• Yapay zekadan makale özeti

    • Bu video, bir anlatıcının monolog formatında kendi yaşam öyküsünü ve tanıdığı bir karakter olan Raif Efendi'nin hikayesini aktardığı bir hikaye anlatımıdır. Anlatıcı, çocukluğundan başlayarak Almanya'ya seyahatini, Berlin'deki deneyimlerini ve daha sonra İsviçre'de geçirdiği zamanı anlatırken, Raif Efendi'nin hastalığı ve son günlerini de konu almaktadır.
    • Video, anlatıcının babasının tavsiyesiyle Almanya'ya sabunculuk öğrenmek için gidişi, Berlin'deki günlük yaşamı ve kültür şoku ile başlar. Ardından İsviçre'deki deneyimleri, "kürk mantolu Madonna" tablosu etrafında dönen bir olay ve son olarak Raif Efendi'nin hastalığı ve defterini yakma kararına kadar uzanan hikayeye geçiş yapılır. Video, Raif Efendi'nin defterinin içeriğinin okunmasıyla ve onun çocukluğundan İstanbul'a gelme sürecine kadar olan hikayesinin anlatılmasıyla sona erer.
    • Hikaye, insan ilişkileri, kültürel farklılıklar ve anlayış konularını ele alırken, anlatıcının kendi deneyimlerinden ve Raif Efendi'nin hikayesinden edindiği derinlemesine insan anlayışını da yansıtmaktadır. Anlatıcı, insanların ruhlarının nasıl karışık ve anlaşılmaz olduğunu fark eder ve insanları anlamak için daha saf ve basit olduğunu düşündüğümüz bir konu olmadığını vurgular.
    Okuma ve Hayal Düşleri
    • Konuşmacı, okuduğu kitapların etkisinde Afrika'da maceralar geçirmek veya Avrupa'yı dolaşarak meşhur bir ressam olmak gibi hayaller kuruyordu.
    • Michel Zevako, Rulvern, Alexander Dumal, Ahmet Mithat Efendi ve Vecihi Bey gibi yazarların kitapları kafasında silinmez şekilde yer tutmuştu.
    • Babası çok okumaya karşı çıkarak romanları atıyor ve ışık verdirmiyordu, ancak konuşmacı küçük kaytan fitilli idare lambası altında okumaya devam etti.
    00:45Kitaplardan Etkilenme ve Kendini İfade Etme Korkusu
    • Konuşmacı, okuduğu her şeyden etkileniyor ve eski bir Roma tarihindeki Mukus Scavola'nın anısını takip ederek parmaklarını ateşe sokmuştu.
    • Yazı yazmaya kalkışmış ancak iç dünyasını dışarıya vurmak korkusu nedeniyle vazgeçmişti.
    • Resim yapmayı seviyor, ancak kendi iç dünyasını yansıtan resimlerini saklıyor ve başkasına göstermekten utanıyordu.
    02:46İstanbul'dan Hoveran'a Dönüş
    • Mütareke senelerinde İstanbul'un hayasız ve karmakarışık olduğunu hisseden konuşmacı, Hoveran'a dönmek için babasından para istemişti.
    • Babası, Almanya'da paranın kıymetini kaybetmesi nedeniyle ecnebilerin daha az para ile geçindiklerini duymuş ve konuşmacının oraya giderek mis sabunculuğu öğrenmesini istemişti.
    • Konuşmacı, işin kendisi yerine Avrupa'yı görmek fırsatı için sevindi ve babasının yolladığı para ile Berlin'e gitti.
    04:19Berlin'de Yeni Hayat
    • Konuşmacı, dört günlük yolculuktan sonra İngilizce bilmeden Berlin'deki bir pansiyona yerleşti.
    • İlk haftaları lisan öğrenmek ve şehri dolaşarak gezmekle geçti, ancak hayalindeki Avrupa ile karşılaştığı şehir arasında fark olduğunu hissetti.
    • Türkçeyi bilmeyen bir eski sabit ve pansiyon sahibi Madam'ın yardımıyla dil öğrenmeye başladı, ayrıca pansiyonun diğer müşterileriyle arkadaş oldu.
    05:47Berlin'de Yaşam
    • Konuşmacı, Berlin'de bir pansiyonda kalan ve mütarekeden sonra vatanına sığınmış bir adamın anılarını dinlediği belirtiliyor.
    • Pansiyonda, siyasi toplantılara katılan ve Almanya'nın kurtuluşu için farklı fikirler savunan çeşitli kişilerle karşılaşılıyor.
    • Konuşmacı, pansiyonun karanlık salonunda, lahana kokuları ve siyasi münakaşalar arasında geçen günlerden sıkılmaya başlıyor.
    07:33Almanya'da Hayat
    • Konuşmacı, Berlin'de ne için geldiğini unutmuş gibi hissediyor ve babasından gelen mektuplarla sabunculuk meselesini hatırlıyor.
    • Şehri, hayvanat bahçesini ve müzeleri dolaşmış olmasına rağmen, milyonluk şehrin birkaç ay içinde sıkıcı hale gelmesinden şikayet ediyor.
    • Bir Türk arkadaşının yardımıyla bir İsveç grubuna ait sabun fabrikasına başvuruyor, ancak fabrika çalışanları ona işin derin taraflarını göstermek istemiyor.
    09:31Okuma ve Sanat
    • İlk aylar geçince konuşmacı, kitap okumaya alışmaya başlıyor ve bu işten zamanla daha çok zevk alıyor.
    • Okuduğu kitaplarda kendisinden, etrafındaki şeylerden birer parça buluyor ve bu sayede daha derin anlamalar yapabiliyor.
    • Müzelerdeki eski resim üstadları da ona sıkılmadan yaşamak imkanı veriyor.
    11:19Yeni Ressamlar Sergisi
    • Bir gün, yağmurlu bir günün öğesinde gazeteleri karıştırırken, yeni ressamların açtığı bir sergi hakkındaki tenkit makalesiyle karşılaşıyor.
    • Tesadüfen serginin açıldığı binanın önünde durduğunda içeri giriyor ve duvarlardaki çeşitli tabloları seyrediyor.
    • Resimlerin çoğu insanı gülümsetiyor, ancak konuşmacı bu ressamlara acıma duygusuyla yaklaşıyor.
    12:54Maria Puder Portresi
    • Büyük salonun kapıya yakın bir duvarında bir kürk mantolu kadın portresinin önünde durup, bu portreye kendini kaptırıyor.
    • Portredeki kadının garip, vahşi, mamur ve kuvvetli bir ifade var ve konuşmacı onu okuduğu kitaplardan ve hayal dünyasından tanıdığı biri gibi hissediyor.
    • Portredeki kadının siyah gözleri, koyu kumral saçları ve masumluk ile iradeyi birleştiren ifadesi konuşmacı için özel bir tesir yaratıyor.
    15:28Sergiden Sonra
    • Katalogu karıştırarak tablonun sahibinin "Maria Puder" olduğunu öğreniyor ve ressamın sadece tek bir eseri olduğunu (kendi portresi) öğrenince memnun oluyor.
    • Sergiden çıkıp pansiyona döndüğünde, akşam yemeğinde bile konuşmadan odasına çekiliyor.
    • Gazeteyi tekrar açarak Maria Puder hakkında bilgi arayınca, tenkit makalesinde ressamın hayret verecek kadar büyük bir ifade kabiliyetine sahip olduğu ve portresinde güzelleştirme veya çirkinleştirme yapmadığı belirtiliyor.
    18:25Madonna Tablosu ile Karşılaşma
    • Ertesi gün meşhur kopyaları satan bir mağazaya giderek Sarhon'un albümünden basılmış Madonna kopyasını buldu.
    • Albümdeki Madonna, kucağında mukaddes çocuğu ile yüksekçe bir yerde oturan, gözlerini yere dikerek melal ve kırgınlık ifadesi gösteren bir kadındı.
    • Bu Madonna tasviri, daha önce gördüğü Meryem Ana tasvirlerinden farklı olarak, düşünmeyi öğrenmiş ve dünyayı istifaf etmeye başlamış bir kadını tasvir ediyordu.
    20:25Kadınlarla İlişkisi
    • Konuşmacı, 24 yaşında olmasına rağmen hiç kadın macerası yaşamamıştı.
    • Kadınlar onun için muhayyilini kamçılayan, yaklaşılmaz bir mahluktu ve onlarla karşılaştığında şiddetli çarpıntılara uğruyordu.
    • Kadınlarla karşılaştığında her hareketinin sırrını meydana vuracağından korkarak boğucu bir utanma hissiyle dünyada en zavallı insanı haline geliyordu.
    22:38Sergideki Madonna'ya Obsesyon
    • Sergide gördüğü kürk mantolu Madonna tablosu onu sarsmıştı ve onunla bir aşk sahnesi tasavvur etmek bile istemediği halde, tabloya bakmak arzusu artıyordu.
    • Her gün öğleden sonra sergiye gidip, diğer tabloları gösteriş yaparak gözden geçirmekten vazgeçerek doğrudan Madonna tablosunun önüne gidiyordu.
    • Sergi bekçileri ve ressamlar onu tanıdı ve her gün onu takip ediyorlardı.
    23:56Ressamla Karşılaşma
    • Bir gün uzun saçlı, siyah elbiseli ve boyun bağlı genç bir kadın yanıma sokularak, her gün Madonna tablosunu seyrettiğini sordu.
    • Konuşmacı, kadına annesine benzettiğini söyleyerek yalan bir izahat verdi, ancak kadın ciddi bir edayla "sahiden böyle bir anneniz olmasını ister miydiniz?" diye sordu.
    • Konuşmacı, son söylediğinde yılanını nasıl ele verdiğini fark ederek panikleyerek sokağa fırladı ve artık sergiye ayak basamayacağını anladı.
    27:24Aranan İnsan ve İnkisar
    • Konuşmacı, mevcudiyetine ihtimal vermeye cesaret edemediği bir imkanı aradığını ve bu imkanın ani ve sebepsiz bir şekilde gelip gittiğini anlıyor.
    • Kendini bildiği zamandan beri haberim olmadan ve nefsine itiraf edemeden bir insanı aradığını ve bu yüzden diğer insanlardan kaçtığını fark ediyor.
    • Bir resim, aradığı insanı bulmanın mümkün olduğuna ve ona yakın bulunduğuna dair bir ümit uyandırmış, ancak bu ümitin çöküşü büyük bir inkisar yaratmış ve konuşmacı daha çok içine sığınmış.
    28:12Avrupa'da Kalma Kararı
    • Baba tarafından dönmek istediğini bildirmeyi düşünse de, Avrupa'da ne öğrendiğine dair cevap veremeyeceğini fark ediyor.
    • Birkaç ay daha kalmaya ve mis sabunculuğu öğrenmeye karar veriyor.
    • Aynı İsveç firmasına başvurarak fabrikaya devam ediyor ve öğrendiklerini deftere not ederek, mesleğe dair kitaplar okuyor.
    28:43Frau Redman ile İlişki
    • Pansiyondaki Hollandalı dul Frau Redman ile arkadaşlık kurmuş ve onun çocuk romanlarını okuyor.
    • Bir gün Frau Redman ile dolaşmayı teklif ediyor ve akşam üzeri bir barına giriyorlar.
    • Sarhoşluğunu fark etmeden geç vakte kadar içiyor ve Frau Redman'ın kucağına seriliyor.
    30:08Garip Bir Hadise
    • Sokakta yürürken Frau Redman'ın ayağı takılıyor ve düşmemek için konuşmacının boynuna sarılıyor.
    • Sarhoşluğun etkisiyle konuşmacı da kadına sarılıyor ve onun acıkmış dudaklarını yüzünde hissediyor.
    • Elektrik direğinin altından yaklaşan bir kadına bakarken, sergide gördüğü resmin sahibi olan kürk mantolu Madonna'ya rastlıyor.
    31:20Madonna ile Karşılaşma
    • Kürk mantolu Madonna, konuşmacının yüzüne dikilip gülümseyince, konuşmacı ensesine bir kamçı yemiş gibi silkiniyor.
    • Kadın ortadan kaybolunca konuşmacı onu bulmak için koşuyor ancak kadın görünmüyor.
    • Frau Redman tekrar yanıma gelip konuşmacıyı eve doğru sürüklemeye başlıyor.
    32:45Eve Dönüş
    • Konuşmacı hayatımda hiç kimseye mukavemet etmeye alışmadığını fark ediyor ve kaçamadığını anlıyor.
    • Sarhoşluğunun azaldığı için düşünmeye başlıyor ve kürk mantolu Madonna'ya rastladığından şüphe ediyor.
    • Frau Redman eve yaklaştıkça hareketleri daha coşkun hale geliyor ve merdivenlerde tekrar konuşmacının boynuna atılıyor.
    33:59Sabık Müstemleke Tüccarı
    • Odasına girerken koridorda sabık müstemleke tüccarı görünüyor ve konuşmacı odasına girip kapıyı kilitliyor.
    • Pansiyon halkı, sabık müstemleke tüccarının kadınlara karşı samimi hisler beslediğini ve kadının da bu hislere yabancı kalmadığını biliyor.
    • Sabah uyandığında sıkıntılı rüyalar gördüğü ve kürk mantolu kadının onu ezici tebessümüyle kıvrandırdığını anlatıyor.
    45:12Raif Efendi'nin Ailesi ve Duygusal İlişkileri
    • Mihriye Hanım, kocası Raif Efendi'nin kendi evlatları tarafından küçük görülmemesi için gayret ediyor ve akşam yemeğinde misafir olduğunda kocasını yatak odasına çekerek sofradan kaldırmamak için tatlı davranıyor.
    • Raif Efendi'nin karısına karşı garip bir rikkati var, bazen ona sorular soruyor ve çocukların sınıf geçme durumunu konuşuyor, ancak diğer aile bireylerine karşı manevi bağ gösteren hiçbir alamet yok.
    • Raif Efendi'nin büyük kızı Necla'dan bir şeyler bekler gibi görünse de, bu anlar çabucak geçiyor ve kızın kırıtışı veya gülüşüyle aradaki boşluk kendini gösteriyor.
    46:49Raif Efendi'nin İçsel Dünyası
    • Raif Efendi'nin görünüşüyle aksine gerçek kimliğini biliyor ve etrafındakilerin onu tanımaması nedeniyle kendini tanıtmak için hiçbir çaba göstermiyor.
    • İnsanlar birbirlerini tanımanın zorluğundan dolayı, körler gibi rastgele dolaşmayı ve sadece çarpıştıktan sonra birbirlerinin varlığını fark etmeyi tercih ediyorlar.
    • Necla, yüz hareketlerinde teyzesini taklit eden ve eniştesinin ukalalığından manevi kuvvet alan bir kız olmasına rağmen, babasına karşı arsızlığı hakaret derecesine getiren kardeşi Nurten'i azarlayışında hakiki bir infial gösteriyor.
    48:34Raif Efendi'nin Gerçek Karakteri
    • Raif Efendi, kendisine yabancı insanların onu adamdan saymamalarını hoş görmekle kalmıyor, bundan adeta bir nevi isabet buluyor.
    • Raif Efendi, etrafındaki insanların yanlış hükümler vermesine rağmen, çok alıngan, ince görünüşlü ve dikkatli bir adamdır; önüne bakar gibi duran gözlerinden hiçbir şey kaçmıyor.
    • Bir gün, kızların kahve pişirmekten kaçınmasından haberdar olan Raif Efendi, on gün sonra evine tekrar gittiğimde hemen dışarı seslenerek kahve pişirmelerini engellemiş, bu davranış beni kendisine daha çok bağlanmama sebep olmuştu.
    49:52Raif Efendi'nin Sessiz Yaşamı
    • Raif Efendi'nin sessiz sedasız yaşayışı, tahammül etmesi, insanların zaaflarına merhametle bakması ve edepsizliklerine eğlenerek bakması kafi bir iradeydi.
    • Beraber yürüdüğümüz zamanlar yanımda gidenin bir insan olduğunu hissetmiyordum, bu durumda insanların birbirlerini aramaları için konuşmanın zorunlu olmadığına inanıyordum.
    • Raif Efendi'nin yanında ağzını açmadan yürüyerek, konuşmadan çalışarak bana daha fazla şey öğrettikten sonra, onun da benden memnun olduğunu hissediyordum.
    50:55Raif Efendi'nin Hastalıkları
    • Raif Efendi bazen birdenbire vahşileşiyor, gözleri ifadesini kaybediyor ve kendisine hitap edildiğinde yakınlaşmayı engelleyen bir sesle cevap veriyordu.
    • Bu durumlarda tercüme yapmayı ihmal ediyor, kalemi yanına bırakarak saatlerce kağıtları seyrediyordu ve hastalıklarının garip bir tesadüfe ekseriya bu günleri takip ettiğini fark etmiştim.
    • Şubat ortalarında Raif Efendi şirkete gelmedi, evine uğradığımda karısı Mihriye Hanım onun ateşli ve sancıdan şikayet ettiğini söyledi.
    53:06Raif Efendi'nin Gece Yürüyüşü
    • Raif Efendi'nin halini düşkün buldum, nefesi pek süratliydi, çocukça tebessümü sırıtma gibi görünüyordu ve gözleri daha derine kaçmıştı.
    • Raif Efendi, gece vakti soğuk algınlığından şikayet ederek, dün akşam yemekten sonra biraz dışarı çıkmış, Ziraat Enstitüleri tarafına gitmiş ve Keçiören yokuşunun altına kadar gelmiş olduğunu söyledi.
    • Raif Efendi, gece vakti yalnız başıma dolaşmak istediğini, ev gürültüsünün canını sıkabileceğini söyledi, Necla ise babasının bu durumu alışmışa benziyor ve fazla ehemmiyet vermiyordu.
    55:35Gece Yürüyüşüne Düşünceler
    • Raif Efendi'nin ev halkına yalan söylediğini değil, bana hakikati söylediğini merak ediyordum ve bundan gurur duyuyordum.
    • Raif Efendi'nin hayatta hiçbir gayesi, hiçbir ihtirası olmadığı, insanlara karşı bir alaka duymadığı halde ne istediğini merak ediyordum.
    • Keçiören istikametine yürüyüşe çıktım, yolun iki tarafında otomobil tamir atölyeleri, kahveler, evler ve ağaçlar vardı.
    57:09Rüzgar ve Yürüyüş
    • Rüzgar çoğaldıkça adeta göğsümden biri iter gibi oluyor, bu kuvvetle mücadele ederek ilerlemek bana zevk veriyordu.
    • Yolun iki tarafındaki ağaçlar rüzgardan inliyor, gökyüzünde bulutlar büyük hızla koşup gidiyordu ve siyah ve kayalık tepeler henüz biraz aydınlıktı.
    • Dün akşam buralarda başka bir adam gözlükleri buğulanarak, şapkası elinde ve göğsü bağrı açık koşar gibi yürüyordu, bu adamın başının içinde neler vardı ve neden buralara sürüklenmişti merak ediyordum.
    58:42Anlamaya Çalışma ve Hayal Kırıklığı
    • Konuşmacı, birini ve kafasındaki düşünceleri daha iyi anlamak için bir yere gelmiş, ancak sadece rüzgardan oğlayan ağaçlar ve şekillenmiş bulutlar gördüğünü fark etmiş.
    • O kişinin yaşadığı yerde yaşamak, onun gibi yaşamak demek olmadığını anlayışında.
    • Hızla otele döndüğünde, kahvenin gramofonu ve Suriyeli kadının sesi kesilmiş, arkadaşının ise yatağa uzanmış kitap okuduğunu görmüş.
    59:24İnsan Anlamak Zor
    • İnsanlar birbirlerini iyi anlayabilirken, konuşmacı başka bir insanın kafasını tahlil etmek istemiş.
    • Dünyanın en basit, en zavallı veya en ahmak adamı bile müthiş ve karışık bir ruha sahip olabilir.
    • İnsanları anlaşmak ve hakkında hüküm vermek en kolay şeylerden biri zannedilse de, aslında bunu anlamaktan kaçınıyor.
    59:54Raif Efendi'nin Hastalığı
    • Raif Efendi uzun zamandır uyuyamadığı için hastalığı baş göstermiş ve beyaz örtülü yatağında ateşler içinde yatıyordu.
    • Raif Efendi'nin hastalığı basit bir soğuk algınlığına benzemiyordu ve uzun süre devam ediyordu.
    • İhtiyar doktor hardal lapası tavsiye etmiş, Nurettin Bey'in getirdiği doktor ise hastalığın zatürre olduğunu söylemiş ve hastaneye kaldırılmasını önermiş.
    1:00:57Aile Halkının Telaşı
    • Mihriye Hanım büyük bir şaşkınlık içinde hastanın odasına girip çıkıyor, hardal lapası korkusuyla elinden havluları ve tabağı düşürüyordu.
    • Necla büyük bir üzüntü içinde mektebe gitmiyor ve babasını bekliyordu, akşamları kızarmış ve şişmiş gözlerinden ağladığını anlıyordum.
    • Raif Efendi, ailesinin telaşını rahatsız edici buluyordu ve kendisini onlar için hiçbir şey olmadığını düşünüyordu.
    1:03:31Raif Efendi'nin İstekleri
    • Raif Efendi evvela hastaneye gitmeyi istiyor, ancak etrafındakilerin şiddetle reddetmesi üzerine sesini çıkarmaz olmuştu.
    • Bir gün hastanın başucunda otururken, Raif Efendi "Peki ama bu daha ne kadar devam edecek?" diye sormuş ve "Ne lüzumu var? Yetmez mi artık?" diyerek bıkkınlığını belirtmiş.
    • Raif Efendi, masasının üst çekmece anahtarını vermiş ve içindeki her şeyi getirmemi istemiş, çünkü karısının onun bir daha şirkete gidemeyeceğini sezdiğini düşünüyordu.
    1:06:09Raif Efendi'nin Masasından Eşyalar
    • Raif Efendi'nin masasının üst çekmeceyi açtığımda, içinde kirli bir havlu, sarılmış bir sabun parçası, bir sefer tası, bir çatal ve Singer marka bir çakı buldum.
    • Çekmeceyi araştırırken ta dipte defter gibi bir şey keşfettim ve bunları bir kağıda sararak evine götürdüm.
    • Evde büyük bir telaşla karşılaştım, Raif Efendi iki defa fenalık geçirmiş ve doktor getirilmişti.
    1:09:19Hastanın Durumu
    • Doktor hastanın yanında iğne yapmış, tehlikeli olup olmadığını sorduğumda "Belli olmaz" demiş ve üç gümüş lira alarak evi terk etmişti.
    • Hastanın odasına sokuldum, Mihriye Hanım ve Necla büyük bir merakla hastaya bakıyorlardı.
    • Raif Efendi, karısını ve kızını odadan çıkarmasını istedi, ancak beni yanında tutmak istedi.
    1:11:25Raif Efendi'nin Defteri
    • Raif Efendi, elimdeki paketten defteri istemiş, diğer eşyaları kapının arkasındaki iskemlenin üzerine koydum.
    • Defterin içinde serlevha filan yoktu, tek çizgili sahifelerde iri ve intizamsız harflerle, acele yazılmış satırlar vardı.
    • Raif Efendi'nin bu neviden bir defteri olacağı aklıma gelmezdi ve içinde ne olduğunu merak etmemiştim.
    1:12:26Raif Efendi'nin Defteri
    • Sağ tarafta 20 Haziran 1933 tarihli ve "dün başımdan garip bir hadise geçti ve bana on sene evvelki başka bir takım hadiseleri yeniden yaşattı" yazısı bulunuyor.
    • Raif Efendi, kolunu çıkarıp elini tutarak defteri okumamı ve sobaya atmak istediğimizi işaret ediyor.
    • Raif Efendi, defterini yakmak istiyor ve bunun lüzumunu olmadığını söylüyor.
    1:13:24Raif Efendi'ye Yaklaşım
    • Raif Efendi'nin defterine ruhunu döktüğünü ve şimdi onunla beraber gitmek istediğini anlıyorum.
    • İnsanlara kendinden hiçbir şey bırakmak istemeyen ve yalnızlığını ölüme giderken bile beraber alan bu adama karşı içimde merhamet ve alaka uyuyor.
    • Raif Bey'e defteri bir gün daha geri bırakmasını, başladığım şeye devam etmem için yalvarıyorum.
    1:14:14Raif Bey'e Yöneltilen Son İfadeler
    • Konuşmacı, Raif Bey'e uzun süre arkadaşlık ettikleri için defteri bırakmamasını istiyor ve Raif Bey'in kendisine karşı saklanmasının nedenini sorguluyor.
    • Raif Bey'in kendisine karşı duygularını ifade eden konuşmacı, Raif Bey'in kendisini "bir hiç" olarak gördüğünü söyleyerek onu bırakıp gitmek istediğini düşünüyor.
    • Raif Bey, konuşmacının kendisini anlamasını istiyor ve insanların kendisini nasıl gördüğünü öğrenmek istediğini belirtiyor.
    1:15:31Raif Bey'in Son Anları
    • Raif Bey, insanların kendisine ne yaptıklarını reddederek "Hayır, hayır, insanlar bana hiçbir şey yapmadılar, hep ben, hep ben" diyerek kendisini suçluyor.
    • Raif Bey, konuşmacının defteri cebine koyduğu ve yarın sabah getireceğini söylediğinde, artık defterle alakasını kesmiş olduğunu gösteriyor.
    • Raif Bey, konuşmacının elini öptükten sonra kendisine doğru çekerek alnı ve yanaklarından öpüyor, gözlerinden yaşlar sızarken konuşmacı da sessizce ağlıyor.
    1:17:48Raif Bey'in Defteri
    • Konuşmacı otele döndüğünde arkadaşını uyur bulup, Raif Bey'in siyah kaplı mektep defterini okumaya başlıyor.
    • Defterde 20 Haziran 1933 tarihli bir yazı var ve Raif Bey, kendisine on sene önceki hatıraları yeniden yaşattıran bir olay yaşadığını belirtiyor.
    • Raif Bey, artık yalnız başına kafasında saklayamayacağını düşündüğü şeyleri yazmak zorunda olduğunu ifade ediyor.
    1:20:44Raif Bey'in Geçmişi
    • Raif Bey, Havranlı'da doğup büyüdüğünü, orada tahsilini tamamladığını ve sonra Edremit idadisine gidip geldiğini anlatıyor.
    • 19 yaşlarında askere alındığını, ancak talimgahta mütareke ilan edildiğini ve idadiyi bitirmeden kasabaya döndüğünü belirtiyor.
    • Mütareke sonrası ülkedeki karmaşık durumdan dolayı okumaya hevesi kalmadığını ve babasının onu İstanbul'a göndermek istemesini anlatıyor.
    1:22:48Raif Bey'in Çocukluk Deneyimleri
    • Raif Bey, içimde bazı yönlerde gizli arzular duyduğunu ve mektepteyken resim yaparak hocalarının takdirini kazandığını belirtiyor.
    • Çocukluğunda manasız denilecek kadar ileri giden bir çekingenlik olduğunu ve bu çekingenlikten dolayı etrafının yanlış anlaşıp aptal yerine konduğunu ifade ediyor.
    • En büyük zevkinin evin bahçesinde veya derenin kenarında yalnız başıma oturup hülyalara dalmaktı, bu hülyaları anlatıyor.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor