Teatral sanat, tiyatro ile ilgili olan, tiyatro özelliği taşıyan sanattır. Teatral kelimesinin ikinci anlamı ise kişilerin abartılı ve yapmacık bir şekilde davranmasına verilen isimdir. Ayrıca, teatrallik doğallığın, sahiciliğin tersi olan yapaylık ve yapmacıklıktır. Teatrallik, bir süreç olarak gözleyen veya gözlenen tarafından oluşan, bilişsel fantastik bir operasyondur. Teatrallik, iki koşulda oluşmuştur: Performansçının günlük/sıradan mekândan pay çıkarması; Seyircinin ilgilenmediği günlük mekândan bir çerçeveyi görmesi (gözünün seçmesi). Teatrallik, seyirciyi “buradan” bir “başka yere” geçiren ve sıradanlık ile hayale dayalı boyutların birlikte yer almasıyla mekânsal tasarımı değiştirerek yeni bir teatral mekânı var eden bir durumdur. Teatralliğin yansıtılmasında iki temel kutup noktası vardır: Kendi oyunu; Realite. Seyircinin pozisyonu ise çift yönlüdür: Hem aktörün sahnede sergilediğine bakar; Hem de kendinin ve diğer seyirci ve oyuncuların mevcudiyetini sorgular. Seyirci asla tamamen aldatılamaz. Teatrallik, sürekli olarak, oyuncu ve yönetmenin seyirciye, tiyatroda olduğunu ve oyuncunun rolünü oynadığını hatırlatma sürecidir. Teatrallik, yaşamdan ve realiteden farklı olduğunu söylemek, sahne-ilişkili teatralliğin sine quo non durumudur. Teatral yapım sürecinin önemli olduğu bir mekân, realitenin dışında, her şeyin sembol olduğu bir mekândır. Teatral gerçekliğin dili (stilize gerçeklik olarak adlandırılabilir) ve işleyiş ilkelerinin farklı olması zorunludur.