Sinop Cezaevi'nin "Anadolu'nun Alkatrazı" olarak anılmasının sebebi, firar etmenin çok zor olması ve yüksek güvenlikli bir cezaevi olmasıdır. Bunun nedeni, yapının Sinop Kalesi’nin burçlarının yanı sıra iç kalenin de burçlarının gerisinde yer alması yani çıkmak için aşılması gereken çifte burca sahip olmasıdır. Ayrıca, Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde bu zindandan "Büyük ve korkunç bir kaledir. 300 demir kapısı, dev gibi gardiyanları, kolları demir parmaklıklara bağlı ve her birinin bıyığından 10 adam asılır nice azılı mahkumları vardır. Burçlarında gardiyanlar ejderha gibi dolaşır. Tanrı korusun, oradan mahkum kaçırtmak değil, kuş bile uçurtmazlar" şeklinde bahsetmesi de bu ününü pekiştirmiştir. 1999 yılında kapatılarak müze olarak kullanılmaya başlayan tarihi yapı, Türkiye'de "dark turizminin" (daha önce felaketlerin ya da ürkütücü olayların yaşandığı yerlere yapılan seyahatler) önemli noktalarından biri olarak da dikkat çekmektedir.