmanlı kaynakları, nüfus istatistikleri, İskani Aş Muhaçir Müdürlüğü ve vilayetlerden gelen telgraflar kullanılmıştır.
    • 1917'de yapılan ciddi bir sayım sonucunda 1,5 milyon ölüm rakamına ulaşılmıştır.
    • Rakamlarda %5'lik bir hata payı bulunmaktadır ve bu marjla 1,7 milyon rakamı ile Patrikhane'nin 1,9 milyonlu rakamı neredeyse eşit görünmektedir.
    1:33:10Teşkilat-ı Mahsusa ve Koordinasyon
    • Teşkilat-ı Mahsusa, alanın kabusu gibi görülür ve her şeyin altında onların olduğu miti vardır.
    • İkinci Teşkilat-ı Mahsusa, geçici olarak görevinden alınan ve Ermenileri öldürmek üzere görevlendirilen kişilere dayanıyordu.
    • Vilayetlerde valiler bir araya geldiklerinde, Gümüşhane Valisi Abdulkadir Bey tarafından gönderilen yazılı bir talimatname olduğu belirtilmiştir.
    1:34:56Sigorta ve Evlilikler
    • Kamah'taki sigorta meselesi incelenmiş ve Osmanlı hükümetinin buradaki sigorta poliçeleri ile ilgili talepte bulunduğu gösterilmiştir.
    • Mütareke döneminde, yetimlerin ve genç kızların toplanması zordu, çünkü bazıları kendilerini halihazırda Müslüman bir kadın gibi hissetmeye başlamıştı.
    • Sözlü tarih çerçevesinde yapılan mülakatlarda, psikolojik travma nedeniyle kendilerine benzer kişileri bulmak istedikleri ve Türk olmak istedikleri ancak etrafındaki insanların sürekli Ermeni olduklarını hatırlattığı belirtilmiştir.
    1:39:28Yazılı ve Sözlü Tarih
    • Geleneksel bir tarihçi olarak önce sözlü tarihi inandırıcı bulmuyordum ve göz ardı ediyordum.
    • Son zamanlarda sözlü tarihin geleneksel tarihe çok yardımcı olduğunu fark ettim.
    • Sözlü tarih, yazılı tarihi bağdaştırarak daha güçlü argümanlar ortaya koymamı sağlıyor.
    1:40:11İttihat ve Terakki'nin Kadın Görüşü ve Nazizm İle Karşılaştırması
    • İttihat ve Terakki tarafından kadınlar bir zenginlik olarak görülmekte ve diğer gruptan alınıp kendi grubuna tasfiye edilmesi gereken bir kaynak olarak değerlendirilmektedir.
    • 19. ve 20. yüzyılların tarihi entegre bir tarihtir ve Osmanlı İmparatorluğu'nun ve Türkiye'nin bu tarihte yer alması gerekir.
    • Sosyal darwinizmin yayılması ve ihtilafların biyolojik ihtilaflar olarak tanımlanması gibi süreçler hem Türkiye'de hem de Almanya'da gözlemlenmiştir.
    1:41:32Kültürel Sermaye ve Hristiyan Cemaatlerin Rolü
    • 19. yüzyılın sonunda ve 20. yüzyılın başında Hristiyan cemaatleri İttihat ve Terakki için bir model olarak görülmüştür.
    • Hristiyanların sosyal yapısı ve dokusu İttihat ve Terakki için bir model oluşturmuştur.
    • Kültürel sermaye, ihtilafı, yarılmayı, eleştirel bakışı ve çoğulluğu gerektirir; tekilleşme ise Türkçe öğrenme ve devlete biat etmeyi içerir.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor