• Buradasın

    Alevilik'in Tarihi ve İnancı Üzerine Kapsamlı Bir Sunum

    youtube.com/watch?v=KmACVPuCdIo

    Yapay zekadan makale özeti

    • Bu video, Sünni kökenli bir konuşmacının Alevilik'in tarihi ve inancı hakkında yaptığı detaylı bir sunumdur. Konuşmacı, yıllardır Alevilik'e ilgi duyduğunu ve çeşitli araştırmacıların çalışmalarından yararlanarak bu konuyu ele aldığını belirtmektedir.
    • Sunum, Alevilik'in binlerce yıllık tarihini kronolojik olarak anlatarak başlıyor ve Bizans döneminden Osmanlı İmparatorluğu'na kadar olan süreci ele alıyor. Ardından Alevi inancının temel prensipleri, "dört kapı kırk makam" sistemi, semah ibadeti ve "sekam sırrı" gibi kavramlar açıklanıyor. Video, Alevi inancının evrim teorisiyle olan örtüşmesi, ölüm anlayışı ve Ali kavramının batıni anlamı gibi konuları da kapsamaktadır.
    • Sunumda ayrıca Hünkar Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre, Pir Sultan Abdal gibi önemli Alevi şahsiyetlerin rolü, Aşık-ı Sadıklar'ın nefesleri ve Mu İmparatorluğu ile Alevi inancının benzerlikleri gibi konular da ele alınmaktadır. Konuşmacı, Alevilik'in semavi dinlerle olan çelişkilerini, kölelik karşıtı tutumunu ve barışçı yapısını vurgulayarak, bu inançın bilimle çelişkisiz olduğunu ve gelecekte daha da ortaya çıkacağını belirtmektedir.
    00:03Aleviliğin Tarihi ve Özü Hakkında Sorular
    • Konuşmacı, Sunni kökenli olmasına rağmen yıllardır Aleviliğe ilgi duyduğunu ve bu konuda birçok soru sorduğunu belirtiyor.
    • Alevilik'in kendi başına bir din mi, bir mezhebi mi, sadece bir kültür mü olduğu gibi temel soruları sorguluyor.
    • Hz. Ali'nin Alevi olup olmadığı, Horasan erenleri, Kırklar Meclisi, Turna Kuşu gibi konuları da merak ediyor.
    01:49Araştırmacı Erdoğan Çınar'ın Katkıları
    • Konuşmacı, bu soruların cevaplarına ulaşmış olduğunu ve bu cevapların hiçbiri diğeriyle çelişmediğini belirtiyor.
    • Araştırmacı-yazar Erdoğan Çınar'ın "Aleviliğin Kayıp Bin Yılı" ve "Aleviliğin Gizli Tarihi" kitaplarından bilgiler sunacağını söylüyor.
    • Konuşmacı bir araştırmacı olmadığını, kitaplar alarak araştırma sıkıntısı olan kardeşlerle paylaşmak için bu sunumu yaptığını ifade ediyor.
    03:13Alevilik'in Tanımı ve Süreçleri
    • Alevilik, Hak Yolu denilen ulu bir yol ve işığın yoludur.
    • Hak Yolu üzerinde hurufilik, melamilik, kızılbaşlık, bektaşilik, vefa, iyilik, kalenderilik, haydarilik, ahilik, rafizilik, ışık, torlak, tahtacı, çepni gibi çeşitli süreçler vardır.
    • Alevilik'te "yol bir sürek binbir" prensibi vardır; süreler farklı olabilir fakat aslolan yoldur.
    04:48Alevilik'in Baskı Altına Alınması
    • Alevilik inanışı binlerce yıl baskı altına alınmış, örselenmiş ve tahribatlara uğratılmaya çalışılmıştır.
    • İçine rivayetler ve efsaneler katılmaya çalışılmış, alevilik özünden çok farklı anlatılır hale gelmiştir.
    • Konuşmacı, sunacağı bilgilerin başlangıçta şaşkınlık yaratabileceğini ancak sonunda sağlam temeller üzerine oturduğunu belirtiyor.
    05:34Bizans İmparatorluğu'nda Alevilik
    • 300'lü yıllarda Anadolu, Doğu Roma İmparatorluğu sınırları içindeydi ve Bizans İmparatoru II. Konstantin İznik'te bir konsül toplamıştır.
    • Konsülün gündemi imparatorluğun dinini kararlaştırmaktı ve devletin dini Ortodoks Hristiyanlık olarak karar altına alınmıştır.
    • Anadolu'da yaşayan Aleviler inanışlarını terk etmek istememiş, Hristiyanlığın kabulü için zorlanmışlardır.
    07:06Alevilere Yönelik Baskılar
    • 600'lü yıllara gelindiğinde baskılar şiddete dönüşmüş, tüm Alevi tapınakları basılıp dağıtılmış, mabetleri ateşe verilmiştir.
    • Alevilerin el yazmaları yasaklanmış, Alevi inanışının kutsal kitabı olan Kudret de yasaklanmıştır.
    • Kudret ve diğer el yazmalarını bulunduranlar mutlak ölümle cezalandırılmıştır.
    08:15Kudret Kitabının Yok Edilmesi ve Alevilerin Takiye Yapması
    • Kudret kitabının sadece cismini yok ettiler, ruhunu yok edemediler; Asik-ı Sadıklar Kudret içindekileri nefeslere, deyişlere yazdılar.
    • Alevi toplumu baskılar karşısında sinmek zorunda kalmış, görünüşte Hristiyan olduklarını söylemiş ancak kiliseye gitmemişlerdir.
    • Alevi önderlerinin kıyafetleri, beslenmeleri, yaşam biçimleri toplumlarından farklı değilmiş ve geçimlerini temin etmek için çalışırlarmış.
    11:21Alevi Sürgünü
    • 678'e gelindiğinde Bizans'ın gözü iyice dönmüş, Alevi yerleşim yerlerini yakıp yıkmaya başlamış, karşı koyanları katleder ve sürgün başlatmıştır.
    • Sivas'tan Adıyaman'a, Malatya'ya kadar yayılmış olan Alevi toplumunu parçalayıp dağıtmaya başlamışlardır.
    • Kaçıp kurtulabilenler Bizans'ın etkili olmadığı yüksek yaylalara çekilir, şehir merkezlerinde takiye yaparak sinenler de olmuştur.
    12:50Pir Silvanus ve Alevi İnanışının Yazılması
    • Sürgün sonrası bir on yıl sessizlik içinde geçerken topluluk Pir Silvanus adında bir önderin etrafında toplanmıştır.
    • Pir Silvanus, Alevi inanışının esaslarını ilk defa dile alan ve dile yazan kişidir.
    • Alevi inanışının bozulmadan, unutulmadan devamını sağlama ihtiyacından dolayı inanışın esasları şiirleştirilerek nefesler haline getirilmiştir.
    14:38Alevi Nefesleri ve Pir Silvanus
    • Alevi nefesleri, birbirine uyumlu, ölçülü, bağlantılı ve sağlam mısralardan oluşmalıdır; bir tek mısrayı bile değiştirmek mümkün olmamalıdır.
    • Pir Silvanus, Alevi inanışını nefesler yöntemiyle dile getirmiştir.
    • Pir Silvanus'un faaliyetleri imparatorluk merkezinde duyulmuş, imparator İstanbul'da oturan papaz Simon'ı görevlendirmiştir.
    16:19Pir Silvanus'un Katledilmesi ve Papaz Simon'un Dönüşü
    • Pir Silvanus şehrin meydanına dikilir, halk tarafından taşlanarak öldürülmesi istenir ancak Silvanus, dostu hain Justus'un bulduğu taşlarla katledilir.
    • Papaz Simon İstanbul'a dönüp raporunu imparatora sunar.
    • Üç yıl sonra Papaz Simon, Şebinkarahisar'da kaldığı zaman zarfında Pir Silvanus ve Alevi toplumundan etkilenmiş, sahip olduğu her şeyi terk ederek Titus takma adıyla Şebinkarahisar'a yerleşir.
    17:26Titus'un Sonu ve Tahtacı Sergius
    • On yıl içinde topluluğun önderlerinden biri olan Titus, hain Justus'un ihbarıyla Bizans zaptiyesi tarafından şehrin meydanına getirilir ve diri diri yakılır.
    • Tahtacı Sergius, Silvanus'tan sonra Alevi toplumunun önderidir ve Arguan'da tahta biçerek hayatını kazanmaktadır.
    • Sergius, Anadolu'daki tüm Alevi topluluklarını ayrı ayrı ocaklar etrafında örgütleyerek örgütlenmeyi daha canlı ve işler duruma getirmiştir.
    19:15Karbeyaz ve Alevi Devleti
    • Bizans İmparatoriçesi Theodora yeni bir Alevi saldırısı başlatır, bu durumda Bizans ordu komutanlarından Karbeyaz Bizans'a baş kaldırır.
    • Karbeyaz'ın ordusuna akın akın katılan Aleviler, Bizans ordularını her karşılaşmada mağlup ederler.
    • Aleviler Sivas Divriği'ye muhkem bir kale inşa ederler, Divriği Devletlerinin başşehri yaparlar ve Divriği'den Adıyaman'a kadar hükmederler.
    20:06Karbeyaz'ın Ölümü ve Devletin Krizi
    • Karbeyaz 863 yılında Ankara yakınlarında Hakk'a yürür, naaşı Ankara yakınlarında bir tepeye gömülür ve mezarına Hüseyin Gazi Türbesi yapılır.
    • Karbeyaz'tan sonra devletin başına kriz seyir geçer, Bizans kaynakları Alevilerin Klikya'dan Ege'ye, Kadıköy-Çamlıca sırtlarına kadar hakimiyet kurduklarını yazar.
    • İstanbul Çamlıca'daki Şahkulu Dergahının temeli o zaman da atılmıştır.
    20:54Sicilyalı Peter ve Kris'in Mektubu
    • Anadolu'da gücünü kaptıran Bizans, Sicilyalı Peter isimli elçisini Divriği'ye gönderir.
    • Peter uzunca bir süre Divriği'de kalır, Anadolu'yu paylaşmak için Alevi erkanını iknaya çağırır ama başarılı olamaz.
    • Sicilyalı Peter bahar gelince İstanbul'a döner, kendi raporunu ve Kris'in mektubunu imparatora sunar; Kris'in mektubu "İmparator barışı istiyorsa doğudan vazgeçip çekilsin ki batıyı yönetebilsin" şeklindeydi.
    21:54Alevilerin Balkanlara Gönderilen Misyonerleri
    • Sicilyalı Peter raporunda Anadolu Alevilerinin Divriği'den Balkanlara iyi eğitimli misyoner dervişler gönderildiğini belirtir.
    • Dervişler sürgün edilenlere nefesleri, deyişleri götürürler, yani Kudret Kitabının ruhunu götürmüş olurlar.
    • Kris 872 yılında Afyon-Eskişehir arasında pusuya düşürülür, hain Pullades tarafından sırtından hançerlenir ve orada Hakk'a yürür.
    23:02Divriği'deki Deprem ve Katliam
    • Bir yıl sonra Divriği merkezli çok büyük bir deprem olur, o bölgede bir Bizans ordusu yıkıntılar altındaki yaralı halkın tepesine çullanır.
    • Anadolu Şahkurları katledilmeye başlanır, katliam günlerce sürer ve Divriği'nin altında akan Çaltı Çayı günlerce kanlı akar.
    • Katliamdan kurtulabilen Şahkurları Anadolu'nun yüksekliklerine çekilirler, yakalananların bir kısmı birbirlerine bağlanarak İstanbul'a götürülür ve oradan Balkanlara sürülürler.
    24:06Battal Gazi ve Hüseyin Gazi'nin Gerçek Kimlikleri
    • Hüseyin Gazi'nin aslında Karbeyaz, Battal Gazi'nin de Kris olduğu belirtilir.
    • Karbeyaz ve Kris'in yaşamları, Bizans'a karşı savaşları tek tek Bizans arşivlerinde mevcuttur.
    • Battal Gazi destanına baktığımızda, tarih, coğrafik yerler, olaylar ve hasımlar olarak Bizans belgeleri ile birebir örtüşmektedir, sadece kahramanların isimleri değişmiştir.
    25:59900'lü ve 1000'lü Yılların Anadolu'su
    • 900'lü ve 1000'lü yıllarda Anadolu, Bizans İmparatorluğu egemenliği altındadır ve Aleviler hem Hıristiyan Bizansla hem de Güneyde Arap-Islam İmparatorluğu ile başı dertte.
    • Arap-Islam İmparatorluğu'nun kanlı cihat severlerini gören Aleviler, Mısır'da Kıptilere, Suriye'de Hıristiyan ve Alevilere, Kürtlere, Ermenilere, Acemlere, Kuzeyde Türkler'e yaptıkları zulümlerden haberdardırlar.
    • Aynı 900'lü yıllarda Anadolu'ya peyderpey Hazar Denizi'nin doğu ve güneydoğusu bozkırlarından kopup gelen Göktürkler girmeye başlarlar.
    27:37Göktürkler ve Türkmenler
    • Arap-Islam İmparatorluğu 300 yıl boyunca Türk yurtlarına sayısız cihat severleri düzenlediler ve akıl almaz katliamlar yaptılar.
    • O dönemlerde Türkler parça parça, boy boy yaşıyorlardı, merkezi bir devletleri ve merkezi bir orduları yoktu, şehirlerin direnme güçleri kırıldı ve şehirli Türk egemenler birer birer İslamiyet'i kabul etmeye başladılar.
    • Kırsalda yaşayan Göktürkler İslamiyet'i kabul etmediler, bu Göktürklerin bir kısmı parça parça Anadolu'ya akmaya başladılar ve 1071 yılına kadar Anadolu'ya ciddi anlamda Göktürkler girerler.
    28:44Türkmenlerin İnancı ve Anadolu Alevileri
    • Türkmenlerin inancı ışık merkezlidir, enerjinin görünür hali olan ışık Türkmen inancının özünü oluşturmaktadır.
    • Güneş başta olmak üzere ışık saçan tüm gök cisimlerini kutsarlar, Anadolu Alevilerin inancından pek farklı değildir.
    • Bu durum Horasan erenleri denen Türkmenler ile Anadolu ve Rum erenleri denen ışık insanlarının kucaklaşmaları olayıdır, lügattaki anlamı kök veya alamet demektir.
    29:48Anadolu Erenleri ve Türk Damgası
    • 1900'lü yılların sonlarında Anadolu'nun Türklerin hakimiyetine gireceği ufukta görünmeye başlar ve Anadolu erenleri kendi geleceklerini Türklerle bütünleşmekte görürler.
    • Anadolu erenleri Türkçeyi esas dil olarak seçerek destanlarını ve inanışlarını Türkçeye aktarmaya başlarlar, destan kahramanlarının adlarını da Türkçeleştirirler.
    • Araştırmacı Türkolog Servet Somuncuoğlu'nun "Damgaların Göçü" adlı çalışmasında, Asya'nın değişik bölgelerinde 8-10 bin yıl öncesine ait Türk damgalı kaya resimleri keşfedilmiştir.
    31:42Anadolu Erenleri ve Göktürkler
    • Tarihçi Türkologlar, Orta Asya'dan kopan bir kısım Göktürklerin binlerce yıl öncesinden Anadolu'ya gelip yerleştikleri hususunda birleşmektedir.
    • Anadolu erenleri, Anadolu'nun yerli Alevileri, binlerce yıl öncesinden Anadolu'ya gelip yerleşen Göktürklerden başkası değildirler.
    • Anadolu'da uygarlık kuran Hititlerin, Louilerin Türk kökenli olmalarından kuşku duymamak gerekir.
    32:35Battal Gazi'nin Alevi Tarihindeki Yeri
    • Battal Gazi, Anadolu'daki tüm Horasan erenlerinin, Anadolu abdallarının, kalenderilerin, Haydarilerin, Melamilerin, Baba-iyilerin, Ahilerin, Bektaşilerin, Alevilerin, Işıkların, Torlakların ve Yeniçerilerin ortak piri olacaktır.
    • Urum Abdalları kendilerini Battal Gazi yetimleri olarak nitelerler ve Hünkar, Hacı Bektaş ve Hacim Sultan Vilayetnamelerinde de Battal Gazi suyun başı dönen çarkın ana mili olarak anılırlar.
    • Aşık-ı Sadıklar da Battal Gazi saygıyla anarlar.
    33:53Balkan Alevileri ve Bogomiller
    • Hak dostları ve Anadolu'dan Trakya'ya, Balkanlar'a sürülen Aleviler oralarda koloniler oluştururlar, zahiren Hristiyanız derler ama batınen inanışlarının yolunu sürdürürler.
    • Kendilerinin Bogomil olduklarını söylerler, Bogomil Bulgarca bir kelimedir ve Türkçe karşılığı "Hak dostları" anlamına gelmektedir.
    • Bulgar Çarı'nın ve Etimus'un Ortodoks Patriğine yazdıkları mektuplarda ve Zibenus'un tarih notlarında, Bogomillerin (Hak dostlarının) Hıristiyanlıktan ayrı bir yol sürdükleri ve nasıl ayini cem yaptıkları detaylarıyla anlatılmaktadır.
    35:12Balkan Alevilerinin Katliamı
    • İmparatorluk görevlileri Şilibe'de bir şölen düzenleyip Alevi önderlerini bu şölene davet ederler, şölen sonunda Bogomil önderlerini katlederler.
    • Gerideki Alevi topluluğu Balkanlara çekilip kendilerini savunurlar, böylelikle katliam daha ileri boyutlara götürülemez.
    • İmparatorun kızı Anna, tuttuğu tarih günlüğünde olayları detaylarıyla anlattıktan sonra şaşkınlığını dile getiriyor: "Gerçekte o zamana kadar bu halk kendi halinde yaşamakta idi ve henüz net alana ne de başka bir eşkıyalığa koyulmamıştı."
    36:07Hak Dostlarının Avrupa'ya Yayılması
    • Hak dostları 11. yüzyıldan itibaren Avrupa'nın ortalarına doğru yayılırlar, Bosna, Slovenya, Hırvatistan, Dalmaçya, Corneola ve Almanya ortalarına kadar varlık gösterirler.
    • Köln ve Liege gibi şehirlerde yeni ocaklar kurarlar, Dimetoka'yı ise mürşit ocağı yaparlar (Dimetoka Batı Trakya'dadır, şimdiki Yunanistan sınırları içindedir).
    • Osmanlı Alevileri tasfiye etmeden önce Dimetokaya önem verirdi, bu önem vermede Karesi Beyliği'nin çok büyük payı vardır.
    37:11Papalığın Katliam Planı
    • Hak dostlarının Avrupa ortalarına kadar varlık göstermeleri Papalığı rahatsız eder, Papalık bir katliam planlar.
    • Papalık önce kiliseleri görevlendirir, kiliseler tarihin gelmiş geçmiş en iğrenç, en aşağılık karalama kampanyasını başlatır.
    • "Malum şu mum söndü" propagandasını başlatırlar, bütün kilise kapılarına bu iftira ilanlarını asarlar, lanetlerler ve katli vacip fetvasını verirler.
    38:08Katliamın Gerçekleşmesi
    • Katliam gerçekleştirilir, katliamın bir kısmı da yakılarak yapılır.
    • Ekbert 5 Ağustos 1163 tarihli yazısında, 5 Ağustos günü dört adam ve bir kız çocuğu Köln şehrinin dışına çıkarılarak yakıldığını, kız çocuğunun kendisini ateşe attığını ve yanarak öldüğünü anlatıyor.
    • İngiltere'ye sığınanlara çocuk, kadın demeden tamamını çırılçıplak soyarlar, kış ortasında suya sokarlar, onların donarak ölmelerini seyrederler.
    39:20Albegenler ve Engizisyon Mahkemeleri
    • Orta Avrupa'daki katliamdan kurtulanlar Fransa'nın güneybatısına, Oksidanya bölgesine inerler, Oksidanya Avrupa'nın en mamur ve müreffeh bölgesidir.
    • Aleviler burada kendilerini Albigen olarak isimlendirirler, Albigen'in Türkçe karşılığı "ışık insanı" demektir.
    • Albegenler Oksidanya halkınca benimsenirler, giderek yerli halk Katolik Hıristiyanlığı terk edip Alevilerden yana geçmeye başlar, gün gelir kiliseler cemaatsiz kalır.
    40:45Oksidanya Katliamı
    • Tolus kentinde bir Alevi kurultayı düzenlerler, bu kurultayda Alevi sırlarını faş ederler, yani açıklarlar.
    • Papalık 1207 yılında harekete geçer, ilk iş olarak Tolus kontunaroz eder sonra Fransız Krallığı'na bağlı bir Haçlı ordusunu Oksidanya'ya Alevilerin üzerlerine salar.
    • Başta Tolus şehri olmak üzere tüm Oksidanya'da Alevi katliamı başlatılır, kiliselere, katedrallere sığınanlar bile yerli halkla birlikte katledilirler.
    42:23Katliamın Sonuçları
    • Bu katliamdan kurtulabilenler derebeylerin çiftliklerine sinerler, görünürde kimse kalmaz.
    • Yalnız Monseger Kalesine sığınan 224 Alevi de orada diri diri yakılırlar.
    • Ordunun da yapacağı bir şey kalmamıştır, ordu çekilir, ancak çiftliklere dağılan Alevileri ne yapmalıydılar? Bunların kökleri mutlaka kazınmalıydı, bunun için bir mahkeme türü icat ettiler.
    43:02Engizisyon Mahkemeleri ve Aleviler
    • Tarih sahnesine ilk defa engizisyon mahkemeleri icat edildi, bu mahkemeler tek bir kişinin yalan şahadetiyle yüzlerce insanın hayatına son verebilirdi.
    • Engizisyon mahkemeleri bağnaz din adamlarından seçilen heyetlerle kurulmuş ve alevilerin kökünü kurutmak için kullanılmıştır.
    • Bu mahkemeler Avrupa'yı üçyüz yıl boyunca kasıp kavurmuş, ancak laik devlet anlayışı geldiğinde tarihin çöplüğüne atılmıştır.
    44:21İstanbul'da Basil ve Alevilik
    • 1040-1111 yılları arasında İstanbul'da Basil adında bir mürşit yaşamış, zahiren rahip ve iyi bir hekim olan Basil zindana atılmıştır.
    • Basil, inancından tövbe etmeyince 1111 yılında Sultanahmet Meydanı'nda diri diri yakılmıştır.
    • Tarihçi Urfalı Mateus'a göre, Basil'in rafiziliği İstanbul halkını kirletmiş ve imparator Alex tarafından idam edilmiştir.
    46:11Danişmendliler ve Anadolu'nun Türkleşmesi
    • 900'lü yıllardan itibaren Göktürkler Anadolu'ya girmeye başlamış, Horasan erenleri ile Anadolu erenleri kucaklaşmıştır.
    • 1071 Malazgirt Zaferi ile Anadolu'nun kapısı Türkler için açılmış, Selçuklu önce İznik'i sonra Konya'yı başkent yapmıştır.
    • Anadolu'da Selçuklulardan başka Danişmendliler de güçlü bir yapılanma oluşturmuş, resmi tarih bu yapılanmaya emirlikler der geçer.
    47:50Danişmend Gazi ve Danişmendliler
    • Danişmendlilerin kurucusu Danişmend Gazi, Doğu Anadolu yaylalarından Niksar'a gelerek Tokat, Sivas, Amasya-Çorum havalesine hakim olan bir devlet kurmuştur.
    • Danişmendliler zamanla Malatya'ya kadar hakimiyet kurmuş, Haçlı ordularını her karşılaşmalarında mağlup etmişlerdir.
    • Danişmendlilerin başkentleri, orduları, İslam mut-şeri taşımayan latif alfabesi damgalı sikkeleri (paraları) vardı ve Frenklerin ve Selçukluların Danişmendlerle ilişkileri devlet statüsündedir.
    49:37Danişmendlilerin Sonu ve Mirası
    • Danişmend Gazi 1105 yılında Niksar'da vefat etmiş, yerine Emirgazi geçmiş ve Danişmendli sınırlarını Sakarya'ya kadar genişletmiştir.
    • Melik Gazi 1143 yılında vefat etmiş, onun yerine devlet üçe bölünmüş ve 1175-1178 yılları arasında Selçuklu bunları teker teker ortadan kaldırarak Danişmendli devleti sonlanmıştır.
    • Danişmend Emir ve Melik Gazi'nin türbelerinin kitabeleri yerlerinden sökülüp yok edilmiş, Anadolu'nun pek çok yerinde Battal Gazi ve Danişmend Gazi dönemlerinin kahramanlarının kümbetlerinin kitabeleri yok edilmiştir.
    52:17Alevilerin Sessizliği ve Baba İlyas
    • Danişmendlilerin yenilgisinden sonra aleviler sessiz bir yaşama bürünmüş, Mürşit Baba İlyas Niksar'ın Çad köyünde yaşamını sürdürmüştür.
    • Baba İlyas tüm ocakların sayı gösterdiği, tüm ocakların danışmanı olan kişidir.
    • 1242 yılında Selçuklu padişahı Keyhüsrev, Baba İlyas'ın halk katında çok saygı görmesi nedeniyle onu rahatsız etmiş ve Niksar'a askeri bir birlik sevk etmiştir.
    53:35Malya Savaşı ve Alevi Katliamı
    • Adıyaman'dan Baba İshak başta olmak üzere tüm alevi babaları talipleriyle birlikte yollara dökülüp Amasya'ya yürümüşlerdir.
    • Amasya'ya ulaştıklarında mürşitlerinin Amasya Kalesi'nde boğularak katledildiğini öğrenmişlerdir.
    • Çorum ve Yozgat üzerinden Konya'ya yönelirken Kırşehir'in Malya Ovası'nda Selçuklu ordusuyla karşılaşırlar, Selçuklu ordusu çok donanımlı, çok dinli, çok milletli bir ordu haline gelmiştir.
    55:06Malya Savaşı'nın Sonuçları
    • Malya Ovası toprağı alevilerin kanlarıyla sulanmıştır, zamanın tarihçisi Bar Hebraks olayı şöyle naklediyor.
    • Selçuklu sultanının hizmetinde bulunan bin Frenk adlı hiddet ile alevlenerek dişlerini gıcırdattılar ve yüzlerinin üzerine haç işareti yaparak bu sapık adamların üzerlerine hücum ettiler ve bunları dağıttılar.
    • Araplarla Kürtler de bunlarla hareket ederek Türkmenleri çemberlediler ve hepsini kılıçtan geçirdiler, mahvettiler; erkek, kadın, çocuk, hayvan velhasıl hiçbiri kılıçtan kurtulamadı.
    56:53Hünkar Hacı Bektaş ve Malya Savaşı
    • Büyükbabayı hareketler için talan hareketi, iskana başkaldırı hareketi veya köylü isyanı olarak tanımlamaya çalışılmış, ancak bu hareketler alevi yoluna yapılan saldırı karşısında alevilerin nefs-i mücafaa hareketidir.
    • Malya Savaşı'nda Hünkar Hacı Bektaş ve kardeşi Menteş de vardı, Menteş katledilenlerden, Hünkar ise kurtulanlardandı.
    • Hünkar Malya Ovası'na 40 km mesafede bulunan Suluca Karacahi (şimdiki Hacı Bektaş) gelmiş, Hacıos Karalombos tapınağına yerleşmiş, bu tapınak batıni bir tapınaktır ve İdris Peygamberin yani her meselenin yolunda bir tapınaktır.
    58:23Anadolu'nun Alevi Sultanları
    • Moğollar kısa sürede Anadolu'yu tarih sahnesinden sildiler ve sonrasında Anadolu'da yarım asır boyunca ne Hıristiyanlık ne de İslam baskısı yaşanmadı.
    • Bu yarım asırda Anadolu kendi sultanlarını yetiştirdi ve bu sultanlar (Hacı Bektaş Veli, Mevlana, Nasreddin Hoca, Ahi Evren, Yunus Emre, Şeyh Edebali) asırlar boyu insanlık yoluna ışık tuttu.
    59:50Osmanlı'nın Kuruluşu ve Aleviler
    • Selçuklu'nun çöküşünden sonra Anadolu'da beylikler kuruldu ve Osman Bey'in beyliği bunlardan biriydi.
    • Osman Bey, Şeyh Edebali'nin kızı Bala Hatun ile evlendi ve bu evlilik Anadolu ve Balkan Alevilerini Osman Bey'e yakınlaştırdı.
    • Şeyh Edebali, Danişmentliler, Abdallar, Balabanlar, Ahiler gibi güçlü Alevi toplulukları üzerinde etkiliydi ve başlangıçta Şeyh Mehmet, Gazi, Ahi Şemseddin, Ahi Hasan ve Çandarlı Halil gibi Alevi önderleri Osman Bey'in yanında yer aldı.
    1:01:33Karesi Beyliği ve Osmanlı'nın Yayılması
    • 1300'lü yılların başlarında Kuzeybatı Anadolu'da Balıkesir, Çanakkale ve Edremit Körfezi'nden Bergama'ya kadar hakim olan Karesi Beyliği vardı.
    • Karesi Beyliği'nin ahalisi ağırlıklı olarak Balabanlardan ve Karesilerden oluşmaktaydı ve Karesilerin kökü Danişmentlere uzanmaktaydı.
    • Karesilerin Osmanlı'dan yana geçmesi Osmanlı'nın gücünü katlamış ve Dimetoka Mürşit Ocağı'nın etkisiyle Osmanlı'nın Avrupa'da yayılmasında büyük katkısı olmuştur.
    1:02:55Osmanlı'nın Alevilerle Uyumu ve Fetret Devri
    • Osmanlıların Alevilerle uyumu 1402'ye kadar sürdü, Yıldırım Beyazıt'tan sonra Osmanlı'da fetret devri başladı.
    • Balkan Alevileri Musa Çelebi'den yana olurken, Bizans'ın yardımıyla Mehmet Çelebi tahta oturdu ve devlet kademesindeki Alevi tasfiyesi başlatıldı.
    • Kazasker Şeyh Bedrettin, Alevi tasfiyesine karşı koyarak Aydın-Manisa havalisinde direniş başlattı, ancak başarısız oldu ve ardından geniş çaplı bir Alevi katliamı başladı.
    1:04:16Yavuz Selim Dönemi ve Alevi Kelimesinin Doğuşu
    • Yavuz Selim'in Çaldıran seferi ve Safevilerin yenilgileriyle Aleviler için zorluklar katmerleşmeye başladı.
    • Çaldırandan zaferle dönen Yavuz, Aleviler için iki seçenek koydu: ya katledilecekler ya da Alevi yolundan çıkıp Sünni İslam'ı kabul edeceklerdi.
    • Türkmenlerin büyük çoğunluğu Sünni İslam inancına geçmek zorunda kaldı, ancak Anadolu erenlerinin tamamı ve bir kısım Türkmenler "yolumuzdan dönmeyiz" dediler ve "Alevi Müslümanız" diyerek "Alevi" kelimesinin doğuşu oldu.
    1:06:18Osmanlı Zamanında Alevi Kavramı
    • 1500'lü yıllarda Anadolu'da Sünni İslam'ı kabul etmeyenlere "ışık" deniyordu.
    • Profesör Süleyman Uludağ'a göre Osmanlı zamanında bazen Bektaşilere, Alevilere, Hurufilere, Rafizi eğilimli derviş zümrelerine "ışık" ve "ışık taifesi" adı verilmiştir.
    • Bu zümreye tesis edilecek vakıfların şer'an geçerli olmayacağı kaydedilmiş ve fermanlarda bu zümreye dikkat çekilmiştir.
    1:07:10Alevi Kelimesinin Tarihi ve Anlamı
    • Peçevi tarihinde ışık taifesi, Alevi'yi "ayıp bir taife" olarak nitelendirmiş ve kafirden daha kafir olarak tanımlamıştır.
    • 1500'lü yıllardan itibaren Kanuni'nin şeyhülislamı Ebu Suud'un fetvasında Kızılbaşların canlarının ve mallarının helal olduğu, onlarla savaşırken ölmenin şehitliğin en yücesi olduğu ve Kızılbaşların kestiği hayvanın etinin murdardır ve yenmez olduğu belirtilmiştir.
    • Alevi kelimesi 1500'lü yıllarda Işık insanları tarafından icat edilmiş ve kendilerini korumak için bir örtü görevi görmüştür.
    1:10:43Alevi Kelimesinin Oluşumu
    • Işık insanları, kendilerini korumak için Hz. Ali'nin İslam büyüğü, halifesi ve mazlum olduğu, Türk halkının mazlumlara karşı sempatisi olduğu ve Ali kelimesi ile Alev kelimesinin ses benzerliği olduğu gerçeğini kullanarak "Alevi" kelimesini üretmişlerdir.
    • Alevi kelimesi, Türkçede isimlerin sonuna eklenen "i" ekinin aidiyeti belirttiği için "Alev" isminin sonuna "i" eklenerek "Alevi" (Alev ile ilgili, aleve dair) anlamına getirilmiştir.
    • Ali ismi ile Alev kelimesi arasında sadece ses benzerliği vardır, anlam benzerliği yoktur; Hz. Ali'nin yolu kastedilseydi "Alici" veya "Alili" denmesi gerekirdi.
    1:15:37Alevi İnanışının Gelişimi
    • Doğu Anadolu Alevileri, kendilerini daha inandırıcı kılmak için "Ehlibeytiz" (Peygamber sülalesinden) ve "Haşimi soyundan geldik" diyerek sahte secereler düzenlemişlerdir.
    • Zamanla Aleviler, üzerlerini örttükleri örtüyü inanışın içine işlemeye başlamış, perde perde olmaktan çıkıp inanışın merkezine oturmaya başlamışlardır.
    • Oldukları gibi görünme hürriyetleri ellerinden alınanlar göründükleri gibi olmaya başlamış, tarih boyu kesilen, asılan, yakılan öz canlarını unutup Ali ve Hüseyin için gözyaşı dökerler olmuştur.
    1:17:29Aşık-ı Sadıklar ve Alevi İnanışının Kaynağı
    • Alevi Aşık-ı Sadıkları, inanışlarının esaslarını dile almış, nefeslere ve deyişlere dökmüşlerdir.
    • 1700'lü yılı öncesi söylenmiş olan nefesler, Alevi inanışının dile alınmış adeta manifestosudur.
    • 1600 yılından önce yaşamış olan Yunus Emre, Şah Hatayi, Nesimi, Hallacı Mansur, Hacı Bektaş, Şeyh Edebali, Tapduk Emre, Pir Sultan, Abdal, Musa ve diğerleri Alevi kelimesini sarf etmemişlerdir.
    1:20:18Alevi Toplumsal Yapısı
    • Anadolu'da köylülük çözülmeden önce, 1960'lar öncesi Alevilerin dışa kapalı bir toplumsal yapıları ve sıkı bir örgütlenme biçimleri vardı.
    • Örgütlenmeleri "dört kapı kırk makam" prensibiyle biçimleniyordu; makam durak, basamak demektir.
    • Dört kapı kırk makam meselesi, her biri on basamaklı dört tane okul şeklinde düşünülüp uygulamaya konmuştur; şeriat kapısı ilkokul, tarikat kapısı ortaokul, marifet kapısı lise, hakikat kapısı üniversite olarak düşünülebilir.
    1:23:13Alevi İnanışının Mertebeleri
    • On basamağa kadar çıkabilenlere marifet kapısı açılır ve bu kapısından girebilenler on bin kişiden ancak yüz kişidir.
    • Marifet kapısının basamaklarında devriye, vahdeti, vücut, tevhid gibi inanışın esasları öğrenilir ve rehberlik görevi üstlenilir.
    • Marifet kapısının on basamağına çıkabilenlere hakikat kapısının kapısı açılır ve başlangıçtaki on bin kişiden ancak üç-beş tanesi hakikat kapısından geçebilirler.
    1:24:17Pirlik Mertebesi ve Aşık-ı Sadıklar
    • Hakikat kapısının basamaklarını çıkabilenlere sekahüm sırrı (gerçeğin sırrı) öğrenilir ve pirlik mertebesine ulaşılır.
    • Aşık-ı sadıklar, inanışın özünü ve esaslarını anlatan, eğitimleri almış, elemelerden geçmiş, ocakta pişmiş ve gerçeğin sırrına ermiş kişilerdir.
    • Birlik mertebesine ulaşmış ulu şahsiyetlerin nitelikleri arasında dürüstlük, zeka, üstün kavrama yeteneği, sabır, uyumluluk, verici olma, dengeli olma ve sorumluluk sahibi olma bulunmaktadır.
    1:26:18Aşık-ı Sadıkların Özellikleri
    • Aşık-ı sadıklar şiir yazma yeteneği olan ulu pirlerdir ve inanışın esasları onların nefesleriyle bugünlere taşınmıştır.
    • Aşık-ı sadık demek ışıka sadık olanlar demektir; birlik mertebesine ulaşmış ve ışık merkezli nefesler söyleyen kişilerdir.
    • Birlik mertebesine ulaşamamış olan ozanlar, henüz gerçeğin sırrını öğrenememişlerdir ve inanç merkezinde Hazreti Ali oturmaktadır.
    1:27:51Alevi İnanışına Yönelik Saldırılar
    • Pir Sultan Abdal, Yunus Emre ve Şah Hatayi gibi aşık-ı sadıkların mahlasına uydurulmuş şiirler yayınlanmıştır.
    • Bu uydurma şiirler aşık-ı sadıkların inanç ve düşüncelerine taban tabana zıttır ve onların nefeslerini bulandırarak Alevi inanışının özünü tahrip etmek istenmektedir.
    • Bazı kişiler kutsal kitap, kudret başta olmak üzere tüm yazılı belgeleri yasaklayıp yakmış, türbe ve kümbetlerin kitabelerini ve mezar taşlarını söküp yok etmişlerdir.
    1:28:57Evrenin Yaratılışı
    • Semavi dinlerde evrenin yaratılışı, bir Allah'ın zamanın birinde yaratmaya karar verip "ol" demeye başlaması ve her şeyin altı gün içinde yaratılmasıyla izah edilir.
    • Bilim, evrenin yaratılışını "Big Bang" olarak açıklar: inanılmaz yoğunlukta ve parlak ışıklı muazzam bir enerji kütlesi kendi yoğunluğunu taşıyamadı ve şiddetli bir gürültüyle patladı.
    • Büyük patlamanın enkazından gök adaları ve yıldızlar oluştu, dünyamız ise uzay tozu diyebileceğimiz elementlerin toplanmasıyla oluştu.
    1:31:31Alevi İnanışında Evrenin Yaratılışı
    • Aşık-ı sadıklar evrenin yaratılışını "Aygün yayılmazdan evveli, mağluptan maşrıka doğan nur" olarak tarif ederler.
    • Şah Hatayi'nin dört mısrasında, büyük patlama öncesi var olan "Hak" adlı enerji topundan patlama sonrası başka bir enerji topuna atıldığını, turab (toz) olduğunu ve yeryüzüne saçıldığını anlatır.
    • Pir Sultan Abdal, Yunus Emre ve Nesimi gibi aşık-ı sadıklar da evrenin yaratılışını, Big Bang patlamasını, galaksilerin oluşumunu ve evrenin dönmeye başlamasını anlatırlar.
    1:37:22Bilim ve Alevi İnanışının Uyuşumu
    • Bilim kurulunun tespitleri ile aşık-ı sadıkların tespitleri arasında içerik olarak fark yoktur.
    • Bilim ile Alevi inanışı asla çelişmiyor, aksine tam örtüşmektedir.
    • Yunus Emre ve Nesimi gibi aşık-ı sadıklar, bu bilgilerin kendilerine ait olmadığını, çok öncelerden aktarıldığını belirtmişlerdir.
    1:39:29İnsanın Yaratılışı ve Devriye Kavramı
    • Semavi dinlerin bakış açısına göre Allah önce Adem'i yarattı, sonra onun kaburgasından Havva'yı yarattı ve ikiz çocukları oldu.
    • Din adamları, kardeş zinası sonucunda türediğimizi savunurken, bilim insanları insanın evrimleşme yoluyla geliştiğini iddia etmektedir.
    • Bilim, yeryüzünde önce tek hücreli canlıların oluştuğunu, sonra çok hücrelilere dönüştüğünü ve farklı organizmaların fonksiyonlarını arttırarak türlere dönüştüğünü açıklamaktadır.
    1:41:31Alevi İnanışının Evrim Anlayışı
    • Alevi inanışına göre de insan evrim yoluyla gelişerek bu hale gelebilmiştir.
    • Alevi inanışının temel ögelerinden olan devriye kavramı, evrimleşmeyi çok sade bir şekilde anlatmaktadır.
    • Alevi inanışının tezi ile bilimin tezi bu konuda birebir örtüşmektedir, sadece alevi inanışı bu tezi asırlar önce söylemiş olmasıdır.
    1:42:31Aşık Sadık'ın Devriye Anlayışı
    • Aşık Sadık'ın şiirlerinde, insanın farklı evrelerden geçerek evrimleştiği anlatılmaktadır.
    • Şiirde, insanın küfrani katre, bakır, nebat, toprak, cennet, cehennem, alet, semadan inen, kerpiç, serilen, dirilen bir varlık olarak tanımlanmaktadır.
    • Aşık Sadık'ın son mısrasında "hep mahluk kuluna kardeş idim ben" ifadesi, bütün mahlukatın aynı kökten evrimleşerek geldiğini anlatmaktadır.
    1:46:14Yunus Emre'nin Evrim Anlayışı
    • Yunus Emre'nin şiirlerinde, insanın ay, bulut, yağmur, nur, güneş, deniz, ova, kuyu, kova, İsa, dua, Hak gibi farklı evrelerden geçerek evrimleştiği anlatılmaktadır.
    • Yunus Emre, "kudret nidasını işittim" diyerek, kutsal kitap Kudret'ten gelen bilgileri aktarmaktadır.
    • Kainatın nasıl yaratıldığı ve döndüğü gibi bilgiler kutsal kitap Kudretten gelme bilgilerdir.
    1:48:16Alevi İnanışının Merkezi
    • Alevi inanışı, insanın varoluşuna sudan buluta, topraktan madene, hücreden mahlukata kadar her şeyin bir devir halindedir ve bu devriyede sürekli seçilim yani evrimleşme vardır.
    • Alevi inanışının merkezi ışıktır ve alevilikte inanışın merkezine ışığın konması bu yüzdendir.
    • Alevilikte kendilerine "ışık insanları" denmesi de bu yüzdendir.
    1:50:09Alevi İnanışında Işık ve Varoluş
    • Pir Sultan, Hak'ın yoktan yarattığını ve insanın yoktan vara geldiğini, yedi kat gökte asılı kandildeki nura geldiğini ifade ediyor.
    • Pervane, yerin göğün binası muallakta iken, henüz yeryüzü yaratılmadan iki yıldıza düş olduğunu ve birinden diğerine atıldığını söylüyor.
    • Devranı, kandilin içinde nur olan ve la mekan elinde sır olan biziz diyerek, la mekanın herhangi bir yere raptedilmemiş belirsiz bir yer anlamına geldiğini açıklıyor.
    1:51:36Alevi Aşıklarının İfadeleri
    • Şah Hatayı, gerçeklerin demine gerçeklerin demi nurdan sayılır, ışıktan sayılır diyerek, gerçek dediği Big Bang öncesi muazzam ışıklı enerji topunu ifade ediyor.
    • Kul Himmet, nice yüz bin yıllar kandilde durdum, atanın belinden, anadan geldim diyerek, uzun zaman yıldızda durduğunu ve ışık olarak dünyaya geldiğini anlatıyor.
    • Pervane, nice yüz bin defa keramet buldum diyerek, kandilin içinde durduğunda fevkalade haller gördüğünü, füzyon tepkimeleri gibi olağanüstü haller yaşadığını belirtiyor.
    1:53:08Alevi Aşıklarının Diğer İfadeleri
    • Aşık-ı Senem, aranmayan Hak alınmaz, bakmayan göze görünmez çıkıp meydanda salınmaz diyerek, sevdiği kişinin aslın ışıktandır olduğunu söylüyor.
    • Ahmet Edip Harabe, kandil geceleri kandil oluruz, kandilin içinde fitil oluruz, Hakkı göstermeye delil oluruz diyerek, aşıkların kandil gibi ışık olduğunu ifade ediyor.
    • Gubai, aşıkları ışıklarız, elha gedalarız, şeydalarız, felek sedeler, müptelalarız diyerek, aşıkların ışık, hız, sadık ve müptela olduğunu belirtiyor.
    1:54:15Alevi Aşıklarının Son İfadeleri
    • Bari Dermanı, ta ezelden kandildeki nurdayım, binde bir can eremedi bu sırrı diyerek, çok geçmişten bu yana yıldızdaki ışıktayım ve bunu anlayamayanların olduğunu söylüyor.
    • Seyyid Feyzullah, kandilde balkayan dostun nurudur, akıl akıl ermez ona, Hakkın sırrıdır diyerek, yıldızda parıldayan dostun nurunun Hakkın sırrı olduğunu ifade ediyor.
    • Pervane, kudret kandilinde bir ışık iken ta o zaman aşık oldum nura diyerek, en büyük ışık kütlesinde bir ışık iken nura aşık olduğunu söylüyor.
    1:57:27Alevi İnanışının Merkezi
    • Kaygusuz Abdal, insan nuru kadimdir diyerek, insanın en eski ışık olduğunu belirtiyor.
    • Alevi inanışının merkezinde ışığın olduğunu, hece ve kafiye cenderesini ustaca kullanarak meramlarını anlatmayı başarmışlar.
    • Kutsal kitap kudretin kelamlarını bize kadar ulaştırmayı başarmışlar.
    1:58:27Alevi İnanışının Temel Deyimleri
    • Alevi inanışının iki temel deyimi: "Hak ile hak oluruz" ve "Haktan geldik, Hakk'a gideriz".
    • Semavi dinlerde ölümden sonrası mahşer zamanı, insanların tekrar diriltilecekleri yer alır ve amellerine göre cennet veya cehenneme konacakları söylenir.
    • Cennet vadinin ve cehennem tehdidinin ve kaderin insanlar üzerinde ağır bir etkisi vardır.
    1:59:23Kur'an'dan Cehennem ve Cennet Ayetleri
    • Cehennemle ilgili ayetler: Duhan Suresi 43-48.
    • Cehennemle ilgili ayetler: Secde Suresi 13.
    • Cennetle ilgili ayetler: Rahman Suresi 45-76.
    1:03:22Alevi İnanışında Cennet ve Ölüm
    • Alevi inanışına göre cennet, cehennem ve kaderin yeri yoktur.
    • İnsanın mutlu olabilmesi için iç dünyasının temiz olmasını öne koyarlar, temiz bir ahlak içinde eline, diline, beline sahip olunması şart koşarlar.
    • Ölümü bir son olarak, korkulacak bir son olarak görmezler, ölümü Hakk'a kavuşmak olarak görürler.
    1:04:27Alevi İnanışında Ruh Kavramı
    • Alevi inanışında can dediğimiz nesnenin insan bedeninden ayrılan bir ruh olduğunu, bir tür enerji olduğunu anlatır.
    • Ruh diye adlandırdığımız şeyin Hak kaynaklı bir enerji olduğunu söyler.
    • Ruh denen bu enerji asla ölüp yok olmaz, evren var oldukça çeşitli formlara bürünerek var olmaya devam eder.
    2:05:37Alevi İnanışında Ali Meselesi
    • 1500'lü yıllarda Osmanlı, işık insanlarına sürek avı başlattı ve Ebu Suud'un fetvası bu durumu destekledi.
    • İşık insanları katliamlardan korunabilmek için alevi örtüsünü üzerlerine örtmek zorunda kaldılar ve alevi kelimesi ile ali kelimesinin ses benzerliğinden yararlandılar.
    • İnanışın gerçek esaslarına vakıf olan pirler katliam kaygısıyla inanışın esaslarını sır olarak saklamak zorunda kaldılar ve alevi toplumu inanışlarının özünü öğrenmekten mahrum kaldı.
    2:07:15Aşık Sadıkların Uyarısı
    • Aşık sadıklar toplumlarını uyarma ihtiyacını duydular ve Ali'yi işık öznesinin yerine koyduklarını dile getirmeye çalıştılar.
    • Aşık sadıklar "Biz Ali derken Hz. Ali'yi kastetmiyoruz, biz burada Ali'yi işık öznesinin yerine kullanıyoruz" dediler.
    • Aşık sadıklar "Bu enerjinin görünen yüzü ışıktır, bizler ışığa meftunuz ama ne yazık ki ışığı andığımızda katlediyoruz" diyerek Ali'yi batıni manada anlamamız gerektiğini vurguladılar.
    2:08:01Aşık Sadıkların Şiirleri
    • Kule Kul Himmet'in "Bu sabahın seher vaktinde Aliyi gördüm, yedi iklim dört köşede Aliyi gördüm" sözleri, Ali'nin ışık olduğunu ifade ediyor.
    • Pir Sultan'ın "Şu dünyaya dolu geldim, dolu benim. Bilmeyenler bilsin bunu. Ben Ali'yim, Ali benim" sözleri, Ali'nin hak ve ışık olduğunu vurguluyor.
    • Genç Abla'nın "Yok yok iken yerler, gökler ezelden kudret kandilinde pinhan Ali'dir" sözleri, Ali'nin yaratıcı ışık olduğunu anlatıyor.
    2:11:40Ali'nin Gerçek Anlamı
    • Murtaza Dede'nin "Bu hakikat cemine vasıl olanlar tevella sırrına belli dediler" sözleri, Ali'ye yakınlık sırrına evet dediklerini ifade ediyor.
    • Ali'nin Hz. Ali ve ehlibeyt olmadığı, kastedilenin ışık olduğu sırrıdır.
    • Ali'nin yeri, göğü, arşı, kürsü yaratan ve kulunun kısmetini veren olduğu belirtiliyor.
    2:14:53Ali'nin Sır Meselesi
    • Genç Abla'nın "Müminler sırrını ilden sakınır. Kendin bilmezlere sözüm dokunur" sözleri, Ali meselesinin bir sır meselesi olduğunu vurguluyor.
    • Devran'ın "Hakkın kandilinde gizli nihan'da la mekan elinde sır idi bu kenti" sözleri, Ali'nin yaratılışın esrarında olduğunu anlatıyor.
    • Ali Dede'nin "Bu hem sakidir, hem bakidir. Nuru Rahman'ım Ali" sözleri, Ali'nin hem ölümsüz hem de ışık olduğunu ifade ediyor.
    2:18:21Tevhid ve Semah
    • Tevhid ve semah ve alevi inanışında tevhidin önemli bir yeri vardır.
    • Alevilikte icra edilen semah, tevhid prensibinin ritüelleştirilmesi ve canlı tutulmasıdır.
    • Sema alevi inanışı varlıkta birliği savunur ve varlığın birliğin korunması için tevhidin şart olduğunu söylerler.
    2:19:10Semahın Kozmik Anlamı
    • Maddenin en küçük yapısı olan atom elektronundan tutun da dünyaya, güneşe, galaksilere kadar her şey dönme halindedir.
    • Bilim adamlarına göre bu döngü olmaz ise ne dünyanın ne de evrenin geleceği olamaz, yaşam da olamaz diyorlar.
    • Semah basit bir dans değildir, kozmik bir dans, kozmik bir ibadettir ve evrenle bu kadar uyumlu, evrenle böylesine bütünleşmiş bir ibadet başka hiçbir inanışta yoktur.
    2:22:09Tevhid ve Sema
    • Tevhid, alemin bilgisidir ve tevhidi inkar eden kendi canına düşmandır.
    • Yunus Emre'ye göre tevhid ile işler bitmiştir, talip Hakk'a yetmiştir ve dünya karar tutmuştur.
    • Seyyid Nizamoğlu'nun "Ya ben nice dönmeyeyim" sözleri, evrenin döndüğünü ve semanın evrenle bütünleşmiş bir ibadet olduğunu göstermektedir.
    2:24:13Sema'nın Anlamı
    • Sema, evrenle bütünleşmiş ve evrenle uyum halinde olan bir ibadettir.
    • Hünkar Hacı Bektaş Veli'ye göre sema ariflerin aleti, muhiplerin ibadeti ve taliplerin maksududur.
    • Sema sırrı, Alevi inanışının en büyük sırrıdır ve "gerçeğin sırrı" veya "sırr-ı hakikat" olarak da adlandırılır.
    2:25:58Sekam Sırrı
    • Alevi inanışı, insanın varoluşunun evrimleşme yoluyla gerçekleştiğini ve evrim sürecinde yaşanan önemli bir sıçramaya dikkat çekmektedir.
    • Sekam sırrı, insanoğlunun kayıp hafızasında saklıdır.
    • Dünyamızdan çok önceleri oluşmuş "Yeşil Kandil" adlı bir gezegenin gelişmiş insanları kırk kişi olarak dünyamıza gelmiştir.
    2:27:03Kırklar ve Gen Transferi
    • Bu kırklar dünyada yaşayan canlıları incelerler ve kendi organizmalarına yakın olan "Güruh-u Naci" (seçilmiş topluluk) adlı en gelişmiş canlı topluluğunu seçerler.
    • Kırklar gökte bulunan uzay araçlarına seçilmiş toplulukları taşırlar ve kendi genlerini bu topluluğa transfer ederler.
    • Gen transferinin kan yoluyla yapıldığı ve kırklar semah döndüğü belirtilmektedir.
    2:28:30Gen Transferinin Kaynakları
    • Gen transferi, Tevrat'ın yaratılış bölümünde, Sümer tabletlerinde ve Ayini Cem'in Miraçlama bölümünde batıni bir şekilde anılmaktadır.
    • Türk ulusunun varoluşunu konu alan Türeyiş Destanında da gen transferi tasviri yapılmaktadır.
    • Aşık-ı sadıklar bu bedenleşme olayını "Bezm-i Elest" veya "LSD Bezm" adıyla almaktadırlar.
    2:29:22Evrim ve Bilim
    • Evrim kuramcısı Darwin ve antropolog bilginleri, insanın evrim sürecinde yaklaşık yüzbin yıl önce bir sıçrama olduğunu söylemektedir.
    • Kaliforniya Üniversitesi biyokimya bilginleri, yüzbin yıl önce insan DNA'sında ani bir kimyasal değişim sonucu sıçramanın olabildiğini laboratuvar ortamında ispat ettiler.
    • Alevi inanışı evrenin döndüğünü ve Big Bang patlaması sonucu oluştuğunu bin yıllar öncesinden söylemiş, bilim ise bu gerçekleri yeni tespit edebildi sayılır.
    2:30:25Kırkların Semahı
    • Aşık-ı sadıklar gen transferinin sonunda insan canının içine bir can daha girmiş olduğunu söylüyorlar.
    • Alevi toplumunca can isminin sevilmesinin altında bu sır yapmaktadır.
    • Alevi toplumunun çok önemsediği müsaitliğin dayandığı noktada sözünü ettiğimiz bedenleşmeye yani gen transferine dayanmaktadır.
    2:30:53Aşık-ı Sadıkların Nefeleri
    • Aşık-ı sadıklar, kırkların ve gen transferinin anlatıldığı çeşitli nefeler vermişlerdir.
    • Sıtkı Baba, "Güruh-u Naci'ye özümü kattım" diyerek seçilmiş topluluğa katıldığını belirtmiştir.
    • Kul Himmet, kırklardan birine neşter vurulduğunu, kanın varlığı ispat edildiğini ve o anda Hak'ın mevcut olduğunu anlatmıştır.
    2:35:16Can ve Bedenleşme
    • Davut Sular, Cebrail'in Adem'e şahit olmadan Kubbe-i Rahman'da tek dikerler olduğunu söylemiştir.
    • Pir Sultan Abdal, "Adem olup insan içine geldim ve Hak nasip eylerse kandan içeri Behlül gibi kandan kana gezerken bir kana uğradım" diyerek bedenleşme sürecini anlatmıştır.
    • Hünkar Hacı Bektaş Veli, "Bu hem can var, hem canın canı var idi" diyerek can içine bedenleşmeden sonra can içine giren kırkların canından bahsetmiştir.
    2:39:42Bedenleşme Bilgisi ve Dervişlerin Sözleri
    • Dervişlerin sözleri bedenleşme bilgisini sade ve net bir anlatımla aktarmaktadır.
    • Mevlana, Yunus Emre ve diğer dervişler "can içre araca geç, canından bul anı sen seni" diyerek bedenleşme bilgisini vurgulamaktadır.
    • Alevi toplumunda Haydar ismi çok sevilir ve önemsenir; "Haydar" kelimesi "Tanrı'yı kendisinde bulunduran, Tanrıyla bütünleşmiş" anlamına gelmektedir.
    2:43:48Bedenleşmenin Sır Olarak Korunması
    • Dervişlerin bedenleşme bilgisini açık ve net anlattıktan sonra, bu bilginin yeni katliamlara hedef olunmasını istemedikleri belirtilmektedir.
    • Pir Sultan Abdal'ın "Alemler devran içinde sırrımız var kan içinde" sözleri, bedenleşmenin kan yoluyla gerçekleştiğini ve bu sırrın saklanması gerektiğini ifade etmektedir.
    • Genç Kaptan Sekam'ın "Sırrını söyleme sakın sakla kulum" sözleri, bedenleşme bilgisinin sır olarak korunması gerektiğini vurgulamaktadır.
    2:49:08Mu İmparatorluğu ve Alevi İnanışı
    • James Churchward, Tibet'in yüksekliklerinde 12.000 yıllık Naakal tabletlerini ve Meksika'da benzeri tabletleri bulmuştur.
    • Churchward'a göre Mu adında bir imparatorluk 70.000 yıl önce var olmuş, Ra Mu adında bir yöneticisi ve iki alt kolu (Uygur ve Atlantis) olmuştur.
    • Mu inanışı ile Alevi inanışı öz itibariyle örtüşmektedir; her ikisi de tek tanrı inancını, ruhun mükemmelliğe ulaşmak için değişik bedenlerle yeniden doğmasını ve olgunlaşan ruhun Tanrı'ya yeniden dönüp bütünleşmesini savunmaktadır.
    2:52:08Güneş ve Alevi İnanışı
    • James Churchward, Mu insanlarının güneşi kutsadıklarını yazmaktadır; güneş ve yıldızlar, Hak dediğimiz ana enerjinin ışığa dönüşen halidir.
    • Anadolu Alevileri güneşin doğuşunu huşu ile selamlarlar; güneş dünyamız ışığın kaynağıdır ve ateşte de ışık saçar.
    • Alevi yapılanmasının ortasına ocak konulmuştur çünkü ocakta ateş yakılır ve ateşten ışık oluşur.
    2:53:40Mu İmparatorluğu Sembolleri ve Hünkar Hacı Bektaş Veli Dergahı
    • 12.000 yıl önce bulunan Naakal tabletlerinde yer alan semboller ile Hünkar Hacı Bektaş Veli Dergahında bulunan semboller karşılaştırılmaktadır.
    • Hünkar Dergahında Güvenç Aptalın sandukasının üzerindeki Mu imparatorluk arması, Mu'ya bağlılığın ve teslimiyetin sembolü olan metal bir armadır.
    • Mu imparatorluk armasının ortasındaki daire güneşi ve güneşin sekiz yöne düşen ışınlarını göstermektedir; ışınları çevreleyen daire evrenin sembolüdür ve Mu inanışının etkisinin tüm evreni kapladığının ifadesidir.
    1:57:39Hünkar Hacı Bektaş Dergahı'ndaki Mu Sembolleri
    • Hünkar Hacı Bektaş Dergahı'ndaki "kozmik diyagram" adlı grafik, Mu'nun kozmik diyagramının bir benzeridir ve 35.000 yıldan daha eski olan bu diyagramda üçgenlerin iç içe geçmesiyle ortaya çıkan on iki bölme, semanın on iki kapısını simgeler.
    • Dergahın bahçesindeki mezar taşlarında Mu'nun kutsal çiçeği lotus, evrenin dört kuvveti ve Mu'nun imparatorluk arması yer alır.
    • Dergahın bahçesinde bulunan gizemli Bektaş kabartması, evren, evreni yöneten dört kuvvet, kutsal lotus çiçeği ve Mu sekiz köşeli yıldızı iç içe işlenmiş bir motiftir.
    1:01:12Alevi İnanışının Kökeni ve Dergahın Durumu
    • Alevi inanışının kökü on binlerce yıl geçmişe dayanmaktadır.
    • Dergahın kabristanlığında binlerce yıl geçmiş, sararmış mezar taşları sökülmüş, yerlerine tamamı Arapça yazılı yeni taşlar dikilmiş, alevilik tarihine ışık tutacak her şey tahrip edilmektedir.
    • Alevi-Bektaşi Dernekleri Federasyonu'na ciddi görevler düşmektedir.
    1:02:19Sümer Uygarlığı ve İdris Peygamber
    • Günümüzden 6-7 bin yıl evvel yaratılan Sümer uygarlığı dillere destan bir uygarlıktır ve Sümerlerin on iki görevli ile ayini cem yaptıkları sabittir.
    • Sümerlerin tanrı zannedilen heykelciklerin tanrının meziyetlerinin sembolleri olduklarını söylemektedir.
    • İdris Peygamber, Sümerlerden önce Mısır'da Hermes uygarlığını başlatan ve Mu İmparatorluğu'ndan mevcut olan bilgileri Mısır'da yeşerten kişidir.
    1:04:39İdris Peygamber'in Kültürel Yansımaları
    • Eski Mısır'da Hermes'e Tot, Sümerler Naksida, Eski Yunanlılar Hermes Trismegistus, Museviler onu gizemli peygamberleri Enok ile eş tuttular.
    • Hermes İslam'da İdris Peygamber olarak anıldı ve Arap toplumuna yansıması Sabilik adı altında oldu.
    • El-Kindi, Sabiliğin Malakatül Hermes adlı kitabını değerlendirirken hiçbir filozof bu kitapta bir yanlış veya eksik bulamaz der.
    1:06:20İdris Peygamber'in Özellikleri ve Alevi İlişkisi
    • Hermes (İdris Peygamber), matematik, mimari, tıp ve astronomi dallarında yazan ilk kişi değil, önde gelen bilim adamları onun uygarlığı başlatan kişi olduğu hususunda hemfikirdirler.
    • Eski Mısır'ın muhabbet duvarlarında İdris Peygamber, elinde asası ile turna kuşu suretinde resmedilmiştir.
    • Alevilerin turna kuşunu sevmeleri ve turna semahı icra etmelerinin sırrı, İdris Peygamber'in turna kuşu şeklinde resmedilmesinden gelmektedir.
    1:13:57Pir Sultan Abdal'ın İdris Peygamber Hakkındaki Sözleri
    • Pir Sultan Abdal, Hünkar nefesinde turna kuşu ile İdris Peygamber ve Hünkar Hacı Bektaş'ın bağlantısını dile getirmiştir.
    • Hazreti Şah'ın avazı turna derler bir kuştadır, asası Nil deryasında, hırkası bir derviştedir şeklinde ifade etmiştir.
    • Kutsal kitap kudretin sözleri turna başı ile resmedilmiş olan İdris'tedir, asası var yani memleketi Mısır'dadır, Nil deryasında yani Mısır'dadır, hırkası yani onun öğretisi Hünkar Hacı Bektaş tarafından temsil edilmektedir.
    1:15:07Hünkar Hacı Bektaş ve İdris Peygamber İlişkisi
    • Hünkar Hacı Bektaş'a geldiğinde İdris adında birinin evinde kalır, İdris'in yıkılmak üzere olan duvarına bir el vurur, duvar düzelir ve hatta o duvarın üzerine binip duvarı yürüttüğü söylenir.
    • Hünkar Hacı Bektaş Malya Savaşı'ndan sağ kurtulup Hacı Bektaş'a geldi ve Hacıos Karalombos Tapınağı'na yerleşti.
    • Bu tapınak Hristiyanlık öncesi de vardı ve Hristiyanlık öncesi Kapadokya Alevi kolonisinin önemli merkezlerinden biriydi.
    1:16:38İdris'in Öğretilerinin Canlanması
    • Ortodoks Hristiyanlığın baskısı altında körelmiş, işlevsiz bir hale gelmişti.
    • Hünkar Hacı Bektaş bu tapınağa oturduktan sonra tapınak canlanmaya başladı, yıkılıp yok olmaktan kurtuldu ve Alevi yolu yürütülmeye başlandı.
    • Bu menkıbe bize İdris'in öğretilerini, İdris'in yolunu Hünkarımızın canlandırdığını anlatmaktadır.
    1:18:55İdris'in Bilgilerinin Yolculuğu
    • İdris'in yazılı varidatı Mısır'da İskenderiye Kütüphanesinde idi ve İskenderiye Kütüphanesi dünyanın en muhteşem kütüphanesiydi, İdris'in öğretisinin merkeziydi.
    • Hıristiyan Romalılar 415 yılında İskenderiye Kütüphanesini ateşe verdiler, İdris bilginleri yangından kurtarıp kaçırabildikleri kitapları ile yeraltına indiler.
    • Daha sonra onları Arap coğrafyası merkezli Sabiilikte görürüz ve Arap İslam İmparatorluğu döneminde Bağdat Bilgelik Evini (Bağdat Üniversitesi) kurduklarını görürüz.
    1:20:26Karmate Devleti
    • İdris'in bilginleri daha sonra Basra'nın güneyindeki Lahsaya konarlar ve orada Karmate adında bir devlet kurarlar.
    • Karmate Devleti'nin bir kralı yoktur, bu Karmate adını verdikleri bir meclisle yönetilirler.
    • Bu devlet dünyanın ilk demokratik devletidir.
    1:21:06İdris'in Turnaları ve Alamut Kalesi
    • İdris'in turnaları karmate yüzelli yıl yaşatabilirler ve daha sonra Batıni Fatimiler Devleti'nde görülürler.
    • Selçuklular, ikiyüz yıl yaşayan Fatimilerin varlığına son verirler ve havalandırılan turna kuşları Alamut Kalesi'ne konarlar.
    • Alamut Kalesi, İran'ın kuzeyinde Elbruz Dağları'nın doruğundadır ve Hasan Sabbah'ın yönetiminde olan bir kaledir.
    1:21:46Alamut Kalesi'nin Önemi
    • İdris bilginleri bu kaleye bir kütüphane kurarlar ve kendi eserleriyle zenginleştirirler, böylece Alamut Kalesi zamanın en parlak bilim yuvası haline gelir.
    • Hünkar Hacı Bektaş da ilk feyzini burada alıp kendisini burada geliştirmeye başlamıştır.
    • Batının ciddi tarihçileri Hasan Sabbah için "dağların ihtiyar bilgesi" diyorlar.
    1:25:27Alamut Kalesi'nin Sonu ve Floransa'ya Taşlanması
    • Alamut ikiyüz yıl kadar İdris'in öğretilerine merkezlik yaptı ve turna kuşlarına yuva oldu.
    • 1256 yılında kale Moğol saldırısına dayanamaz oldu, Moğollar kalede oluşturulan zengin kütüphaneyi ateşe verdiler ve kaleyi yakıp yıktılar.
    • İdris'in bilginleri kurtarabildikleri kitaplarını alarak buradan havalandılar ve Floransa'ya kondular.
    1:26:08Floransa'da Rönesans Hareketi
    • Floransa, İtalya'nın kuzeyinde bir şehir-devlettir ve İdris'in bilginleri burada büyük Rönesans hareketinin temel harçlarını atmaya başladılar.
    • Leonardo da Vinci'den Kepler'e, Botucelli'ye, Newton'dan Kopernik'e kadar olan bilim adamları, İdris'in (Hermes'in) öğretilerinden çok yararlandıklarını saklamazlar.
    • Turna kuşunun hakkını teslim ederler ve Aleviler bilime sadık oldukları gibi aynı zamanda bilimin taşıyıcısı olmuşlardır.
    1:27:03Turna Kuşunun Yolculuğu
    • On binlerce yıl öncesinden Mu öğretisini Mısır'a taşıdılar, oradan Sümer-Mezopotamya'sına, oradan Bağdat'a, oradan Karmate'ye, oradan Fatımilere, oradan Alamut'a, oradan da Floransa'ya taşıdılar.
    • Turna kuşu nereye kondu ise orası imar oldu, nereden taşlanıp kovulduysa orası viran oldu, karanlığa gömüldü.
    • Hristiyanlar İskenderiye Kütüphanesini yakıp turna kuşunu taşladılar, Araplar Hallacı Mansurları katledip turna kuşunu taşladılar, Moğollar Alamut Kütüphanesini yakıp turna kuşunu taşladılar, Selçuklular ve Osmanlılar turna kuşu taşladılar.
    1:28:46Anadolu ve İdris'in Turnaları
    • Anadolu, İdris'in turnalarının kadim yuvalarındandır ve ne kadar taşlansalar da Anadolu'yu terk etmediler.
    • Bu da İslam coğrafyası içindeki Anadolu'nun yegane şansıdır.
    • Pir Sultan, turna kuşuna "sen irfan kuşusun, yani sen evrenin sırlarını bilme kudretinde olan kuşsun" diyerek onu övüyor.
    1:30:17Alevi İnanışının Yozlaştırılması
    • Çevreler Alevi inanışını özünden tamamen uzaklaştırmak, koparmak istiyorlar ve bu yalnızca günümüzün meselesi de değildir.
    • Aleviliğin gerçek tarihine ve inanışın esaslarına tanıklık edebilecek kaynaklar ve materyaller tahrip edilip ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.
    • Sürek avından bir türlü kurtulamayan Aleviler, inançlarının özünü devamlı sır altında tutmak zorunda bırakılmışlardır.
    1:31:35Hünkar Hacı Bektaş ve Hoca Ahmet Yesevi
    • Hünkar Hacı Bektaş'ın Hoca Ahmet Yesevi'nin müridi olduğu masalı, Alevi inanışına yapılan saldırılardan sadece bir tanesidir.
    • Hünkar Hacı Bektaş Veli ne Ahmet Yesevi'den ne de onun halefi olduğu iddia edilen Lokman Perendeden el almış değildir.
    • Ahmet Yesevi Sünni İslam dininin bir büyüğü, bir ulusudur ve Alevilikle hiç alakası yoktur.
    1:33:58Hünkar Hacı Bektaş'ın Gerçek Yolculuğu
    • Hünkarımız ergenlik ve gençlik yıllarını Alamut Kalesi'nde geçirdi, orada onbeş yıldan fazla kaldı ve İdris bilginlerinden ilk feyzini aldı.
    • 1236 yılında Alamut'tan ayrılıp Anadolu'ya gelerek Baba İlyas'in dergahına katıldı.
    • 1240 yılında Kırşehir-Malya Ovası'ndaki Büyükbabayı Savaşı'na katıldı ve bu savaş sonunda Hacı Bektaş'a yani Suluca Karacayük'e yerleşti.
    1:34:53Horasan ve Alevilik
    • Horasan, Türklerin anayurdu Orta Asya olmasına rağmen, Türklerin elli-yüz yıl konakladıkları yerlerden biridir.
    • Horasan Farsça bir kelimedir ve "doğan güneş memleketi, ışığın yeri" anlamına gelir, bu da alevilik inanışının ışık enerjisini yansıtır.
    • Horasan erenleri, ışığın erenleri olarak adlandırılır ve inanışlarını sırlar altına alarak yaşatıp bugünlere getirmeye çalışmışlardır.
    1:36:20Alevilik'in Ortak Kasım Sayılması
    • Hem Hıristiyanlık hem de İslam egemenleri alevileri ortak kasım görmüşlerdir.
    • Birinci neden, alevi inanışı ile semavi dinler arasındaki inanış zıtlığıdır.
    • İkinci neden, sömürgeci imparatorlukların köle ticareti bile mübah sayması ve egemenliklerini sürdürebilmek için manevi bir inanca ve kaderciliğe ihtiyaç duymasıdır.
    1:38:22Alevilik'in Üstün Hasletleri
    • Aleviler başta köleciliğe karşıydılar, yetmişiki milleti bir sayıp kimsenin köle olamayacağını savunuyorlardı.
    • "İncinsen de incitme" diyerek her türlü zorbalığa karşı çıkıyorlardı ve insan haklarından yanaydılar.
    • Alevilerin bu üstün hasletleri semavi din egemenlerini korkutmaya yetiyordu, çünkü alevilerin örnek alınması diktatörlüklerin sürdürülebilirliğini tehlikeye atabilirdi.
    1:40:37Alevilik'in Özellikleri
    • Allah, Hz. Musa ve Hz. İsa'nın Hermet (Hermes) öğretisinin yolunda olduklarına dair ciddi bilgiler vardır.
    • Alevilik tarihi ile Türk tarihi aynı gövdede dal vermiş ve Türklerin kadim dini aleviliktir.
    • Gerçek alevi inanışının içinde hiçbir çelişki bulunmamaktadır ve bilimle hiçbir çelişkisi yoktur.
    1:42:01Alevilik'in Barışçı Özellikleri
    • Aleviler insanoğlunun kayıp hafızasını, kadim tarihini canları pahasına da olsa günümüze taşıdılar.
    • Alevilik tarihinde cihat saldırısı diye bir kara leke yoktur, kimsenin inancına tasavvufta bulunmadılar.
    • Aleviler "eline, diline, beline sahip ol" diyerek barışçı olduklarını ilan ettiler ve insan ayrımı hiç yapmadılar.
    1:43:52Alevilik'in Demokrasi Anlayışı
    • Alevi inanışı demokrasiyi el üstünde tuttu, öteki semavi dinler demokrasiye karşı savaş açarlarken.
    • Aleviler aile yaşamları başta olmak üzere zaten demokrasiyi yaşayıp yaşatmaktaydılar.
    • Alevilerin çağdaş hukukla hiçbir sorunları olmadı çünkü çağdaş hukukun yerine koymak istedikleri bir şeri hukuk anlayış ve talepleri yoktu.
    1:44:38Alevilik'in Geleceği
    • Alevi inanışının insanoğlunun tek tanrılı ezeli inanışı olduğunu ve ebedi inanışı olacağına dair bilgiler vardır.
    • Bilimin fevkalade gelişmesi, bütün semavi din teologlarını telaşa düşürmekte ve onları kutsal kitaplarında var olmayan kehanetler uydurmaya zorlamaktadır.
    • Alevi inanışı ise bilimin her yeni atılımından güç almakta ve haklılığı tescillenmektedir.

    Yanıtı değerlendir

  • Yazeka sinir ağı makaleleri veya videoları özetliyor