Yayla Kartalı, bir köy delikanlısının büyük şehirde yaşadığı trajik değişimi konu alır. Oyunun konusu şu şekilde özetlenebilir: Bir köy sahnesinde başlayan oyun, koyun tüccarlarının gelişini ve Reşit'in çiftlikte türkü söylemesini anlatır. Babası ölmeden önce Reşit'i amcasına emanet etmiştir, amcası ise eşi Kezban ve kızı Melek’i Reşit’e emanet ederek vefat etmiştir. Reşit'in tüm dikkati çiftlik işleri yerine türkü söylemektedir. Patron Hasan, Nermin'e tüm kumpanyanın onun üzerine kurulu olduğunu ve kendisinden daha fazla kazandığını söyler. Nermin ve Reşit, kumpanyanın dağılmasını da göze alarak İstanbul'a giderler. Reşit, yeteneğiyle hemen göze çarpar ve sahnelere çıkmaya başlar. Reşit, köyde yaktığı türküleri İstanbul'da şehirli dinleyici ile buluştururken şöhret basamaklarını da çıkmaya başlar. Mısırlı bir ailenin zengin ve şımarık kızı Nesteren, sahnede "Yayla Kartalı"nı dinledikten sonra Reşit'i evindeki partiye davet ederek sosyete nezdinde öne geçmek ister. Bu durum, Nermin ile Reşit arasında kıskançlığa sebep olur. Reşit'e göre akşamları cemiyet onunla ilgileniyor, sabaha kadar ise kendisi cemiyetle ilgileniyordur, bir sanatçının vazifesini yerine getiriyordur. Fakat Nermin, git gide Reşit'in türkü sermayesini bitirdiğini ve yıldızının sönmeye başladığını görmektedir. Tıpkı o elbise gibi renkli fakat uyumsuzdur. Yükselmek isterken düşmüş bir adam olarak yengesinin sözlerine mukabil, kendini bilme yolculuğuna doğru tekrar yola koyulur ve oyun biter.