Buradasın
Dr. Ali Rıza Akgün ile İslam Alimi Eğitimi ve Şiddet Teolojisi Üzerine Röportaj
youtube.com/watch?v=k73HaSa-ox0Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, Ramazan ayının 23. gecesinde yayınlanan bir sahur programı formatında olup, sunucu ile 1971 doğumlu, Mısır El Ezher Üniversitesi'nde eğitim görmüş İslam alimi Dr. Ali Rıza Akgün arasında geçen bir röportajdır.
- Programda Dr. Akgün, eğitim geçmişi, Mısır'daki eğitim deneyimi ve 2016 yılında Prof. Dr. Serdar Demirel'in danışmanlığında hazırladığı "İslam Dünyası'nda İç ve Dış Darbeler" konulu doktora tezi üzerine konuşmaktadır. Tez, İslam dünyasında şiddet uygulamaları yapan grupların İslam'ı nasıl yorumladıklarını ve bunların İslam ile ilişkisini incelemektedir.
- Röportajda ayrıca İslam alimi yetiştirme programlarının eksiklikleri, medrese eğitiminin sorunları, selefilik anlayışının İslam tarihindeki yerleri ve günümüzdeki uygulamaları ele alınmaktadır. Dr. Akgün, İslam eğitiminin en az sekiz yıl sürmesi gerektiğini ve Kur'an ve hadislerin büyük alimlerin açıklamalarıyla okunması gerektiğini vurgulamaktadır. Program sonunda Dr. Akgün, tezinde sadece şiddet uygulamaları yapan selefi grupları değil, tüm selefi grupları hedef etmediklerini belirtmektedir.
- 00:10Programın Tanıtımı ve Konuğun Özgeçmişi
- Program sunucusu, 23. gün sahur programında Dr. Ali Rıza Akgün'ü konuk olarak davet ettiğini belirtiyor.
- Dr. Ali Rıza Akgün, 1971 yılında Trabzon Araklı'da doğmuş, 1976'da Sakarya'ya göçmüş ve ilkokulu Sakarya'da Çaybaşı Yeniköy'de tamamlamış.
- Hafızlık eğitimini Sakarya ve İstanbul'da, klasik medrese eğitimi ve Arapça eğitimini Sakarya, Bursa ve Konya'da almış.
- 01:53Mısır Eğitim Deneyimi
- 1992'de Mısır'a giden Dr. Akgün, El Ezher Üniversitesi Şeria İslamiye Bölümünü dört yılda bitirmiş ve bir yıl daha kalarak Mısır'ın kültürel birikiminden faydalanmış.
- Mısır'da hem fakülte derslerinden hem de camilerdeki halka derslerinden, ayrıca bazı hocaların evlerinde kitap okuyarak öğrenim görmüş.
- Mısır'da Arapçayı konuşmayan öğrenciler genellikle bir yıl kalırken, Dr. Akgün'in medrese eğitimi sayesinde Arapçada sıkıntı yaşamamış ve hatta Arap öğrencilerden sarf-nahiv sınavlarında kopya almış.
- 06:32Mısır'daki Hocalar ve Etkileri
- Dr. Akgün, Mısır'da Ali Cuma Hoca'dan, Muhammed Salim Hoca'dan, Şeyh Osman Hoca'dan ve Ahmet Reyyan Hoca'dan faydalanmış.
- Mısır, Dr. Akgün'e medrese eğitiminden farklı olarak İslam düşüncesi ve ilimler açısından büyük bir pencere açmış.
- Türkiye'ye dönen Mısır'dan gelen medrese mezunlarının, Mısır tecrübesinin medrese sistemine yansımasını çok fazla göstermediği gözlemleniyor.
- 09:50Medrese Eğitiminde Gereksinimler
- Türkiye'de medreselerde öğrencilerin kısa süre kalması, ezerdeki birikimin öğrencilere aktarılmasında sorun yaratıyor.
- İslam alimi yetiştirme programında üç farklı tip eğitimin olması gerektiği belirlenmiş: fetva verecek ve ilim okutacak kişi, camide imamlık yapacak kişi ve davetçi.
- Davetçi için farklı bir kültür ve insanlarla ilgili bilgiye ihtiyaç varken, medrede ders verecek ve fetva verecek bir ilim ehlinin farklı bir altyapıya ihtiyacı var.
- 13:30Eğitim Deneyimleri ve Diplomalar
- Türkiye'ye döndükten sonra diploma denklik sıkıntısı ile karşılaşıldı ve birçok arkadaş ilimden kopmak zorunda kaldı.
- 1998'den 2008-2009'a kadar medrese eğitimi verildi, sonra İstanbul İlahiyat'ta kayıt yaptırdı ve denklik aldı.
- FSM Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi ve İslam İlmi ve İlimler Fakültesi'nde yüksek lisans ve doktora yaptı.
- 16:38Doktora Tezi ve Riskler
- 2016'da İslam dünyası, özellikle Ortadoğu'da ortaya çıkan ve Müslümanlara zarar veren İSAD (İslam Devleti) hareketiyle karşı karşıya kaldı.
- Tez konusu olarak İSAD'ın kim olduğu, ne yaptığı ve ne amaçladığı çalışıldı, bu konu Türkiye'de henüz çalışılmamıştı.
- Bu konuyu ele alarak şiddet teolojisini deşifre etmek gerekirken, bununla birlikte ciddi riskler de göze alınmıştır.
- 22:14İslam ve Şiddet
- İslam, insanların olumsuz yönlerini törpülemek için gelen bir din olarak tanımlanabilir; şiddet yönü ağır olanların o yönünü törpülemek gibi amaçlar taşır.
- İnsanlar çocukluk ve gençlik dönemlerinde aldıkları farklı kültürlerden etkilenir; örneğin ilk hariciler elli, altmış yaşlarında İslam'a girmiş kişilerdir ve kabile kültürünün etkisi altında yetişmişlerdir.
- İslam'da bir eğitim ve terbiye sistemi vardır, ancak insanlar kendi kültürlerini hemen değiştirmezler; "çocuğun adını Muhammed koymakla çocuk peygamber olmuyor" sözü bu durumu vurgulamaktadır.
- 24:51İlk Hariciler ve Şiddet
- İlk hariciler şiddet yanlısı, "kaba saba" insanlardı; örneğin Muhammed Adaletli olayında Resulullah'a "eğer ben adaletli olmayacaksam kim adaletli olabilir?" diyen kişidir.
- Şiddet yanlıları, kendi kültürlerini devam ettirirken dini kılıf uydurarak meşruiyet kazanmaya çalışırlar ve tarih boyunca bu şekilde hareket etmişlerdir.
- Şiddet yanlıları önce fikirlerini şekillendirir, sonra bu fikirleri destekleyici deliller ve dini argümanlar bulmaya çalışırlar.
- 27:26Şiddet Teolojisi ve Günümüz
- Şiddet teolojisi, şiddetin dinsel olarak temellendirmeye çalışılan bir süreçtir.
- Günümüzde batıda yaşayan gençler bile aşiret kültürü olmadan harici fikirlere sahip olabilmektedir.
- Türkiye'nin güneydoğusunda, tasavvuf ve aşiret çevresinde kalanlar genellikle bu tip şiddetlerden uzak tutulmaktadır.
- 29:07Şiddet Yansıları ve Sebepleri
- Şiddet yanlısı tutumların temel sebebi, İslam dünyasında "selefilik" adı verilen bir pervasızlıktır.
- Selefilik, İslam'ın tarihi, kaynakları ve ilmi birikimine pek riayet etmeyen, daha serbest hareket eden bir anlayıştır.
- Bu anlayışla tanışan gençler, ayet ve hadisleri okuyarak kendi hüküm çıkarmaları sonucunda şiddet yanlısı tutumlara eğilim gösterirler.
- 32:07Batı'da Şiddet Yansıları
- Avrupa'da yaşayan gençler, kalabalıklar içerisinde yalnız hissederek kendilerini bir grupla nispet etmek isteyebilirler.
- Bu tür gruplar, yalnız hisseden gençleri kendileri için hamil, koruyucu ve kurtarıcı olarak görürler.
- Bazıları günahkar hisseden kişiler de, bu gruplara katılarak kendilerini temizleyebileceklerini düşünerek bu tür hareketlere katılırlar.
- 33:54Selefi Akımlar ve Şiddet
- 20. yüzyılda ortaya çıkan mezheplerin ümmeti böldüğünü iddia ederek Kur'an ve sünnete dönmeye çalışan selefi akımlar vardır.
- Selefi akımlarla tanışan gençler, bu tür hareketlere kendilerini kaptırırlar.
- Selefilik, kendini İslam'a nispet eden kişilerin "direk Kur'an, sünnet, sahabi ve tabin uygulamalarından hareketle bir din yaşamak" istedikleri bir anlayıştır.
- 35:33Selefi Tanımı ve İçiçtihat Sorunu
- Selefi tanımı, Kur'an, sünnet, sahabe ve tabiin'i esas alan ve gerekli içtihat eden kişileri kapsamıyor, bu nedenle İmam-ı Azam ve İmam Şafii gibi müçtehitler atlanıyor.
- Bu gruplar kendilerini İmam-ı Azam yerine koyarak, Kur'an, sünnet ve sahabe fetvalarından hareketle içtihat yapabildiklerini iddia ediyorlar, ancak ilmi altyapısı, fenni altyapısı ve Arapçaya vakıf olmama gibi eksiklikleri nedeniyle bu imkansız.
- Müçtehitlerin ortaya koymuş olduğu içtihat usullerini takip etmeden, doğrudan kendilerini otorite olarak kabul ederek hareket ediyorlar.
- 37:43Selefi Gruplarının Özellikleri
- Selefi kavramına mensup olanların büyük bir kısmı usul bilgisi, fıkıh bilgisi ve ilmi birikimi olmadığı için yanlışlara düşüyor ve bunun gerekliliğini kabullenmiyorlar.
- Bazı selefi grupları üç gün önce namaza başlamış gençler olabilir ve sadece selefi anlayışla yetişiyorlar.
- Selefi kavramı içinde farklı kategoriler bulunuyor; bazıları ilmi önem veren ve gelene saygılı olabilirken, diğerleri tamamen farklı bir anlayışa sahip olabilir.
- 39:39Selefi Anlayışının Zaman Hatası
- Selefilerin tanımlarında ilk üç yüzyıla ait olan her şeyi esas alıyorlar, ancak bu anlayışta bir zaman hatası var.
- İmam-ı Azam (150 Hicri), İmam Şafii (245 Hicri) ve Ahmed bin Hanbel (245 Hicri) tam da selef dönemi içinde yer alıyor.
- Bu nedenle, mezhepleri ve ilmi birikimi aşarak içtihat yapabilecek bir alim çıkması gerekiyor.
- 41:39Eğitim Süreleri ve Sorunlar
- Bir alim olabilmesi için gerekli ilmi geleneği anlayan ve okutabilecek bir alim olabilmek için asgari sekiz yıl gerekiyor.
- Selefi gruplarında bir kişinin yetişmesi için sadece altı ay tahsis ediliyor, bu da hızlı adam yetiştirmesi gerekliliğinden kaynaklanıyor.
- Bu kısa eğitim süresi, ilmi silsilesinin olmaması ve denge bozukluğunun sorunlarını doğuruyor.
- 44:17Entegrasyon Sorunu
- Bu akımlara mensup insanlar, bulundukları ülkelerin kanunlarıyla, insanlarıyla, komşularıyla ve Müslümanlarla ciddi bir uyum entegrasyon sorunu yaşıyorlar.
- Bu sorunun temeli, okudukları ve beslendikleri kaynaklarla ilgili; gençler kendi ailelerine, hocalarına, annelerine, babalarına ve mahallelerine yabancılaşmaya başlıyorlar.
- Kendilerini müslümanlar içinde özel bir yerde gören bu kişiler, zamanla diğerleriyle tekfir anlayışıyla karşılaşınca, diğerleriyle uyum sağlamayı zor buluyorlar.
- 46:52İslam Dünyasında Şiddet Hareketleri
- İslam Dünyası'nda İslamcı Şiddet İnişleri (İSID) hareketi, Müslümanlara zarar vermiştir; Irak'ta, Suriye'de ve diğer yerlerde değerli alimler öldürülmüştür.
- İslam Dünyası'nda akıllı başlı alimlerin bu hareketi desteklediği görülmemiştir.
- Ayet ve hadisleri, özellikle ahkam hadisleri ve ahkam ayetleri ile doğrudan etkileşim içine giren, eğitimsiz ve usulsüz gençler, yorum yapmaya çalıştıklarında zarar vermektedir.
- 48:20Ayet Yorumlamaları ve Şiddet Hareketleri
- Allah, İslam'ın ilk dönemlerinde Müslümanları "yakın olanlarla önce mücadele edin" (Ey yahudiler, yakındakilerden başlayın) buyurmuştur.
- Şiddet hareketleri bu ayeti yanlış yorumlayarak, yakınlarındakilerden başlayarak İslam dünyasına saldırılar düzenlemiştir.
- Şiddet hareketlerinin temel prensibi, her bölgede yerelde en yakınından başlamaktır.
- 49:48Osmanlı Dönemi ve Şiddet Hareketleri
- Osmanlı döneminde Kadızadeliler gibi hareketler olsa da, günümüzdeki gibi yaygın bir şiddet hareketi bulunmamıştır.
- Osmanlı döneminde İslam adına mevcut bir devlet vardı ve eğitim sistemi daha sıkı olduğu için bu tür hareketlere fırsat vermemişti.
- Osmanlı'nın yıkılışı, şiddet merkezi düşünen akımların önünü açmış ve bu tür akımların ilk tohumları atılmıştır.
- 51:15Tezin kapsamı ve Kapanış
- Konuşma, tüm Selefi gruplarını değil, sadece şiddet merkezi düşünen ve İslam dünyasına zarar veren grupları hedef almaktadır.
- Konuşmacı, Ramazan ayı için kısa bir dua okumuştur.
- Programda Dr. Ali Rıza Akgün konuk olmuştur ve tezinin yayınlanmasından sonra daha fazla istifade edileceği belirtilmiştir.