Demografi

Bir yerin nüfuslu olması, o yerin insan sayısının fazla olması anlamına gelir.

Türkiye'de kadın ve erkek nüfusu 2000'li yıllarda eşitlenmiştir.

İznik'in eski nüfusu, 1935 yılında 15.873 olarak kaydedilmiştir.

Demografik değişkenler iki ana kategoriye ayrılır: biyolojik ve toplumsal. Biyolojik demografik değişkenler şunlardır: - Yaş. - Cinsiyet. Toplumsal demografik değişkenler ise şunlardır: - Meslek. - Gelir.

Bolu, en çok göçü 2009-2014 döneminde aldı.

20. yüzyılda Sivas'ın nüfusu şu şekildeydi: 1901 yılı: Fransız kaynaklarına göre Sivas merkezin nüfusu 48.000'dir. 1928 yılı: Türkiye'nin ilk nüfus sayımında Sivas'ın nüfusu 706.554 olarak kaydedilmiştir. 1950 yılı: Sivas'ın toplam nüfusu 542.004 olarak sayılmıştır. 1960 yılı: Sivas ve ilçelerinin toplam nüfusu 669.922 olmuştur. 20. yüzyıl boyunca Sivas'ın nüfusu, göçler ve sanayileşme gibi nedenlerle dalgalanmalar göstermiştir.

Üçgen ve içe çökük üçgen nüfus piramitleri, ülkelerin nüfus yapılarını ve gelişmişlik seviyelerini gösteren iki farklı piramit türüdür. 1. Üçgen Nüfus Piramidi: Yüksek doğum ve ölüm oranlarına sahip az gelişmiş ülkelere ait bir piramittir. 2. İçe Çökük Üçgen Nüfus Piramidi: Doğum oranlarının yüksek, ölüm oranlarının ise kısmen azaldığı gelişmekte olan ülkelere ait bir piramittir.

Maraş (Kahramanmaraş) şehrinin eski nüfusu 71.182 olarak kaydedilmiştir.

1970 yılında Hakkâri'nin nüfusu 102.312 idi.

Yeni nesil, 2013'ten 2025'e kadar doğan bireyleri içeren Alfa Kuşağı olarak kabul edilmektedir.

Bir ülkenin doğurgan olabilmesi için toplam doğurganlık hızının en az 2,1 olması gerekmektedir.

Cinli Lübbey köyünde günümüzde sadece 4 kişi yaşamaktadır.

1990 yılı, Türkiye'nin en kalabalık yılıdır.

Nüfus projeksiyonlarına göre şu çıkarımlar yapılabilir: 1. Nüfus Artış Hızı: Nüfus artış hızı zamanla azalacak, 2023'te binde 8,6'ya düşecek ve 2050'de eksi değere ulaşarak nüfus azalmaya başlayacak. 2. Yaş Yapısı: Genç nüfus oranı azalırken, yaşlı nüfus oranı artacak; 2075'te her 3 kişiden 1'i yaşlı olacak. 3. Cinsiyet Dağılımı: 2075'te nüfusun yaklaşık %49,5'ini erkekler, %50,5'ini ise kadınlar oluşturacak. 4. Göç: Göç olgusu devam edecek, Batı bölgeleri göç almaya devam ederken, Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgeleri yoğun göç verecek. 5. Doğurganlık: Toplam doğurganlık hızındaki düşüş, nüfus politikalarını ve aile planlamalarını etkileyecek.

40 yaş, 40 yaşında anlamına gelir. Yaş hesaplaması, doğum tarihi ile mevcut tarih arasındaki yıl sayısı olarak yapılır. Örnek Hesaplama: - Doğum Tarihi: 15 Mart 1990 - Mevcut Tarih: 1 Mart 2025 - Yaş: 2025 - 1990 = 35 Bu durumda, 15 Mart 1990 doğumlu biri, 1 Mart 2025 itibarıyla 35 yaşındadır.

1927 nüfus sayımı sonuçlarına göre, Türkiye'nin nüfusu 13.648.270 olarak belirlenmiştir. Bazı diğer sonuçlar: Anadil: Nüfusun %86,42'si anadil olarak Türkçe konuşmaktadır. Din: Nüfusun %97,36'sı İslam, %1,89'u Hristiyanlık, %0,60'ı Yahudilik ve %0,13'ü diğer dinlere mensuptur. Okuryazarlık: Genel okuryazarlık oranı %11'dir.

Orta Doğu'daki bazı etnik gruplar şunlardır: 1. Araplar: Bölgenin en geniş etnik grubunu oluştururlar. 2. Türkler: Özellikle Türkiye, Irak ve Suriye'de bulunurlar. 3. Farslar: İran ve çevresinde yaşarlar. 4. Kürtler: Irak, Suriye, Türkiye ve İran'da yoğun olarak bulunurlar. 5. Azeriler: Azerbaycan ve İran'da yaşarlar. Ayrıca, bölgede Ermeniler, Yahudiler, Süryaniler, Çerkesler, Lurlar gibi daha küçük etnik gruplar da mevcuttur.

Düz üçgen nüfus piramidi, gelişmekte olan ülkelere aittir.

Senil kelimesi, yaşlılık ile ilgili anlamına gelir.

Tayvan halkının çocuk sahibi olmak istememesinin birkaç nedeni vardır: 1. Kariyer Odaklı Yaşam Tarzı: Modern toplumda birçok çift, kariyerlerine odaklanmayı ve başarıya ulaşmayı öncelik haline getiriyor. Bu, çocuk sahibi olmayı ikinci plana itiyor. 2. Ekonomik Endişeler: Çocuk yetiştirmenin maliyeti, eğitim, sağlık hizmetleri ve çocuk bakımının pahalı olması gibi ekonomik kaygılar, çiftleri çocuk sahibi olmaktan uzaklaştırıyor. 3. Kişisel Özgürlük ve Tercih: Seyahat etmek, spontane kararlar almak ve bireysel hedeflere odaklanmak isteyen çiftler, çocuk sahibi olmanın bu özgürlükleri sınırlayabileceğini düşünüyor. 4. Toplumsal ve Küresel Sorunlar: İklim değişikliği, kaynakların tükenmesi ve dünya genelindeki belirsizlikler gibi küresel sorunlar, bazı çiftlerin çocuk sahibi olma fikrini riskli hale getiriyor.