Maksim Gorki'nin "Ana" romanı, birkaç önemli nedenle değerlidir: Toplumcu gerçekçiliğin başyapıtlarından biri olarak kabul edilir. Rus işçi sınıfının devrimci mücadelesini ve 1905 Devrimi öncesindeki toplumsal ve politik ortamı yansıtır. Ana karakterinin dönüşümü ile dikkat çeker; başlangıçta cahil ve korkulu olan Ana, oğlunun etkisiyle devrimci bir bilinç kazanır ve "halkın anası" haline gelir. Sosyalizm ideolojisini ve kolektif mücadeleyi vurgular. Propaganda aracı olarak da görülmüştür; işçi sınıfının mücadelesini destekler. Dünya çapında birçok dile çevrilmiş ve özellikle sosyalist ülkelerde büyük bir popülerlik kazanmıştır. Ekim Devrimi'ne giden süreçte önemli bir rol oynamıştır.