2010 yapımı The Edge filmi, II. Dünya Savaşı'nın sonunda, Almanya'dan geri gönderilen binlerce eski Sovyet savaş esirinin, Stalin tarafından Sibirya'daki bir çalışma kampına gönderilmesini konu alır 1.

Kampta, savaş kahramanı olmasına rağmen bir locomatifi pervasızca yarışa soktuğu için cezalandırılan ve bu kampa gönderilen, gözden düşmüş Kızıl Ordu lokomotif sürücüsü Ignat, hızla iş kampının buharlı demiryolu motoruna bağlılık konusunda ün kazanır 1.

Bir gün, Ignat, batıdaki bir demiryolu hattını takip eder, yıkanmış bir köprüyü geçer ve terk edilmiş bir buhar motoruyla karşılaşır 1. Motorun içinde, savaş sırasında öldürülen nişanlısı hakkında konuşarak yalnız başına hayatta kalmaya çalışan genç bir Alman kadın olan Elsa vardır 1.

Ignat ve Elsa, önce birbirleriyle kavga ederler, ardından dil engeline rağmen birlikte çalışmaya başlarlar 1. Elsa ve Ignat, kamp halkından izole olurlar; Ignat, yeni bulduğu lokomotifine olan bağlılığı nedeniyle (motorun üzerine büyük Rusça harflerle "Gustav" adını yazar) ve Elsa, savaştan nefret eden bir Alman olduğu için 1.

Kamp üyeleri, özel bir trenle gelen uzaktaki siyasi komiseri çağırır 1. Komiser, yanlış bir şekilde Almanlarla yattığı iddia edilen bir Rus kadını haksız yere öldürüp bir yük vagonuna kilitleyerek kamptan ayrılır 1. Ignat, Elsa'nın götürüldüğünü öğrenince, "Gustav" ile komiserin peşinden gider 1.

Kampın ana lokomotifi, birçok kamp üyesiyle birlikte, komiserin trenine yetişir ve tanık oldukları vahşeti protesto eder 1. Ignat'ın motoru daha hızlıdır ve komiserin trenini ormanda bir kış yarışında geride bırakmayı başarır 1. Komiser, bir noktada durdurularak nakavt edilir 1.

Daha sonra, kamp personeliyle birlikte gelen tren, komiseri bulur ve onu hat üzerinde bir bisikletle gönderirler 1. Son sahnede, Ignat ve Elsa, Sovyetler Birliği'nde yeni bir hayata başlamak için bir demiryolu pompalama arabasıyla kaçarlar 1.