Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, 22 Ekim 2021 tarihinde Koç Üniversitesi'nde aktif yaşamını sürdüren sosyal bilimci Çiğdem Kağıtçıbaşı ile yapılan bir röportajdır. Çiğdem Hanım, TÜBA asli üyesi olarak tanıtılır ve İstanbul Üniversitesi'nde eğitim almış, Berkeley'de sosyal psikoloji alanında doktora yapmış bir akademisyendir.
- Röportajda Çiğdem Kağıtçıbaşı'nın yaşam öyküsü, eğitim ve kariyer yolculuğu anlatılmaktadır. Ayrıca sosyal bilimlerin önemi, bilimin üç temel amacı (anlamak, açıklamak ve değiştirmek), bilimcilerin topluma karşı sorumluluğu ve Türkiye'deki kadın bilim insanlarının durumu gibi konular ele alınmaktadır.
- Röportajda sosyal bilimlerin dünyada ihmal edildiği, ancak gelişmişlik göstergesi olduğu vurgulanırken, teknolojinin insan iyiliğini tek başına sağlayamayacağı belirtilmektedir. Ayrıca Türkiye'de kadınların bilimlere girmesinin daha kolay kabul gördüğü, ancak genel kadın nüfusunun okuryazarlık oranının düşük olduğu ve son yıllarda yaşanan geleneklere dönme eğiliminin bu durumu zorlaştırdığı da anlatılmaktadır.
- 00:22Çiğdem Kağıtçıbaşı'nın Aile Geçmişi
- Çiğdem Kağıtçıbaşı, sosyal bilimlerde değerli bir öğretim üyesi ve TÜBA asli üyesidir.
- Çiğdem Hanım'ın annesi ve babası öğretmenlerdir; büyükbabası da öğretmen ve bilimci fizikçiydi.
- 1942 yılında iki yaşındayken annesi ve babası Bursa'da özel bir okul açmışlardır.
- 01:52Okul Hayatı ve Aile Dinamikleri
- Çiğdem Hanım, okul öncesi eğitim o zaman bilinmeyen bir şeyken iki yaşında okulda bulunmuş ve hayatının çoğunu okulda geçirmiştir.
- Babası aynı zamanda ressamdı ve Türkiye'deki ilk afiş sergisini 1939-1940 yıllarında açmıştı.
- Okul kurmak o yıllarda bir misyon işi olarak görülüyordu, para kazanma yöntemi değildi.
- 03:17Eğitim ve Toplumsal Sorumluluk
- Çiğdem Hanım'ın annesi ve babası Elazığ'a gitmiş ve kız enstitüsünde öğretmenlik yapmışlardır.
- Türkiye'de parasız yatılı okuma imkanı özellikle kızlara verilmiş olması son derece önemlidir.
- Çiğdem Hanım'ın ailesi, topluma örnek olmak için spor yapar, edebiyat matineleri düzenler ve tartışma yaparlardı.
- 07:18Eğitim Yolculuğu
- Çiğdem Hanım'ın annesi, onun okuyacağını düşünürdü ve bu konuda sürekli ısrar ederdi.
- Ortaokulu bitirdikten sonra Arnavutköy Amerikan Kız Koleji'ne (şimdiki Robert Koleji) imtihanla girdi ve altı yıl yatılı olarak okudu.
- Üniversiteyi Amerika'da Boston'daki Wellsley College'da tam bursla bitirdi ve Türkiye'deki eğitiminden dolayı iki yıl öne geçerek dört yıllık üniversiteyi iki yılda tamamladı.
- 12:34Eğitim Yolculuğu
- Konuşmacı Amerika'da Berkeley Üniversitesi'nde doktora yapmış, bu dönemde Amerika'nın en ilerici ve avangard hayatı olan Berkeley'de kendini bulmuş.
- Berkeley'de 1963 yılında Freez Beach Movement başlamış ve Mario Sao adlı konuşmacı bu harekette önemli rol oynamış.
- Konuşmacı başlangıçta eğitim okumak istemiş ancak tatmin edici bulmadığı için psikolojiye geçmiş, felsefe ile psikoloji arasında karar vermede zorlanmış ancak sonunda psikolojiyi tercih etmiş.
- 14:31Akademik Kariyer
- Konuşmacı Türkiye'ye döndüğünde sosyal psikolojide yurt dışında eğitim yapmış kimse yoktu.
- Amerika'daki üniversitelere müracaatına yardım eden ve yol gösteren öğretmenlerin önemli olduğunu vurgulamış.
- Koç Lisesi İcra Kurulu Üyesi olarak, köy öğretmenlerinin 28 çocuğa çeşitli liselere yerleştirme konusunda önemli rol oynadığını belirtmiş.
- 17:34Aile Hayatı ve Akademik Çalışmalar
- Konuşmacı Amerika'da evlenmiş, bir yaşındayken kızı olmuş ve doktorasını bitirmek üzereyken babasını kaybetmiş.
- Babasının vefatından sonra annesinin Bursa'daki okulun müdürlüğünü yapması üzerine bir yaşındaki bebeğiyle birlikte Türkiye'ye dönmüş.
- Bursa'da okulun müdürlüğünü yapmış, lise kısmını açmış ve eşi okulun idaresiyle uğraşmış.
- 19:33Doktora Çalışmaları
- Konuşmacı doktora tezini yazarken Amerika'daki profesöründen büyük yardım almış, postayla geri gönderilen düzeltmeleri yapmış.
- Doktora tezini yazarken İngilizce yazacak sekreter bulamadığı için portatif daktiloyla yazmış, 232 sayfa tezini tamamlamış.
- Ankara'da ilk elektrikli daktiloyu bir arkadaşıyla birlikte para toplayarak almış.
- 21:38Üniversite Kariyeri
- Konuşmacı üniversitede olmayı istemiş, İstanbul Üniversitesi'ne gitmek istemiş ancak Bursa'da kalma durumunda kalmış.
- Ankara'dan Ortadoğu ve Hacettepe Üniversitesi'ni istemiş, eşi için iş bulup Ankara'ya taşınmışlar.
- 1969 yılında Ortadoğu Üniversitesi'ne gitmiş, 1973 yılında Hasan Tan'ın bölüm başkanlığı sonrası bölüm parçalandığı için Boğaziçi Üniversitesi'ne transfer olmuş.
- 23:49Boğaziçi Üniversitesi ve Emeklilik
- Konuşmacı Boğaziçi Üniversitesi'nde 22 yıl hocalık yapmış ve emekli olarak ayrılmış.
- Türkiye'nin en iyi öğretmenlerinin, hemşirelerinin ve bilimcilerinin evde oturduğunu, köşelere çekildiğini ve bu durumun büyük bir insan kaybı olduğunu belirtmiş.
- Türkiye gibi bir ülkede insan kaynağının en önemli kaynağı olduğunu vurgulamış.
- 24:48Sosyal Bilimlerin Önemi
- Sosyal bilimler dünyada fen bilimlerine göre daha sonradan gelişmiştir, ancak bu matürasyon işi mi yoksa gelişmişlik göstergesi mi olduğu tartışmalıdır.
- Dünyanın bugünkü hali sosyal bilimlerin ne kadar ihmal edildiğini gösterir; fen bilimleri ve teknolojide müthiş gelişmeler olmasına rağmen insan faktörü ihmal edilmektedir.
- Üçüncü dünya ülkelerinde bile sosyal bilimcilerin eksikliği devam etmektedir ve bu durumun çözümü için sosyal bilimlere teşvik ve destek gereklidir.
- 27:01Sosyal Bilimlerin Gelişimi İçin Gerekli Adımlar
- İnsan kaynağının kalitesinin yükseltilmesi için (human caps development) insanı daha iyi tanımak, eğitmek ve ihtiyaçlarını kavramak gerekir.
- Sosyal bilimlere yönelen insan sayısı az olmasına rağmen, sosyal bilimlere geçiş aslında bir gelişmişlik göstergesidir.
- Sosyal bilimcilerin sayısı az ve belirli üniversitelerde kümelenmiş durumdadır, bu durumun gelişmesi ve genişlemesi gerekmektedir.
- 30:28Bilimin Topluma Sorumluluğu
- Bilimcilerin topluma hitap edebilmek ve toplumu eğitmek için güler yüzlü olmaları gerekir.
- Bilim topluma karşı sorumludur ve bilimci de topluma karşı sorumludur.
- Bilimin üç önemli amacı vardır: olayları anlamak, açıklamak ve gerektiğinde toplumun refahını ve insanın iyiliğini arttırmaya yönelik uygulamalar yapmaktır.
- 33:22Bilimsel Çalışmaların Üç Amacı
- Konuşmacı, bilimsel çalışmalarının üç amacını çok önemsemiştir: teorik çalışmalar, uygulamaya yönelik çalışmalar ve teoriden beslenen uygulamalar.
- Teoriden beslenmeyen uygulamalar sınama yanılmayla iş görür ve verimli değildir, teorinin verdiği ışık yönlendirmeden yararlanmak daha verimlidir.
- Teorik ve uygulamalı çalışmalar birbirine bağlıdır; teorik çalışmalar uygulamaya ışık tutarken, uygulama da teoriye katkı sağlar.
- 35:54Türk Bilimcisinin Avantajları
- Türk bilimcisinin dünya liginde oynaması mümkündür ve TÜBİTAK bunu yapmaya çalışmaktadır.
- Konuşmacı, farklı bir kültürden gelmesi sayesinde psikanalitik yaklaşımın bazı varsayımlarının kültüre bağımlı olduğunu fark etmiş ve doktora tezinde bu teorinin kültürlerarası bir sinemasını yapmıştır.
- Türkiye'de toplum bir laboratuvar niteliğindedir ve Batı ile karşılaştırıldığında birçok araştırma yapılarak ortaya çıkan sorular bilime katkı sağlar.
- 37:38Kadın Bilimcilerin Durumu
- Konuşmacı, sosyal bilimlerde kadın olmanın Türkiye'de bir dezavantajı olmadığını, ancak Amerika ve Avrupa'da hala daha fazla dezavantaj olduğunu belirtmiştir.
- Türkiye'de kadınların erkek egemen mesleklerdeki (tıp, diş hekimliği, hukuk, mimarlık, mühendislik) katılım oranı %25 olup, dünyadaki en yüksek oran olarak kaydedilmiştir.
- Türkiye'de kadınların bilimlere girmesi daha kolay kabul görmüştür çünkü Osmanlı'da kadın eğitimi yoktu, Cumhuriyet bu durumu değiştirmiştir.
- 41:16Kadın Bilimcilerin Gelişimi
- Konuşmacı, Berkeley'de lisansüstü derecesini yaparken hidrolik mühendislik yapan bir Iraklı kadın arkadaşının olduğunu ve Amerika'da kadınların mühendislik gibi mesleklerde çalışmasının şaşırtıcı olduğunu anlatmıştır.
- Türkiye'de kadınların bilimlere girmesi daha kolay kabul görmüş, esas farklılık çalışan kadınla çalışmayan kadın arasındaki farklılıktı.
- Türkiye Bilimler Akademisi'nde akademideki bayan öğretim üyeleri içinde en iyi durumdadır, ancak Türkiye'de dört kadından biri okuryazar değildir ve son yıllardaki geleneklere dönme ve taassup durumu kadın nüfusun durumunu zorlaştıracaktır.