• Buradasın

    Soyadı kanunu ile soyumuz nasıl belirlendi?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Soyadı Kanunu ile soyadları, 21 Haziran 1934 tarihinde çıkarılan 2525 sayılı kanun uyarınca belirlenmiştir 23.
    Bu kanuna göre, her Türk vatandaşının kendi adından başka bir soyadı alması zorunlu hale getirilmiştir 23. Soyadları Türkçe olmak zorunda olup, ahlâka aykırı, gülünç veya ayrımcılık içeren isimler soyadı olarak alınamamıştır 12.
    Soyadı seçme görevi ve hakkı, evlilik birliğinin reisi olan kocaya aittir 34. Eğer koca ölmüş veya akıl hastalığı nedeniyle vesayet altında ise, bu hak ve vazife karısına veya çocuğun baba tarafındaki en yakın erkek hısımına geçer 3.
    5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

    Konuyla ilgili materyaller

    Soyadım neden tarihi?

    Soyadının tarihi olmasının birkaç nedeni olabilir: Aile lakabı: 1934 Soyadı Kanunu'ndan önce, birçok aile soylarını belirten lakaplar kullanıyordu. Göç ve aidiyet: Aileler, mensup oldukları boy veya obaların adını soyadı olarak taşıyabilir. Ünvan ve meslekler: Bazı soyadları, yönetici ünvanları veya mesleklerle ilişkilidir. Soyadının kökenini öğrenmek için aile kayıtlarını incelemek, arşiv ve kütüphaneleri ziyaret etmek, internet kaynaklarını kullanmak veya profesyonel bir soybilimciden yardım almak faydalı olabilir.

    Soyisim hangi atadan gelir?

    Soyisim, genellikle babadan gelir.

    Soyadı kanunu neden çıkarıldı Atatürk?

    Soyadı Kanunu'nun Atatürk tarafından çıkarılma nedeni, toplumsal alanda yapılan devrimlerle, kişilerin yalnızca adlarıyla değil, soyadlarıyla da tanınmalarını sağlayarak modernleşme sürecine katkıda bulunmaktı. Bu kanunun kabulüyle birlikte: Toplumsal statülerin sadeleştirilmesi ve sınıf ayrımına yol açan unvanların ortadan kaldırılması amaçlandı. Nüfus işlemleri, askere alma, okul kaydı, tapu işlemleri gibi alanlarda yaşanan karışıklıklar giderildi. Bireylerin toplumsal aidiyetleri ve kimlikleri daha net biçimde ortaya çıktı. Ayrıca, Soyadı Kanunu'nun kabulünden beş ay sonra, 24 Kasım 1934 tarihinde TBMM tarafından kabul edilen özel bir kanunla Atatürk, "Atatürk" soyadını aldı.

    Soyadı hangi kökene ait?

    Soyadı, farklı kökenlere sahip olabilir ve dört ana kategoriye ayrılır: 1. Patronimik ve matronimik soyadları. 2. Coğrafi soyadları. 3. Mesleki soyadları. 4. Tanımlayıcı soyadları.

    Kim soyadını neden aldı?

    Soyadı Kanunu'nun kabulüyle birlikte, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, toplumsal ayrımcılığı azaltmak ve isim benzerliği nedeniyle oluşan karışıklıkları gidermek amacıyla soyadı almaya başlamıştır. Bazı kişilerin soyadlarını alma nedenleri: Mustafa Kemal Atatürk: 24 Kasım 1934'te TBMM tarafından oy birliği ile kabul edilen 2587 sayılı kanunla Atatürk soyadını almıştır. Hamdullah Suphi Tanrıöver: Atatürk, Tanrıöver soyadını, eski aile isimleri olan "Kocamemi" yerine, "Hamdullah" isminin Türkçe karşılığı olarak vermiştir. Cevat Gürer: 19 Mayıs 1919'da Atatürk, Gürer soyadını, kendisiyle birlikte Samsun'a çıkan piyade yüzbaşı rütbesindeki yaverine vermiştir. Soyadları, Türkçe olmak ve rütbe, memurluk, yabancı ırk veya millet adları ile ahlaka aykırı ve gülünç kelimeler içermemek zorundaydı.

    Soyadı seçme hakkı kime aittir?

    2525 sayılı Soyadı Kanunu'na göre, soyadı seçme hakkı ve görevi evlilik birliğinin reisi olan kocaya aittir. Koca ölmüş ve karısı evlenmemişse veya koca akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle vesayet altında bulunuyorsa ve evlilik devam ediyorsa bu hak ve görev kadına geçer. Kocanın vefatıyla kadın evlenmişse veya koca önceki fıkrada belirtilen sebeplerle vesayet altına alınmış ve evlilik sona ermişse bu hak ve görev, çocuğun baba tarafından olan kan hısımlarından en yakın erkeğe ve bunların en yaşlısına, yok ise vasiye aittir. 2003 yılında Medeni Kanun'da yapılan değişiklikle, soyadı seçme hakkı ailenin başı sayılan kocadan alınarak reşit olan bireye verilmiştir.

    Soyadı Kanunu madde 4 nedir?

    Soyadı Kanunu'nun 4. maddesi şu şekildedir: "Soyadı seçme vazifesi ve hakkı evlilik birliğinin reisi olan kocaya aittir". İptal edilen birinci cümle ise Anayasa Mahkemesi'nin 8/12/2011 tarihli kararıyla şu şekildedir: "Koca ölmüş ve karısı evlenmemiş olursa veyahut koca akıl hastalığı ve akıl zaifliği sebebiyle vesayet altında bulunuyor ve evlilik de devam ediyorsa bu hak ve vazife karınındır".