Buradasın
Biyokimya Dersi: Canlı Vücudunda Bulunan Elementler ve Sodyum-Klorun Önemi
youtube.com/watch?v=_KzfltgoeG4Yapay zekadan makale özeti
- Kısa
- Ayrıntılı
- Bu video, bir tıp alanında uzman eğitmen tarafından sunulan dört saatlik bir ders serisinin ilk saati formatında hazırlanmış eğitim içeriğidir.
- Video, periyodik tabloda bulunan elementlerden canlı vücutlarında bulunan 29 elementin Freeden'in sınıflamasına göre beş gruba ayrılarak anlatımına başlamaktadır. Daha sonra sodyum ve klor elementlerinin vücuttaki rolleri, günlük ihtiyaçları, düzenlenebilirlikleri ve klinik önemi detaylı şekilde ele alınmaktadır. Özellikle sodyumun vücut ozmotik basıncını oluşturma, aksiyon potansiyeli oluşumu, nöron ve kas dokusunda bilgi iletimi, asit-baz dengesi ve besin emilimi gibi fonksiyonları açıklanmaktadır.
- Videoda ayrıca sodyum seviyesinin düzenlenmesindeki iki temel mekanizma (renin-anjiyotensin-aldesteron sistemi ve atrial natriüretik hormon sistemi) anlatılmakta, hipernatremi ve hiponatremi gibi sodyum dengesindeki bozukluklar açıklanmaktadır. Klorun da vücuttaki rolü, karbondioksit taşıma mekanizmasındaki önemi ve metabolik asidoz ile ilişkisi detaylandırılmaktadır. Video, bir serinin ilk bölümü olup, ikinci bölümde potasyum ve kalsiyum konularının ele alınacağı belirtilmektedir.
- 00:24Elementler ve Periyodik Cetvel
- Periyodik cetvelde bilinen 118 tane element bulunmaktadır.
- Bu 118 elementten 94 tanesi doğada bulunurken, 24 tanesi insanlar tarafından yapay olarak yapılmıştır.
- Doğada bulunan 94 elementten 29 tanesi canlıların vücudunda bulunur ve bu derste incelenecektir.
- 02:16Vücuttaki Elementlerin Sınıflandırılması
- Vücuttaki 29 element, Freeden isimli bilim adamının sınıflamasına göre beş gruba ayrılır.
- İlk grup temel elementlerdir: karbon, hidrojen, oksijen ve nitrojen, vücudun %97'sini oluşturur.
- İkinci grup makro elementlerdir: sodyum, klor, potasyum, kalsiyum, fosfor, magnezyum ve sülfür, vücudun günde 100 mg üzerinde ihtiyacı vardır.
- 04:49Eser Elementler ve Diğer Gruplar
- Üçüncü grup eser elementlerdir: demir, çinko, bakır, mangan, iyot, krom, molipten, selenyum ve kobalt, vücudun günde 100 mg altında ihtiyacı vardır.
- Dördüncü grup elementlerin eksikliğinde hastalık oluşur ancak fizyolojik fonksiyonları bilinmemiştir: vanadyum, silisyum, nikel, kalay, alüminyum ve kalmiyum.
- Beşinci grup elementler vücudunda bulunmasıyla toksisite oluşturan elementlerdir: civa, kurşun ve altın.
- 07:56Civa ve Kurşun Zehirlenmesi
- Minamata hastalığı (civa zehirlenmesi) Japonya'da bir körfezden tutulan midyeleri yiyen kişilerde görülmüştür.
- Civa zehirlenmesi kas güçsüzlüğü, nöropati, görme ve işitme kayıpları ile karakterize bir hastalık tablosu oluşturur.
- Kurşun zehirlenmesi genelde akü fabrikalarında görülür, nöropati yapar ve ellerde, ayaklarda karıncalanma, hafıza kaybı, kabızlık ve karın ağrısı belirtileriyle karakterize olur.
- 10:54Altın Zehirlenmesi
- Altın bazı romatizma hastalıklarında (romatoid artrit) ilaç olarak kullanılır.
- Altın elementi verildiğinde hastaların ağrıları azalır çünkü altın antienflamatuar etkisi vardır.
- Altın preparatlarının cilt alerjisi ve böbrek tahribatı gibi yan etkileri olabilir.
- 11:47Elementlerin Sınıflandırılması
- Doğada bulunan 108 elementin 94 tanesi doğal, 24 tanesi yapay elementtir ve canlıların vücudunda 29 element bulunur.
- Friedman, canlıların vücudunda bulunan 29 elementi beş gruba ayırmıştır.
- İlk grup temel organik elementlerdir: karbon, hidrojen, oksijen ve azot.
- 12:30Temel Organik Elementlerin Vücuttaki Dağılımı
- Vücuttan atom olarak bakıldığında en fazla hidrojen, ardından oksijen, karbon ve en az azot bulunur.
- Hidrojen ve oksijen atomlarının toplamı vücudun %86'ını oluşturur, çünkü vücudun dörtte üçü sudan oluşur.
- Atom ağırlığı olarak vücutta en fazla oksijen (%65), ardından karbon (%18), hidrojen (%10) ve azot (%3) bulunur.
- 15:34Temel Elementlerin Vücuttaki Rolü
- Tüm protein molekülleri (glutatyon, albümün, transferin, globulinler) azot, oksijen, hidrojen ve karbondan oluşur.
- Karbonhidratlar (glikoz, fruktoz) karbon, oksijen ve hidrojen elementlerinden oluşur.
- Nükleik asitler (DNA, RNA), yağlar (trigliserit, fosfolipitler, kolesterol) de bu dört temel elementten oluşur.
- 17:55Makro Elementler
- Makro elementler, günde 100 miligramdan fazla ihtiyaç gösterilen ve vücudun gramlarla ifade edilen miktarda bulunan elementlerdir.
- Vücutta günlük sodyum ihtiyacı 1500 mg, fosfor 700 mg, potasyum 3800 mg, sülfür 980 mg, kalsiyum 600 mg, klor 2300 mg'dir.
- Makro elementler: sodyum, klor, potasyum, kalsiyum, magnezyum, fosfor ve sülfür olmak üzere yedi tane elementtir.
- 19:16Makro Elementlerin Gruplandırılması
- Sodyum, klor ve potasyum, onkotik basıncı oluşturmada ve aksiyon potansiyelini belirlemek için birlikte çalışır.
- Kalsiyum, magnezyum ve fosfor, kemik yapısında önemli rol oynar ve D vitamini ile parathormon tarafından kontrol edilir.
- Sülfür, diğer elementlerden ayrı olarak bir gruptur.
- 20:46Sodyum
- Günlük sodyum ihtiyacı 1500 mg (1,5 gram) olup, vücutta yaklaşık 100 gram bulunur.
- Sodyum, ekstra seller (plazma ve interstisyel alanda) bulunan temel katyondur.
- Vücuttaki sodyumun %50'si ekstra seller sıvıda, %5'i intra seller sıvıda ve %45'i kemiklerde bulunur.
- 22:49Sodyum Kaynakları
- Vücut sodyumu sofra tuzundan, ekmekten, yumurtadan ve deniz ürünlerinden alır.
- Tuzlu yemekler, ekmek ve tahıl ürünlerinde, yumurtada ve balıkta bol miktarda sodyum bulunur.
- 23:40Sodyumun Ozmotik Basınç Oluşturma Fonksiyonu
- Sodyum, klor ve potasyum makro elementleri bir grupta olup vücudun ozmotik basıncı ve aksiyon potansiyeli oluşturmada görev alıyor.
- Sodyum, vücudun onkotik basıncını oluşturmada önemli bir rol oynuyor; damarda akacak kanı tutan ve sıvıyı damara çeken özelliğe sahip.
- Kanın onkotik basıncı, interstisyel alandan damar içine sıvıyı çeken basınçtır ve bu basınçta albüminin %91'i, sodyum ve klorun %9'u bulunur.
- 25:51Sodyumun Onkotik Basınçta Rolü ve Hipertansiyon İlişkisi
- Sodyum ve klorun albüminin onkotik basıncı artırmasına "donan etkisi" denir.
- Onkotik basınç yeterince oluşamazsa sıvı dokularda kalır ve ödem (plevral ödem, perikard sıvı, ayaklarda ödem, gözlerde ödem) oluşur.
- Sodyumun fazla olması onkotik basıncı artırır, damar içine daha fazla sıvı çekilmesini sağlar ve bu da hipertansiyon tedavisinde tuz kısıtlaması önerilmesinin temel nedenidir.
- 27:36Sodyumun Aksiyon Potansiyeli Oluşturma Fonksiyonu
- Sodyum, aksiyon potansiyelinin oluşmasında önemli bir rol oynar; nöronlarda bilgi iletişimi için gerekli olan aksiyon potansiyeli oluşur.
- Hücrelerin normalde eksi 70 milivolt gibi bir zar potansiyeli vardır ve aksiyon potansiyeli oluşurken sodyum kanalı açılması gerekir.
- Sodyum hücre içine girerek negatif yükü dengeleyerek aksiyon potansiyelini oluşturur ve bu bilgi impulsu nöronlarda ve kas dokusunda görülür.
- 30:03Sodyumun Asit-Baz Dengesindeki Rolü
- Sodyum, vücudun asit-baz dengesinin sağlanmasında önemli rol oynar.
- Mide asidi salgılanırken parietal hücrelerde hidrojen potasyumla değiştirerek salgılanır ve hücre içine potasyum alır.
- Potasyumun hücre dışına atılması için sodyum-potasyum kanalı kullanılır, böylece hücre içinde potasyum açlığı oluşur ve daha fazla hidrojen atılabilir.
- 32:06Sodyumun Böbrek ve Bağırsak Fonksiyonlarındaki Rolü
- Böbrek vücut asidini düzenlerken amonyak atıp sodyum alır ve sodyumla karbonatı birlikte absorbe eder.
- Sodyum, böbreğin kompanzasyon mekanizmasını, asidi salgılamasında ve karbonatı emmesinde rol alır.
- Bağırsaklarda sodyum bağımlı kotransport mekanizması kullanılarak amino asitler ve karbonhidratlar absorbe edilir; hücre içinde sodyum açlığı oluşur ve bu açlıktan dolayı sodyum ve beraberinde glikoz veya amino asit emilir.
- 34:52Sodyumun Önemi ve Düzenlenmesi
- Sodyum, kolloid basıncı oluşturması, asit-baz dengesini düzenlemesi, emilimde görev alması ve aksiyon potansiyeli oluşmasını sağlama gibi önemli fonksiyonlar yer alır.
- Sodyumun vücuttaki düzeyi iki mekanizma ile düzenlenir: Renin-Anjiyotensin-Aldesteron sistemi ve Atrial Natriüretik hormon sistemi.
- Makro elementler iki gruba ayrılır: Sodyum, klor ve potasyum bir grupta; kalsiyum, fosfor ve magnezyum diğer grupta yer alır.
- 36:22Renin-Anjiyotensin-Aldesteron Sistemi
- Sodyum açlığı durumunda, vücuttaki ozmotik basıncı düşer ve böbreğin proksimal toblusunda bulunan juxtaglomerüler aparat bu durumu algılar.
- Juxtaglomerüler aparat renin salgılar, bu renin karaciğerin yaptığı anjiyotensinojeni anjiyotensin 1'e dönüştürür.
- Anjiyotensin 1, akciğerdeki enzimler tarafından anjiyotensin 2'ye dönüştürülür ve bu hormon böbrek üstü bezini etkileyerek aldesteron salgılanmasını sağlar.
- 38:58Aldesteron ve Kan Basıncı Düzenleme
- Aldesteron, böbreklerden sodyum emilimini artırır ve potasyum atılımını sağlar, böylece sodyum plazmada artarak ozmotik basıncı ve kan basıncını yükseltir.
- Anjiyotensin 2, hipofizden antidiüretik hormon (vazopressin) salgılanmasını sağlar, bu hormon idrar çıkışını azaltarak plazma volümünü artırır.
- Bu kompleks sistemde böbrek, karaciğer, akciğer ve böbrek üstü bez ortaklaşa çalışarak kan basıncını ve sodyum seviyesini düzenler.
- 40:36Atrial Natriüretik Hormon Sistemi
- Sodyum fazla ve kan basıncı yüksek olan kişilerde, kalp atriyumları (kulakçıklar) fazla sodyumu ve kanı algılar.
- Atrial natriüretik hormon salgılanarak böbreklerden sodyum atılımı sağlanır ve sodyum beraberinde su atılmasını sağlar.
- Bu hormon hipertansiyon durumunda vücudumuzu normotansif hale getirir.
- 42:12Sodyum Düzeyindeki Klinik Durumlar
- Doktorlar hastaların yaklaşık %70'inde sodyum-potasyum düzeylerini kontrol etmek için biyokimya testi isterler.
- Hipernatremi (yüksek sodyum seviyesi) iatrojenik (tedavi sırasında) yanlış hesaplamalar sonucu, kusma, diyare, yanık durumlarında veya antidiüretik hormon azalması durumunda görülebilir.
- Antidiüretik hormon, idrar yapmayı engelleyerek su kaybını önler ve kan bölümünü artırır.
- 46:20Sodyum Bozuklukları ve Hormonlar
- Antidiüretik hormon, kan bölümünü artırmakta sodyum da tutarak hipernatremiye (yüksek sodyum seviyesine) neden olur.
- Hiperanizm hastalığı (kon sendromu)da, zona glomerulosa'daki tümör veya hiperplazi sonucu bol miktarda aldesteron salgılanarak sodyum emilimi artar ve hipernatremi oluşur.
- Cushing sendromunda fazla kortizol (glikokortikoid hormon) kısmi olarak mineral kortikoid etkisi göstererek sodyum emilimi artırmakta ve hipernatremiye neden olur.
- 48:22Böbrek Yetmezliği ve Sodyum Bozuklukları
- Böbrek yetmezliğinde, renin salgılanması ve sodyum emilimi ile potasyum atılması gibi ayarlamalar yapılamadığı için hipernatremi görülür.
- Hiponatremi (düşük sodyum seviyesi) aşırı su içme (su intoksikasyonu), aşırı terleme veya uygunsuz antidiüretik hormon salınımı durumlarında oluşur.
- Antidiüretik hormon fazla salgılanınca suyu tutarak hemodisyon (suyun dağılımı) oluşturur ve hiponatremiye neden olur.
- 52:57Klorun Özellikleri ve Önemi
- Klor, ekstresiller sıvısının (plazma ve interstisyel aralık) en temel anyonudur ve günlük ihtiyaç 2300 miligram, vücuttaki miktarı 87,5 gram olarak ifade edilir.
- Vücuttaki klorun %90'i ekstresiller sıvısında bulunur ve sodyumla birlikte onkotik basıncın oluşmasında etkilidir.
- Vücudun anyonların %70'ini klor oluşturur ve sofra tuzu ve ekmekten karşılığını bulur.
- 55:10Klorun Vücuttaki Rolü
- Klor, sodyumla birlikte albüminin etrafında bulunarak onkotik basıncı artırmakta ve bu basınç yeterli olmadığında ödem (şişkinlik) oluşur.
- Vücudun asit-baz dengesinde klor da sodyum gibi görev yapar.
- Mide parietal hücreleri hidroklorik asit oluştururken klor salgılar ve böbrek asit-baz dengesini düzenlerken karbonat ile değiştirerek veya hidrojen ile birlikte salgılayarak görev yapar.
- 57:37Karbondioksit Taşıma Mekanizması
- Vücudumuzdaki doku hücreleri metabolizmaları sonucu karbondioksit üretiyor ve bu karbondioksit vücuttan atılması için akciğerlere taşınması gerekiyor.
- Karbondioksitin bir kısmı hemoglobine bağlanarak taşınırken, diğer kısmı metabolik atık olarak suyla karbonik anhidraz enzimi tarafından birleştirip karbonik asite dönüştürülüyor.
- Karbonik asit ayrışarak bir karbonat ve hidrojen oluşuyor, bu karbonat eritrositten plazmaya verilirken klorla değiştiriliyor (klor kayması) ve bu süreçte eritrosit kloru alıyor.
- 59:12Klorun Vücuttaki Rolü
- Akciğerlere geldiğinde, eritrosit içindeki klor dışarı verilerek plazmadaki bir karbonatla birleştiriliyor, bu karbonat da hidrojen ile birleşerek karbonik asit ve sonra karbondioksit haline geliyor.
- Karbondioksiti vücuttan atabilmemiz için klor vazgeçilmez bir element çünkü karbondioksiti bir karbonat şeklinde taşımada klor elementine ihtiyaç duyuyoruz.
- Klor aynı zamanda enzimlerimizde kofaktör görevi yapıyor, özellikle insanın tükürük amilazı klor elementi kofaktörü olarak kullanıyor.
- 1:00:44Klor Dengesinin Düzenlemesi
- Klor, sodyumun "kop pilotu" gibi hareket ediyor; sodyum nereye giderse klor da oraya gidiyor.
- Sodyumun vücuttaki konsantrasyonu renin anjiyotensin sistemi ve atrial natodie hormon ile düzenlenirken, sodyumun yanında giden klor da aynen sodyum gibi düzenleniyor.
- Klorun konsantrasyonu sodyuma bağlı olarak düzenleniyor, sodyumun başına ne geliyorsa klorun başına da o geliyor.
- 1:02:02Klorun Klinik Durumları
- Metabolik asidoz durumunda hiperkloromi (klor düzeyi artışı) meydana geliyor çünkü asidozda bir karbonat kaybına bağlı olarak klor plazmaya karışıyor.
- Antidiüretik hormon azaldığında vücut fazla miktarda su tutamadığı için hem hipertremi hem de hiperkloromi oluşuyor.
- Metabolik alkoloz durumunda hipokloremi (klor düzeyi azalması) oluşuyor çünkü bir karbonatın artması sonucu vücut fazla miktarda klor kaybediyor.
- Antidiüretik hormon fazla salgılanınca fazla sıvı tutulduğu için hipokloremi ve hiponatremi oluşuyor.