Kapitalizmin duyguları sömürmesi, duyguların bir pazarlama aracına dönüştürülmesi ve bireyin kendi duygularını özgürce deneyimleyememesi anlamına gelir. Bazı örnekler: Reklamlar ve duygusal manipülasyon: Bir tatil reklamı, yalnızlık korkusunu veya aileyle geçirilen zamanın nostaljisini hedefler. Toplumsal ilişkilerin metalaştırılması: Sosyal bağlar, karşılıklı fayda ilkesine göre ölçülür; dostluklar iş ağlarına, aşk ise maliyet-fayda analizine dönüşür. Dil ve simgeler üzerinden manipülasyon: "Özgürlük" kelimesi, piyasanın sunduğu seçeneklerle eşanlamlı hale gelir; bir spor ayakkabı özgürlük ve bireysellik vaat eden bir simge olur. Bu süreç, bireyin iç dünyasını bir tür duygusal sömürgeye çevirir; kapitalizm, insanın kendi hislerini anlamasını değil, hislerini tüketmesini ister.