• Yapay zekadan makale özeti

    • Bu video, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nin kuruluşunun 150. yılı münasebetiyle düzenlenen "Darwin'in Dersleri" serisinin yedinci konferans dersidir. Konferansı fakülte dekanı Prof. Dr. Hayati Develi sunmakta ve konuşmacı Prof. Dr. Emre Dölen ile birlikte Osmanlı döneminin tek üniversitesi olan Darülfünun'un tarihini ele almaktadır.
    • Video, Darülfünun'un 1846'dan başlayarak 1900'li yıllara kadar olan kuruluş sürecini, üç farklı teşebbüs sürecindeki mekanlarını ve Türkiye'deki yükseköğretim sisteminin gelişimini kronolojik olarak anlatmaktadır. Konferans, Osmanlı'daki eğitim sisteminin evrimini, Darülfünun'un fakültelerinin (ilahiyat, hukuk, tıp, edebiyat, fen) oluşumunu ve özellikle kız öğrencilerin yükseköğretime katılımı gibi önemli gelişmeleri ele almaktadır.
    • Konferansın son bölümünde, 1920'li ve 1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'ne yönelik eleştiriler, Batı'daki üniversitelerin gelişim süreci ve Türk üniversitelerindeki fakülte ve bölümlerin durumu tartışılmaktadır. Video, izleyicilerden gelen sorularla devam edip, konuşmacıların teşekkürleriyle sona ermektedir.
    00:03Darwin'un Dersleri ve Darülfünun'un Tarihi
    • İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nin kuruluşunun 150. yılı münasebetiyle düzenlenen Darwin'un Dersleri'nin yedinci dersi gerçekleştiriliyor.
    • Bu derste Prof. Dr. Emre Dölen ile Osmanlı döneminin ve Cumhuriyet'in ilk on yılının tek üniversitesi olan Darülfünun'un tarihi konuşulacak.
    • Fakülte dekanı Prof. Dr. Hayati Develi tarafından başlatılan Darwin'un Dersleri, 1863'te Darülfünun bünyesinde ilk defa halka açık konferans derslerinin devamıdır.
    01:26Darülfünun'un Kuruluş Süreci
    • Darülfünun'un kuruluş hazırlıkları 1846'da başlamış, ancak 1863'e kadar herhangi bir faaliyet gerçekleştirilememiştir.
    • 1863 yılında ilk defa halka açık konferans dersler verilmeye başlanmıştır.
    • 1870 yılında Darülfünun bünyesinde edebiyat şubesi teşkil edilmiş ve bu şube Edebiyat Fakültesi'nin nübesini teşkil etmektedir.
    03:02Bir Üniversitenin Üç Temel Unsuru
    • Bir üniversiteyi eğitim-öğretim faaliyetleri açısından üç unsur aranır: insan kaynağı (hoca ve öğrenci), ders araç gereçleri (ders kitapları) ve mekan.
    • İstanbul Üniversitesi'nin Beyazıt Meydanı'na bakan tarihi kapısı, Türkiye'de bir mekanın bir kurum kavramıyla özdeşleştiğini en iyi vurgulayan yapıdır.
    • Darülfünun'un kurma fikri 1846'da ortaya çıktığında, hoca, ders kitabı ve mekan (bina) ihtiyacının farkında olunan üç önemli unsur vardır.
    05:32Darülfünun'un İlk Binası
    • Darülfünun binası, İstanbul'un tarihi yarımada bölgesinde inşa edilmiştir.
    • Modern bilimlerin okutulması hedefiyle kurulan Darülfünun binası, batı mimarisine uygun olarak tasarlanmış ve İtalyan mimar Posati'ye mimarlık görevi verilmiştir.
    • Bina üç katlı, 125 odalı, kütüphane, müze ve laboratuvarları olan büyük bir yapı olarak planlanmış, ancak tamamlanmasının uzun yıllar sürmesi sonucunda önemi azalmıştır.
    07:30Darülfünun'un Mekanları
    • Darülfünun'un ilk binası tamamlanamadan maliye nezaretine tahsis edilmiş ve 1930'lu yılların sonunda yangınla yok olmuştur.
    • İkinci teşebbüste bugünkü Basın Müzesi olarak kullanılan bina inşa edilmiştir.
    • 1900 yılında Darülfünun sürekli ve düzenli bir eğitime kavuştuğunda bile kendiyle özdeşleşen bir binası olmamıştır.
    08:38Zeynep Hanım Konağı ve Darülfünun
    • 1909 yılında Darülfünun için Zeynep Hanım Konağı tahsis edilmiştir.
    • Zeynep Hanım Konağı, 1942'de yandığı tarihe kadar İstanbul Üniversitesi'nin ev sahipliği yapmış bir binadır.
    • Zeynep Hanım Konağı, kadınların yükseköğretime dahil olması, Birinci Dünya Savaşı yıllarında Almanya'dan gelen yabancı öğretim üyelerine ev sahipliği yapması ve Darülfünun'un milli mücadele yıllarında baz olması gibi önemli olaylara sahne olmuştur.
    10:39Cumhuriyet Dönemi Darülfünun
    • Cumhuriyet döneminde Darülfünun'un en önemli mekanlarından biri, Osmanlı döneminde Harbiye Nezareti olarak kullanılan bugün Rektörlük binası olarak kullanılan bina olmuştur.
    • 1924 yılında bu bina Ankara'ya taşındığı için Darülfünun'a tahsis edilmiştir.
    • Bu durum, Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet Hükümeti'nin Darülfünun'a verdiği önemi gösteren önemli bir gelişmedir.
    11:49İstanbul Üniversitesi'nin Tarihi ve Önemi
    • İstanbul Üniversitesi, Delphi döneminden itibaren siyasal ve toplumsal değişimlere tanıklık etmiş ve etkilenmiştir.
    • Beyazıt Meydanı'na bakan kapı, zaman içinde Türkiye'de üniversite kavramını temsil eden önemli bir simge haline gelmiştir.
    • Osmanlı döneminin ve Cumhuriyet'in ilk on yılının ilk ve tek üniversitesi olan Darülfünun'un tarihi, daha sonra kurulacak bütün üniversitelerin nüvesini oluşturmaktadır.
    13:00Darülfünun'un Kuruluş Süreci
    • İstanbul Üniversitesi'nin nüvesini oluşturan Darülfünun'un kurma fikri 1846'da başladı, ancak sürekli ve düzenli karakter kazanması 1900 yılında gerçekleşti.
    • 1846-1900 arasındaki üç teşebbüs literatürde genellikle "başarısız teşebbüs" olarak adlandırılır, ancak Osmanlı devlet adamları ve aydınlarının bu konuda ısrarı ve kararlılığı vardır.
    • Bu teşebbüslerin gerçekleştiği dönemde Osmanlı Devleti'nin durumu değerlendirilirken, başarısızlık veya başarı bilimde veya üniversitede değerlendirilmelidir.
    15:08Kurumsal Kuruluş Süreci
    • TÜBİTAK'in 1963 yılında kurulabilmesi, 1953 ve 1958'deki teşebbüslerden sonuç alınamaması ve 1914 Dünya Savaşı'ndan sonra başlayan bir süreçle gerçekleşmiştir.
    • Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde birçok kurumun kuruluşunda, kurumsal düzenlemede teşebbüs konusu karşımıza çıkmaktadır.
    • Bu kurumların kuruluşunda gayret gösteren Osmanlı aydınları, devlet adamları, Cumhuriyet dönemi bilim insanları ve devlet adamlarının ısrarı olmadan kuruluş gerçekleşemezdi.
    17:01İstanbul Üniversitesi'nin Önemi
    • İstanbul Üniversitesi, Osmanlı İmparatorluğu'ndan Cumhuriyet Türkiye'sine pek çok önemli ismin, iki Nobel ödüllü bilim adamının, fikir adamlarının, bürokratların, sanatçıların ve yazarların yetiştiği bir kurumdur.
    • Profesör Dr. Emre Dönen, İstanbul Üniversitesi'nde kimya mühendisliği alanında lisans ve doktora eğitimini tamamladıktan sonra doçent ünvanını almış ve kariyerine Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nde devam etmiştir.
    • Emre Dönen, Türk bilim tarihi alanında çok önemli çalışmalara ve eserlere imza atmış, İstanbul Üniversitesi'nin tarihini konu alan ve çok kapsamlı bir şekilde bu konuyu incelediği beş ciltlik eserini yazmıştır.
    19:32Üniversitelerin Kuruluş Süreci
    • Bir okul durup dururken kurulmaz, okula bir toplumsal talep olur ve bu talep olmazsa okul kurulamaz.
    • Ortaçağ'ın ortalarına doğru yaşanan tarımsal devrim, hayvanlara geçirilen mahmut (tahtadan halka) sayesinde hayvanların gücünü tam olarak kullanabilmesi ve daha derin sürebilen pullukları getirmiştir.
    • Bu bulutlarla yapılan tarımdan büyük bir üretim artışı çıkıyor, ürün fazlası ticareti geliştiriyor, ticaretin gelişmesi panayırların sabit hale gelmesi ve kentleri doğuruyor.
    21:55Kentleşme ve Üniversiteler
    • Kentleşme birtakım sorunlar getiriyor: yönetim sorunları, hukuk sorunları, sağlık sorunları ve hesap kitap gerekliliği.
    • Ticaret, faiz hesapları, yazışmalar için okuryazar ve matematik bilen insanlara ihtiyaç var, bu ihtiyaçların sonucunda üniversiteler ortaya çıkıyor.
    • Üniversitelerde hukuk fakülteleri, tıp fakülteleri ve felsefe fakültesi (bilimler, matematik) bulunuyor, hepsi toplumun bir ihtiyacını karşılıyor.
    24:06Osmanlı Eğitim Sisteminin Gelişimi
    • Osmanlı klasik döneminde medrese, devlete yönetici yetiştirmek amacıyla kurulmuş bir eğitim kurumuydu, din adamı yetiştirmek için değil.
    • Osmanlı Devleti, Avrupa karşısında teknolojik geri kalmış olmasından dolayı sürekli yenilgilerle karşılaşıyordu.
    • 18. yüzyılda Osmanlı, teknik olarak geri kalmış olduğunu fark ederek yeniliyor ve orduya eleman yetiştirmek için Mühendishane-i Bahri Humayun (1776) ve Mühendishane-i Berrî Humayun (1795) gibi okullar kuruldu.
    27:13Modern Eğitim Kurumlarının Kuruluşu
    • 1827'de Tıphane-i Amire, 1834'te Harbiye Mektebi, 1844'te mezun veren Harbiye Mektebi gibi askeri okullar açıldı.
    • Devlete eleman yetiştirmek için Baytar Mektebi, Orman Mektebi ve Mülkiye Mektebi gibi kurumlar da kuruldu.
    • 1859-1867 yılları arasında Belediye Tabibi veya Hükümet Tabibi yetiştirmek üzere Mektebi Tıbbi Mülkiye (sivil tıp okulu) açıldı.
    28:47Eğitim Sistemindeki Sorunlar
    • 19. yüzyılda yükseköğretim kurumları açılırken ortaöğretim sistemi yoktu, bu nedenle okuma yazma bilen veya bilip-bilmeyen kişiler yükseköğretim alıyordu.
    • Mektebi Harbiye'de sadece okuryazar kişiler alınıp, önce ortaöğretim, sonra yükseköğretim veriliyor ve 12 yıl sonra mezun veriliyordu.
    • 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren okullar kendi ortaöğretim kurumlarını açmaya başladılar; örneğin Orman ve Maden Mektebinde önce iki sene idadi eğitimi veriliyordu.
    30:36Darülfünun'un Kuruluşu
    • Darülfünun fikri 1845'te (Tanzimat'tan kısa bir süre sonra) ortaya çıktı ve "fenler evi" anlamına geliyordu.
    • Darülfünun binası 1846'da başlanıp 1865'te biten, 20 yıl süren bir inşaatla tamamlanmıştır.
    • 1851'de Encümen-i Daniş kuruldu, ancak ilim sahibi kişiler azınlıkta olduğu için beklenen sonuçlar alınamadı.
    33:30Darülfünun'un Faaliyete Başlaması
    • Bina tamamlanmadan önce 13 Ocak 1863'te halka açık dersler başladı ve 400-500 kişi dinleyici olarak katıldı.
    • İlk dersi kimyager Derviş Paşa verdi, ancak kimya dersleri çok daha sonra anlatılmaya başlandı.
    • Derviş Paşa, Avrupa'ya gönderilen ilk öğrencilerden biri olup İngiltere ve Fransa'da eğitim görmüş, Fransa'da Ecole des Mines'de maden mühendisi olmuştu.
    37:02Darülfünun'un Tarihi
    • Darülfünun binası maliye nezareti tarafından ele geçirildiğinde, Nuri Efendi Konağı'na taşındı ve 1865 Nisan ayında taşındı.
    • 1865 Eylül ayında konağın yangınıyla Darülfünun kendiliğinden sona erdi.
    • 1869'da Marifet Olmayan Nizamnamesi ile Türkiye'deki tüm eğitim sistemi düzenlendi, ancak yükseköğretim bölümündeki hükümler uygulanmadı.
    38:43Darülfünun'un İkinci Girişimi
    • 1869'da Darülfünun Osmaniye olarak yeniden kuruldu ve Hoca Tahsin Efendi müdürlüğe atandı.
    • Darülfünun'da sınavla 450 öğrenci alındı, ancak bu öğrenciler medrese öğrencileriydi.
    • Ramazan döneminde dersler ertelendi, ancak Hoca Tahsin Efendi 1869 Aralık-1870 Ocak arasında gece dersleri düzenledi.
    41:14Darülfünun'un Kapanışı
    • İkinci girişimde ilk defa haftalık ders programı ve takvim ilan edildi, programda tarih, coğrafya, hukuk, edebiyat, matematik, mantık ve Fransızca dersleri vardı.
    • 1870 Şubat'ta açılış töreni yapıldı, ancak 1870 Kasım-Aralık ayında tekrar Ramazan dersleri için gece dersleri düzenlendi.
    • Cemalettin Afgani'nin konferansı sonucu Hoca Tahsin Efendi görevden alındı ve Darülfünun ilgiyi kaybetti.
    44:07Mekteb-i Sultani'nin Kuruluşu
    • 1874'te Mekteb-i Sultani'nin içinde Fransızca öğretim yapan okullar kuruldu: Hukuk Mektebi, Turuk ve Mabir Mektebi (İnşaat Mühendisliği) ve Edebiyat Mektebi.
    • Edebiyat Mektebi'nden dersler alındığı için mühendislik ve hukuk öğrencilerine sosyal bilim dersleri verildi.
    • Bu okullar çok az sayıda mezun verdi ve 1876-1878 savaşları nedeniyle öğrenimlerini durdurdu.
    46:22Mekteb-i Hukuk ve Mülkiye'nin Kuruluşu
    • 1878'de Mekteb-i Hukuk kapatıldı, 1880'de Adliye Nezareti'nin çatısı altında yeniden kuruldu.
    • 1883'te Mülkiye kuruldu, bu gerçek anlamda bugünkü Teknik Üniversitesi'nin başlangıcıydı.
    • Mülkiye 100 öğrenci almak istedi ancak yeterli öğrenci bulamadı, bu nedenle devlet bazı öğrencileri mühendis olarak tayin etti.
    48:35Darülfünun'un Yeniden Kuruluşu
    • 1900 yılında Darülfünun yeniden kuruldu ve bu kez 1933'e kadar kesintisiz olarak devam etti.
    • İlk kurulduğunda üç şube vardı: Ulu Aliye-i Diniye Şubesi (30 öğrenci), Ulu Riyaziye ve Tabiiye Şubesi (25 öğrenci) ve Edebiyat Şubesi (25 öğrenci).
    • 1903'te Eline Şubesi (diller şubesi) eklendi.
    50:54Darülfünun'un Kuruluşu ve İlk Dönemi
    • Darülfünun ilk olarak Mülkiye Mektebi'nin içinde açılmış olup, üç tane sınıf bulunuyordu.
    • Programlarda haftalık 10-12 saat ders vardı, bu da her gün yaklaşık 2 saat ders anlamına geliyordu.
    • Şubelerin programları sosyal bilimler alanında genel kültür vermeye yönelik olup, mezunların hangi işi yapacakları belli değildi.
    53:351908'deki Değişmeler
    • 1908'de Zeynep Hanım Konağı boşaltılıp Darülfünun'a tahsis edildi, böylece Mülkiye Mektebi'ndeki sığıntı durumundan kurtuldu.
    • Darülfünun kendi başına bir binaya yerleşti ve kendi başına bir müdür tayin edildi, şubelerin başlarına da müdürler tayin edildi.
    • Mekansal ve idari yapı olarak Mülkiye Mektebi'nden ayrılarak kendi başına bir kurum haline geldi.
    54:40Darülfünun'un Gelişimi
    • Meşrutiyet'in ardından Hukuk Mektebi Darülfünun'a Hukuk Şubesi olarak bağlandı.
    • 1908'de Tıbbiye Mektebi adını Tıp Fakültesi olarak değiştirip Darülfünun'a bağlandı ve bir yıl sonra Askeri Tıbbiye ile birleşti.
    • 1914'te İlahiyat Vali Diniye Şubesi kaldırıldı ve böylece Darülfünun dört fakülteli bir kurum haline geldi.
    56:08Darülfünun'un Fiziki Yapısı
    • Zeynep Hanım Konağı'nın planı Perviç haritalarına göre çizilmiş olup, laboratuvarların yerini gösteriyordu.
    • Bu plan, üniversite tarihi açısından çok değerli bir belge olarak değerlendiriliyor.
    56:52Emrullah Efendi ve Üniversite Düzenlemeleri
    • Emrullah Efendi Türkiye'de üniversitenin temellerinin atılması konusunda önemli yere sahip olan bir kişi olarak Maarif Nazırlığı ve Meclis-i Maarif başkanlığı görevlerinde bulundu.
    • Ortaöğretimden gelen öğrencilerin seviyesinin eşit olmamasından dolayı bakalorya imtihanları getirildi.
    • Darülfünun'a hazırlık sınıfları kurularak ortaöğretimdeki eksiklerin tamamlanması sağlanmaya çalışıldı.
    58:361913'teki Nizamname ve Fakültelerin Ayrışması
    • 1913'te "İstanbul Darülfünunu Talimat" adlı resmi bir nizamname Maarif Nezareti tarafından yayınlandı.
    • Bu nizamname bölümlere ayrılmanın başlangıcını oluşturdu ve artık her şube içinde herkesin her dersi okuduğu sistem yerini ders takımları ve sertifikaların getirilmesine bıraktı.
    • 1913'ten itibaren fakülteler branşlara ayrılmaya başladı, özellikle Edebiyat ve Fen Fakülteleri için bu ayrışmalar başladı.
    59:53Alman Öğretim Üyeleri ve Kızların Yükseköğretime Katılması
    • 1915'te 20 kadar Alman öğretim üyesi getirildi, bunların çoğu Edebiyat ve Fen Fakültelerine gitti.
    • Almanlar bölümlerin oluşumunu kesin olarak gerçekleştirerek enstitüler ve mesailer kurdu.
    • 1917 yılında Fen Fakültesi çatısı altında bir Kimyagerlik Zümresi kuruldu ve kimyagerlik programı başlatıldı.
    1:02:51Savaşlar ve Kızların Eğitimi
    • 1913'ten itibaren yapılan düzenlemeler sırasında Balkan Savaşı ve Birinci Dünya Savaşı yaşanarak öğrenci sayısı çok az kaldı.
    • 19. yüzyılda ortaöğretim genişledikçe önce erkek okulları (rüştiyeler ve idadiler) sonra kız rüştiyesi ve idadileri kuruldu.
    • Darülmuallim (erkek öğretmen okulu) açıldıktan sonra kız okullarına öğretmen yetiştirmek için Darülmuallimat (kız öğretmen okulu) da kuruldu.
    1:04:28Darülfünun'da Kadınlar İçin Konferanslar
    • 1914'te Darülfünun'da kadınlar için özel konferanslar düzenlenmeye başlanmıştır.
    • Bu konferanslarda dönemin önde gelen kişileri ev idaresinden sağlık konularına kadar çeşitli konularda konuşmalar yapmıştır.
    • Konferanslara büyük ilgi gösterilmesine rağmen, gazetelerde bu konferansların açıldığı yerle ilgili yanlış bilgiler yer almıştır.
    1:05:28İna Darülfünun'un Kuruluşu
    • Kadınların yüksek öğrenim görmek istemesi sonucunda İna Darülfünun, Darülmuallimat'ın bir uzantısı olarak kurulmuştur.
    • Öğretmen okulu talimatnamesinde yüksek kısımdan bahsedilmesi, İna Darülfünun'un yüksek öğretmen okulu olduğunu göstermektedir.
    • İna Darülfünun'da matematik, fen ve edebiyat olmak üzere üç şube bulunmakta ve ders programında pedagoji, yöneticilik ve resmi yazışma gibi Darülfünun'da olmayan dersler yer almaktadır.
    1:07:17İna Darülfünun'un Diplomaları ve Bütçesi
    • İna Darülfünun'dan verilen diplomalarda mezunların öğretmenlik yapmak üzere yetkilendirildiği belirtilmektedir.
    • İna Darülfünun'un bütçesi Darülfünun'un değil, Darülmuallimat bütçesinin altında gösterilmektedir.
    • İki okulun hocaları ortak olmakta, ancak İna Darülfünun'un Darülfünun'un simetri olduğu düşünülmektedir.
    1:09:47İna Darülfünun'un Tarihi
    • İna Darülfünun'un varlığından sonra Darülfünun çıkmaza girmiş, Zeynep Hanım Konağı'na getirilmiştir.
    • Erkek ve kadın öğrencilerin birbirine karşılaşmaması için erkekler sabah, kadınlar öğleden sonra ders almışlardır.
    • Sonra öğrenciler arasında karışıklık yaşanınca, İna Darülfünun öğrencilerine Darülfünun'un tercih ettikleri şubelerine geçme imkanı sunulmuştur.
    1:11:23Kadınların Darülfünun'a Katılımı
    • 1918-1919 döneminde İna Darülfünun varlığını sürdürürken, 1918 yılı sonunda kimya zümresine kayıt yaptıran ilk dört kız öğrencisi olmuştur.
    • 1918 yılında Darülfünun'da kadınların öğrenime başladığı, ancak bu eğitim kimyada başladığı belirtilmektedir.
    • Türkiye'de yüksek öğrenimde kadın öğrencilerin oranı %35-40 arasında değişirken, kimyagerlik ve eczacılık alanlarında bu oran %60'in üzerinde, kimya mühendisliğinde ise %55 olarak görülmektedir.
    1:15:18Darülfünun ve İna Darülfünun'un Sonuçları
    • İna Darülfünun'un Darülfünun'un simetri olduğu düşünülemez, sadece yüksek öğretmen okulu (kız öğretmen okulu) yüksek kısmı olarak nitelendirilebilir.
    • İki okulun hocaları ortak olmakta ve bir dönemde yer bulunamadığı için dersler Zeynep Hanım Konağı'nda verilmiştir.
    • 1918 yılında kadın öğrenciler kaybolmuş, daha sonra ikinci sırada hukuk mektebine kaydolmuşlardır.
    1:17:19Darülfünun'un Sonrası
    • Darülfünun'un varlığı Cumhuriyet'in ilk on yılında devam etmiş ve 1933 Üniversite Reformu ile İstanbul Üniversitesi'ne dönüştürülmüştür.
    • Tıp Fakültesi'ne ilk kadın öğrenci Cumhuriyet'ten sonra kabul edilmiştir.
    • Eczacılıkta da kadınların girişi zordur.
    1:18:33Darülfünün Eleştirileri
    • 1920'li yıllarda Darülfünün eleştirileri içinde haklı ve haksız eleştiriler bulunmaktadır.
    • Eleştirilerde kavram kargaşası vardır çünkü herkes kendine göre bir üniversite tanımı yapmaktadır.
    • 1908'den sonra toparlanıp üniversiteleşme yoluna girmiş bir kurumdan kısa sürede çok şey beklemek mümkün değildir.
    1:20:42Alman Profesörün Değerlendirmesi
    • Alman profesör, 1953'te bir değerlendirme raporu yazarak mali imkanların yetersiz olduğunu ve gerçek anlamda bir üniversite kuramayacağını belirtmiştir.
    • 1930 yılı Darülfünün bütçesinin gerekçesinde, hocalara gözünü dışarıya çevirmeyecek derecede ücret ödemediğiniz sürece işin içinden çıkılamayacağı belirtilmiştir.
    • Kanunda meclis bu talebi reddetmiştir.
    1:22:28Mevzuat Sorunları
    • Üniversitede iki mevzuat vardır: üniversite yasası ve öğrencilerle ilgili mevzuat (disiplin, devam).
    • 1933'te yapılan yanlışlardan biri tüm mevzuatı atmak ve yeniden yapmak istemektir.
    • Mevzuatı atmak, sınıf geçme, devam ve disiplin yönetmeliği gibi konularda sıkıntılar yaratmıştır.
    1:23:45Yabancı Dil Sorunu
    • Üniversitede yabancı dil saplantısı, Türkiye'de üniversite sisteminin kendini kurtaramadığı bir sorundur.
    • İstanbul Üniversitesi'nde yabancı dil sorunu 1933'ten 1946'ya kadar devam etmiş ve bu süre zarfında talimatnamesinin tek maddesi dört defa değişmiştir.
    • Yabancı dil öğretimi sorunu 1950'lere kadar devam etmiş, sonunda usule sınav yaparak ve usule geçerek çözülmüştür.
    1:27:21Ortak Eğitim Sorunları
    • Sadece İngilizce değil, Türkçe de ortaöğretimde öğretemeyip üniversitede tekrar öğretmeye çalışılmaktadır.
    • Üniversitede "doğru yaz, daideyi ayır, dilekçe yazmayı öğren" gibi konular üzerinde durulmaktadır.
    • Ortaöğretimden gelen öğrenci kalitesi ve üniversitede eğitim gören öğrenci kalitesi arasında bir fark vardır.
    1:28:30İkinci Meşrutiyetin Etkisi
    • İkinci Meşrutiyetten sonraki esas değişim edebiyat ve fen fakültelerinde görülmüştür.
    • 1920'li yıllardan 1950'li yıllara kadar İstanbul Üniversitesi'nde öğrencilerin belirli yerlerde kümelendiği gözlemlenmiştir.
    1:29:21Üniversite Fakültelerinde Öğrenci Dağılımı
    • Hukuk, tıp, dişçilik ve eczacılık fakültelerinde öğrenciler yoğunlukla toplanırken, fen fakültesinde kimya bölümünde yüzlerce öğrenci varken botanik bölümünde sadece üç öğrenci bulunuyor.
    • Edebiyat fakültesinde 1930'dan itibaren birçok dilli bölümler açılmış olmasına rağmen, coğrafya, tarih, edebiyat, felsefe, psikoloji, sosyoloji ve roman dilleri gibi bölümlerde öğrenci sayıları beş-altı kişi seviyesinde.
    • Efen fakültesinde üç farklı öğretmenlik sertifikası (matematik, fen ve biyoloji) programı başlatılmış, bu sertifikalar dışında öğrenci yok.
    1:32:12Fakülteler Arasındaki İlişkiler
    • Edebiyat ve ilahiyat şubeleri 1900'de Darwin'in açıldığında aynı çatı altında olmasına rağmen, yönetim açısından ayrıydı.
    • İki şube aynı kişiye bağlanabiliyordu, örneğin Fuat Köprülü aynı zamanda edebiyat fakültesi dekanı ve ilahiyat fakültesi dekanı vekiliydi.
    • Bu tür idari uygulamalar bütçe meselelerinden kaynaklanıyordu; ayrı bir müdür ve ayrı bir maaş vermek yerine bir kişi birden fazla birimi yönetebiliyordu.
    1:35:53Matematik Eğitimi ve Öğrenci Sayıları
    • Matematik derslerinde bazı servis derslerinde çok sayıda öğrenci gözükse de, bunların içinde matematik öğrencisi olarak kayıtlı olanlar çok az sayıda.
    • Cumhuriyet döneminde gelen Alman matematikçiler genellikle uzun süre kalmıyor, kısa süreli trafik halindeydi.
    • Öğrenci sayısı çok az olduğunda (beş, üç, sekiz kişi gibi) hocanın etkili olabilmesi veya üniversite dışında adını duyurabilmesi pek mümkün değildi.
    1:38:41Kadın Öğrencilerin Tıp ve Eczacılık Eğitimi
    • Akil Muhtar Özden, kadınların eğitimine şiddetle karşı olan bir hekimdi ve kızlarını tıp fakültesine alamadı.
    • Akil Muhtar Özden'in abisi Ömer Başa, Türkiye'de hemşireliği başlatan kişilerden biriydi.
    • 1912 yılının başlarında İstanbul'da önde gelen kişilerin eş ve kızlarını toplayarak hemşirelik kursu açmıştı.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor