"Kara Üzüm Habbesi" türküsünün hikayesi, 1960'lı yıllarda Şanlıurfa'nın Beykapısı mahallesinde geçmektedir. Olay şu şekilde gelişir: Mehmet Durak Şerbetçi, yani halk arasındaki lakabıyla Hastave, bir gün eve geldiğinde herkesin ağladığını görür ve yakın akrabası Mustafa'nın öldüğünü anlar. Durak, kalabalığa moral vermek için aniden "Ne olur ağlamayın, yeter dayanamıyorum, Hastave Mustafa gittiyse, ben varım, Arapça 'Eni Hastave' yani benim adım Hastave olsun" der ve bundan sonra adı Hastave olarak kalır. At arabasında çerçilik yaparak geçimini sağlayan Şerbetçi, elinde sazı ve şarkısıyla dünyaya boş vererek, hayat ciddiye alınmayacak kadar güzel olduğunu düşünür. Bu şarkı, Urfa'da her yerde söylenmeye başlar ve bir destan haline gelir.