• Buradasın

    İstiklal marşında neden 41 mısra var?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    İstiklal Marşı'nın 41 mısradan oluşmasının sebebi, 9 dörtlük ve 1 beşlikten meydana gelen bir yapıya sahip olmasıdır 25.
    İlk 9 kıta dörtlüklerden oluşurken, son kıta 5 mısradan oluşur 5. 9 dörtlük (94=36 mısra) ve 5 mısranın toplamı 41'dir 5.
    5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

    Konuyla ilgili materyaller

    İstiklal Marşı 41 dizeye 41 yazar ne anlatıyor?

    İstiklal Marşı'nın 41 dizesi, Mehmet Akif Ersoy tarafından Kurtuluş Savaşı'nın 41 ay sürmesi anısına yazılmıştır. Ayrıca, 41 resimle yorumlanmış 41 dize projesi kapsamında, çeşitli görsel sanatlar öğretmenleri İstiklal Marşı'nın mısralarını kendi yorumlarıyla tuvale aktarmışlardır.

    İstiklal Marşı'nın hikayesi nedir?

    İstiklal Marşı, Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını ve milli mücadelesini simgeleyen bir eserdir. Marşın hikayesi: Yarışma ve Mehmet Akif Ersoy: 1921 yılında, Anadolu'da Milli Mücadele devam ederken, Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanlığı) bir güfte yarışması düzenledi. Kaleme alma süreci: Ersoy, marşı Ankara'daki Taceddin Dergahı'nda yazdı. İlk okunuş ve kabul: Marş önce cephede askerler arasında okundu ve büyük beğeni topladı. Beste: Marşın bestelenmesi iki yıl ertelendi. İstiklal Marşı, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin sembolü ve ifadesidir.

    İstiklal Marşı'nın sözleri nelerdir?

    İstiklal Marşı'nın sözleri: > Kahraman Ordumuza Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal... Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal. Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım, Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım. Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım, Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, “Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar? Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın, Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın. Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın, Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın. Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı, Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı, Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda. Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda. Ruhumun senden İlahî, şudur ancak emeli: Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli. Bu ezanlar, ki şehadetleri dinin temeli, Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli. O zaman vecd ile bin secde eder, varsa taşım, Her cerihamdan, İlahî, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır ruhumücerret gibi yerden naaşım,