Buradasın

Sanat ve Spor Üzerine Bir Sohbet Programı

youtube.com/watch?v=IN-4dk5WOIc

Yapay zekadan makale özeti

Kısa
Ayrıntılı

Bu video, bir televizyon programı formatında olup, çeşitli konuklarla yapılan röportajları içermektedir. Programda Engin Günaydın (senarist ve oyuncu), Koray Kırıcı (tenisçi), Anjelika Akbar (piyanist ve besteci) ve bir şef olarak tanıtılan kişiler yer almaktadır.
Program, farklı sanat ve spor alanlarındaki konukların kariyerlerini, deneyimlerini ve düşüncelerini ele almaktadır. İlk bölümde Engin Günaydın'ın senarist ve oyunculuk kariyeri, Netflix için hazırladığı "Andropoz" dizisi hakkında bilgiler verilirken, sonraki bölümlerde Koray Kırıcı'nın tenis kariyeri, Anjelika Akbar'ın müzik yolculuğu ve bir şefin Anadolu mutfağını temsil eden restoran kariyeri anlatılmaktadır.
Programda ayrıca Türk mutfağının çeşitliliği, klasik müzik bestecileri, rüyaların sanatçıların çalışma hayatına etkisi ve sporcu eğitim sistemi gibi konular da ele alınmaktadır. Program, genç sanatçıları tanıtmayı amaçlayan bir formatta, saat 17:00'de sona ermektedir.

00:09Programın Konukları: Sunucu, programda Engin Günaydın, Anjelika Ak, genç bir şef, Kemal Can Yurttaş ve Atp sıralamasında 602. sırada olan milli tenisçi Koray Kırıcı gibi konukların olacağından bahsediyor.
Engin Günaydın, 2005'ten beri tatil yapmak yerine sürekli tatilde yaşamayı tercih ettiğini, Fransa veya İtalya'daki balıkçı köylerinde yaşamak istediğini belirtiyor.
Engin, yazmak için Foça'ya gittiğini, oradaki sakin ve dingin atmosferin kendisini sakinleştirdiğini ve bu durumun yazısına olumlu etkilediğini söylüyor.
03:16Avrupa Yakası Dizisi: Avrupa Yakası dizisi 2004-2009 yılları arasında 5 sene boyunca yayınlanmış ve hala izlenebilecek bir dizi olarak değerlendiriliyor.
Dizi başlangıçta 40 dakikalık olup, zamanla uzamış ve Engin bunu fark etmemiş.
Engin, başlangıçta rolü üzerine yapışma endişesi yaşamış, ancak zamanla bu durumdan rahatlamış ve farklı roller oynamaya devam etmiş.
05:49Kişisel Özellikleri: Engin, çekingen, ortada gezmekten hoşlanmayan ve kendine ait bir arkadaş ve dost dünyası olan biri olarak tanımlanıyor.
Kendi dünyasında sakinleşmek isteyen ve dar çevrelerde daha rahat hisseden biri olduğunu belirtiyor.
Senaryo yazmaya başladığından bahsediyor ve senaristlik için ekonomik özgürlüğün önemli olduğunu vurguluyor.
09:03Kasaba Hayatı: Engin, kasaba hayatının kendisini rahat ettirdiğini ve güvende hissettiğini söylüyor.
Ailesi hakkında bilgi veriyor: babası devlet demiryolunda hareket memuru, annesi ev kadını, abileri elektrikçi ve esnaflık yapan bir ailede büyüdüğünü anlatıyor.
Kasabada herkesin tanıdığı biri olduğunu, bakkalı tanıyıp dükkana giderken birçok yere uğradığını ve kasaba insanlarının kendisini koruduğunu belirtiyor.
10:22Tiyatro ve Senaryo Aşkı: Konuşmacı, çocukluğunda hayal kurmayı seven biri olduğunu ve senaryoda hayal kurmayı profesyonel hale getirdiğini belirtiyor.
İstanbul'a geldiğinde oyunculukla Ankara Devlet Konservatuvarı'na girdiğini ve iki sene okuduğunu, sonra Mimar Sinan Konservatuvarı'na geçtiğini anlatıyor.
O zamanlar oyunculuk ve sporcu olmak ailelerin tercih ettiği işler değildi çünkü parasızlık nedeniyle bu meslekler tercih edilmiyordu.
11:49Tiyatro Deneyimleri: Konuşmacı, tiyatroda bir oyun yazdığını ve dekorlarını yaptırdığını, ancak dekorları kaybettiğini belirtiyor.
Son iki sene içerisinde oyunu canlandırmaya çalıştığını ve önümüzdeki yıl yapacağını söylüyor.
Tiyatroda seyirci enerjisinin çok önemli olduğunu ve herkesin bu enerjiye ihtiyaç duyduğunu vurguluyor.
12:56Yazarlık ve Oyunculuk: Konuşmacı, yazarlığı tercih ettiğini çünkü yazarlıkta sorumluluk olmadığını, istemediğinde yazmadığını belirtiyor.
Oyunculukta ise yüz kişilik bir ekip beklediğini ve onlara karşı sorumluluk olduğunu, bu da farklı bir anksiyete yarattığını söylüyor.
Yazarlığın konforu daha hoşuna gittiğini ve yazarın çok daha rahat olduğunu ifade ediyor.
13:45Erbaa'da Radyo Girişimi: Konuşmacı, konservatuvar ikinci sınıfında iken 1991-1992 yıllarında radyo modasıyla birlikte abisiyle birlikte radyo açmaya karar verdiğini anlatıyor.
Kayserili bir elektronik mühendisinin icadı olan bir verici ile yayına başladıklarını, ancak radyoyu mühürlediklerini söylüyor.
Radyolar özgürleşince kendi radyosuna gerek kalmadığını, ancak o dönemlerin keyifli olduğunu ve güzel şeyler yaşadığını belirtiyor.
15:12Burhan Altıntop Karakteri: Konuşmacı, Burhan Altıntop karakterinin Gülser'in yazdığı bir karakter olduğunu, ancak komedi performanslarında senarist ve oyuncunun beraber çalışmasının çok önemli olduğunu vurguluyor.
Karakterin psikolojik bir yapıya sahip olduğunu, konuşması, tavırları ve lehcesinin hepsinin beraber oluşan bir şey olduğunu belirtiyor.
Hala sosyal medyada bu karakterin paylaşıldığını, insanların onunla uyuduğunu ve hastalıklarını yendiğini söyleyenler olduğunu, bunun kendisini çok memnun ettiğini anlatıyor.
17:51Yılmaz Erdoğan ve BKM: Konuşmacı, Yılmaz Erdoğan ile ilk projesinin BKM'de başladığını, ilk görüşmelerinde Yılmaz Erdoğan'ın elektrik süpürgesiyle halıları süpürdüğünü anlatıyor.
BKM'den ayrıldığını, gençliğinin aptallığı olduğunu düşündüğünü ve başka bir iş ayarlamadığı için zor durumlara düştüğünü belirtiyor.
Sonrasında Gülser'in karşıma çıktığını ve Bir Demet Tiyatro'da küçük bir rol aldığını, ardından rolünün büyüdüğünü söylüyor.
19:42Netflix Projesi: Konuşmacı, Netflix'e bir proje hazırladığını, başlangıçta bir film yazmayı planladığını ve isminin Andropoz olduğunu belirtiyor.
Filmde antropoz'a giren bir adamın ailevi düzenini bozması ve kendisini değiştirmek için yeni bir hayat kurması hikayesini anlatmayı planladığını söylüyor.
Projenin dizi haline geldiğini, altı bölümlük bir mini dizi olduğunu ve içinde gerilim komedi, cinayet gibi unsurların olduğunu, komedinin korku veya gerilime yaslandığını vurguluyor.
21:37Dizi Projesi Hakkında Sohbet: Konuşmacı, Tamer Karadağlı, Derya Karadaş ve Gülçin'in oynadığı bir dizide "baba" rolünü oynadığını belirtiyor.
Dizide oynadığı karakter başı belaya giren ve aileyi dağıtan bir baba olarak tasvir ediliyor.
Konuşmacı, filmin sonunda karakterin düzelmek ve bir şeyler öğrenmek istediğini, moral bozucu olmaması gerektiğini ifade ediyor.
22:22Dizinin Sonu ve Yeni Bölüm: Konuşmacı, dizinin altı bölümle sona erdiğini ve hikayeyi bitirdiğini belirtiyor.
Yeni bölümün 7 Ekim'de yayınlanacağı söyleniyor.
23:05Yaşadığı Değişimler: Konuşmacı, Tokat'taki yaşantısının çok güzel olduğunu ve Erbaa'da bir şey yapmadığını belirtiyor.
Ailesinin Foça'ya taşındığını, Erbaa'nın boşaldığını ve tanıdık simaların başka yerlere dağıldığını anlatıyor.
Ailevi kayıpların moralini bozduğunu ve bu nedenle mekana değişiklik getirmeye karar verdiğini ifade ediyor.
24:04Gelecek Planları: Konuşmacı, üretken biri olduğunu ve sakin bir ortamda yazıp etkileyici çalışmalar yapmayı sevdiğini belirtiyor.
Gelecekle ilgili beş yıllık ve iki yıllık planlar yaptığını söylüyor.
Sinema için iyi bir hazırlık yapmak istediğini ve bunun için iki-üç yıllık programlar yapmak istediğini ifade ediyor.
25:15İş teklifleri ve hazırlık süreci: Konuşmacı, paldır küldür gelen iş tekliflerini sevmediğini ve hazırlığı olmadan işe başlamak istediğini belirtiyor.
Senarist olduğu için matematik bilen birisi olduğunu ve olası sonuçları kurgulayabildiğini, bu nedenle küfür gibi ifadeleri kullanmaya karşı olduğunu söylüyor.
26:23Gelecek projeler: Önümüzdeki yıl "Hücreler" adlı bir oyunun programı olduğunu ve Berlin'de, İstanbul'da, Ankara'da ve İzmir'de oynanacağını belirtiyor.
Oyunun büyük prodüksiyonlu ve kalabalık bir oyun olduğunu, büyük şehirlerde oynayabileceğini söylüyor.
Kendi işlerini yapmak yerine başkalarının yapmasını tercih ettiğini, çünkü herkesin anlayabileceği senaryoları tercih ettiğini ifade ediyor.
28:15Zeki Demirkubuz ile film: Zeki Demirkubuz ile yaptığı filmi "Cin Ali işi" olmadığını, kendi içerisinde basit bir kurgusu olan bir sinema olduğunu belirtiyor.
Sevdiği hikayelerin insan psikolojisine en yakın olan hikayeler olduğunu, Zeki Demirkubuz'un Türkiye'deki en büyük üç öğretmenden biri olduğunu söylüyor.
29:25Art house sineması: Art house sinemasının sinemanın laboratuvarı gibi bir yer olduğunu, karakterleri ve hikayelerin işleyişi ile ilgili bir laboratuvar olduğunu belirtiyor.
Art house sinemasının sinemanın zeminini oluşturduğunu, üzerine popüler sinema geliştiğini ifade ediyor.
Kendisinin art house projelerde yer almak istediğini, ancak kendi işini organize etmek istemediğini söylüyor.
31:52Stand-up deneyimi: Para sıkıntısından sonra bir kız arkadaşının kendisini komik bulduğunu söylemesi üzerine komik bulduğu şeyleri not etmeye başladığını anlatıyor.
Ferhan Şensoy Tiyatrosu'nda başladığı stand-up gösterisinin ilk gösterisinde 65 kişi gelirken, onuncu gösteride 530 bileti olduğunu ve 180 gösteri yaptığını belirtiyor.
Avrupa Yakası'nın popüler olmasıyla Burhan Altıntop seyircisinin gelmeye başladığını ve oyuncunun rahatsız etmeye başladığını söylüyor.
33:52Dizi sektörü: Türkiye'deki dizi dünyasının değiştiğini, durum komedisinin yapılamaz hale geldiğini ve dış satışlar şansı olmadığı için bambaşka bir dizi sektörü olduğunu belirtiyor.
Dizi süreleri böyle olduğu sürece iyi bir senaryo yazılabileceğini veya iyi bir yönetmenin çekmek isteyeceğini düşünmediğini söylüyor.
34:40Türk Dizileri ve Çekim Süreci: Günümüzde uzun diziler genellikle Kore'den uyarlanan dizilerdir ve Türk senaristlerin yazdığı diziler azalmıştır.
Dizilerin kısa sürede çekimi ve montajı nedeniyle hatalı sahneler yayına girmektedir.
Bir günde montaj yapılması ve beş gün çekim yapılması gibi yoğun çalışma koşulları, dizi kalitesini olumsuz etkilemektedir.
35:40Andropoz Projesi: Andropoz, andropoz'a giren bir adamın kendini ve çevresini değiştirmesini anlatan bir hikayedir.
Proje ilk olarak film olarak yazılmayı planlanmıştı, sonra Taylan yönetmenlerle görüşülmüştü.
Hikaye, antropoz altında dünyanın değişimini, iklim değişikliğini ve karakterlerin değişimini birleştiren bir proje olarak tasarlanmıştır.
38:03Netflix ile İşbirliği: Proje İmaj ile görüşüldü ve İmaj projeyi Netflix'e götürdü, Netflix projeyi onayladı.
Dizi altı hafta boyunca sekiz hafta süreyle rahat bir şekilde çekildi.
Netflix, projeye hedef reyting gibi bir şey belirlemeden, sadece para verip karışmadı.
40:17Senaryo Yazma Süreci: Senaristler genellikle yazarken kendi hayallerini kağıda dökerek karakterlerle yaşarlar ve bu süreçte rahatsız olmamaları önemlidir.
Senaryo yazarken son bölümü bile bilmeden, hikaye parmaklardan çıkarak gelişir.
Yazarken karakterler olgunlaşır ve bazen beklenmedik olaylar (örneğin bir karakterin ölümü) hikayeyi şekillendirir.
43:08Senaryo Değerlendirme Süreci: Senaryo yazarken mantıksızlık çukuruna düşme endişesi vardır.
Senarist, seyircinin anlayamayabileceği endişesiyle bir okuma grubu oluşturmuştur.
Bu okuma grubu, oyuncular dahil olmak üzere senaryonun anlaşılırlığını değerlendirmek için kullanılmaktadır.
43:51Senaryo ve Oyunculuk Deneyimi: Bir senarist, kendi yazdığı senaryoyu oynamak konforlu bulduğunu, çünkü karakterin nasıl bir tip olduğunu ve çizgisini iyi bildiğini belirtiyor.
Başkasının senaryosunda oynamak gerilimi oluşturur çünkü senaristin ve oyuncunun aynı düşünüp düşünmediği konusunda endişelenir.
Büyük oyuncuların senaryoya kendi özelliklerini katması senaryonun ve filmi büyütür, bu her senaristin istediği bir şeydir.
45:39Andropoz ve Gelecek Program: Andropoz dizisinin altıncı bölümü cuma günü başlayacak ve Netflix'te yayınlanacak.
Konuk, Andropoz'un hem eğlenceli hem düşündürücü olduğunu ve iyi bir hikaye olduğunu belirtiyor.
Programın sonunda Anjelika Akbar, Kemal Can Yurttaş ve Koray Kırıcı'nın da katılması ve tenis dünyasında neler olup bittiğinin ele alınacağı söyleniyor.
46:49Konukların Tanıtımı: Programa Anca Akbar, Kemal Can Yurttaş ve tenisçi Koray Kırıcı davet edilmiştir.
Koray Kırıcı'nın ailesi genetik olarak karışık bir yapıya sahip; babası Ukrayna doğumlu, annesi Rusya doğumlu.
Konuşmacılar, genetik çeşitliliğinin gençlik ve güzellikle ilişkisini tartışmaktadır.
48:16Koray Kırıcı'nın Tenis Kariyeri: Koray Kırıcı 23 yaşında olup ATP sıralamasında 602. sırada yer almaktadır.
Dünyada milyonlarca çocuk tenis oynarken, sadece birkaç yüz kişi ATP sıralamasına girebilmektedir.
Bir puan alabilmek için insanlar 25-30 yıl çalışmakta ve puan alamayanlar tenisi bırakmaktadır.
49:34Tenise Başlangıç ve Antrenman Süreci: Koray Kırıcı 3 yaşında babasının etkisiyle tenise başlamış, 10 yaşında Türkiye şampiyonu olmuş ve profesyonel kariyerine başlamıştır.
Günümüzde 7:00'da antrenman başlayıp, yoga, fitness ve masaj dahil olmak üzere günlük 7-8 saat boyunca spor yapmaktadır.
Tenis kariyerinde zihinsel durumun da çok önemli olduğu, bazı tenisçilerin psikologlar yardımıyla zihinsel durumlarını düzenlediği belirtilmektedir.
52:46Tenis Kariyerinin Zorlukları: Tenis kariyerinin olup olmayacağı genellikle 14-15 yaşta görülür, ancak profesyonel kariyer 18 yaşından sonra başlar.
Günümüzde tenis eskiye göre çok daha zor hale gelmiştir, portlar ve toplar yavaşlatılmıştır.
Düşük sıralamalarda oynanan turnuvalarda kazanılan puanlar ve para miktarları, yüksek sıralamalarda oynanan turnuvalarda oynananlara göre çok daha azdır.
54:46Programın Sonu: Program sonunda Anca Akbar ile tanıştırılmaktadır.
Anca Akbar, Türkiye'de piyano alanında en popüler isimlerden biri olarak tanıtılır.
55:21Müzik Yeteneği ve Eğitim: Konuşmacı besteci ve piyano eğitmeni olarak kendini tanımlıyor.
İki buçuk yaşındayken piyano üzerindeki notaları, isimlerini ve seslerini öğrenmiş, dört buçuk yaşındayken profesyonel eğitim almaya başlamış ve beş yaşındayken besteler yapmaya başlamış.
Sovyetler Birliği'nde büyüdüğü için üstün yetenekli çocuklar için organize edilmiş bir sistemde yetiştirilmiş ve küçük yaşlardan itibaren profesörlerle çalışmış.
57:51Müzik Kariyeri ve Türkiye'ye Gelişi: Konuşmacı, müzik serüveninin hiç bitmediğini ve her sahneye çıktığında küçücük bir kız gibi hissettiğini belirtiyor.
Aynı eseri bile her seferinde farklı çaldığını, çünkü her şeyin değiştiğini ve her konserde farklı bir sinerjinin oluştuğunu söylüyor.
Türkiye'ye geldiğinde bir Türkçe bile bilmediğini ve UNESKO üyesi olduğu için uluslararası bir film projesinde çalışmak için geldiğini anlatıyor.
59:58Türkiye'de Kalma Kararı: Hindistan üzerinden Türkiye'ye geldiklerini ve neredeyse bir sene Hindistan'da kaldıklarını belirtiyor.
Türkiye'ye geldiğinde doğum yapması gerektiğinden ve Sovyetler Birliği'nin dağıldığı için dönmek istediği yeri olmadığını söylüyor.
İlk bakışta Türkiye'yi sevdiğini ve ailesine yazarak Türkiye'ye kalacağını bildirdiğini anlatıyor.
1:01:11Türkiye'de Kariyeri ve Kişisel Hayatı: Konserlerinde konuşmaya başladığını ve klasik müziğe alışkın olmayan Türkler için müzik dilini anlatarak köprü kurduğunu belirtiyor.
Türkiye'ye 4 Aralık'ta geldiğini ve her sene bu tarihi kutladığını söylüyor.
Türkiye'de konserler veriyor, kitap yazıyor ve en son "Her İnsan Bir Bestedir" adlı kitabı çıktıktan sonra yeni bir müzik kitabı yazıyor.
1:04:19Kitap ve Aile Hakkında: Konuşmacı, yıllar önce yazdığı bir kitabın sponsor olmadığını, İyon Vakfı'nın bu projesini desteklediğini anlatıyor.
Kitabın her tarifine göre hikaye yazdığı, Sovyetlerden, ailesinden veya yemeğin tarihçesinden bahsettiğini belirtiyor.
İki oğlunun fotoğrafları kitapta yer aldığını, büyük oğlunun Amerika'da fotoğraf çektiğini ve küçük oğlunun Türkiye'de kaptanlık yaptığını söylüyor.
1:05:11Aile ve Müzik: Konuşmacının küçük oğlunun üç yaşındayken çello çalmaya başladığını, ailede müzikophilia olduğunu belirtiyor.
Kendisinin ve annesinin müzikte ilgisi olmadığını, evde sürekli müzik çaldığını ama kendisinin zamanı yetmediğini söylüyor.
Ailesinin kökeninin Karadeniz Giresun olduğunu, babası ve annesi İstanbul doğumlu olduğunu, kendisinin de İstanbul doğumlu olduğunu belirtiyor.
1:06:24Aşçılık Kariyerinin Başlangıcı: Konuşmacı, ortaokulda liseye geçişte Turizm Otelcilik Lisesi'ni gezdirirken profesyonel mutfağa ilk defa baktığını ve orada aşık olduğunu anlatıyor.
Lisede mutfağa, fırına ve endüstriyel ekipmanlara ilgi duyduğunu, özellikle "canavar ocaklar"a hayran kaldığını belirtiyor.
Liseye yazıldığını, mülakatı geçtiğini ve ikinci sınıfta mutfak bölümüne yöneldiğini, ilk stajına başladığını söylüyor.
1:08:09Lise Eğitiminden Üniversiteye: Lisede pastacılık, sıcak mutfak ve dünya mutfağı eğitimi aldığını, her biri haftanın belirli günlerinde verildiğini belirtiyor.
Hamur işlerini çok sevdiğini, özellikle kurabiye ve börek yaparken elimin yatkındığını, hocasının "bu haftanın birincisi Kemal" diyerek takdir ettiğini anlatıyor.
Sınıftaki arkadaşlarının çoğu farklı mesleklerde çalışırken, kendisinin ve bir arkadaşıyla birlikte mesleği devam ettirdiğini söylüyor.
1:10:15Aile Desteği ve Eğitim Süreci: Ailesinin kendisine çok destek verdiğini, özellikle annesinin yöresel yarışmalara katıldığını ve bir tatlı üründen birinciliği aldığını belirtiyor.
16 yaşında ilk adımını attığını, Afyon Kocatepe Üniversitesi Aşçılık Bölümü'nde eğitim aldığını ve konaklama isletmeciliği dördüncü senesini tamamlayıp eğitimini bitirdiğini söylüyor.
Yurt dışından gelen önemli okullardan eğitim aldığını, bunların arasında Bas Cluney Center ve San Sebastian'ın olduğunu belirtiyor.
1:11:23Profesyonel Hayatı: Anadolu'dan çıkamadığını, kendi kültürümden çıkamadığını, üst düzey zincirlerden birinde çalıştığını anlatıyor.
28 yaşında dünyanın ikinci en büyük otel grubunun ilk 30'unda üç-dört oteli olan bir markanın imza restoranının şefi olduğunu belirtiyor.
Anadolu'daki tüm kültürleri (Türk, Arap, Rum, Ermeni, Çerkez, Kürt) birleştirerek modernize tabaklarla sunum yaptığını ve misafirlerin bunları beğendiğini söylüyor.
1:13:29Türk Mutfağı ve Kültürel Etkileşimler: Türkiye'de muazzam bir turist akışı var ve Türk mutfağına en yakın uluslar Fransızlar, Amerikalılar ise Türk mutfağını anlamıyorlar.
Türk mutfağı bölgede bölgeye yakınlaşır; Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne Ortadoğu, Lübnan, aşağı indikçe Suudi Arabistan mutfakları, Akdeniz ve Ege mutfakları daha yakın.
İnsanların göç ettiği yerlere ne kadar iz bıraktıkları kadar o mutfakla devam eder, Yunanistan'da Türk mutfağıyla çok benzer bir tat denge vardır.
1:14:24Küresel Mutfağın Değişen Trendleri: Peru mutfağı son beş senedir çok meşhur oldu ve devlet desteğiyle parlak bir mutfak haline geldi, dünyanın en iyi restoranlarının ilk beşi orada.
İskandinav mutfağı da bir dönem meşhur oldu ancak bir zehirlenme olayı yaşandıktan sonra düşüşe geçti.
Bu meslekte kötü yanlarından biri zehirlenme olayları olabileceği, bir düğünde tüm misafirlerin zehirlenmesi gibi felaketler yaşanabilir.
1:15:17Anj Hanım'ın Türkiye Sevgisi: Anj Hanım, klasik müzik icracısı ve bestecisi olarak Türkiye'de olmasaydı daha parlak bir kariyer yapabilirdi, ancak kalbini dinleyen bir insan olarak Türkiye'yi tercih etti.
Sovyetler Birliği'nde ilk defa "en iyi genç bestecisi" ilan edildiğinde, Avrupa'da okumak için teklif almasına rağmen reddetti.
Anj Hanım, Türkiye'yi çok seviyor ve Türkiye hakkında olumsuz konuşulduğunda sinirlenmediği, sadece doğruladığını belirtiyor.
1:19:07Sovyetler Birliği'nin Sanat ve Bilim Geleneği: Sovyetler Birliği zamanında Rusya'nın altındaki devletler topluluğunda spora, sanata ve bilime büyük destek vardı.
Rus bilim geleneği Çar Petro'nun başlattığı bir gelenek olup, özellikle sanatta çok başarılıydı.
Sovyetler dağıldıktan sonra sistem ve okul eğitim sistemi dağıldı, yerine seçmeli ve insanların beyinlerini aşağıya çeken bir sistem geldi.
1:21:47Sovyetler'in Bilimsel Katkıları: Sovyetler zamanında birçok bilimsel buluş yapıldı ancak bunlar Batı'da Batı'nın buluşu olarak ilan edildi.
Rus Uzay Ajansı, Venüs gezegenine bir araç indirmeyi başardı ve Nasa yollayamadığı yıllarda Mars'a gönderilen araçlar Rusya'dan geldi.
Sputnik bir Rus ürünü, Yuri Gagarin de ilk uzaylı olarak Rusya'dan geldi, Sovyetler'in dünya bilimine katkısı müthiş olsa da 80'lerden sonra bilgisayar gelişmelerinde biraz geride kaldı.
1:23:12Müzisyenlerin Tercihleri: Müzisyenler bazen bestecileri değil, eserleri tercih ederler; bazı besteciler sadece bir eser için bu dünyaya gelmiş gibi olabilir.
Bazı besteciler sadece bir eser için var olurken, bazıları (Mozart gibi) her şeyi olan bestecilerdir.
Barok döneminden Bach ve Müvaze çok sevilen bestecilerdir.
1:24:59Konser Programı Hazırlama: Konser programı hazırlarken, bestecilerin dönemlerine göre (romantik, Bach, Beethoven, 20. yüzyıl) eserler yerleştirilebilir.
Konserde çalınacak eserler mutlaka bestecinin sevdiği eserler olmalıdır.
1:26:03İcra Ekolleri: Klasik müzikte icra dönemleri ve ekoller vardır, bunlar bir imza gibi algılanır.
Dünya Savaşı öncesi Alman icraları gibi farklı dönemlerdeki icra tarzları vardır.
1:27:11Tenis Kariyeri ve Eğitim: Konuşmacı, 602 numaralı sıradan olmanın zor olduğunu ve Grand Turnuvalarına katılmak için 260 numaradan sonra elemelere katılabilme imkanı olduğunu belirtiyor.
Konuşmacı, üniversite eğitimiyle birlikte tenis oynamayı başlarken, Yeditepe Üniversitesi İngilizce İşletme bölümünü okuyamadığını ve daha sonra Uludağ Üniversitesi'ne yatay geçiş yaptığını anlatıyor.
Amerika'dan %100 burs teklifleri aldığını ancak tenis oynamak için Amerika'ya gitmek yerine Türkiye'de kalmayı tercih ettiğini, şimdi Uludağ Üniversitesi'nde iki dersi kaldı olarak eğitimini tamamladığını belirtiyor.
1:30:08Şeflik ve Yemek Yapma: Konuşmacı, şeflikin genellikle despot bir iş olduğunu ve birçok şefin faşist bir tarzda yönettiğini ancak kendisinin böyle davranmak istemediğini ifade ediyor.
Yemek yapmanın mutlulukla ilgili olduğunu, mutlu olduğunuzda yaptığınız işin daha güzel olduğunu vurguluyor.
Teknik becerilerin olmamasına rağmen sevgiyle yapılan yemeklerin daha lezzetli olduğunu, enerjinin yemeğe geçtiğini belirtiyor.
1:32:47Michelin Yıldızları ve Türkiye: Michelin yıldızlarının dünyada pek çok otel restoranında verildiğini, özellikle Fransa'da en çok yıldızın bulunduğu bilgisi aktarılıyor.
Michelin'in Türkiye'ye gelmesi ve İstanbul'daki restoranlara yıldız verme imkanı olduğu, ancak Türkiye'de henüz yeni olduğu için bu süreç daha kontrollü bir şekilde ilerlediği belirtiliyor.
Michelin'in sadece yıldız vermekle kalmayıp, sürdürülebilir restoranlar için yeşil yıldız da verdiğini, bununla ilgili bilgilendirmeler aldıklarını ifade ediyor.
1:35:03Kişisel Yemek Tercihleri: Konuşmacı, yemek yemek konusunda zorlandığını ve bir şeyi beğendirmek için çok zahmet çektiğini belirtiyor.
25 sene boyunca et, balık ve tavuk yemeyi tercih etmediğini, ancak sonra yemeye başladığını ve Türk mutfağından en çok közde pişirilen patlıcan mezesini sevdiğini anlatıyor.
Programın 17:00'de bitmesi nedeniyle yemek yemeyi tercih ettiğini, böylece formda kalmayı sağladığını ifade ediyor.
1:37:26Rüyalar ve Sanat: Konuşmacılar rüyada beste yapmanın ve anıların hatırlanmasının önemini tartışıyorlar.
Rüyada doların 60 lira olduğunu gördükleri ve bu ekonomi ve sporu etkilediği belirtiliyor.
Rüyada yemek görüp sabah hatırlamak ve piyano çalmak gibi sanatsal faaliyetlerden bahsediliyor.
1:39:13Spor ve Rüyalar: Sporcuların maç öncesi rüyalarında maçlarını yaptıkları ve bu durumun yoğun antrenmanlara bağlı olduğu anlatılıyor.
Tenis dünyasında 19 yaşında dünya birinciliğine ulaşan Alcaraz'dan bahsediliyor.
Türkiye'de sporla eğitim birlikte sürdürmenin zorlukları ve özel okulların bu konudaki deneyimleri konuşuluyor.
1:41:23Seyirci Etkisi ve Sahne Deneyimi: Seyircinin tepkisinin sanatçıyı etkilediği ve sahnede yaşanan duyguların paylaşıldığı belirtiliyor.
Sanatçı, sahneye çıkarken konsantrasyonunun yoğunlaştığını ve sahnede olmasına rağmen orada olmadığını ifade ediyor.
Türkiye'deki sahnelerden Bilkent Salonu ve İzmir'deki Adnan Adnan'ın beğenildiği, İzmir'de yeni bir opera binasının yapım aşamasında olduğu konuşuluyor.
1:44:23Programın Kapanışı: Programın sonuna yaklaşırken, bu hafta müzik yapamadıkları ve bir sonraki programda sanatçıyı tekrar davet etmeyi planladıkları belirtiliyor.
Geçen hafta programda yer alan genç sanatçının etkileyici performansından bahsediliyor.
İzleyicilere hoşça kalma sözleriyle program sonlandırılıyor.

Sanat ve Spor Üzerine Bir Sohbet Programı

Yapay zekadan makale özeti

Yanıtı değerlendir